|
habibtaskin
|
İNSANLIK ONURU İÇİN YARGI YOLU HERKES İÇİN OLMALIDIR
Seçimler bitti şimdi koalisyon hükümeti kurmak için her parti görüşünü ilan ediyor. Bu seçimin en başarılı partisi HDP'dir diyorum.
Seçim öncesi ırkçı, kafatasçı, faşist saldırılara Türkiye genelinde uğradı. Seçim büroları bombalandı. İnsanları öldürüldü. Yaralandı. Engelli kalan bile oldu. Seçime birkaç gün kala Diyarbakır miting alanında trafonun yanında bombaların patlaması sonucunda ölenlerin, yaralananların, engelli olanların olması ve 07. 06. 2015 milletvekilliği seçimine doğru iktidar partisi AKP'dir.
Bizlere bu yaşanılanlar 1990'ların başı ile 1998'lerde yaşanan olaylarını hatırlatıyor. DYP'li koalisyon hükümetleri ve o dönemin Başbakanı olan Tansu Çiller ve ekibini hatırlatıyor. Birçok Kürt insanı sorgusuz, sualsiz göz göre göre öldürüldü. Kirli savaşın faturası Kürtlere çıkartılmak istenirken, sömürü ve talan düzeninin devam etmesini isteyen Çiller ve ekibi katliamlara imza attı.
Sonuç ne oldu? Her iki taraftan ölen yoksul ailelerin çocuklarıydı. Sermayenin ana kuzuları bu kirli, savaşın dışında kaldı. Söylemlerinde vatan, millet, şehitlik edebiyatı sıkça yaptılar.
Her iki olayda TC'nin derin devleti işbaşında olmakla birlikte, iktidar partileri farklı olsa da, kafa yapıları aynıdır. Türk-İslam senteziyle yoğrulmuş Sünni bir yapı hâkimiyeti vardır.
Katiller yakalanamıyor. Formalite yargılamalarla olayın gerçekleri yok edilmek isteniyor.
HDP Türkiye halklarını kucaklamak için bir yol haritası çizdi. Çoğunlukla bunu başardı.
Ben parlamentoya inanmayanlardan, seçimin çare olmadığını düşünenlerden birisiyim. Bu ülkede emek- sermaye çelişkisi kalkmadığı sürece inancım yok. Ama oyumu yine de HDP'ye verdim. Solun ve sosyalistlerin bir araya gelmesi gerekiyor, birlikte adım atabilmesi için. İleride daha farklı, kuvvetli adımların atılması sağlanabilir.
Seçim çalışmalarını Erdoğan ve Davutoğlu devletin valisi, polisi, yandaş basınını ve diğerleri ile birlikte yürüttüler. Kendilerini iktidar partisi olarak gördükleri için öteki gördükleri bizleri, kendilerinden olmayan diğerlerini ağır bir dille itham ettiler. ‘Padişah ve yaveri astığımız astık, kestiğimiz kestik' ilkesiyle hareket ettiler.
Asıl can alan konumuza gelelim: Erdoğan ve AKP koalisyon hükümeti kurulmasında şart olarak: Erdoğan'a, Bakanlarına ve oğluna dokunmama şartını öne sürmektedirler. AKP'nin yapmış olduğu birçok olayın deşilmemesi, üzerinin kapalı kalmasını cani gönülden istiyorlar. Çünkü sömürü ve talan düzeninden işlerinin yürümesini istiyorlar.
AKP ile koalisyona giren çıra gibi yanar ve erir, siyaset meydanından yok olur. AKP yaptıklarıyla hiçbir zaman aklanmamalıdır.
Bu ülkede ağır bedel ödemiş devrimciler, sosyalistler, basın emekçileri, sanatçılar, yazarlar, insanlarımız, halkımız, Kürtler ve diğer halklardan olanlarımız; nasıl bağımsız olmayan yargı tarafından keyfi cezalarla mahkûm edildiyseler, işkence gördüyseler, bu kokuşmuş çark elbette böyle gitmemelidir.
Dokunulmazlık zırhı da neymiş öyle. AKP iktidarına da yargı yolu açık olmalıdır.
Anadillerin özgürce yaşatılabildiği, savaşların, sınırların, işkencelerin olmadığı, sömürüsüz ve eşit bir ülke, dünya için el ele vermekten başka çaremiz yoktur.
Bu kokuşmuş abluka kaldırılmalıdır. Dilimiz, ten rengimiz ne olursa olsun. Hepimiz insanız ve birer canız. İnsanca yaşamak hepimizin hakkıdır. Ey Padişahım, Vezirim.
Hüseyin Habip Taşkın
Yazarevi Topluluğu Derneği üyesi
16.06.2015
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
