Kayyım* rejimine karşı oy
30 Ekim 2015 13:51 / 1897 kez okundu!
Eylül ayında İpek Koza Holding şirketlerinde başlatılan operasyon, geçen hafta şirketlere kayyım atanması aşamasına geldi. Kararı veren Ankara 5.Sulh Ceza Hakimliği "suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde kayyım atanabilir" düzenlemesini içeren Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) nun 133. maddesine dayanmış. Bu kanun maddesinde hangi suçlarda kayyım atanabileceği sınırlı olarak sayılmış durumda, anlaşılan bunlardan "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama" suçundan kayyım kararı verilmiş.
Suçlamalar ve yasanın düzenlemesi karşısında kararın kendisinin zorlama bir karar olduğu ortada, uygulanması ise asıl amacın ceza soruşturması olmadığını gösteriyor. Polis Kanaltürk ve Bugün televizyonları ile Millet gazetesinin bulunduğu binaya kapıyı kırarak girdi, gazeteciler dövüldü, gazlandı, kelepçelendi, televizyonların yayınları kesildi, gazeteciler işten atıldı, kayyım haber toplantısına polisle katıldı, kendisine itiraz eden gazetecilere hakaretler yağdırdı, polisle dışarı attırdı. Basın özgürlüğü, çalışma özgürlüğü, mülkiyet hakkı ve kişi hürriyetinin yok edildiği bu uygulamalara demokrasilerde, kendini hukuk devleti olarak tanımlayan devlet düzeninde rastlanmaz. Yaşananlar darbe dönemini anımsatıyor.
Yargı kullanılmak suretiyle hukuk kuralları çarpıtılarak yapılan operasyon Koza-İpek soruşturmasını, AKP-Cemaat çatışmasını aşıyor, hukuk güvenliği yerle bir edilerek tüm topluma gözdağı veriliyor.
Bunları, çevre sağlığı ve canlı yaşamı için ciddi risk yaratan Bergama Ovacık altın madeni işletmesi nedeniyle Koza Altın Şirketi ve sahibi Hamdi Akın İpek ile davalaşan, grubun gazete ve televizyonlarında defalarca iftira ve hakaret içeren yayınlara maruz kalmış, 5 Haziran 2005'de Çevre Günü etkinliğine giderken yolu kesilen saldırıya uğrayan, beş yıl sonra açılan davada avukatlık yaparken, Koza'nın olağandışı ilişkileriyle, olağanüstü yollarla sanık yapılan, 2006 yılı Dikili Festivali'nde panelist olarak saldırıya uğrayan canını zor kurtaranlardan birisi olarak yazıyorum.
Ovacık'ta işlenen suçlarla alakası yok;
Koza'nın işlettiği, çevreyi ve hukuku kirleten Bergama Ovacık altın madenine karşı yirmi yıldır mücadele sürüyor, siyanür liçi yöntemi ile çalışan maden işletmesinin kapatılmasını gerektiren çok sayıda yargı kararı alındı, her defasında, iktidarların sınırsız desteği ile yargı kararlarının arkasına dolanılarak yeni izinler verildi, madene karşı yaşamını savunan Bergama Köylü Hareketi psikolojik hareket yöntemleri ile itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. 2005 yılında altın madenini devralan İpek-Koza grubu 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonuna kadar AKP iktidarlarının öz evladıydı, doğaya karşı, hukuk devletine karşı suçları şirket ile iktidar ortaklaşa işledi. Kısacası yapılan operasyon çevre ve hukuk ihlalleri için değil, iktidar ve menfaat paylaşımında yaşanan çatışmadan kaynaklanıyor, işlenen suçlara iktidarın kendisi de ortak.Kayyım yönetiminde Ovacık Altın Madeni iktidar yandaşı bir şirkete devredilirse hiç şaşırmayın, çünkü bölgedeki canlı yaşamını tehlikeye atan işletme çok karlı.
Yirmi yıldan bu yana Bergama'da önce Euorogold, ardından Normandy, Newmont ve Koza Altın İşletmelerine karşı mücadele yürüten Yaşam Savunucuları, çevre sağlığı ve canlı yaşamını tehlikeye atan faaliyetlere karşı işletmecisi kim olursa olsun direnmeye devam edecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Diğer yandan bugün yapılan hukuksuz operasyonu, basını susturma girişimini Yaşam Savunucularının hoş göreceğini hiç kimse beklemesin.Ne haksızlığa sessiz kalırız ne de yaşamı savunma mücadelesinden vazgeçeriz.
Seçim bir fırsat olabilir;
1 Kasım'da 7 Haziran'da yapılan seçimin tekrarı var. Seçmenin tek başına iktidar yetkisi vermediği halde fiili Saray-AKP iktidarının ülkeyi getirdiği hal ortada, ikibuçuk yıldan bu yana susan silahlar yine ateşlendi, önce Suruç, ardından Ankara'da yaşanan kitlesel katliamlar, tehditler ve en son yaşanan kayyım operasyonu temel hak ve özgürlükleri, hukuk güvenliğini ortadan kaldırdı, bir adım ötesi iç savaş ve toptan kayyım rejimidir. Buna izin vermeyin, 1 Kasım seçimi bir fırsat, oyunuzu kullanın, bugün yaşlananların siyasi sorumlusu olan AKP'ye ders verin. Kayyım rejiminin devamı için değil, hak ve özgürlükler için, barış ve demokrasi için oy verin.
Ben AKP'ye verilecek en güzel dersin, HDP'ye oy vermek olacağını düşünüyorum. Özgür iradenizle haydi seçime.
*Kayyım ya da Kayyum; belli bir malın yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse. Yasada Kayyım geçtiği için bu kelimeyi tercih ettim.
Arif Ali CANGI
Avukat
30.10.2015
Son Güncelleme Tarihi: 30 Ekim 2015 14:24