NE ÇÖL NE AÞK...

13 Þubat 2019 15:31 / 2906 kez okundu!

 

 

14 Þubat arefesindeyiz, günlerden o, mevsimlerden aþk..

Sokakta vatandaþtan görüþ alýyorlar, ekranda genç yaþlý, kadýn erkek birçok kiþi konuþuyor, biri ilginç makamdan söylüyor, “ortada çöl mü var ki, aþk olsun?”

Sonra ekliyor, gene gözlerinin içi gülerek, sanýrým ekrana ilk çýkýþý, kendiyle de kalbiyle de iftihar ediyor, “zaten sevgi geçici, aþk kalýcý...”

 

****

 

NE ÇÖL NE  AÞK...

 

14 Þubat arefesindeyiz, günlerden o, mevsimlerden aþk..

Sokakta vatandaþtan görüþ alýyorlar, ekranda genç yaþlý, kadýn erkek birçok kiþi konuþuyor, biri ilginç makamdan söylüyor, “ortada çöl mü var ki, aþk olsun?”

Sonra ekliyor, gene gözlerinin içi gülerek, sanýrým ekrana ilk çýkýþý, kendiyle de kalbiyle de iftihar ediyor, “zaten sevgi geçici, aþk kalýcý...”

Vatandaþ haklý...Çöl olmazsa aþk olmaz, sevgi çeker gider, aþk kalýr, bir bela olarak ve çokluk organ yitimiyle...

Bu yazýyý yazmak için baþka bir þehirde yakýnýmýn bilgisayarýnda cenk ettim, dil çubuðunu F klavye yapmak zor oldu, yazýyý kaydetmeyip yanlýþ tuþa bastým, uçtu, rengarenk görüntülerden siyah beyaza düþtük...

Ahanda size aþk... Yani yeni moda aþk...

Bir zamanlar “Yeni Moda Aþklar Destaný” adlý bir hikaye kitabý yazmýþtým, ikinci baskýsý farklý bir yayýnevinde yapýlýrken Destan faslýný atmýþtýk, hem kolay söylensin diye hem ortada ne destancý ne de aþk kaldýðýndan... O da bir 14 Þubat günü, revnaklý söyleyiþle dersek, “raflarda yerini almýþtý”.

Peki sizce aþk denen meret dünya tarihinde yerini ne zaman almýþtý?

Bana sorarsanýz, buharlý motor bulunduktan sonra...

Ondan önce yok muydu aþk meþk?

Varmýþtýr, olmaz mý?

Hem çöl, hem aþk, hem cennetteki elma hem kalpte kaynayan su gözesi...

Adýnýn aþk olarak koyulduðu buharlý motor zamanýnda.

Nasýl ki çocukluk kavramý da çok sonra hoþgelmiþse, ondan önce küçük iþçilermiþ çocuklar.

Rahmetli doktor Ýhsan Ünlüer, müziðin, týbbýn, karikatürün, mizahýn bilirkiþisi olduðu kadar hem medikal hem duygusal yanýyla aþkýn da bilirkiþisi, der ki Aþkýn Belalý Kurallarý baþlýklý yazýsýnda, “Fransýz Ýhtilal zindanlarýnda birlikte yatan kadýn ve erkek mahkumlar arasýnda hücreden hücreye aþklar görülmüþtü. Jack Prever þiirleþtirmiþ, Göktaþý”nda...

“Bir hapishane tabutluðunun,

Demir parmaklýðý arasýndan

Bir portakal þimþek gibi geçip

Düþüyor bütün hýzýyla

Oturaðýn içine

Baþtan ayaða pislik içinde mahpus,

Uçacak sevincinden, aðzý kulaklarýnda

Söyleniyor içinden

Unutmadý beni...Hala seviyor beni...” 

Ferman dinlemez aþk...Sýnýrlarý siler geçer, dengi dengine olmaz, çaresi çaresizliðindedir, zaman biçmeyiniz, o üç harfi yazana kadar yel gibi gelir, sel gibi gider...

St. Valentin miydi o, aþkla savaþamaz denen askerleri sevdiðiyle gizlice evlendiren?

