Floransa, Rönesans'ýn Çiçeði / P.MISIRLIOÐLU

27 Ocak 2007 15:49  

 

Floransa, Rönesans'ýn Çiçeði / P.MISIRLIOÐLU

“Her þeyi devindirenin þaný

evrenin her yerine ulaþýr,

kimi yerde çok, kimi yerde az ýþýr.

Onun ýþýðýný en çok alan göðe gittim,

Yukarýdan inen birinin bilemeyeceði,

Söyleyemeyeceði þeyler gördüm, iþittim;

Çünkü isteðine yaklaþtýkça akýl yetimiz,

Öyle derinliklere dalar ki,

Ýzleyemez onu belleðimiz.

Bu kutsal ülkeden ne biriktirdimse

Benliðimin içinde,

Þiirimin konusu olacak bundan böyle,

Ey güzel Apollon, bu çaba için bana

Kendi yeteneðini aþýla ki, ozanlara

Verdiðin defne yapraðýna deðer göresin beni de.”


Dante/ Ýlahi Komedya-Cennet




Floransa’ya üç-beþ saat daha erken varabilmek büyük bir nimet sayýlý günlerde. Hatta araya üç saatlik Milano- Floransa tren yolculuðu eklense bile. Gerçi göze almanýz gerekenler hiç de azýmsanacak gibi deðil. Yatmadan kalkmanýz gerekiyor neredeyse saat beþlerdeki uçak için. Daha gitmeden bir kýsým enerjiniz çarçur ama buna deðer… (THY’yi tercih ettik böylece)
Ýstanbul’dan 07.50’de kalktý uçaðýmýz. Toplam iki buçuk saat sonra Milano Malpensa Havaalaný’ndaydýk. Orada biraz þaþkýnlýk geçirdikten sonra þehirdeki tren istasyonuna giden bir otobüse bindik. Neredeyse kýrk dakika sürdü bu yolculuk. Neyse türlüm cambazlýklarla Milano - Roma hattýna( bir tren kaçýrmalý olarak) bindik. Milano tren istasyonu (Milano Centrale) öyle çok esiyordu ki ayakta durmakta zorlanýyordum. Biraz Ýtalyanca bilmeniz gerekiyor buralarda. Çünkü gözünüz, diliniz aþina deðilse bu yazýlara vay halinize. Bileti almak bir dert, zýmbalama yerini bulmak bir baþka dert.


Bir de seyahat stresi eklenince dört göz olmanýz gereken yerde kör göz oluyorsunuz.

Neyse bilet satýþ giþesindeki yaþlý adam baktý ki beni baþýndan her atýþýnda hýzla geri geliyorum, kilitlediði gibi camlý kulübesini bize insani yardýmda bulunarak neredeyse kendi elleri ile trene bindirdi. (insanýn olmadýk yerde angutluðu tutuyor.) Hem hýzlý deðil hem güzel deðildi trenimiz. Ýyisi vardý da biz denk gelemedik belki de. Bilet alýrken, vagon ve yer seçerken görevliye “yerler numaralý mý?” diye sorduk. “Dileyen dilediði yere otursun dendiði halde”, Bologna’dan ya da baþka istasyonlardan binenler tarafýndan hep yerimizden kaldýrýlmak istendik. Elimizde onca valizle hiç kolay deðildi tabii. Yüzsüzlük edip oturmaya devam ettik. Kondüktör geldiðinde miyavladýk, o da bizi doðrulayýnca kompartýmanýmýzdaki Napoliler, Milanolular hepsi ayný anda konuþarak dedikodudan pestilimizi çýkardýlar gerçi ayný anda konuþmasalardý ben haklarýndan gelecektim ama maalesef…Sonuçta Ýtalya’da trenle yolculuðun biletinizi alma þeklinize göre deðiþebileceðini unutmayýn. Ýstasyondan aldýysan her yer oturuleybýl, internetten ya da yurtdýþýndan aldýysan ayakta kaleybýl…Valla benden söylemesi.
Yollar alabildiðine yeþil, tepeler ve düzlükler hoþ doða ve ev manzaralarý ile dolu. Ama trenin en hoþ yaný pat diye de sokuverir þehrin içlerine insaný, üç saati aþan yolculuktan sonra hiç deðilse teselli oluyor bu. Otelimize yürüyerek gelebilirdik ama sýrt çantalý turist deðildik ki! Sanatýn, kültürün, estetiðin, güzelliklerin doruklara çýkarýldýðý bu diyarlara gelirken süsünüzü püsünüzü de yanýnýzda getirmek zaruretinden aðýrlýklarýmýz var tabii.


