Kanunsuz sokağa çıkma yasakları
19 Ekim 2015 12:18 / 1808 kez okundu!
7 Haziran'dan bu yana olağanüstü uygulamalar yaşıyoruz, seçimlerden önce iktidar partisinin çoğunluğuyla ve kavgayla Meclisten çıkardığı "İç Güvenlik Paketi" içindeki yasa değişikliklerine dayanan valiler sıkıyönetim komutanı gibi oldular, sokaklara hendekler kazıldığı iddiası ile diledikleri yerlerde sınırsız süreli sokağa çıkma yasakları ilan ediyorlar... Yapılan yasa değişikliklerinin yarattığı algı nedeniyle olsa gerek, yasaklama kararlarının hukuksal dayanağının olup olmadığı tartışılmıyor, kaygı verici bu "olağanüstü"lükler toplumda kanıksanmış gibi görünüyor, başta yaşam hakkı olmak üzere ağır insan hakları ihlali uygulamaları yeteri derecede gündem olmuyor.
En son; Diyarbakır Sur’da 10 -13 Ekim arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında öldürülen 12 yaşındaki Helin Şen'in öldürülmesine ilişkin videoröportaj yayınlandı
http://t24.com.tr/video/taniklari-12-yasindaki-helinin-olumu-anlatti-polis-aractan-inip-kafasina-sikti-kaldirdigimda-beyni-hep-yerdeydi,1314 Anlatılanlar insanın kanını donduracak türden, üstelik bu olay tek değil. Bir haftayı geçen yasakla simgeleşen Cizre'nin yanı sıra Şırnak'ta, Diyarbakır'da, Mardin'deki sokağa çıkma yasağı uygulamalarında savaşta dahi suç sayılan çocukların, kadınların, ambulans sürücüsünün öldürülmesine tanık olduk.
Valiler tarafından yayınlanan sokağa çıkma yasağı bildirilerinde kanuni dayanak olarak 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11 maddesinin C bendi gösteriliyor. Kanunun ilgili metnini birlikte okuyalım; "İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının,tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta alınan ve ilân olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66 ncı madde hükmü uygulanır". Kanunun 66.maddesi de "kararlara uymayanlara karşı Kabahatler Kanunu'na göre idari yaptırım uygulanacağını, kamu düzenini ve güvenliğini veya kişilerin can ve mal emniyetini tehlikeye düşürecek toplumsal olayların baş göstermesi hâlinde alınan ve usulüne göre ilan olunan karar ve tedbirlere aykırı davrananlara ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceğini" düzenliyor.
Kanun, Valilere "huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması için gereken önleyici kolluk karar ve tedbirlerini alma" yetkisi tanıyor. Bu kanun metninden sokağa çıkma yasağı yetkisi çıkartılamaz. Valiler ise bu kanundan kendilerine "sokağa çıkma yasağı" kararı alma yetkisi çıkartıp, istedikleri yerde diledikleri süre kadar sokağa çıkma yasağı ilan edebiliyorlar. Sokağa çıkma yasağı ile onbinlerce insanın yaşadığı şehirlerde hayat duruyor, elektrik, su, gıda, iletişim hizmetleri kısıtlanıyor, bütün şehir halkı katıksız ev hapsine mahkum ediliyor. Bununla da kalmıyor çocuk, kadın demeden insanlar ateşli silahlarla öldürülüyor. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklarının açıkça ihlal edildiği bu uygulamalarda sokağa çıkma yasağı kararları hiç bir şekilde denetlenmiyor, hak ihlallerine ilişkin tatmin edici soruşturmalar açılmıyor.
Sokağa çıkma yasağı bir sıkıyönetim uygulamasıdır, İl idaresi Kanunu'nun 11/C maddesinden "sokağa çıkma yasağı" yetkisini çıkarmak bırakın hukuka uygunluğu, biçimsel kanunilik ilkesine dahi aykırıdır.
Yürürlükteki Anayasanın 2.maddesinde devletin niteliği "Hukuk Devleti" olarak belirtiliyor. Anayasa Mahkemesi kararlarında, "hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlet" olarak tanımlanıyor, ama dinleyen yok.
Kendisini hukuk devleti olarak tanımlayan ülkelerde, suç ve cezada şahsilik ilkesi geçerlidir, suçu kim işliyorsa ona karşı yaptırım uygulanır, bir grup suç işliyor diye tüm şehir halkının hakları ortadan kaldırılamaz, kısacası hukuk devletinde sokağa çıkma yasaklarına yer yoktur.
Sokağa çıkma yasakları fiili sıkıyönetim halidir, yaşadıklarımız hukuk devleti uygulamaları değildir, hukuk devletinin olmadığı yerde hukuk güvenliği de yoktur, anayasada tanınmış hak ve özgürlüklerin hiç birisi kullanılamaz. Bugün tam da bunları yaşıyoruz, sessiz kalmamalı, susmak fiili sıkıyönetim halini sürekli hale getirir. Daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlük ile hukuk güvenliği taleplerini yükseltmeliyiz, şiddet sarmalından da ancak böyle kurtulabiliriz. 1 Kasım seçimlerine en iyi hazırlık bu olsa gerek.
Av. Arif Ali CANGI
18.10.2015