Adolf Hitler, cehennemden n'aaber?

16 Eylül 2018 10:10 / 1806 kez okundu!

 

 

Yahudi olanları, Yahudiler için çalışan devletleri ölümüne suçlayan siz, dünyanın şu günlerini görseniz, yahut malumunuz olsa, ne düşünürdünüz diye insan merak ediyor. Zalimliği, diktatörlüğü seçenler, yerinizi hemen aldı, merak buyurmayın, olan gene kadınlara, çocuklara oluyor en fazla…

 

****

 

Adolf Hitler, cehennemden n’aaber?

 

Evet, öyle, senin sabun yaptığın masumların çocuklarının bir kısmı, başta Ortadoğu olmak üzere bütün dünyayı cehenneme çevirdi, Allah seni bulunduğun gerçek dünyada, onları da cehenneme çevirdikleri bu yalan dünyada kahretsin, kahretsin!

 

Muhabbetiniz öylesine karşılıklı ki, o ‘seçilmiş’ ve üstün ırk olduğuna vehmeden seninkilerle buluşma yeriniz kat’i, cehennem…

 

Keşke resim akademisinde elemeselermiş de, kötü bir siyasi ve son kertede diktatör olacak yere, kötü/vasat bir ressam olaymışsın.

 

Anadolu köy yollarının çilekeşi at arabalarının kasasına çepeçevre gül, sümbül çizip boyayaymışsın. Anadolu köprüsünde yaşarken, köprüden aşağı düşeymişin de sular aparaymış seni.

 

Keşke Rusya çıkmazına yürüyecek yere, Avrupayla yetinip kırıp k…ını oturaymışsın, nereye varır olurdu dersin, hem dünya, hem Ortadoğu? Senin fırınından, silahından, deli kararlarından kaçan bir avuç insan bak dünyayı nasıl kan ve ateşe boğdu…Hoş, deli bir değil, iki değil, sırtını sağlam kayaya yaslamasa ne edebilir o insan taslakları? Senden boşalan yere şu dünyamızda, kimse teşne olmasa da, aklı-akılsızlığı, hışmı-pervasızlığı, gücü ölçüsünde ahkamlığıyla otomatikman oturan bir değil, iki değil, kürem kürem…Ondan sebep savaşlar da yığın yığın. İnsanlık, bu acemi, hırslı, kötü politikacılar eliyle, hızla taş devrine geri  götürülmeye çalışılıyor.

 

Avusturya doğumlu Alman politikacı diyor tarih, Hitler için.Siyasi lider, teorisyen ve devlet adamı, 20.yüzyılın ünlü diktatörü.1919 Alman işçi partisi üyeliği, bir yıl içinde Nasyonal sosyalist Alman işçi partisine dönüşen partinin 1921’de başkanı.

 

20 Nisan 1889- 30 Nisan 1945, kısa sayılır bir ömür, belki Tanrı, ‘bu kadarı ona çok bile’ demiştir.

 

Fransızlar Rus devlet kayıtlarını incelemiş, siyanür ve başa kurşunu ölüm nedeni olarak kanItlamış, güya...Moskova’da üstünde dişleriniz de olan çene kemiğinizi incelemişler, sözümona. Berlin düşmezden birkaç gün önce ölmüşsünüz. Dişlerde ne et izine rastlanmış, ne barut izine.

 

Vegateryan olduğunuz için et izi olmaması doğal, siz iz bırakmayan insan eti yediniz ömür boyu, ama, barut izi olmayışı kendi canınıza kast edecek cesaretin olmadığının kanıtı.

 

Hem bazı araştırmacılar sözü edilen o kafatasının yaşlı bir kadına ait olduğunda ısrarcı.

 

Ruslar Berlin’e girmezden az önce Eva ile evlendiğiniz yeraltı sığınağında kimine göre öldürüldünüz, kendinizi vurdunuz belki, adamlarınıza cesetlerin yakılmasını buyurdunuz.

 

Taa öte dünyadan ‘ İsrail’e hidrojen bombası atın!’ diye emir verip durmayın… O İsrail yöneticileri tıpkı hamamböcekleri gibi her tür ilaca, bombaya dayanıklı, kudurupduru…

 

Subaylarınız hemen yakıp yok ediyor sizi, karınızı da… Geriden gelen Rus’lar kafatası parçalarını alıp Moskova’ya götürüyor, Stalin’in emriyle.

