35. madde 'Þakasý' veya 27 Mayýs’ý sisteme yükleme

31 Temmuz 2010 23:31  

 

35. madde 'Þakasý' veya 27 Mayýs’ý sisteme yükleme

OSMAN CAN: Bir kere, darbelerin 35. madde dayanak alýnarak yapýldýðýný söylemek darbelerin aslýnda hukuksal temellerinin olduðunu iddia etmek demektir

CHP’nin 27 Mayýs Darbesi’nin ürünü olan 211 sayýlý TSK Ýç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin deðiþtirilmesi için harekete geçmesi ve hatta bir teklif hazýrlamýþ olmasý, herhalde gelmiþ geçmiþ tüm darbecileri biraz þaþkýnlýkla da olsa çok sevindirmiþ olmalý. Çünkü darbecilik mertebelerinin ötesinde belki de ilk defa olarak “darbeleri 35. maddeye dayanarak yaptýklarý” yönündeki þakalara ciddi hukuksal yorum muamelesi yapýldýðýný görmüþ oldular. Bir darbeci için bundan daha büyük bir “baþarý” olabilir mi? Ortada bir anayasa ve sayýsýz yasalar üzerinde yükselen bir hukuk düzeni var. O hukuk düzenini alaþaðý ediyorsunuz. Ve en alt sýralarda yer alan bir maddeye (35. madde) iþaret ederek darbeyi hukuk düzeninin verdiði yetkiye dayanarak yaptýðýnýzý söylüyorsunuz. Hadi buraya kadarki durum için “karargâh hukukçusu“ olmayan herhangi bir hukukçu ortaya çýkýp rahatlýkla “çok þakacýsýnýz paþam“ diyebilir ve karþýlýklý gülüþülebilirdi. Ama asýl gülünç olan þey bundan sonra baþlýyor. Birileri çýkýp, mevcut þaka ortamýnýn kaldýramayacaðý bir ciddiyetle “tabii ki paþam siz bu darbeleri 35. maddeyi dayanak alarak yaptýnýz. Bundan sonra darbe olmamasý için bu maddeyi kaldýralým olur mu?” diyebiliyor ve herkese “uzlaþma” teklif ediyor!

Bu durumda önümüzde iki seçenek kalýyor. Ya darbeci paþalarla yaptýðýmýz þaka yollu konuþmalarýn yarattýðý eðlenceye devam etmek veya suratýmýzý biraz asýp kendimize ciddi bir görüntü vererek hemen diðer siyasi aktörlerle “darbeye karþý uzlaþma” yoluna gitmek. Tabii ki uzlaþma sürecinin bir anýnda kendimizi tutamayýp kahkahalarla gülmeye baþlamaz isek...

Bence, her iki yolu da tercih etmeden doðru dürüst bir tartýþma alaný açmak üzere üçüncü bir seçenek oluþturmak zorundayýz. Bir kere, darbelerin 35. madde dayanak alýnarak yapýldýðýný söylemek darbelerin aslýnda hukuksal temellerinin olduðunu iddia etmek demektir, teklif gerekçesinde aksini iddia etseler de durum deðiþmiyor. Yani þu denmiþ olacak: Bugüne kadar yapýlan darbeler 35. Madde’ye dayandýðý için meþru idi. Ve 35. Madde olmasaydý ordu zaten darbe yapmazdý. Daha da kötüsü þu sýralarda görülen darbe yargýlamalarýnýn aslýnda yanlýþ olduðu, çünkü darbe hazýrlýklarýnýn 35. Madde’nin verdiði yetkiye dayanýlarak yapýldýðý ve yasadýþý olmadýðý Meclis’e söyletilmiþ olacak. Çünkü Meclis bu yasayý deðiþtirdiðinde, bu yasanýn darbenin hukuksal gerekçesi olduðunu kabul etmiþ olacak. Yasama iradesi bunu diyorsa artýk herkes susmalý, deðil mi?

Oysa 35. Madde ait olduðu hukuk sistemiyle birlikte, darbeye meþruiyet saðlayacak bir kural olamaz. Eðer darbeci paþalar “yok kardeþim biz bu darbeyi Kara Avcýlýðý Kanunu’nun 7. maddesine dayanarak yaptýk” demiþ olsalardý -ki bunu da söyleyebilecek durumdalardý- bu kez bu madde de mi deðiþtirilecekti acaba? “Cumhuriyeti koruma ve kollama” ifadesine bakarak darbe yetkisi türetmek mümkün ise, “Cumhuriyet” Savcýlarýnýn da darbe yapma yetkisi olduðunu kabul etmek gerekir. Hele hele Mahmut Esat Bozkurt üstatlarýnýn sözlerine bakýlýrsa mesele de kalmaz. Böyle bir hukuk yorumuyla Türkiye’de her gün darbe yapmak, 70 milyonu bugün hain, ertesi gün kahraman ilan etmek mümkün!