Aslýnda çok garip bir duygu bu. Aðýr olan bu dünyanýn en saygýn kültürel mirasýnýn sýnýrlý günlerle anlaþýlýr ve anlatýlýr hale gelmesinin zorluðu.


Öyle çok düþündüm ve okudum, öyle haþýr neþir oldum ki Floransa’nýn muhteþem tarihi ile kendi anýlarým tarihe karýþacak neredeyse. Çok korktum hakkýný veremem diye buralarýn…

Sonra dedim ki;

Rönesans’ýn Çiçeði Floransa’yý görmek isteyenlere güncel deneyimler ve tatlý bir turistik heyecan yarat Pervin.

Yoksa Dante’nin “Ýlahi Komedya”sýný, Leonardo’nun mucizevi metruk hikayesini, Michelangelo’nun dehasýný, Boticelli’nin melodik resimlerini, Brunelleschi’nin destansý mimarisini, Medici sülalesinin hayýrlý-hayýrsýz tüm fertlerinin yarattýðý Arno ýrmaðýnýn kýyýsýndaki ölümsüz þehrin anýlarýný özetlemek bile günler, haftalar alýr. Ýyisi mi Floransa’ya gitmeden önce çok çok okuyun derim….Ama dönünce okuduklarýnýzý, bir daha okuyun…


Arno ýrmaðý’nýn kýyýsýnda, Ponte Vecchio köprüsüne bakýyor otelimiz. Eski, dört yýldýzlý labirentvari Hotel Berchielli güzel, sade ve en önemlisi pratik bir konuma sahip. Tren istasyonuna bir km.,havaalanýna altý km. Duomo’ya, Uffizi’ye, Bargello’ya ve her türlü görülmesi gereken zenginliklere birkaç yüz metre gibi bir durumda.


Hava kýþlýk turistten yanaydý.Altý gün, beþ gece yaðmur yaðmadý. Ýnsan, gezme olunca tam gün soðukta ve sokakta saatler geçirebiliyor. Yeter ki rüzgar ve yaðmur olmasýn…

Saðda Santa Trinata köprüsü solda Ponte Vecchio manzara saðlam, þehir ýþýklý. Ýlk fotoðraflar otelimizin terasýndan. Ortaçaðdan Rönesansa ve þimdilere uzanan eskinin de yeninin de gözde Avrupalýsý bu þehir. Gizlenmemiþ ama el deðmemiþçesine ve onca felaketleri yaþamamýþçasýna korunmuþ, maðrur tavýrlý Floransa asýrlarca önceden gelen terbiyesine, kültürüne sadýk kalarak sanatý tüm insanlarýn zevkle izleyebileceði eriþilir mesafelerde tutmaya devam ediyor. Ve bu Rönesans’ ýn Çiçeði Floransa, Leonardo Da Vinci’ lerin, Raffaello’larýn yetiþtiði bu verimli topraklarýn geleneðini sürdürüyor. Floransa’nýn eski þehrine adým attýðýnýzda hemen müze bileti kesmeliler bence. Taþ, toprak, duvar, bina, köprü ve açýkta duran heykeller sergi salonu gibi üstelik benzersiz þaheserlerin karmasýndan oluþuyor.


Otelin kapýsýndan çýkar çýkmaz Arno ýrmaðý boyunca çok özellikli küçük küçük maðazalar var. Bir tanesi butik bir kýrtasiye dükkaný olarak beni fena halde cezbetti. Sadece kýrtasiye ile de sýnýrlý deðil ayný zamanda ahþap aksesurlarý þýk ve kullanýþlý. Deri kaplý, ham kaðýttan ortaçað defterleri, el yapýmý süslü soy aðacý posterleri ve daha pek çok fantastik ürün çeþidi ile alýþveriþ edilesi bir dükkan fakaaat…Çok pahalý. Onu geçergeçmez bir baþka deli icadý dükkan daha var. Ona hiç bulaþmayýn derim. Kýymetli taþlardan olaðanüstü mozaikler yapýp, satan bir yer, burada; beþ, altýbin euro gibi rakamlar…


Biraz ötesinde ise sevimli bir dondurmacý kafe var. Ehhh, Ýtalya’ ya soðukta gelmek fark etmiyor. Ünlü dondurmalarýndan bir tatmak lazým… (Yaz, kýþ boðaz ayný boðaz)



Ohhh iþte Ponte Veccio… Þu meþhur Ponte Vecchio (Kuyumcular çarþýsý) var ya hani bize ilk Floransa duygusunu tattýran, tiyatro dekoru gibi duran kuyumcu dükkanlarý ile bilinen yer.
Kaç asýrdýr akýp giden Arno ýrmaðýnýn üzerinde eski hayatlarýn tarihi kayýtlarýný bir sýr gibi taþýyan o eski köprünün hikayesi görüntüsünden ilginç.


