Dönderebejlere geldik, asan abi!

03 Mart 2017 21:51 / 1100 kez okundu!

 

 

4 Şubat günü Sincan tank sesiyle uyandı. Bir tank konvoyu, sözümona tatbikata giderken ve niyeyse rotası ilçenin ana caddesiyken geçmişti Sincan içinden.’Normal motorlu yürüyüş’tü bu, ne ‘dönderebejlere geldik Asan abi’si, ney ney?

*****

 

Yayla yolunda çapkın bir kız Hasan abisiyle giderken ve abinin eli densizlik ederken, yaklaştıkları virajı kastederek söylediği bu söz demokrasimizin pek çok virajına nasıl da yakışıyor, anlatamam… 

 

Anlatır anlatır, bıkmam. 

 

Ne çok dönderebejden yakamızı zorlukla sıyırdık ve ne çoğunun kucağına düştük, ki Asan abinin kucağından besbeter… 

 

Bin yıl sürecek denen 28 Şubat’ın yıldönümünde, insanın aklından, gönlünden neler geçiyor, ne görüntüler, ne anılar, siyaset fotografileri… Son elli yılda olan bitene ne gönül dayanır, ne akıl, ne fotoğraf makinası, belki ancak tank…Onlar da konu mankeni olarak rejisörün emriyle yola koyulur… Filmin mantığı bunu gerektirir. 

 

 

Aydemir ilk kalkışımı sonrası cezavinde affedildikten sonra, hiç uslanmayıp, akıllanmayıp ikinci kere darbeye kalkışmadan önce,  evinde verdiği  yemekte , içerdeyken hazırladığı yeni darbe metnini gazetecilerle paylaşmış, bunu bilmiyordum, bir TV programında  anlatınca M.Kızılkaya’dan  öğrendim… İşte o darbeye katılan amca oğluma, ihtilale katılmayıp, tankları yürütmese ne olurdu’yu  sorduğumda, bunun olanaksız olduğunu, emrin verildiğini, birliğin harekete gönlü olmayanları da önüne katıp sürüklediğini anlatmıştı. Demek ki  düdüğü kimin çaldığı önemli, yani dönderebeje arabayı /tankı/memleketi sürmekte gözünü bile kırpmayan rejisör…En çok da o rejisörün bağlı olduğu ajans, borçlu olduğu dış güç… 

 

Nereden nereye… 28 Şubat zulmünden 15 Temmuz halk şahlanışına. 

 

Tarihçi C. Koçak, ‘Darbeler Tarih’i kitabı üstüne söyleşirken,’ 15 Temmuz'un bir dönemeç olduğunu, böylesine bir halk dirayetine, tarihte demokrasinin doğduğu yer olan Avrupa'da bile şahit olunmadığını’ söyler. 

 

(Avrupa sayılmaz gerçi, ama 91 de, Cumhurbaşkanı Gorbaçov’a karşı, sol kanat darbe ciler, reform paketinin pek ileri gittiğini söyleyerek, birlik anlaşmasının ülkenin sonunu getirdiğine inanarak, üç gün boyu,  darbe girişiminde bulunmuştu. Bu girişim demokrasi yanlısı , Rusya federasyonu başkanı B.Yeltsin’in başını çektiği yoğun bir halk direnişiyle karşılaşınca başarısız olmuştu, Yeltsin tankın üstüne çıkıp, bildiri okumuştu. Darbeyle zaten sallantıda olan Sovyetler Birliği sarsılmıştı. Derbeyi geri çeviren tanklı, barikatlı direniş resimleri, bizimkini aratmıyor…) 

 

Prof. Koçak, ‘hangi darbe olursa olsun, bütün darbecilerin ortak bir zihniyet havuzuna sahip olduklarını’ söylüyor, ‘ dahası; bu zihniyetin her nesilden bir sonrakine aktarıldığını, aktarılabildiğini’ anlatıyor. ‘İşin püf noktası’ ona göre, burada... ‘Başarılı olsun, olmasın; bütün darbecilerin ana fikri, ideolojik ve politik argümanları, her defasında, neredeyse kes-kopyala-yapıştır yöntemiyle tıpatıp birbirinin neden benzeri oluyor.’  

 

Darbecilerin ortak zihniyet havuzu mu, reji ve sermaye ekibi mi? 

 

Toplum belli ve çokluk istenmeyen dönderebeje gelince, çığlığı basıyor olsa gerek, siyasi ve resmi kumanda ekibi, ‘ Asan abi(ler) dönderebejlere geldik, ateş!’ deyince. 

 

‘Aydınlık için karanlık eylemi’ ve ‘bin yıl sürecek sanılan 28 Şubat’, yıl 1997, malumunuz… 

 

Ne kısa sürdü, kısacık sürdü, umup umsuruk oldu, paşa…Elde kalan anca parka adının verilmesi, bir de İzmir’in taksi duraklarına…Yavrum İzmir, güzel İzmir, paşalardan Feto’ya , sakıncalı aşklara … 

 

Susurluk oldu, kamyon siyasi sırları altına aldı, karanlık ilişkileri protesto ve temiz toplum,temiz siyaset özlemiyle sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemleri başladı, 1 Şubat’ta. 

