Nükleer Tehlikeye Karşı
21 Temmuz 2010 00:15 / 1830 kez okundu!
Sayın Arif Ali Cangı'nın 7 Temmuz 2010 tarihli bu yazısını elimize geç ulaşması nedeniyle ancak yayımlayabiliyoruz.
---------------------------------------------------------------------
TBMM’nin gündeminde bir yasa tasarısı var, Esas numarası1/902, Meclis Başkanlığı’na geliş tarihi 29 Haziran 2010, başlığı; “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirilğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı”, özeti; “Tasarı ile; Mersin-Akkuyu'da bir nükleer güç santrali kurulması ve işletilmesini öngören ve teknoloji transferinden santralin sökümüne kadar olan süreci düzenleyen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralininin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın onaylanmasının kanunla uygun bulunması öngörülmektedir”. Tasarı esas komisyon olan Dışişleri Komisyonu ile tali komisyon olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülüyor. (bknz: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ)
Nükleer enerji, bilinen en kirletici ve tehlikeli enerji üretim biçimi. Ekonomik, ekolojik ve toplumsal maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle dünya bu enerji üretim biçiminden vazgeçmeye başladı, başka ülkeler nükleer santrallerin sayısı hızla azalırken, biz tehlikeli bir maceraya atılıyoruz. Sizi bilmem ama nükleer enerji santralı deyince benim aklıma hep Çernobil patlaması gelir, bir de 6 Ağustos 1945’de Hiroşima’ya, 9 Ağustos 1945’de Nagazaki’ye, “dünyanın büyük haydudu” tarafından atılan bombalar, yüzbinlerce insanın canına mal olan vahşet gelir.
Meclistekilerin aklına gelmiyor olsa gerek, önce Kasım 2007’de “Nükleer Güç Santralları¬nın Ku¬rul¬ma¬sı Ve İş¬le¬til¬me¬si İle Enerji Sa¬tı¬şı¬na İliş¬kin Ka¬nun”u çıkardılar, kanun yetmemiş şimdi de uluslararası andlaşma yapma yoluna gidiyorlar. Yani nükleer enerji santralının kurulması konusunu kanunun da üstünde kurallara bağlayarak “milli” bir mesele haline getirmeye çalışılıyorlar.
Basında çıkan haberlere göre, tasarı önümüzdeki hafta genel kurula gelecek. Meclis neye karar verir sizce? Meclisin çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar partisi AKP nükleer sevdalısı görünüyor. Yalnızca iktidar partisi mi? Anamuhalefet partisi ne durumda? CHP’nin yeni Genel Başkanı rüzgarla geldiği günlerde “Türkiye’nin mutlaka nükleer enerjiye sahip olması gerektiğini” buyurdu. Ne olacak şimdi? İktidarıyla, ana muhalefetiyle eller nükleer için mi kalkacak?
Pekiyi biz buna teslim mi olacağız? Bakın, nükleer karşıtları polisten dayak yemeyi de göze alarak meclisin kapısına dayandılar ve nükleer ölüme karşı yaşamın çığlığını yükselttiler. Mutlaka hepimizin yapacağı bir şey vardır. Milletvekillerine vicdanlı olmaları çağrısında bulunabiliriz. Politik mücadele diyorsanız, AKP’ye CHP’ye ve diğer nükleercilere mahkum değilsiniz, “Nükleer santraller inşa etme projelerine son vereceğiz.” diyen partiler de var, hiçbir şey yapamazsanız, bir imza ile http://www.nukleeracileylem.org adresindeki nükleer acil eyleme katılınız.
Nükleer Enerji Santralı kurulmasına ilişkin anlaşmanın oylaması aynı zamanda turnuSOL işlevi de görecek.
Geleceğimiz için, çocuklarımızın şeker de yiyebilmeleri için bir şey yapmalıyız.
Çalıyorum kapınızı,/teyze, amca, bir imza ver./Çocuklar öldürülmesin,/şeker de yiyebilsinler. (Kız Çocuğu- Nazım Hikmet)
Arif Ali Cangı
07.07.2010