Toscana’nýn baþkenti Floransa 300 yýl boyunca Medici ailesi ile yönetilmiþ.


Üç yüzyýl boyunca güzelliklerin,estetiðin,mimarinin,kültürün ve en önemlisi rönesansýn doðduðu yer olarak Avrupa’da zenginliðin efendisi olmuþ Floransa. Bu þehrin koruyucu melekleri Medici sülalesi ise þehrin baþýna konan talih kuþlarý.


Avusturya Ýmparatoru’nun kýzkardeþi ile evlenen Toscanalý Medici sülalesinin soylu beyefendisi için beþ ayda 700 metrelik koridor yapýlarak bir ucu Pitti Palace’a bir ucu Uffizi’ye (evleri ile ofisleri yani hükümet binasý) baðlanan üstten giden bu tünel aslýnda köprünün üzerinde ki kasap dükkanlarýnýn kötü kokularýndan, nehirdeki et atýklarýndan ve zengin sýnýfýn ayak takýmýna bulaþmadan iþe gidip gelmelerini saðlamak üzere yapýlmýþ. Sadece kötü kokular da deðil köprünün üzerinde öyle kuvvetli rüzgar esiyor ki orada durmak bile mesele. Oysa kasaplar için olay çok farklýydý mutlaka geçmiþte. Etleri temizle artýklarý at nehire, püfür püfür esen rüzgar etler için doðal buzdolabý ve kullanýþlý bir pazarý imiþ gerçekte. Ancak gelin görün ki en çok eti zenginler yer ama kokusunu fakirlere daðýtmak da yine züppelerin iþi. Kasaplarýn o dönemdeki gücü ve zenginliði ise dillere destan, sanatçýlara ilham kaynaðý olmuþ. Ama düðünden sonra kasaplara yol gözükmüþ anlaþýlan. Böylece yüksek ýþýltýlarla, geçenlerin gözlerinin kamaþtýðý kuyumcu dükkanlarý çöreklenmiþ köprü sokaða.


Ponte Vecchio asýrlarca yalnýzca kekremsi para kokusu yaymaya baþlamýþ artýk etrafýna. Þimdilerde nehre bakan kýsmýnda adýný unuttuðum bir heykelin etrafýndaki koruyucu ferforjeye, gelen turistler kilit asýyorlar, köprüyü geçenlerin deðiþik bir geleneði olmuþ bu.


Ýtalya’nýn kültür elçisi profesyonel rehber Mrs. Chiara Migliorini sabah 09.30’ da otelimizin lobisinde bizi bekliyordu. Sýradan bir rehber deðildi o. Yalnýzca kendi kültürlerinin takipçisi deðil ayný zamanda dünya tarihini ve baþka uluslarý da bilen entelektüel, sýcacýk, doðal bir insandý. Türkiye’ye iki kez kültür gezisi yapmýþ. Ýki gün bizimle birlikte idi. Ve en önemli sanat eserlerini nokta nokta, müthiþ bir zaman tasarrufu yaparak gösterdi ve anlattý. Programýmýzý Ýtalya’ ya gitmeden önce yapmýþtýk zaten. Ortaçað ve “yeniden doðmak” anlamýna gelen Rönesans hakkýnda karþýlaþtýrmalý olarak çok daha sade, süzme bilgilere sahip olduk Chiara sayesinde. Pek çok yerde restorasyon vardý. Ama biz yine de Bargello’ ya, Uffizi’ye, Pallazzo Vecchio’ ya, Centro Storico’daki ünlü ve muazzam kýrmýzý kubbeli Piazza Duomo (Santa Maria dei Fiori) ve Piazza di San Giovanni’ yi, Vaftizhane’ nin (II Battistero) “Cennet Kapýlarý” ný göre göre Dante’nin þehrini arþýnladýk.


