BİR YÜKSEK MAKAMA ARZUHALİMDİR

06 Ağustos 2023 18:06 / 337 kez okundu!

 

 

Yazarımız Ayşe Kilimci bu kez de dilini bilmediklerimizin dilinden dile gelmiş. Sokak köpeklerinin derdine tercüman olmuş, onların arzuhalini ilgili makama sunmuş. Böylelikle bu arzuhal ile hem değişik tarafları iğnelemiş hemi de çuvaldızını hazır etmiş. Gelin bakalım ne etmiş, nasıl etmiş?

 

***

BİR  YÜKSEK  MAKAMA  ARZUHALİMDİR

Sayın Sulh Hukuk Hakimliği’ne:

Bende’niz sokak köpeği, memleketin önemli şahsiyetlerindenim, öyle olduğumu umuyorum.

Bir sahil kasabasında insanları gece uykusundan etmeyi, yoldan geçen motorluları ve çocukları düşürüp, yaralamayı ve insanları canından bezdirmeyigörev edindim.

Laylaylom hayvan severlerden başka desteğim yoktur, onların sevmekten ne anladığı yani anlamadığı da makamınızca zaten bilinmektedir.

Şık bir sitedeyiz, hayvanseverler kemikleri, kalmış kokmuş ne varsa poşete koyup, bize balkondan atarak mutlu oluyor. Yolları kimse temizlemez efendim, öyle kalır, afbuyurun b..k demek hukuka yakışmaz, haklısınız, ama, bizimle komşuların, hayvanseverlerle de sizin durumunuz hakkaten bomb…. (böyle demenin cezasını nasıl kesiyorsunuz?)

Hayır, duyacaklar benden şikayetçi olanlar, b..k dedi diye size arzuhal yazacak, beni içeri tıktıracaklar.Gerçi mapusane aslan yatağı, yatar çıkarım misler gibi, rütbe bile alırım ama içerde öttürmezsiniz beni, yani havlayamam…

Benim havlamam ve ulumam gibisi yoktur… Başlayınca susmak bilmem, özellikle Ezan-ı Şerif’e eşlik etmeye bayılırım, müezzin susar ben susamam,bahusus sabah namazında başlar öğlen namazına dek susmam. Sorun hele bir “Niye?” diye, havaya girmişken susulur mu? Rabbim benim haneme bunu sevap diye işleyecek, bunlar bana taş atıyor, “Sus be, yeter artık, bize de yazık” diye bağırıyor. Keyfimizden mi havlıyoruz? Ben korkumdan havlıyorum, kim inanır bir köpeğin korkak olabileceğine? Kuştan korkarım, geçen koyun sürüsünden korkarım, o miniminnacık, kucakta taşıdıkları, kedi boyundaki prematüre köpekten bile korkarım geçende bir tanesi atladı sahibinin kucağından kovaladı beni, nereye kaçayım şaşırdım…

Yuvam yok, sahibim yok, bir kedim bile yok, anlıyor musun?

Susacakmışım… Susulur mu? Hayat bu kadar güzel, benim hayatım keleş ve beleşken, hava şurup gibi, kasaba güzelken nasıl susulur?… Hem ben manalı konuşuyor yani havlıyorum, bazı siyasiler bahusus muhalefetteki  bazıları gibi ana avrat küfredip, görevliyi kovalayıp, parmak sallayıp küfretmiyorum ki…Ben insan gibi söylüyor, havlıyorum, şarkı söylüyor, gazel çekiyorum, insanlar hayvanca davranıyor, ne havlamayı biliyor ne şarkı söylemeyi. Varsa küfür, yoksa basitlik.

Terbiyesiz vatandaş ve hem cahil hem küfürbaz siyasilerden Allah’a sığınır ve hazır elim değmişken onları da size şikayet ederim…

Ben bu insanlardan şikayetçiyim Hakim Bey… Yahut Hakimanım…

Okuma yazmam yok, Türkçem noksan, buldum bir arzuhalci ben havladım o yazdı. Bitirirken bir köpek patisi ekleyeceğiz, imza niyetine.

