Toplumsal hastalýðýmýz ve tedavisi
15 Þubat 2012 12:09 / 1986 kez okundu!
Ýnsanlarý izliyor ve gözlüyorum. Ne zaman üç beþimiz bir araya gelsek ve bir olaydan veya bir insandan konuþmaya baþlasak, hemen o kiþinin veya o olayýn, önce negatiflerini, olumsuz yanlarýný ele alýyoruz. Olumsuz deðerlendirme ve yorumlar yapýyoruz. Yani, hemen hata bulmaya ve kusur görmeye çalýþýyoruz.
Bunun bir hastalýk olduðunun farkýnda deðiliz. Tahtaya artý eksi, artý eksi diye yan yana beþ altý tane iþaret yazýyor ve soruyorum. “En çok hangi iþaretleri görüyorsunuz?” diye. Genelde cevap hep ayný oluyor:
“Artýlarý görüyoruz.”
Nedenini soruyorum.
“Çünkü artýlarýn fazlalýðý var” diyorlar.
Ýþaretlerde, artýlarýn fazlalýlýðýný görebiliyoruz da, insanlarda olan olumlu ve hayýrlý fazlalýklarý göremiyoruz veya görmek istemiyoruz. Neden acaba…?
Göremiyorsak, eðitim ve bilgi eksikliðimiz var demektir.
Görmek istemiyorsak, kýskançlýk ve hazýmsýzlýk hastalýðýmýz var demektir. Haset etme ve fesat çýkarma hastalýðý. Olumluyu görmeme, göstermeme veya gizleyip, saptýrýp kötü gösterme þekli.
Evet genelde, toplumsal bir hastalýðýmýz var, kusur bulma ve hatalý görme veya gösterme hastalýðý. Sizler de izleyin ve gözleyin. Bana ne kadar hak vereceksiniz.
Yakýn dostlarýma, bu hastalýðýmýzdan bahsettiðim zaman, hemen-hemen hepsi bana katýlýyorlar.
O zaman diyorum ki, madem bizim böylesine bir toplumsal hastalýðýmýz var; önce bu hastalýðý doðuran sebepler neler olabilir onu bulmaya çalýþýp, sonra da çözüm üretip tedavi edelim.
Neden iliþkide olduðumuz kiþinin veya olayýn hemen hatasýný veya kusurunu bulmaya çalýþýyoruz?
1- Bir insan kendini kusursuz gördüðü için, baþkalarýný kusurlu görür. Bu bir hastalýktýr, zira kusursuzluk ancak yaratana hastýr. Kendini kusursuz gören insan, manevi eðitim ve terbiyeden nasibini almamýþ demektir.
2- Kendini üstün gören kiþi, baþkalarýný hakir ve küçük görür ve baþkalarýnýn kusurlarýný bulmaya çalýþýr. Halbuki üstünlük takvadadýr, tevazudadýr. Bunun temelinde de manevi eðitim ve terbiye eksikliði yatmaktadýr.
3- Baþkalarýnýn kusurunu bulmaya çalýþan kiþi aslýnda, kendi kusurunu örtmeye çalýþandýr. Kendi kusuru görülmesin diye baþkalarýnýn hatasýný ortaya çýkarýr.
4- Baþkalarýnýn kusurunu bulmaya çalýþmak, kendi menfaatini koruma altýna almaya çalýþmak demektir. Menfaatperest kiþiler kendi kusurlarýný gizlemek için baþkalarýný ve baþkalarýna ait deðerleri hatalý göstermeyi pek severler.
5- Bencil duygularýmýzýn tatmin edilmesi için baþkalarýný kusurlu görür veya gösteririz. Zira takdir ve taltifler hep bize yönelsin, eleþtiri ve tenkitler baþkalarýna yönelsin istenir.
6- Sevgide, saygýda ve ilgilenmelerde odak noktasýnýn hep kendisi olduðunu görme duygusundan dolayý. Kusurlu insanla kimse ilgilenmez ama, kusursuz olanla herkes ilgilenir mesajýný vermek için baþkasýnýn hatasý bulunmaya çalýþýlýr.
7- Baþkalarýna ait üstün deðerleri, kendinde bulamayan insanlar, eðer manevi eðitim ve terbiyeden noksan iseler, karþýdaki kiþiyi kýskanýp kusur ve hata ararlar. Bunun sebebi, herkesin farklý meziyet ve yapýda olabileceðini kabullenmemekte yatar. Bu Külli iradeyi yargýlama veya sorgulamaya kalkma hastalýðýdýr.