Bilmez miydi en büyük savaþýn, yeneni yenileni olmayan ve nükleer silah kullanýlmasa da hem kadýn hem erkeðin tebahür edip uçtuðu aþk illeti olduðunu, bilirdi...

O vakitler aþýklar hediye almýyor elbet birbirine, aþkýn kanýtý para harcanan deðil, saklý gizli, týlsýmlý bir iþ aþk, fiii tarihi, al mektuplarýný, ver mektuplarýmý denen zamanlar... Þimdi bu lüks bile yok, ekrana yazýlýyor, sonra uçup gidiyor...

O sokak röportajýna yanýt verenler, bütün aþýklar aþk üzre okumuþ olsa, en güzel aþk þiirlerinden hiç deðilse iki dizeyi ezberden söylese hem 14 Þubat hem diðer günler daha anlamlý olmaz mýydý, olurdu...

Sarayda bir cariyecik, küçücük, güzel mi güzel, kalbi ürkek kuþ gibi, kimbilir belki kalp hastasý, koskoca Yavuz Selim hana meyletmiþ, üstelik padiþahýn odasýný temizletiyorlarmýþ... Kimselere diyememiþ, nasýl desin, ama, bilinmeyi de dilermiþ bu arada...

Yazmýþ odadaki aynanýn bir kýyýcýðýna, “Padiþahým, seni seven neylesin?”

Padiþah bunu görmüþ, gülümsemiþ olmalý okurken, kýyýcýðýna not etmiþ,kendini ayan eylesin. Korksa da, kalbinde deli atlar koþsa da cariyecik gene yazmadan edememiþ, “Padiþahým, korkuyorsa neylesin?” Bu atýþma koskoca sultanýn pek hoþuna gitmiþ, yazmýþ tekrar, “Hiç korkmasýn, ne isterse söylesin...”

Bu meseli kimi kaynaklar mutlu sona baðlar, benim ilk okuduðumda, padiþahýn ertesi sabah odasýnda, gizlendiði, cariyecik elde kalem fermana yeni bir söz yazarken tam, ortaya çýkýverdiði, kalbi aþka takat getirmeyen küçük aþýðýn kalbinin týk diye durduðu yazýyordu, padiþahýnýn kollarýnda öldüðünden mutluydu belki... Sonra sultan onun adýna bir minicik çeþme yaptýrmýþ bahçede, su sesiyle söylemiþ durmuþ cariyecik...

Aþk, yoksulluk ve öksürük saklanamaz, diye bir öksürük þurubu reklamý vardý bir zamanlar...

Medikal bir sýkýntý sayýlýp þurubu, antibiyotiði, hatta aþýsý geliþtirilir diye umduk bunca zaman...

Olmadý, yapamadýlar, belki aþýk ve maþuk bu derde deva istemediðinden

Devir oldu 21. yüzyýl, aþk bu yüzyýla da devroldu elbet, bütün haþmeti ve biçareliðiyle.

Ýnsanlýk yerinden yurdundan edildi, evinden barkýndan, ikliminden oldu, gene aþktan vazgeçmedi.

Artýk kýtalar arasý aþýk olunuyor, ýrklar hýzla karýþýyor, ne güzel...

Aþka ve barýþa takat getiren gene yok...

Belki söylence baþtan yanlýþtý, cennette tadýlan meyve elma deðil ayvaydý...

Yahut üzümden haddini aþan þýra yapmýþtý ilk kadýn ve erkek, ondan içince bilmeden ikinci icadý yapmýþ, aþýk olmuþlardý...

Yerinden yurdundan, kendinden, aklýndan eden aþk, rasmeres gelmez olasý...

Ama, iyi ki varolan...Taþ dibini cennet eyleyen...

Bu son tümce reklam faslýdýr ey okur, ne samanlýk seyran olur aþk ile, ne karýn doyar, ne saplantýlý, çatlak adamlar ya benimsin ya kara topraðýn diye kadýný öldürmekten vazgeçer...

 

Ayþe KÝLÝMCÝ

13.02.209

 

Son Güncelleme Tarihi: 17 Þubat 2019 12:12

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.