Diðer yandan 35. madde içindeki “kollamak” sözcüðü, “korumak” sözcüðünün bir ayrýntýsýdýr ve kollamak sözcüðü kaldýrýlsa dahi “korumak” sözcüðü üzerinden ayný sonuçlara gitmek mümkündür. CHP’nin buna yönelik önerisi de zaten bu durumun içinden doðru dürüst bir biçimde çýkmayý saðlamadýðý gibi daha da tehlikeli sonuçlar üretecek bir yasal metne dönüþtürecektir. “Kollama” kavramýnýn yerine “parlamenter demokrasi” ibaresini yerleþtirir iseniz, kollama yapma görevine son derece somut bir anlam vermiþ olursunuz ve daha tehlikeli sulara yelken açarsýnýz:

Ýlk olarak darbeyi hukuksallaþtýrýr ve böylece meþrulaþtýrýrsýnýz. Ýkinci olarak orduya, bu defa iktidarýn parlamenter demokrasiye uygunluðunu ölçmebiçme, siyasi partilerin ve diðer devlet organlarýnýn parlamenter demokrasi sýnýrlarý içinde mi yoksa dýþýnda mý kaldýðý deðerlendirme imkânýný sunmuþ olursunuz. Herhalde bundan sonra “parlamenter demokrasiye aykýrýlýk” nedeniyle yapýlan darbeler çaðýný baþlatmýþ oluyoruz! Yani kötü darbeler “out”, iyi darbeler “in”! 27 Mayýs’a “devrim”, 12 Eylül’e “darbe” diyenler için þaþýrtýcý deðil. Bu tür bir darbe karþýtlýðýna þapka çýkarýlýr.

Ýnsanýn aklýna, Anayasa Mahkemesi’nin referandum paketini iptal etmemesinin yarattýðý hayal kýrýklýðý nedeniyle, Mahkeme’nin rolünün Ordu’ya verilmek istendiði gibi bir acayip fikir gelmiyor deðil. Yani bir bakýma 27 Mayýs ideolojisini sisteme yeniden yükleyelim hesabý.

Diðer yandan artýk referanduma gideceði belli olan bir anayasa deðiþikliði paketi tartýþmasýnýn hemen üzerine gelen CHP’nin bu trajik “yasama performansý”nýn mevcut deðiþiklik paketi tartýþmalarýmýza çok önemli ve verimli bir gündem açtýðý da tartýþmasýzdýr. CHP, anayasa deðiþiklik paketinin birkaç madde hariç diðer tüm madde tekliflerinin bir “göz boyama” amacý taþýdýðýný propagandasýnýn ana unsuruna dönüþtürmemiþ miydi? Böyle bir propaganda yürüten bir partinin daha ciddi bir “yasama performansý” göstermesini beklememiz doðru olmaz mý? Geçici 15. maddenin deðiþtirilmesinin “hiçbir iþe yaramayacaðý”ný söyleyen CHP deðil miydi? Böyle bir iddiaya sahip olan bir partinin “iþe yarar bir yasa yapma pratiðine” giriþmesini beklemek hakkýmýz deðil mi? Peki bu yasama performansý ile CHP’nin sözlüðünde uzlaþmanýn ne anlama geldiði konusunda ciddi ipuçlarý elde edilebileceðini söylesek ne dersiniz? Hiçbir siyasi tarafýn ilgi ve alakasýnýn konusu olmayan, hiçbir ciddi hukuksal mülahaza kýymeti bulunmayan, hiçbir tarihsel meseleye dokunma kapasitesi içermeyen bir noktada talep edilen uzlaþmanýn bir “uzlaþma oyunundan” baþka bir anlamý olabilir mi? Hayati önemdeki hiçbir konuda uzlaþmaya yanaþmadan uzlaþmacý görünmenin akla ziyan yolu da bu.

Mevcut Anayasa deðiþiklik paketini üstlenenlerin “yasal-anayasal performanslarý” ile CHP’nin yasalanayasal performansý arasýndaki derin fark yalnýzca bir hayal kýrýklýðýna iþaret ediyor. CHP’nin mevcut anayasa deðiþiklik paketine yönelik eleþtirilerinin ne kadar temelsiz, karþýlýðý olmayan bir itiraz olduðu ortaya çýkmaktadýr. Mevcut paketi yetersiz ve dahasý yanlýþ, antidemokratik, göz boyamacý ve hatta komplocu bulanlarýn daha ilk yasama giriþimlerinde bu kadar zayýf, yetersiz ve daha ötesi gülünç bir pratiðe dalmalarýna gönlümüz razý deðil.

