Atamızdan yadigâr - Barbaros Altuğ

06 Ağustos 2012 22:13  

 

Atamızdan yadigâr - Barbaros Altuğ

Geçen hafta bence en önemli olay Atatürk’ün manevi evladının tekrar hayatımıza girmesi oldu.

Hazin bir şekilde vefat eden Ülkü Adatepe’den bahsetmiyorum elbette; benim bahsettiğim Hürriyet’te her daim işinin ehline tahsis edilen “atıl kurt” köşesinin yeni sahibi (eski sahibi Emin Çölaşan idi, bu hassas Türk köşesini, bir ara Bekir Coşkun da kiralamıştı) İzmirli gözüpek kumrucu, Türk oğlu Türk tiyatrocu Yılmaz Özdil.

Twitter’da “Atatürk’ün manevi kızı öldü” entry’sini duyduğumda aklıma geldi nedense Yılmaz Özdil. Bir süredir yazı da yazmıyordu. Acaba dedim kendi kendime, acaba?

Ama yok, Özdil tuhaf bir tesadüf eseri Atatürk’ün resmî manevi evladı Ülkü Adatepe’nin ölümünden hemen sonra köşesine dönüverdi.


Eşek Türk

Türkiye Türklerindir gazetesi Hürriyet’teki en Türkiye Türklerindir köşesine oturmadan başarısını ispat etmişti aslında tüm Türk patronlara Özdil.

Kürtlere ettiği hakaretler nedeni ile meslek kuruluşları tarafından defalarca “Kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” diye uyarılması sonucunda umulan oldu; terfi etti. Önce Sabah sonra da Ertuğrul Özkök’ün en baba günlerinin Hürriyet’i kaptı Özdil’i.

Orada da Özkök’ün kendinden beklediği performansın altına hiç düşmedi: Kürtlerin eziyet görmesini alkışladığı yazılar herhâlde Petrus şarapları ile beraberce kutlanmıştır yönetim katında.

Kendi sınıfından başka herkesten tiksinen (kokuyorlar mı ne bu fakirler?) kendine hak gördüğünü elde etmek için başka ulusları, sınıfları, insanları ezmekten bir an olsun çekinmeyen kirlibeyaz Türkler Özdil’e her alanda sahip çıkmakta da gecikmediler.


İsim, şehir ve Hayvan

İşte Özdil’in köşesine döndüğü bu muhteşem günlerde İzmir’den başlayan bir san’at fırtınası haberi de peşi sıra geldi.

Beyaz Türklerin haminnesi Gencay Gürün pembe Chanel tayyörünü giyip, belki kendinden bile beyaz incileri ile bence gönlündeki en hakiki işlerden birini gerçekleştirdi. Evet, İzmirliler, evet ultra nasyonel sosyalist okurum, evet sana da müjde CHP; beklediğiniz sanat olayı iki gün önce (elbette İzmir’de) patladı.

Murathan Mungan ve Yıldırım Türker’den sonra (dramaturg olarak senelerce mutluluk içinde çalışmışlardı) Yılmaz Özdil’i tiyatro dünyasına kazandıran Gürün’ün sahibi olduğu Tiyatro İstanbul acaba Ahmet Türk dövülsün elbette bölümünden mi etkilendi yoksa türbanlılar tu-kaka bölümlerinden mi bu ölümsüz yazıların? Yoksa en son Uludere’de öldürülenler için yazdığı Katır yazısı mı ağır bastı? Bilemiyoruz.

Kapalı gişe oynayan oyun ama bütün yaz Ege’de bayrakların, kanların ve tükürüklerin yazarını gönendirecek.

Bir kez daha gördük ki böylece biz de bir atıl kurt köşesi boşa verilmiyor insana; bunu elde ettiysen tiyatrodan televizyona bütün kirlibeyaz Türk kucaklar açık.

Dileğim, bu unutulmaz eserinin Sayın Özdil’in gönüldaşı Levent Kırca tarafından filmleştirilmesi şimdi ve Hülya Koçyiğit ile filmlerde oynadığı günlerin hatrına, bir başka gönüldaş, sarışın bomba Uğur Dündar’ın başrole seçilmesidir. Hatta über CHP portakalı’ndan bir ödül kazanması da garanti. Nasılsa bu ülkede utanmak epeydir yasak.

b_altug@yahoo.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0