'Gezi' protestosunda satýr arasýnda kalanlar

09 Haziran 2013 18:23 / 2820 kez okundu!

 


Þehirli aydýnlarýn, þehirli orta tabakanýn üst kesiminin öncülüðünde geliþen bu þehir hareketini, bir yabancý provakasyonu, ajanlar hareketi vs. diyerek abartýlý biçimde kötülemek ne kadar yanlýþsa, aþýrý övgü dolu bir abartma anlatýmý ve analizi de o kadar yanlýþ. Her iki abartýlý anlatýþ biçimi, bu protestonun özünü anlamaktan alýkoyuyor hepimizi diye düþünüyorum.

Birçok konuda olduðu gibi bu konuda da, olduðu gibi görme yeteneðini kaybetti bir çok kiþi. “Gezi” protestosunu anlatanlara dikkat edin ya abartýlý biçimde kötülüyorlar. Ya da abartýlý biçimde olumluyorlar.

Bu bir “devrimdir” diyeninden, RTE’yi kesinlikle devirecek olan bir “ihtilal” hareketi olduðunu söyleyenine kadar, ne kadar abartýlý anlatým ve söylem varsa hepsi bu gök kubbe altýnda söylendi. Analizler bu boyutta olunca kaçýnýlmaz olarak abartýlý “Gezi” olumlamalarý da olmak zorundaydý. Abartanlarýn bir kýsmý ideolojik duruþlarýna uygun olan hayallerindeki beklentileri yazýp çizerken, bir kýsým eski solcuda da romantizm hakimdi. Yaþayamadýklarýný bu protesto içinde yaþadýklarý için, kendilerini kaptýrdýklarý hayallerin içinden, aþýrý abartýlý analizlerde bulunuyorlar.

Garip bir biçimde, abartýlý olarak “Gezi” olumlamasý var.

Bu protesto eylemi içinde var olan olumlu yanlarý ben de görüyorum ve de kimsenin bana bu olumlu yanlarý anlatmasýna ihtiyaç duymayacak kadar da farkýndayým.

Evet bu protesto eyleminin içinde yeni bir kitle var, yeni bir gençlik var , bunlarýn kendilerine özgü düþünceleri ve pratiði var vs. ama varýlan noktaya ve yaþananlara bir bütün olarak baktýðýmýzda "aðýrlýkla" (dikkat edin, tamamen demiyorum, aðýrlýkla diyorum) geçmiþte ülkemizde yaþanan bir çok kitle eyleminden "özde farklý olmayan" bir noktaya geldi dayandý.

3 Kasým 1996 tarihinde meydana gelen Susurluk kazasýyla, Mercedes’in içinden fýþkýran derin devlete karþý 1 Þubat 1997 tarihinde baþlatýlan Susurluk protestosu eylemleri de ayný olumlu noktalarda baþlamýþtý hatýrlanýrsa. Susurluk protestosu eylemini baþlatan, olumlu ve yaratýcý eylemleriyle bu eylemin geniþlemesine katkýsý olan kesimlerin amacý, Susurluk eylemleri sürecine genelde hakim olan güçlerin sürükleyerek vardýrdýðý 28 Þubat Muhtýrasý yapmak deðildi. Ama oldu, sonuçta 28 Þubat Muhtýrasý oldu, hatýrlanýrsa. Yani eylemlerin içindeki olumlu yanlarý abartarak öne çýkarýrsanýz ve sürecin geneline mal ederseniz, sürecin yöneldiði ana yöneliþ gözlerden kaçýrýlmýþ olur. Susurluk sürecinde de ne yazýk ki bu durum yaþandý.

“Gezi” protestosu sürecinde nasýl bir noktaya varýlacaðýný hep birlikte yaþayarak göreceðiz. Bir “Devrim”, “Ýhtilal” vs mi olacak, yoksa protesto ile elde edilen kazanýmlar ile geri çekilinmesi bilinecek mi ya da bir provakasyon süreciyle acý sonuçlarla mý sonuçlanacak hep birlikte göreceðiz. Ben þahsen bu aþamada bir çok kazaným elde edildiðini düþünülerek bu protesto eylemine son verilmesini arzu edenlerdenim.

“Gezi” protestosu derken, sadece Taksim'deki Gezi Parký'nýn içinde yaþananlarý anlamadan, Türkiye’nin her tarafýnda “Gezi” ismi adý altýnda yaþanan her yerden bakarak anlamanýn doðru olduðunu düþünüyorum. “Gezi” protestosu adý altýnda yaþananlar, Gezi Parký'ndan Beþiktaþ’a, Ankara’dan Ýzmir’e kadar yaþananlarýn hepsidir diye düþünüyorum. “Gezi” derken, abartýlý olumlayan ya da abartýlý kötüleyen kiþinin, “Gezi”yi içinde yaþadýðý birkaç metre karelik alan olarak düþünmeden, fotoðrafýn tamamýna bakmasý ve anlamasý gerektiði inancýndayým.

Varýlacak noktayý hep birlikte göreceðiz ama inanýn varýlacak sonuç satýr aralarýndaki ayrýntýlarda saklý. Görmek isteyenler için bu ayrýntýlar o kadar net ki. Bu ipuçlarýný görmemizi engelleyecek abartýlý yaklaþýmlarýn hepimize çok zarar vereceðini düþünüyorum. Bunu gözlemlediðim birkaç somut noktayla örnekleyerek anlatmak istiyorum:

Gezi ile ilgili hangi fotoðrafa bakarsanýz bakýn o fotoðrafta, ya bir kadýn vardýr ya da bir genç. Kadýnsýz ve gençsiz bir Gezi anlatýlamaz.