Araya bir öðle yemeði aldýk. Trattoria Za-Za adlý geleneksel yemeklerin olduðu ve turistik olmayan bölgedeki bu esnaf lokantasýnda harika kýr tatlarý ile tanýþtýk Floransalýlarýn. (Piazza Mercato Centrale) Chiara’nýn önerisi idi. Za- za’ da önce üçlü çorba setini seçtik. Domatesli ekmekli, kara lahanalý, arpalý fasulyeli çorbalar bizi resmen teskin etti. Ardýndan ricotta, ravioli ve de karidesli spagetti, kýrmýzý þarap… ölümcüldü gerçekten.


Rehavet için zaman yoktu. Mutlu suratlarla gezmeye devam.



Kültürel vecibeleri yerine getirmenin ön koþulu gibidir bu þehre gitmek. Kültürel ve sanatsal eðitiminizi tamamlayabilmek için buralarda havayý solumak adeta zorunludur.

Kýsa kýsa ip uçlarý okuyan için iyi, gezen için daha fazlasýna ihtiyaç var.

Köprüyü bir türlü geçemedim elbette tarihinin heybetinden ama ayrýca þu kuyumcular yüzünden de…
Envai çeþit mercanýn eþsiz mücevherlere dönüþtürüldüðü bir dükkana girdim. Zarif bir fular gibi inen pembemsi ince mercanlarla aralara serpiþtirilmiþ özel dizayn altýn bezemeler çok hoþuma gitmiþti. Fiyatý 1250 Euro idi. Bilginiz olsun. Öyle her þeye atlamayýn.

Ooooooohh…Burasý hep kendinize hakim olmanýz gereken, gerçekten çok pahalý bir þehir. Siz en iyisi gezmeye devam edin.


Medicilerin 2.evi ve parlamento binasý Palazzio Vecchio, güzel bir saray. Ve Michelangelo’nun ünlü Davud heykeli tüm haklý þöhreti ile kapýsýnýn solunda.


Persus Heykeli, güzel olduðu halde kendini çirkin zannedip dövünen,orasýndan, burasýndan þikayet eden insanlara ibret_i alem için yapýlmýþ olan bu Cellini’ nin heykeli, sonunda çirkin olmanýn ne demek olduðunu gösterir insanlara. (Ben kocalarýna itaat etmeyen arkadaþlarýmý yýlan saçlý meduza ile korkuturum. Kocanýz her durumda haklýdýr o ne diyorsa onu yapýn yoksa saçlarýnýzdan yýlanlar çýkar derim… ehlileþelim diye!)


Floransa’ya gittiðinizde hiç uzatmadan Demokrasi Meydaný’na gidin ve Yüzyýllar önce konsül ya da halkýn serbest konuþmalar yaptýðý sütunlu kürsünün bulunduðu meydanda Persus’a koþun ve Cellini’nin bu olaðanüstü sanat eseri karþýnda kendinize söz verin. Burnumla, gözaltý torbalarýmla, popomla ve kalçalarýmla barýþýyorum diye.


Saðda ise modern heykel sanatýnýn baþlangýcý sayýlan Loggia dei Lanzi’ deki üçleme“Sabin Kadýnlarýnýn Kaçýrýlmasý” heykeli muhteþem boyut ve estetiði ile sizi tekrar bir estetik cerrahýna koþturtabilir ama.


Uffizi ise, (Ýtalyanca ofis anlamýna geliyor.) Medicilerin varisleri kalmayýnca Milli Kütüphane, resim,sanat galerisi olarak çok kýymetli müzeye dönüþtürülmüþ. Medicilerin tek þartý sanat eserlerinin dýþarýya çýkmamasý ve olduðu gibi korunmasý imiþ. Böyle kurala can kurban, canan bekçi elbette.


Artýk akþamdý ve biz iyi bir gurme lokantasý peþindeydik. Süslendik püslendik. Köprüden geçtik karþýya ve Cinghialebianco’ ya kurulduk. Hem de tek masalýk üst balkonuna. Çok eski çok geliþmiþ bir lokantaydý.. Domuz etlerinin lezzeti ile meþhur yerde, tavþan etlerine bayýldým. Ayný sokaðýn devamýnda Bar Friends’te þaraba ve beþeri durumlara devam…
Sabahleyin Eski Cezaevi’ ne doðru yola koyulduk. Günahlarýmýzdan deðil de heykel merakýmýzdan. Eskiden iþkence gören mahkumlarý, kafesleyip, dýþ duvarlarýna asarlarmýþ Bargello’ nun. Rönesansýn en özel eserlerinin bulunduðu yerde nihayet uykudan uyanmýþtýk biz de.