Öyle ya da böyle, eðer bizde böyle bir hastalýk varsa bundan hemen kurtulmaya çalýþalým. Unutmayalým ki, biz baþkalarýnýn kusurunu bulmaya çalýþtýkça, baþkalarýnýn da, bizim kusurumuzu bulmaya çalýþmasýna sebep oluruz. Bunun hem bize hem de karþý tarafa bir vebali vardýr. Hem kendimiz gýybet ediyor, hem de karþý tarafý gýybete teþvik ediyoruz demektir.
Gýybet, iliþki kurduðumuz kiþinin var olan bir kusurunu bulup söylemektir. Efendimiz: “Çið insan eti yemek istemiyorsanýz gýybette bulunmayýn” buyuruyorlar. Sahabe “Ya Resulullah, ama bu kusur o insanda gerçekten varsa da mý söylemeyelim?” deyince; Efendimiz, “Evet, gýybet, var olan bir kusuru bulup söylemektir. Þayet o insanýn kusuru yok da, siz kusurlu göstermeye çalýþýyorsanýz o zaman iftira etmiþ olursunuz.” buyuruyorlar.
Manevi eðitim ve terbiyeyi yeterince almamýþ toplumlarda, bu hastalýk çok sýk görülür. Bunun kul hakký sorumluðu vardýr. Eðer helalleþmeden gidersek, ahirette bize ait olan hayýrlý ve faydalý olanlar, imanýmýz, hayýr hasenatýmýz gibi, karþý taraf hakkýný alýncaya kadar bizden geri alýnýr. Yani iflasýmýz kaçýnýlmaz olur.
Saðlýklý iliþkiler, hata ve kusur bularak deðil hata ve kusurlarý hoþ görerek, örterek, ama doðrular ortaya söylenerek kurulur. Kusurlardan kaçamayacaðýmýza göre, bizim de kusurlarýmýz olduðu vakit, baþta Rabbimiz olmak üzere bizim de kusurlarýmýzý örten veya saklayanlar mutlaka olacaktýr. Yeter ki biz baþkalarýnýn, kusurlarýný örtmesini bilelim ve öðrenelim.
Kadýncaðýzýn biri hastalanmýþ. Hastalýk bu, kime ne zaman nasýl geleceði belli olmaz. Evinin ihtiyaçlarýný gidermek için mahallenin manavýna gitmiþ. Tam manavýn yanýna vardýðý zaman, bir gaz sýkýþtýrmasý, bir gaz sýkýþtýrmasý, kurtulmak ne mümkün…! Gürültülü bir þekilde gazýný býrakývermiþ…! Ama mahcubiyetten yerin dibine geçmiþ…! Gönül ehli olan manav, durumu anlamýþ… Baðýrarak, “Evladým, ben saðýrým duymam, ne istediðini lütfen elinle iþaret ederek gösterir misin?” demiþ. Elde olmadan meydana gelen bu durumun örtülmüþ olmasý kadýnýn çok rahatlamasýna sebep olmuþ ve “Ey güzel insan, Allah da senin nice kusurlarýný örtsün inþaallah…!” diye dua etmiþ. Kusurumuzu örtenlere de teþekkür ve dua etmesini bilmek bir kadirþinaslýlýk ve bir erdemliliktir. Görüldüðü gibi, amaç baþkalarýný zor durumda býrakmak deðil, onlarý zor durumdan kurtarmak olmalýdýr. Ýþte erdemlilik budur…
Bu hastalýktan kurtuluþ yolu, gýybet ve iftiranýn ne büyük bir günah olduðunu kabullenmekten geçer. Herkes ateþe dayanabileceði kadar günah iþlesin. Allah’a muhtaç olduðu kadar da ibadet ve itaat etsin. Ýnþallah bir baþka yazýmda, insanlarýn güzel yanlarý nasýl bulunur, sevgiler saygýlar nasýl ortaya çýkartýlýr, onu ele almaya çalýþacaðým. Allah’ýn rahmeti hepimizin ve hepinizin üzerine olsun inþaallah…
Rabbim bizi hor görenlerden deðil, hoþ görenlerden eylesin. Dualaþalým. Dualarýmla...
Mahir EYÜBOÐLU
Eðitimci-Ýletiþimci-Yazar
Aile Danýþmaný
25 Aralýk 2011