NATO, AB VE TÜRKÝYE
31 Aralýk 2020 16:15 / 1998 kez okundu!
"ABD’nin yaptýrým kararlarý, AB’nin aldýðý kimi kararlar, Hollanda’nýn silah ambargosu kararý, Belçika Meclisinin, Türkiye'ye, 'bölgede istikrarý bozucu müdahalelere son vermesi' çaðrýsý ve Karabað’ý tanýma kararý gibi adýmlar, bunlarýn hepsi aslýnda tek merkezden yönlendirme gibi ortaya çýkýyor. Bu nedenlerle de artýk büyük resmi daha iyi tanýmlamalýyýz."
****
NATO, AB VE TÜRKÝYE
Hollanda parlamentosunda geçtiðimiz günlerde iki kanun teklifi kabul edildi: Azerbaycan Devlet Baþkaný Aliyev ve eþi Mihriban Aliyeva'ya karþý yaptýrým uygulanmasýna yönelik kanun teklifi ve Azerbaycan'a verdiði destek nedeniyle Türkiye'ye silah ambargosu uygulanmasýna yönelik kanun teklifi. Ýkisi de elbette aptalca kararlar. Üzerinde durmaya bile gerek yok.
ABD’nin yaptýrým kararlarý, AB’nin aldýðý kimi kararlar, Hollanda’nýn silah ambargosu kararý, Belçika Meclisinin, Türkiye'ye, “bölgede istikrarý bozucu müdahalelere son vermesi" çaðrýsý ve Karabað’ý tanýma kararý gibi adýmlar, bunlarýn hepsi aslýnda tek merkezden yönlendirme gibi ortaya çýkýyor. Bu nedenlerle de artýk büyük resmi daha iyi tanýmlamalýyýz.
Batý emperyalizmine iktisadi, siyasi, askeri baðýmlýlýk en kötü demokrasiden daha kötüdür. AB ile ekonomik birlik iþ adamlarýna ticari kazanç saðlasa da Türkiye’nin ulusal baðýmsýzlýðýndan daha önemli deðildir. AB’ye siyasi baðýmlýlýk, Türkiye’nin Avrupa dýþýndaki bölgelere, Ortadoðu’ya, Türkî cumhuriyetlere açýlýmýna duvar oluþturuyor. NATO’ya üyelik ise askeri baðýmlýlýðýn kalbidir ve ilerdeki baðýmsýz açýlýmlara en büyük engeldir. Tabloya bir bütün olarak bakmak lazým. Irak ve Yugoslavya örneklerini hiç akýllardan çýkarmayalým. Ýç muhalif kesimlerin batý emperyalizmine kucak açmasý sonucu Irak ve Yugoslavya paramparça edildi. Batý emperyal güçlerin eline hem Yugoslavya ve Irak gibi ve de Birinci Dünya Savaþý’ndan sonra ülkemizi iþgal ettikleri gibi yeniden fýrsat vermemek için, içerdeki barýþ ve demokrasi, olmazsa olmaz koþuludur. Batý Avrupa ülkeleri ve NATO hiçbir zaman Türkiye’ye eþit gözle bakmayacaktýr. Üç yüz yýllýk süreç bunu çok net bir þekilde ortaya koymuþ durumdadýr. Türkiye ne kadar olumlu diplomasi tavrý sergilese de AB’nin duruþunda bir þey deðiþmeyecek. Türkiye’nin AB üyeliðini sürekli ertelemek için kýrk dereden su getirenler, sonra doðu Avrupa ülkelerini her türlü eksikliðe raðmen alelacele AB üyesi yaptýlar. Türkiye bir ulusallaþtýrma yoluyla yakayý AB’den kurtarmayý seçebilir. Baðýmsýz Türkiye projesinin yegâne yolu budur. Bunun için içeride çatlak olmamalý.
AB ile üyelik görüþmeleri þimdilik karþýlýklý olarak politik bir silah olarak kullanýlýyor. Birden dengesizce NATO’dan çýkamayacaðýmýzý da biliyorum. Hatta NATO’nun Türkiye’ye karþý daha aptalca kimi kararlarýna veto hakkýný elde tutmak da kimi zaman çok önemli olabilir. Devletin o andaki çýkarlarýnýn da elbette gözetilmesi gerekir.
Batý ülkelerinin Türkiye’ye yönelik ambargolar ve askeri tedbirlerini hafife almamak lazým. Onlarla tartýþmaya elbette devam ama unutulmasýn ki kabullenecekleri tek olgu “köle Türkiye” pozisyonudur. O da bize uymaz.
Herkese daha saðlýklý, daha özgür bir yeni yýl diliyorum.
Ahmet DAÞKAPAN