Girer girmez Michelangelo odasý büyüledi bizi. Daha çok gençken yaptýðý “Bacchus” heykeli, Pitti Tondo, David- Apollo, Brutus sonra Donatello, Verrocchio… Sonra Ýslam sanatlarý, seramik eserler, Medicilere ait çok deðerli mücevher ve aksesuar koleksiyonlarý, Giambologna’ nýn muhteþem hayvan heykelleri hep Bargello’ da.
Çýktýktan sonra, uzun süre açýk havada dolaþtýk durduk.


Cumhuriyet Meydaný (Piazza Republica) 19. yüzyýlda kurulan ve 5 yýl baþkent olan (Roma’dan önce) Floransa’nýn eski Yahudi gettosu. Þimdi o meydanda harika kafeler, sokak konserleri veren müzisyenler ve akýn akýn gelen Amerikalý, Japon turistler var. Rengarenk bir atlý karýnca da meydanýn yeni imajýný pekiþtiriyor.


Biliyorsunuz Ýtalyanlar da pek ehli keyif insanlardýr. Önlerine altýn yýðsan siestalarýndan vazgeçmezler.


Giyim türü maðazalar 10.00 da açýlýyor. 13.00 dedin mi kapýyorlar ve tekrar 15.30 ya da saat 16.00 da açýyorlar dükkanlarýný. Açýþ þekline göre de ya 19.00’a ya da 20.00’ ye kadar çalýþýyorlar. Bu arada bir þeyi belirtmeliyim. Floransa’yý görmek isteyenler için en uygun mevsim aslýnda sonbahar ve kýþ aylarý çünkü yazýn çok sýcak ve nemli üstelik yüksek sezon fiyatlarý da çok tuzlu. Kalabalýktan ve pahalýlýktan bir parça uzak kalmak en iyisi. Venedik ve Milano için deðiþebilir belki ama Toscana ve Floransa için bu böyle.


Önce Cumhuriyet Meydaný’ nda bir kafe keþfettik kendi kendimize. Adý Gýubbe Rosse, çok eski entelektüel ve aydýnlarýn konferanslar da verdiði özgün, davetkar bir kafe. Biz ilk gittiðimizde içerideki fotoðraf sergisinden þok olduk. Þiþman kadýnlarýn açýk ameliyatlarý ve tamamen çýplak hallerinin olduðu fotoðraflar iç bulandýrýcýydý. Garip sanatçýlar belli ki Rönesans sanatlarýnýn gölgesinde kalmak istemiyorlar. Sonra fotoðraflara yabancýlaþýp bakmamayý öðrendik. Geniþ bir cafe- restoran olan Gýubbe Rosse her dakika kalabalýk. Bir Chianti Vistaren (kýrmýzý þarap türü) ýsmarlayýn, dinlenin ve içinize çekin Floransa’yý.


Bir þeyler atýþtýrmak ve kahve içmek için sonradan da çok sýk kullandýk orayý.


Ama geceleri hep baþka tatlarýn peþindeydik. Trattoria “Cammillo” San Trinata köprüsünden karþýya geçince sol tarafta yine çok eski ve geleneksel tatlara sahip iyi bir restoran. Þarap ve Bar Friends sonra mýþýl mýþýl uykular…


Sabah kaldýðýmýz yerden devam.


G.Rosse’ nýn karþýsýnda, ayný meydanýn en meþhur ve de en pahalý yerlerinden biri olan 1733’ten beri hizmet veren kafe Gilli’ de kahve içtik.,yanýnda da çok güzel tatlýlar. Önemli ve çok özel bir yer bence ve sanýrým herkesçe. Biraz kendilerini beðenmiþler, biraz da pahalý o kadar.


Kimi binalarýn dýþ cephelerinde levhalar var.4 Kasým 1966’ daki Arno’ nun yarattýðý sel felaketi Uffizi’ nin olduðu bölgeler ve pek çok yerde büyük hasara yol açmýþ. 6-7 metreye kadar suya gömülmüþ binalar.. Tabii bu esnada tüm el yapýmý kitaplar, resimler, sanat eserleri sular altýnda 15 saat kalmýþ.


Diðer ülkelerden de gelen yardýmlar ve Floransalýlarýn örnek sahipleniþiyle pek çok tarihi eser eski haline döndürülmüþ.