Ancak her ne hikmetse, Taksim Gezi Komitesi olarak tespit edilen komitede, direniþin bu iki ana unsuru yer almadan þekillendi. Bana göre komitenin en az yarýsýnýn kadýn olmasý gerekirken, bir tane bile kadýnýn yer almamasý ve en az bir tane gencin bile komitede bulunmayýþý bana çok manidar geldi. Bana göre bu durum, Gezi'nin baþlangýcýndan polisin çekilmesine kadar hakim olan ruha hiç uymadý diye düþünüyorum. Yanýlýyor muyum? Ülkemizde geçmiþte yaþanan eylemlerde de bu böyle deðil miydi?

Atýlan sloganlara bakýn, aðýrlýkla cinsellik içerdiði gibi, cinsellikte de kadýný ve eþcinselleri aþaðýlayan, erkek egemen bir anlayýþýn nasýl egemen olduðunu görürsünüz. Üstelik de bu eylemin içinde yer alanlarýn yarýya yakýnýnýn kadýn olmasýna raðmen. Bu konuya iliþkin bir örnek verilecek olursa, bu eylemi olumlayanlarýn en baþta olumladýklarý Çarþý grubunun attýðý en meþhur slogan ve marþýn bir yerinde bakýn ne diyor: “ …..delikanlý kim bakalým ….." Eylemcilerin yarýsý kadýn ama “delikanlý kim” deniyor. Ne kadar manidar deðil mi?

Baþbakan RTE’ye yönelik kitle halinde söylenen sövgü içerikli sloganlara baktýðýnýzda, eylemi baþýndan bu yana destekleyen LGBT üyelerine küfür ettiklerinin hiç farkýnda deðil RTE’ye küfür ettiðini zannedenler ya da bilerek yapýyorlardý bu sövgülerini.

Aðýrlýkla kitle halinde atýlan sloganlar ve sövgüler hiç de yeni bir anlayýþý simgelemiyor. Eskinin týpatýp aynýsýnýn devamýndan baþka bir þey deðil. Eylemin ve eylemcilerin içinde barýndýrdýðý hep yazýlagelen olumlu yana ve yanlara raðmen.

Taksim'de fotoðraflara yansýyan çocuk fotograflarýna ne demeli? Tomalarýn hareket ettiði yerlerde bulunan çocuklardan, ideolojik propagandaya malzeme edilen çocuklara kadar hepsini doðrusu içim daralarak izledim.

Hele Taksim alanýndaki Kandil kutlamasýna, Cuma namazý kýlýnmasý vs.ye ne demeli? 1920'lerdeki meclisin ilk açýlýþýndan bugüne kadar egemenlerce sergilenen popülist anlayýþýn tekrarýndan baþka bir þey deðil diye düþünüyorum.

Kuþkusuz Gezi protestosu eylemi geleceðe derslerle dolu bir yaþanmýþlýk býrakacak ama bu yaþanmýþlýk abartýlý anlatýmlarla olmamalýdýr. Olduðu gibi anlatýlýr ve aktarýlýrsa insanlýk adýna faydalý bir þey yapýlmýþ olur.

Gezide her þey var, çok güzel anlar ve yaþanmýþlýklar var ama halka soralým demek yok, halkýn görüþü nedir diye merak etmek yok. Hiç dikkatinizi çekiyor mu? Ne Gezi'deki eylemcilerden böyle bir talep var, ne de hükümetten... “Gezi” sürecinde þu ana kadar hakim olan düþünce; “biz halk adýna en iyisini düþünürüz”.

Hükümeti anlýyorum, bir zamandýr (referandumdan bu yana) otoriter olma sürecine girdi. Peki ama sivil ve özgürlükçü olduðunu söyleyenlerden neden böyle bir talep gelmez? Neden özgürlükçü olduðunu söyleyenler de hükümet gibi bir dayatma içine girdi? Benim önerim hemen Ýstanbul’u ilgilendiren bazý konularda, Gezi Parký, AKM vs. gibi ana baþlýklarda referanduma gidilmeli. Hemen halkýn ne dediði öðrenilmeli. Yani Ýstanbullular karar vermeli diye düþünüyorum. Özgürlükçü olmanýn, demokrat olmanýn ilk adýmý da halka gitmekten geçmiyor mu?

Gezi Parký'nda istenen oldu. Polis çekildi ve alana girildi. Polis, Gezi Parký'ný tamamen boþalttý. Polisin çekilme kararý yerinde ve çok doðru bir karardý. Keþke onca sýkýntý ve acýlar yaþanmadan, bu anlamsýz inatlaþmadan ve orantýsýz gaz ve þiddet kullanmaktan vazgeçilseydi. Geç bile kalýnmýþ bir karar olsa da, olumlu bir karardý.

Gezi protestosu kritik bir noktaya gelip dayandý. Bu noktada ciddi bir þekilde düþünmek zorundadýr herkes. Protestocular ya polisin parktan çekilmesine odaklanýp eve zaferle dönecek ve bunu baþarmýþ bir grup olarak ciddi bir siyasi güç elde edecek ya da "devrim", “ihtilal”, "hükümeti devirmek", "iktidarý ele geçirmek" vs gibi hedeflerle bu eylemi radikalleþtirip, siyasi manipülasyona ve istenmeyen acý sonuçlara yol açacaklar.

Sevgiyle kalýn.


Ergün EÞSÝZOÐLU

09.06.2013


Son Güncelleme Tarihi: 10 Haziran 2013 12:27

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.