 

Eller öyle mi diyor? Kaçtı, kurtuldu, yakın zamana kadar da hayattaydı, diyor. Olur mu olur… Sağ dursanız da tek duramazdınız, o yüzden inanılır bir koğ değil bu.

 

1912’de Münih’e geliyorsunuz, hem Almanya’nın hem dünyanın üstüne karabasan olmanın ilk adımı bu.

 

Hükümete darbe girişimi bozgunla sonlanınca on ay mapus yolu görünse de, ilk seçimde Alman sosyalist partisi iktidar…Siz 1932’de Şansölye…Yandı gülüm keten helva, ey dünya…

 

Suçlusu olduğun ikinci dünya savaşı 65 milyon insanın sebebi…

 

Derler ki vasiyet iki taneymiş, bunlardan biri, dünya için en büyük tehlike saydığınız Bolşeviklik ve Yahudilerin peşinin asla bırakılmaması…Dünyanın kurtuluşu buna bağlı, sizce. Almanya ve dünyanın geleceği bu iki tehlikenin bertaraf edilmesine bağlı.

 

Özel vasiyet ise, hayat boyu toplanan sanat eserleriyle doğduğunuz şehir Linz’de bir müze kurulması. Ne rikkatli, hakikatli, sanatsever bi kalbiniz varmış Şansölye Hitler… Bu incelik insanlara ölüm emri verirken nerdeymiş?

 

Küçücük bi çocukken boğulmak üzereymişsiniz, ta ki bir rahip gelip size kurtarasıya…O yüzden epey zaman rahip olmak istemişsiniz.

 

Ailenizin yoksul günlerinde para almadan muayene eden Yahudi doktora sonradan asil Yahudi ünvanıyla koruma bile vermişsiniz.

 

İlk aşkınız bir Yahudi kızıymış, kal, duy da inan…

 

Birinci büyük savaşta bir İngiliz asker yaralı Almanın hayatını bağışlamış, keşke bıraksaymış ne hali varsa görsün, çünkü hayat bağışlanan o asker sizmişsiniz.

 

Halka sigarayı yasaklayan yasalar çıkartan ilk lidermişsiniz. Vegateryen olduğunuzdan, hayvan kesimini yasaklayan yasalar çıkartmışsınız…Hayvanlar eti için kesilemez, yasaktır, insanlar ırkından sebep kesilir, yakılır, sabun yapılır, derisinden kitap kaplanır, bu serbesttir…

 

Bir de Nobel barış ödülüne aday gösterilmediniz mi, 1939’da…Tuhaf dünya…

 

Bizle ülfetiniz fena değilmiş, yalnız İnönü ile değil, başa geçtikten sonra M. Kemal’le de yazışıp tebrikleşmişsiniz.(Bilal Şimşir’in Atatürk ve yabancı devlet adamları, kitabındaki bir mektup, başkanlıkla başbakanlığı birleştirerek bütün gücü elinde toplayan zat’ınızı candan kutlar, haydi bu yazışıp kutlaşmalar siyasetin gereği diyelim, ama, bizim telgraftaki öz Türkçeye bayıldım(!), ‘ekselans sizi ülkenizin en büyük orununa geçmiş olmanızdan kutlarken, yurtlarımız arasındaki mutlu dostluk bağlarının korunmasını, berkitilmesini istediğiniz güveninizi unutmayacağım.”

 

Bir diğeri, 1 Mayıs 1935 tarihli mektup, kitaptaki 217 numaralı belge, “Alman ulusal bayramı münasebetiyle ekselanslarınıza en ısı (samimi) tebriklerle beraber özel gönenceniz ve asil Alman ulusunun genliği (refahı) hakkında beslediği samimi dilekleri sunar, ‘Kamâl Atatürk.

 

Bu resmi yazışmalar dört yıl boyu sürer. Berlin büyükelçiliğinin Gazi’nin ölümü ertesi yayınlanan mesajında bir adamınız, sizin, 'Kemalist Türkiye’nin kendilerine bir yıldız gibi kurtuluş ümidi bağışladığını’ söylediğiniz yazılıdır.