Mediciler’ e ait olan, sade taþ duvarlarý ve penceresiz görüntüsü ile farklý bir tarzý hemen hissedeceðiniz bir baþka kilise ise kitap avcýlýðý ile ünlü San Lorenzo yine Rönesansýn ilklerinden.
Katolik olmalarýna raðmen Pagan ve diðer Yunan, Mýsýr, Þamanlara ait çok özel kitaplar ve koleksiyonlar için yapýlmýþ olan bu bina iki katlý ve penceresiz oluþu ile de dikkat çekici. Brunelleschi’ nin mimari baþarýsýnýn ilk örnekleri arasýnda.


Bu gezi iþlerinde zaman kýsýtlýysa birkaç iyi seçilmiþ yeri görmeyi garantilemek en mantýklý olaný ama burada o tercihi yapmak neredeyse imkansýz.
Fakat imkansýz olaný yaratan yine insanoðlu’nun kendisi…Ben gezdim ve beraberimde Floransa’ dan taze kuþkonmazlar, mis kokulu elmalar, incirli pastalar, canlý alabalýklar, zencefilli ekmekler, güvercinler, kumrular ve badem ezmeleri, kaz ciðerleri getiremedim ama nerelere gitmeniz ve hatta gitmemeniz konusunda yardýmcý olmaya çalýþtým. Þimdi anlatacaðým yer belki de gitmemeniz gereken yerlerden.


Benim en kötü huyum, huysuzluðum. Ne gibi durumlarda biliyor musunuz? Her öðrendiðim iyi ve güzel tatlarý damaðýmda, aklýmda, beþ duyumda birden tutuyorum ve biriktiriyorum. Sonra da eski köhne tatlara dönemiyorum. Yer yurt önemli deðil, güzel tatlar hain belleðin kalýcý kiracýlarý. Onun için baþtan belirtiyorum aþaðýda sözünü ettiðim restorana yolunuz Floransa’ ya düþse de gitmeyin. Yoksa artýk her güzelim, özelim diyen restorana þöyle bir baþtan aþaðý süzüp, dudak bükersiniz…


Enoteca Pinchiorri…Ehh madem gittiniz Komple mönülerden birini ve o yemeklere uygun olan þaraplarý tercih edin. Yoksa 35 bin þarap çeþidinin yazýlý olduðu koca ansiklopedilere maruz kalýp, kem küm olursunuz. Üstelik kendinizi onlara býrakmazsanýz, dünyanýn en güzel restoranlarýndan biri olan Pinchiorri’ yi hissedemeden bir servet ödersiniz. Mekan eski bir saray. Ve siz de bir prens veya prensessiniz oraya adýmýnýzý attýðýnýzda. Ayrý odalarda çok az masa ile dekore edilmiþ bu ihtiþamlý mekan anlatýlamaz güzellikte. Tuz ya da karabiber yok masalarda. Þampanyalar, yemeðe uygun dört ayrý tip þarap, konyak ve çok özel grappa, minicik porsiyonlar, dev tatlar, biri sipariþ alýr, öbürü servis yapar, diðeri gelir anlatýr,daha nice hoþ ritüeller, hepsi birbirinden tatlý, yakýþýklý, sevimli, güzel insanlar. Bilgi ve görgüleri ile müþterisinden bile maðrur garsonlarý, hayret ettirecek kadar doðal bir o kadar yetenekliler.” Biz yeniden doðduk” Floransa’da. Hatta bir yaþýmýza daha girdik. Tanrým bir daha öyle tatlarla karþýlaþýr mýyýz, bilmiyorum?


Þimdi Michelangelo Tepesine doðru süzülüyoruz, Toscana’ ya doðru, oradan son bakýþ, son yemek sonrasý… Ve o son fotoðraf sabaha býraktýðým…


“Sanatta güncelliðin deðil, zamansýzlýðýn sözü geçer” Herman Hesse


Önemli not; Floransa ve Toscana’ da çok özel aðýrlandýk, çok güzel karþýlandýk. Sevgili dostumuz Ýtalya konsolosu Michele Tommasi ve Livio Angelisanti’ nin özel programlarý sayesinde. Kendilerine þahsým ve Ýzmir LÝfe adýna binlerce teþekkürler. Ayrýca Roberta Berni’ ye (A.p.T. Firenze) sevgili Chiara Migliorini’ ye, Riccardo Teresi’ye teþekkürlerimizle.



http://www.izmirizmir.net/modules.php?set_albumName=album28&op=modload&name=gall
ery&file=index&include=view_album.php">Floransa fotoðraflarý için týklayýnýz

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0