Delik ayakkıbısını Adalet Bakanlığı önüne bıraktılar

20 Ocak 2011 00:43  

 

Delik ayakkıbısını Adalet Bakanlığı önüne bıraktılar

Hrant Dink suikastının aydınlatılmaması, Adalet Bakanlığı önüne siyah çelenk bırakılarak protesto edildi. Bakanlığın önüne aynı zamanda, Hrant'ın öldürüldüğünde delik olan ayakkabısı da bırakıldı. Hrant'ın dostları, AKP Hükümetine, "Sizden adalet beklemiyoruz" diye seslendi.

ANKARA- ESP, BDP, SDP, EHP, Sosyalist Parti, İşçilerin Sosyalist Partisi, DHF, ÇHD, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, AKA-DER, Alınteri, Mücadele Birliği Platformu, Devrimci 78'liler Federasyonu, Partizan ve TÖP'ün de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti ve demokratik kurum, Adalet Bakanlığı önüne yürüdü.

Yüksel Caddesi'nde toplanan grup, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe sloganların yazılı döviz ve pankartlar taşıdı. Meşalelerle yürüyüşe başlayan grubun önü Karanfil Sokak'ta polis barikatı ile kesilerek yürüyüşe izin verilmedi.

Polisin yaptığı "yaptığınız yasalara aykırıdır, yürüyüşünüze izin vermeyecektir" anonslarına karşı eylemciler, "Emniyet güçlerini uyarıyoruz. Yaptığınız yasalara aykırıdır. Kurduğunuz barikatla kardeşlik yürüyüşünü engelliyorsunuz. Hani bu ülkede demokrasi vardı. Hemen barikatı kaldırın" şeklinde yanıt verdi. Grubun, yürümekte kararlı olduğunu ifade etmesi üzerine polis barikatı kaldırmak zorunda kaldı. Kitlenin Güven Parktan geçmesine izin vermeyen polis, yürüyüş kolunu eylemlere kapalı olan Kızılay Meydanı'na yönlendirdi.

Yolu trafiğe kapatarak Adalet Bakanlığı önüne yürüyen grup, "Katillere inat kardeşimsin Hrant", "Katil devlet hesap verecek", "Bıji bıratiye gelan" şeklinde Kürtçe, Türkçe ve Ermenice sloganlar attı.

'PLANLI, PROGRAMLI, DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜ'

Kurumlar, Dink'in öldürüldüğü gün ayağında olan delik ayakkabıyı ve siyah çelengi Adalet Bakanlığı önüne bırakarak aradan geçen 4 yıla rağmen adaletin sağlanamamasını protesto etti. Dink anısına saygı duruşunda bulunulduktan sonra, Kürtçe, Türkçe ve Ermenice basın açıklamaları yapıldı.

Açıklamayı Türkçe okuyan Barış Aslan, "Soykırım mirası üzerinden yükselen devlet aygıtı, planlı, programlı, bütün dünyanın gözlerinin önünde Hrant'ı katletti" dedi.

Aslan, 4 yıllık yargılama sürecinde "açılım", "ileri demokrasi", "adalet", "üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü" söylemlerinin ne kadar iki yüzlü ve sahtekarca olduğunun gözler önüne serildiğini belirtti. Rakel Dink'in, "bir bebekten katil yaratanlar, katilden de çocuk yaratmaya çalışıyor" sözlerini hatırlatan Aslan, "Taş atan çocuklar hapis yatmaya devam ederken, Hrant'a kurşun atan Ogün Samast "çocuk" kategorisine sokulup salıverilmeye çalışılıyor" dedi.

AKP hükümetine seslenen Aslan şunları söyledi: "Sizin adaletiniz yok, demokrasiniz sahte, insan hakları söylemleriniz palavra. Sizden adalet de beklemiyoruz." Açıklamanın ardından kitle, YKM önüne yürüyerek, eylemi sona erdirdi.

Öte yandan, ÖDP, EMEP, Birgün Gazetesi çalışanları, TMMOB'un da aralarında olduğu kurumlar, Birgün Gazetesi'nin önünden Yüksel Caddesi'ne yürüdü. Burada bir açıklama yapılarak, Hrant Dink için adalet istendi.

Açıklama şöyle:

4. YILINDA HRANT’I UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ

4 yıl geçti üzerinden!..

Sahibi, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, her şeyi olduğu Agos’un önünde kalleşçe vurulup boylu boyunca uzandığında; “vurdum Ermeniyi” diye bağırarak kaçmıştı katil.

“Ermeni” sözü küfürdü bu ülkede…

“Ermeni vurmak” da kahramanlık sayılmalıydı nasılsa.

Resmi ideoloji, resmi politika her gün her saat ırkçılık tohumları ekiyordu bu ülkede…

Ama vicdan ayağa kalkmıştı. Yüz binler cenazede sel olup akmıştı; “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz” diye!..

Altı delik ayakkabılar bir şamar gibi çarpmıştı, anlayana…

Ayaklanan vicdan, halkın kabaran öfkesi ürkütmüştü egemenleri.

Çıkarıverdiler tetikçiyi elleriyle koydukları yerden. Birkaç tane çapulcu, muhbir de “azmettirici, işbirlikçi” diye yakalanmıştı.

