Kahraman geçinen sahtekârlar

25 Haziran 2012 14:49 / 4934 kez okundu!

 


Bilinen tarihi bir olaydýr. Yýl 1867-68. Sultan Abdulaziz Osmanlý tahtýnda oturuyor. Tanzimat'ýn önderlerinden Ali Paþa da sadrazam. Dönem, Sultan Abdulaziz'in abisi Sultan Abdulmecit'in baþlattýðý, Tanzimat dönemi. Sultan Abdulaziz saltanatýn baþýna geldiðinde, Girit adasýnda nüfusun çoðunluðunu teþkil eden Rumlar çok öncesinde ayaklanmaya baþlamýþlardý.

Girit ayaklanmasý, Tanzimat karþýtlarýnýn da el atmasý ile daha karmaþýk bir hale geliyordu. Gerçek amacý Tanzimat'a karþý olmak olanlar, Girit konusunda gençleri kýþkýrtarak, her gün sadaret binasý önünde toplanýyorlardý. Sadaret binasý önünde toplananlar, "Girit'te savaþalým", "Girit bizim canýmýz, feda olsun kanýmýz" vs türünden sloganlar atýyorlardý. Bu durumdan býkan Abdulaziz "feda olsun kanýmýz" türünden slogan atanlarýn hemen askere alýnmalarýný emreder. Keskin bir þekilde slogan atanlar, isteklerinin askere gönderilme biçiminde yerine uygulanacaðýný anlayan slogancýlar hemen çil yavrusu gibi daðýlýrlar. Meydanda bir tane bile slogan atan kalmaz.

Ne zaman PKK bir katliama giriþse, hemen arkasýndan Kürt düþmanlýðý üzerinden ýrkçýlýk yapanlarýn, nefret suçu içeren iletilerin hýzla yayýldýðýný ve her yere servis edildiðini görürüz. Sadece PKK'ya karþý bir kampanya oluþsa, insanlarýn PKK'ya karþý bir tepkisi açýða çýksa bu anlaþýlabilir bir þeydir. Ancak sanal ortamda yapýlan Kürtlere karþý düþmanlýk yapmak ve Kürtlere karþý ýrkçýlýðý teþvik etmek. Bu türden ýrkçý iletileri sanal ortamda yayan keskin savaþ kýþkýrtýcýlarýnýn bir çoðunu sadece görünen nikleri ile, kod adlarý ve sanal isimleri ile biliriz. Bir çoðunu gerçek isimleri ile tanýmayýz. Sanal maskeleri vardýr hepsinin.

Bu ýrkçý savaþ çaðrýsý içeren iletileri ulaþtýran ve çevrelerine yayanlardan þahsen tanýdýðým bazý isimleri mercek altýna alýnca, ilginç bir durumla karþýlaþtýðýmý gördüm. Bunlardan bir baba oðul var ki, bunu sizlerle mutlaka paylaþmak istiyorum. Hem baba, hem de oðlu öðle iðrenç, ýrkçý ve marjinal iletiler paylaþýyorlar ki, zannedersiniz bu konuda imkanlarý olsa en baþta onlar savaþa giderler. Baba korkunç bir menfaatçi ve üçkaðýtçý. En yakýnlarýna bile gözünü kýrpmadan kazýk atabilecek kadar çýkarcý olan babanýn, askerlik çaðý geldiði halde askere gitmeyen oðluna bir ara sormuþtum "Neden askere gitmiyorsun diye?", aldýðým yanýt çok ilginçti: "Bu ortamda askere gitmem".

Þimdi bu noktada hepinizi düþünmeye davet ediyorum. Kendisi "bu ortamda askere gitmeyen"ler, nedense Kürtleri aþaðýlayarak, Kürtlerle savaþ yapmaya davet eden, ýrkçý iletileri hýzla yayýyorlar. Yani kendi canlarýný koruma altýna alanlar, baþkalarýnýn kanlarý üzerinden rahatlýkla ýrkçýlýk, nefret ve savaþ siyaseti yapabiliyorlar. Ýþte iðrenç olan ýrkçýlýðýn, bir boyutu da bu. Girit konusunda yapýlan sahtekarlýk ne ise, günümüzde yapýlan sahtekarlýk da o boyutta.

Hakkari-Daðlýca baskýnýndan sonra 40 civarýnda ölen gencin daha cenazeleri yerdeyken, insan kaný-nefret-ýrkçýlýk ortamýndan beslenen leþ kargalarýnýn bir kýsmý ölen gençlerden sadece 8'ine sahip çýkarken, bir kýsmý da gençlerin sadece 32'sine sahip çýkýyordu. Halbuki ölen gençlerin hepsi bizim. Hepsi bu coðrafyanýn çocuklarý. Hepsinin, yüreðine ateþ düþen birer analarý vardý. "Ýnsanlarýn gözlerinin rengi farklý farklý da olsa, gözyaþlarýnýn rengi hep aynýdýr" diye düþünmek en doðrusu olmasý gerekirken, ne yazýk ki, savaþýn boyutunu ve ölenlerin sayýsýný arttýran ýrkçý bir politika daha fazla hakim oluyordu, en fazla barýþýn savunulmasý gereken bu dönemde.

Kimisi Kürtlere tepeden bakan mektuplar yazýp Kürtlere ayar çekmeye çalýþýrken "vur mehmetçik vur" diye slogan atarak savaþý kýþkýrtýrken, Kimisi de tam tersi noktada, kanlý baskýnlarý överek, "vur gerilla vur" diyerek savaþ denen bu yangýnýn üstüne benzin döküyor.

Ýnsanlarýn kaný üzerinden siyaset yaparak savaþ kýþkýrtýcýlýðý yapanlarý ve çocuklarýný, "toplayýp savaþa yollayacaðýz" densin, inanýn bir çoðunun "sesinin soluðunun" aynen Girit'te olduðu gibi, hemen kesileceðini düþünüyorum.

Baþkalarýnýn çocuklarýnýn ölümü üzerinden siyaset yapanlarýn baþýna evlat acýsý gelmesini istemem ve arzu etmem, ama kendi çocuklarýnýn da bu "kirli savaþ" yüzünden ölebileceðini düþünmelerini, empati yapmalarýný isterim ve böylece ayaklarý yere basan, barýþtan yana düþünceler üreteceklerine inanýyorum.

Zaten acýyý yaþayan da ve acýyý yürekten hisseden de böyle düþünüyor, kaçýnýlmaz olarak.

Yaþadýðýmýz bu sürece, tarihsel parelellikler kurarak baþka bir yönünden bakmayý yüksek sesle düþünmeyi denedim ve sizlerle paylaþtým.

Bugünlerde "inadýna daha fazla barýþ" demek lazým diye düþünüyorum. Ýnadýna, barýþ çabalarýný daha fazla desteklemek lazým, bu kahraman geçinen sahtekâr ýrkçýlara karþý.

Sevgiyle kalýn,


Ergün EÞSÝZOÐLU

25.06.2012


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.