Beni bebekkenden alıp büyüten  ama sonra eve ve kalbe sığmaz olunca, sahiplerimin daha kıymetli, faideli konukları olunca ve ev hepimize dar gelince ilk vazgeçtikleri ben oldum. Yallah sokağa… Tamam da hani biz bir aileydik?Hani burası benim de evimdi? Aşkolsun yani…

Bu sahil kasabasına gelen yazlıkçılar her seferinde yanlarında başka cins hayvan getiriyor, sonra onları gözü yaşlı yol gözler şekilde terk edip gidiyorlar, yaz sonu. Neden sevmenin da kaidesi, yasası, cezası yok, hakimlik makamı hazretleri? Yaz kızım’cıya bir kararcık yazdırsanız, kimsenin mağdur olmadığı, mağdur edilmediği, hayvanseverlerin akıllı ve haddini bilir hale geldiği, sevmenin kuralları ve KDV’sinin belirlendiği… Olmaz mı?

En zor iş sevmek, ödülü yok, hep ceza… Ferhat dağı deldi, kendinde hal kalmadı, bir başkası ah’ından tutuştu kül oldu, bir aşık delikanlı sevdiği kızın kucağında, bütün dişlerini sökünce kızın babası, gık demedi… Hep kan revan, hep acı, gözyaşı, biz gibi sokaklara düşmek… Sevmek buysa, gayrısını siz düşünün …

Başkaldırıyoruz, izninizi almadan… Çeteleşiyoruz… Saldırıyoruz, öldürüyoruz, sakat bırakıyoruz, kuduz ediyoruz. Bakanlık kurallar koyuyor kimse iplemiyor.

Belediyelerin hele nazından daz’ı yarılıyor, “bir siz eksiktiniz başımızda”diyorlar.

Hayvanseverler türüne göre cins cins, açık etmesi bize düşmez, ne vakit bir yasa çerçevesinde işe tertip getirilmeye, düzene sokulmaya başlanıyor, hayvana dayak, işkence, insan hayvanı ısırdı, adam köpeğe havladı türü haberler yazılı ve görsel basında arz-ı endam ediyor.

Tamam, bize yazık ama hakketten insanlara da yazık.

Bizim sitenin bütün bebeleri, ihtiyarları, hastaları, misafirleri benim repertuarıma bayılır, bis yapar, “tekrar çal Sam” diye alkış tutarlar. Hayır adım Sam değil, piyanist de değilim, sıradan bir sokak köpeğiyim, sevilmekten haraboldum, bi kere bakım merkezine çekti amirlerim bir hafta yatırıp salıverdiler, çünkü niye sahibim olup beni sevdiğini sanan karılar, af buyurun ham’fendiler imza verdi, “boynumuzun borcu, valla bakıcaz” dedi, köşeyi döner dönmez, yallah sokağa… Sevmek buysa… Taş ve kemik atanlar olduğunu az önce arzetmiştim, e çiçek atacak halleri yok tabii...

Bütün belediyelerin çağdaş hayvan bakımevleri kuracak yeri de var, bütçesi de… Eksik olan tek şey, niyet…

Trafik ışıklarında, market önlerinde, şehir giriş çıkışlarında, garaj ve okul önlerinde manga halinde kümeleşip bekleyip, hırlayıp saldırmamıza ses eden de yok, kırmızı kurdele takan da… Tansiyonu çıkan insanların halini hiç sormayın.

Neticeten: Hepimize de yazık.

Şu köpek işini Allaşkına halledin Hakim Bey.

Hep birden Adliyenin bahçesine gelsek, siz bizi sevseniz biz size havlasak…

Hayvanseverler ziyaretimize gelse.

Bir ulusak bir havlasak, hücceten fenalaşsa vatandaşlar…

Yaaa… Demokrasi evet, hayvan hakları evet, kentlerin, çocukların, hasta ve yaşlıların bu çilesini yakinen görerek, yüksek makamınızca çözmeniz ricasıyla hasseten arz ederim.

“Hayvanların en güçlüsü insan

Çünkü korkmasını da bilir

 

 

Kavgadan, aşktan, umuddan” diye şiir söylemiş, Özdemir Asaf abi, rahmetli.

Biz köpekler kavgadan korkmuyoruz, insanlar hem bizden korkuyor, hem kavgadan, hepbirlikte umutdan korkuyoruz.

Şu belediyelere görevlerini hatırlatın ne olur, hakimbey…

Hayvanseverlere de bizi doğru dürüst sevmesini…

Not: Arzuhalimin genel evrakta kayda girmesini hasseten rica ederim katipefendi. 

Ayşe KİLİMCİ

 

Esas imza:

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.