Daha ötesine dokunmadılar!..

Bütün bir kasaba halkı Hrant’ın vurulacağını, hem de 6 ay önceden biliyordu.

Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan AKYÜREK’ten Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz’e, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin CERRAH’a birçok devlet yetkilisinin bilgisi dâhilinde işlendi cinayet. Zaten İstanbul Vali Muavininin yanında tehdit etmişti iki MİT ajanı 6 ay önceden…

O, Türkiye egemenlerinin “tabu”larını yıkmaya başlamıştı.

Bu devletin kuruluş harcındaki soykırımcı yüzü deşifre etmişti. “Malta Sürgünleri” diye bilinen soykırımın suç ortaklarının bu devletin kuruluşunda sermaye, siyaset ve devlet yönetimi katındaki etkin rollerini deşifre etmişti. Soykırımda gasp edilen Ermeni mallarının akıbetini sorguluyordu. Soykırımdan kurtulan Ermeni yetimlerinin akıbetini sorguluyordu. Sabiha GÖKÇEN’in Ermeni kimliğini deşifre etmesi de onu ölüme götüren sürecin başlangıcı olmuştu. İki MİT görevlisi O’nu İstanbul Vali Muavininin odasına çağırıp o zaman tehdit etmişti.

O, bütün bunları yaparken her yıl 24 Nisanlarda emperyalist metropollerde ısıtılan “soykırım” tartışmalarına itibar etmedi. Onun yerine Ermeni halkının yaşadığı soykırımı Anadolu ve Mezopotamya’nın yoksul ve ezilen halklarına anlatmayı tercih etti. Sadece soykırımı anlatmakla kalmadı sömürgeci egemenlerin ve emperyalistlerin halklar arasına ördüğü düşmanlıkları, ulusal önyargıları kırmakla da uğraştı. Bütün varlığını kendisinin ve hayat arkadaşı Rakel’in de büyüdüğü Ermeni Yetimhanesi’ne ve Ermenice-Türkçe bir gazeteye; Agos’a harcadı. Kış ortasında katledildiğinde onun için ayakkabısının altı delikti.

Soykırımın mirası üzerinde yükselen devlet aygıtının planlı, programlı, bütün dünyaya adeta ilan edilerek taammüden işlediği bir cinayetle katledildiğinde hepimize malum olan bir sonuçla karşılaşmıştık. Akhparik’imiz, dostumuz, kardeşimiz, Hrant’ın kendisi de biliyordu ve “ürkek bir güvercinin ruh tedirginliği içinde” idi.

Belki bunun içindi vicdanımızın o büyük isyanı, sokağa taşan öfkemiz bundandı.

4 yıllık yargılama süreci de bu ülkede “açılım”, “ileri demokrasi”, “adalet”, “üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” retoriklerinin ne kadar ikiyüzlü ve sahtekârca olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bırakın “kozmik odalara” girildiğinde Hrant DİNK cinayetiyle ilgili bilgileri değerlendirmeyi, cinayetteki rolleri kamuoyunun gözleri önünde olan ismi-cismi bilinen devlet görevlilerinden biri bile sorgulanmamıştır. Dahası her celse DİNK Ailesi’ne ve avukatlarına yönelik hakaret ve ırkçı küstahlıklara sahne olmuş, Hrant’a her celse yeniden kurşun sıkılmıştır.

Şimdi de Rakel’in özlü deyişiyle “bir bebekten katil yaratanlar, katilden de çocuk yaratmaya çalışıyor.”

“Taş atan çocuklar” hapiste yatmaya devam ederken, Hrant’a kurşun atan Ogün SAMAST da “çocuk” kategorisine sokulup salıverilmeye çalışılıyor.

Tıpkı Kürt Coğrafyasında domuz bağlarıyla insanları diri diri toprağa gömen Hizbullah canilerinin peş peşe salıverilmesi gibi.

AKP hükümeti dâhil bu ülkede soykırımın suç ortağı egemenlik aygıtının bütün bileşenlerine sesleniyoruz.

Sizin adaletiniz yok, demokrasiniz sahte, insan hakları söylemleriniz palavra!..

Sizden “adalet” de beklemiyoruz.

4. yılında Akhparik’imiz Hrant’ı anarken Onun açtığı yoldan yürüyeceğimizi, dün Ermenilere, Nasturilere, Keldanilere, Süryanilere, Pontus ve Ege Rumlarına, bugün Kürtlere, Alevilere, Romanlara-Çingenelere uygulanan ırkçı-soykırımcı uygulamaları ve yok sayan politikaları teşhir etmeye, sahtekârlığınızı, ikiyüzlülüğünüzü suratınıza çarpmaya devam edeceğiz.

Ve and olsun emperyalist-kapitalist-sömürgeci saldırganlıklara, ırkçılığa inat bu topraklarda da ezeni-ezileni, sömüreni-sömürüleni olmayan, ulusların ve dillerin tam hak eşitliği içinde yaşadığı, sınıfsız, sömürüsüz, eşit ve özgür bir ülkeyi mutlaka yaratacağız.

Yaşasın Halkların Eşit ve Özgür Gönüllü Birliği.
Biji Biratiya Gelan.
Ceyne Asterun Yeğpayrutyun.


Etkin Haber Ajansı






 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0