 

Hayranlık duyduğunuz sayılı devlet adamındandır Atatürk.

 

Geli, İnge, Renate, Uniti, Maria, bir kere Eva,Suzi, intihar girişiminde bulunan, Eva dışında hiçbiri ölmeyen sevgililer.

 

Politikanız ve iktidarınızda olduğunca, aşk hayatınızda da psikopatsınız. Kadınların kimi de psikopatlara bayılıyor.

 

Hanfstaengel buyurmuş, kof bir kahraman, kadınlarla ilişkisinde de kişiliğini dramatize etti.’ Dr.Kruger, eş bulmanızdaki başarısızlığın, insani özünüze de başarısızlık olarak yansıdığını, şeytani ve yıkıcı ruhunuzun kaynağının bu olduğuna inanıyor.

 

Üvey ablanızın kızı Geli Raubal ile de aşk yaşıyorsunuz.Münih’te dans/müzik eğitimi gören yeğenin kalacak yeri yoktur, evinizi açarsınız.Döşeğinizi de elbet.Harcar, kıskanır, tutulursunuz Geli’ye.

 

Bir de Maria var, tezgahtar kız ve küçük, sübyancısınız sanırım… Küçük yaşta kızla ilişki açığa çıkınca, istemeseniz de bitiriyorsunuz, ilişkinizi. Mimi ile olaydınız, kırk milyon insan ölmezdi belki.

 

Size ‘o yaşlı beyefendi’ diyen Eva yanında huzur bulduğunuz tek kadın. Oncağızın sizden başka kimsesi yok. İyi yetiştirilmiş iki kızkardeşten biri, sizle evlenebilmek tek hedefi, siz ama, benim karım Almanya diyorsunuz. 1 Kasım 1932’de canına kıymak istese de kurşun boynundan sıyırıp geçiyor. Tekrar denese de kızkardeşi kurtarıyor.

 

Evleniyorsunuz, bir güncük evli kalıyor Eva sizle, Rus ordusu ilerliyorken, tarih 1 Mayıs’tır, Eva'yı kendinizi vuruyorsunuz.

 

Yahudi olanları, Yahudiler için çalışan devletleri ölümüne suçlayan siz, dünyanın şu günlerini görseniz, yahut malumunuz olsa, ne düşünürdünüz diye insan merak ediyor. Zalimliği, diktatörlüğü seçenler, yerinizi hemen aldı, merak buyurmayın, olan gene kadınlara, çocuklara oluyor en fazla…

 

Bir kuşun ölümüne ağladığı söylenen siz, hayatlarına ve ülkelerine, huzurlarına kast ettiğiniz çocuklar kuş gibi çığrınırken, öldürülürken n’apıyordunuz acaba?

 

Dünya sizin zehir zemberek ve deli kişiliğinizi nice kitapta, filmde, oyunda anlattı, orada zaman da bol, bulup okuyun, Çizgili Picamalı Çocuk’u, seyredin ‘Hayat Güzeldir’i…

 

İnsanları ‘vicdan’ denen hülyadan azad ettiğini söyleyen, bu eylemiyle gurur duyan …

 

Kimi doğru, çoğu yanlış, belki kişiliği hedef alan suçlamalar, konu bunlar olmasa da, düşünmeden edemiyoruz, nasıl bu hale geldiniz, dünyayı ne hallere nasıl ve niye getirdiniz?

 

Başarılı olaydınız tarih nasıl yazılırdı? Yazıldığı haliyle kalabilir miydi?

 

O tarafta neredesiniz? Cehennemde odun musunuz, yoksa katlettiğiniz Yahudilerin arasına mı attılar sizi?

 

Orta Doğu'nun çocuklarını bugünün hakimleri ateşe attı, Filistinli çocuk ve gençleri de sizinkiler her gün başka biçimde yakıp yok ediyor.

 

Hiçbir sevgilisi tarafından tam olarak sevilmeyen bir diktatör, dünyanın bütün kadınlarının nefret ettiği biri olmak büyük başarı… Kına yakın… Sizden artan kınayı da günümüz İsrail yöneticileri yaksın…

 

Ayşe KİLİMCİ

16.09.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.