2 bin yıllık nefrete karşı durmak isteyenler 17 Mayıs'ta sokakta olacak...

16 Mayıs 2009 01:53  

 

2 bin yıllık nefrete karşı durmak isteyenler 17 Mayıs'ta sokakta olacak...

1 Mayıs’tan 17 Mayıs’a dek, altı şehirde, 'homofobi ve transfobiye karşı buluşma' etkinlikleri gerçekleşti. 4. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma, bu yıl, 1 Mayıs Yürüyüşü ile Ankara’da başladı. "17 Mayıs Homofobiye Karşı Yürüyüş" ile yine Ankara’da tamamlanıyor. KAOS GL Derneği tarafından Türkiye'de üç yıl önce başlatılan etkinlikler bu yıl Ankara dışında, İstanbul, İzmir, Bursa, Diyarbakır ve Van’da da gerçekleşiyor. 17 Mayıs günü geyler, lezbiyenler, biseksüeller, transeksüller ve heteroseksist baskıya karşı olanlar Ankara’da bir yürüyüş gerçekleştirecek. 

NEDEN 17 MAYIS?

Dünya Sağlık Örgütü'nün, eşcinselliği, hastalıklar listesinden çıkardığı güne işaret eden 17 Mayıs "Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü", cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimlerle ilgili tüm fiziksel, ahlaki veya sembolik şiddetlere karşı eylem ve karşı durma günüdür. İnsanların eşitliği için mücadele eden tüm girişimlere ilham ve destek vererek, hepsiyle koordinasyon içinde olmayı amaçlıyor...

İNSAN TÜRÜNÜN DOĞAYA YABANCILAŞMASI

İnsanın doğaya yabancılaştığı, insanın insanı sömürdüğü bu dünya adaletsiz bir yer. Eğer kendi cinsinize ilgi duyuyorsanız ya da toplumsal olarak size yüklenen cinsel kimliğin dışında yönelimlere sahipseniz adaletsizlik ikiye katlanıyor. Geyler, lezbiyenler, biseksüeller, transeksüller için bu dünya yaşanmaz bir yer.

Tarih boyunca eşcinsellik her varoldu. Sadece insan toplumları değil, doğada da eşcinsellik hep vardı. Ancak tarihin bir anında tüm insanlar heteroseksüel olmaya, olmayanlar ise dışlanmaya, horlanmaya, hakarete alınmaya, tecrit edilmeye, aç bırakılmaya ve öldürülmeye başlandı.

NEDEN? İnsanların 'normal' ya da 'anormal' olmasına kim karar verebilir? En özel ve insani olan yan cinsellik hakkında neden devlet belirleyicidir? Kadınsı olmaktan ölesiye korkan bireyin nefreti nereden kaynaklanıyor?

İnsanların bir bölümünün sırf cinsel yönelimleri farklı olduğu ve düzen tarafından anormal kabul edildiği için dışlanması kabul edilemez. Sosyalistler her türlü baskıya karşıdır ve ezildikleri için eşcinsellerin yanındadır.

Toplumdaki hâkim fikirleri belirleyen zenginliği ve gücü elinde tutanlardır. Tarih boyunca eşcinsellere karşı nefreti iktidarlar körüklediler. Şiddet ve ayrımcılık devlet eliyle uygulandı. 'Normal' ya da 'anormal' olanın ne olduğuna onlar karar veriyor. Uzun yıllar boyunca egemen sınıflara hizmet eden üniversite kürsüleri eşcinselliği sapkınlık olarak gösterdi. Ancak 1970'lerden bu yana bilim insanları bir çok araştırma ve bulguyla eşcinselliğin heteroseksüellik kadar normal olduğunu ortaya koydu. Modern tıp ve psikiyatri eşcinselliğin bir varoluş biçimi olduğunu bugün kabul ediyor. Ancak egemen sınıf tarafından bu gerçek hala reddediliyor.

DEVLET CİNSELLİĞİ DÜZENLİYOR

Devlet, cinselliği düzenliyor. Kural koyuyor. Onlara göre önemli olan paranın belli ellerde toplanması. Sömürülecek yeni işçi kuşaklarının yaratılması. Bu yüzden cinsellik doğurganlıkla özdeşleştiriliyor ve kadınların ezilmesi demek olan aile kurumu ayakta tutuluyor. Ancak cinsellik doğurganlıkla özdeşleştirilemez. İnsanlar üreme amacının dışında da sevişirler. Sadece doymak için değil haz almak için de bir yemek kültürünün var olması gibi. Devlet, kapitalist toplumun devamı için insana ait ve özgür bir alan olması gereken cinselliğe bu yüzden itinayla müdahale ediyor.

Heteroseksizm, yani sadece kadın ve erkeğin ilişki kurabileceğini savunan anlayış her yeni doğan kuşağa aktarılıyor. Çocuklar ve gençler bu kalıba sokulmak isteniyor. Eğitim müfredatı bütünüyle bu fikri empoze ederken, ırkçı ve muhafazakar politik akımlar eşcinselleri doğrudan hedef alıyor. Bireye ait en özel alan olan cinselliğin ayarı baştan bozuluyor. İnsanlar sabit erkeklik ve kadınlık rollerine hapsediliyor. Ahlak ve inanç sistemleriyle yasaklanmış olanın varlığı ya da bir anlığına hissedilmesi egemen sınıfın fikirleriyle düşünen sıradan insanı önce korkuya sonra da nefrete yöneltiyor.

TACİZ VE AŞAĞILAMA

Eşcinsellere dönük saldırı, cinayet, taciz, aşağılama, iş vermeme gibi her türden suçun kaynağı sömürünün devam etmesi içindir. Eşcinsel varoluş düzenin tüm hiddetine üzerine çekiyor. Çünkü sistemin üzerinde yükseldiği heteroseksist temeli dinamitliyor. Sabit cinselliğin olmadığını gösteriyor ve egemen ahlak anlayışına hayattan karşılık veriyor.

Tarihte eşcinselliğin ve genel olarak cinselliğin özgürce yaşandığı uzun dönemler oldu. Ancak son 400 yıldır eşcinseller üzerindeki baskı ve şiddet katmerlenerek arttı. Hitler ve Naziler, yüz binlerce eşcinseli gaz odalarında öldürdüler. Stalin ve Rus bürokrasisi onları akıl hastanelerine kapattı, adalarda tecrit etti, zorla tedavi adı altında ölüme itti. Irkçı ve faşist örgütlenmeler sürekli olarak heteroseksüelleri eşcinsellere karşı kışkırttı.

Dünyanın dört bir yanında binlerce eşcinsel sokak ortasında vahşice öldürüldü. Kim devletler ise daha pratik bir çözüm buldu. Eşcinselliği idam ile cezalandırdı.

EŞCİNSELLER ÖZGÜR OLMALI, KİMSE CİNSEL KİMLİĞİNDEN ÖTÜRÜ ÖLDÜRÜLMEMELİ

Sosyalistler için homofobiye ve transfobiye karşı olmak ırkçılığa ve savaşa karşı olmak kadar açık ve tartışmasız bir tutumdur. Eşcinsellerin ve heteroseksüllerin özgürlük için birlikte mücadelesi nefrete ve nefreti yaratan toplumsal koşullara son vermelidir. (Sosyalist İşçi Gazetesi'nden derlenmiştir)


* * *


»17 Mayıs 2009, Pazar, Saat:14.00, ANKARA

» Homofobiye Karşı Yürüyüş (Kolej Kavşağından, Yüksel Caddesi, İnsan Hakları Anıtı’na yürüyüş...)


Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0