 

Cüce Şubat pek çok marifet bakımından bereketli, hatta gereğinden fazla uzun, 32 hatta 33 çektiği de oluyor, çekenler açısından…Her gün 21.00 de ışıkları söndürmeye başladık, büyük şehirler karardı, sürücüler korna çaldı, katılım genişti. Özel radyo istasyonları bile yayını keserek eyleme katıldı.Işık kapatıp açmak kesmeyince, balkonlardan camlardan alkış, ıslık, tava tencere senfonisi geldi…Adalet bakanı Kazan haddi aşan yorum yapınca, başta Alevi yurttaşlar, olmak üzere, herkes tepki verdi, Gazi mahallesinde adalet bakanını kınama gösterilerinde  sahiden ateşe oturtulan kazan kaynatıldı… Eylem öylesine benimsendi ki, son gün olan 28 Şubat’ın ötesine uzandı, 9 Mart’a kadar, işte bakın, o yılın Şubatı 37  çekiyor, gördüğünüz üzre… 

 

4 Şubat günü Sincan tank sesiyle uyandı. Bir tank konvoyu, sözümona tatbikata giderken ve niyeyse rotası ilçenin ana caddesiyken geçmişti Sincan içinden.’Normal motorlu yürüyüş’tü bu, ne ‘dönderebejlere geldik Asan abi’si, ney ney? 

 

Bozuldu deyip iki tankın birkaç gün orada bekletilmesi de mi normaldi? 

 

Yetmedi ağabeylerim ablalarım tiyatrodan verelim haberi, Kudüs Gecesi işte tam da dönderebejdi. Belediye başkanı ile İran Ankara büyükelçisinin şeriat istemi sergilenmişti, zaten oyunda Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterleri asılıydı, ilçeye giden kadın TV muhabirleri de şeriatçı biri tarafından dövülmüştü, RP türban serbest kalsın diyordu, hacca karayoluyla gidilsin, kurban derileri dini kurumlarca toplansın ve Taksime camii yapılsın, bunlar yeterli germeler yani dönderebejler değil miydi? 

 

Taksi durağını adıyla şereflendiren paşa Washington’daki Türk-ABD Konsey balosunda, ‘Sincan’da demakrasiye balans ayarı yaptık’ diyordu.Kimilerine göre ikinci balans ayarı yoldaydı, 23 Nisan kutlamalarında Sincan’da askeri birlikler törenlere ilk kez katıldı. 

 

RP ve DYP sözcüleri, eylemi kışkırtan küçültücü ifadeleriyle, gerilimi tırmandırdı, efenime söyliym, darbe şakşakçısı yorumlar, askere ‘nerde kaldın, hadi gel hadi gel’ci sermaye yayınevlerinin tarih kitapları, tarihi yorumlarken bile kındırık ve taraflı gözle bakıp, yazarak, darbeyi çağırdı, kitaplar tanıktır. Gele gele geldik Bugün Susurluk İçin Ne Yaptın, günlerine. Çiller için de ‘Ne olur bir şey yapma’ günlerine.  

 

MGK ile hükümet arasındaki gerginlik tavan yaptı.Hükümet diken üstündeydi, MGK kararları muhtıra olarak niteleniyordu, bazı DYP’lilerce.DYP hükümetten çekilme çağrısı yaptı, genel başkan yardımcısı Aydın Menderes de, Erbakan’ın kararları imzalaması gerektiğini işaret etti.Aksi halde hükümetten çekilmek gerektiğini…Erbakan sonunda, 5 Mart günü direnmekten vazgeçip, kararları imzaladı.  

 

Sonrası malum… Lailk ilkesine aykırı eylemler odağı olduğu gerekçesiyle, Yargıtay’ın RP hakkında açtığı kapatma davası, Sezer başkanlığındaki toplantıda, (1998)  Siyasi Partiler Yasasının ilgili hükümlerince, 2’ye karşı 9 oyla kapatıldı.Genel başkanı ve 6 partılıye beş yıl boyu siyaset yasağı geldi. 

 

Yanarım,o dönem çevrilen filme kandığımıza, inandığımıza yanarım… 

 

Aczmendilerin otobüslerle Ankara’ya indirildiğine inandığımıza/inandırıldığımıza… 

 

Höykürdükleri ayinlerine… 

 

Hele hele Fadime Şahin’e… 

 

Yarı çıplak döşekten manşetlere çıkartılan Aczmendi lider Müslüm Gündüz’e. 

 

Malum çevrelerin senaryosu bu hikaye, bununla kalmamış, uzatmalarıa ve gebeliği önleyici cihaz ayrıntısına bile girmişti, aslında 'telekızlık yaptığı ileri sürülen kızcağıza tutma aile, o aileye bir gecekondu bile yakıştırmış, resimlemişti, babasıyım diye ortaya çıkan adamcağız yana yakıla kızını anlatmıştı… 

 

Biz de hikayenin ciddi bir iş olduğuna inanırız… 

 

Hikaye ciddi de, beceriksiz hikayecilerin yazdığı dandik… 

 

Öyleleri, okuyanı da, hikaye kahramanlarını da, memleketi de, demokrasiyi de faş malamat ediyor. 

 

Hikâye dandik, dönderebejler sahte, bin yıl sürdü, netekim… 

 

Allah herkesi dönderebej tetikçisi Asan ağabeylerden, düdük sesinden, tank muhabbetinden korusun…

 

Ayşe KİLİMCİ

02.03.2017

 

Son Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2017 10:46

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.