2010 Türkiye’sinde CHP’nin demokrasiyi içselleþtirmesi, onun AKP’den daha derinlikli, daha demokratik, daha militarizm karþýtý, kýsacasý daha “sol” bir programla ortaya çýkmasýyla mümkündür. AKP’nin atmadýðý demokratikleþme adýmlarýný atarak yapabilir, örneðin Yüksek Askerî Mahkemelerin tamamýnýn kaldýrýlmasýný talep edebilir, hiçbir önkoþul olmaksýzýn tüm renklerin temsiline imkân saðlayacak resmi ideolojisi olmayan bir anayasa yapým süreci için çalýþma baþlatabilir, Yüksek Yargý’nýn ideolojik kararlarýna, HSYK’nýn ideolojik silah görüntüsüne AKP’den önce tepki koyabilir, geçmiþiyle hesaplaþabilir, yargýnýn demokratikleþmesi için atýlan adýmlarý yetersiz görerek, neden daha ileri bir adým atýlmadýðýnýn hesabýný sorabilir. Her þeyden önce darbe karþýtý olduðunu iddia ederken, tüm darbeci ve militarist akademik, yargýsal ve politik kiþiliklerle arasýna mesafe koyabilir, bu saydýklarýmýz batýda “sol” düþüncenin alfabesi niteliðindedir. Yalnýzca “aþ” ve “iþ” söylemiyle “sol” olunsaydý, Avrupa’daki aþýrý saðcý ve Neonazi partilerin tamamý “sol” partiler olurdu. Darbecilerin savunduðu tüm etnisist, militarist, totaliter ve þoven tercihlerini sahiplenirken, diðer yandan “darbeye karþý” gibi durmanýn gülünç olduðunu görmelidir.

Hadi bunlar zor diyelim. Sýrf darbeye zemin hazýrladýðý varsayýlan yasal düzenlemelere iliþkin biraz daha anlamlý þu adýmlarý atarak, teklif metnini buna göre güncelleyebilir:

211 Sayýlý TSK iç hizmet yasasýnýn benzer içerikli 2. Maddesi deðiþtirilebilir, yalnýzca “vatan savunmasý” ibareleri býrakýlabilir.

35. Maddesini “Yurdu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne mutlak sadakat içinde savunmak” biçiminde deðiþtirebilir.

39. Maddesini “Demokratik Cumhuriyete sadakat ve yasalara ve Anayasa’ya mutlak itaat” biçiminde deðiþtirebilir.

43. Maddedeki “her türlü siyasi tesir ve düþüncenin dýþýnda ve üstünde” ibarelerinden “üstünde” ibaresini çýkarabilir.

Ve tüm bu önerilerin, “darbeci, darbe yapmadan önce kanunlarý açýp bakmaz“ kuralý nedeniyle “komik“ kalmamasý için, þu adýmlarý atabilir:

1. Genel Kurmay Baþkanlýðýnýn Milli Savunma Bakanlýðýna baðlanmasýný,

2. Ordunun yapýlanmasýnýn ve teknik nitelikte olmayan tüm karar süreçlerinin sivil denetime açýlmasýný,

3. Askerî ve kurmay eðitimin Avrupa standartlarýnda demokratik itaat bilincini yaratacak þekilde deðiþtirilmesini,

4. Onlarý toplumdan soyutlayan, toplumdan yabancý bir gerçeklik üretmelerine imkân saðlayan lojman ve sosyal tesis uygulamalarýna son verilmesini, bu baðlamda askerî alanlar dýþýnda üniformayla dolaþýlmasýnýn yasaklanmasýný,

5. Demokratik iradenin dýþýnda “özel gündem ve politikalar” oluþturabilmelerinin engellenmesini,

6. Tayin ve terfilerin objektif kriterlere göre yapýlmasýný, ideolojik gerekçelerle ayrýmcýlýk yapýlmamasýný ve militarizmi sonlandýracak daha nice adýmlarýn atýlmasýný isteyebilir, istemek zorundadýr da.

Bir de Anayasa Mahkemesinin dahi Cumhuriyetin niteliklerine “uygun” gördüðü Anayasa deðiþiklik paketine, 27 Mayýs’a dönüþ arzusu dýþýnda neden “hayýr” dediðini halka açýklamak zorundadýr.

Türkiye’nin “þaka”larla geçirecek zamaný yok zira.

Demokrat Yargý Derneði Eþbaþkaný

anayasa@yahoo.de

Taraf

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0