'Su Perisi'ne Mektup'

09 Ekim 2009 15:44 / 1906 kez okundu!

 


Sevgili Su Perisi, 

Biliyoruz ki sen simgesin. Suyun, Allianoi Sağlık Yurdu’nun simgesisin. Antik çağdaki hemşehrilerim, sularda yaşadığına inanırlardı ve o yüzden- bugün elimizde olan- yontunu yapmış olmalılar.

Sen ve Allianoi birbirinize çok yakışıyorsunuz.

Biliyor musun, ben de bir Nimpeliyim. Benim doğduğum köyün antik çağdaki adı Nais ya da i Nais. Yani senden geliyor adı ve senin adınla anlamı aynı, su perisi. O nedenle de kendimi sana çok yakın hissediyorum. Şimdi İnay (i nais’in günümüzdeki adı) köyünde yaşayan ve siyanürlü altın işletmeciliğine karşı yaşamı savunan İnay köylüleri de seni, dolayısıyla Allionai’yi yürek sevisiyle seviyorlar. Diyorlar ki, ‘Yurdumuz, evimizdir. Evimizin tarihi ve kültürel değerleri bizimdir. Biz ise insanlık ailesinin bir üyesiyiz. Dünümüz de bizimdir, dünsüz gelecek olmayacaktır.’ 

Belki duymuşsundur, sana yakınlık duymamın bir de kişisel nedeni var: 9-10 yaşlarımdayken ben seni İnay’da gördüm. Sana bu olayı anlatmak isterim. 

“Bir yaz günüydü. Şafak sökmüştü ama henüz ortalık ağarmamıştı. Öküzlerimizin koşulduğu arabamızla, tarlaya çalışmaya gidiyorduk. Öküzlere babam kumanda ediyordu. Ben de arabanın arkasında oturuyordum. Uyanık mıydım yoksa uyukluyor muydum; hayal miydi düş müydü gördüğüm, şimdi anımsamıyorum. Fakat anımsadığım; tam yedi oluklu çeşmenin yanından geçerken, “Baba Ayşe, bak Ayşe” diyerek komşumuzun kızı Ayşe’yi gösteriyordum. Babam arabayı durdurdu. “Oğlum nerede, kim Ayşe” dedi. “İşte baba, görmüyor musun?” diye göstermeye çalışırken, Ayşe yok olmuştu gözümün önünden. “Baba yok oldu, şimdi buradaydı, valla buradaydı” dedim. “Ah benim oğlum” demişti babam: “ O senin gördüğün Ayşe filan değil, peri kızı o peri kızı, su başlarında peri kızları olurmuş. Sabaha karşı görünürmüş. Hem de sabilere görünürmüş”. O gün akşama kadar bu olay ve periler- huriler- melekler konuşulmuştu. Tabii bu güzel mi güzel, iyilik meleği peri kızlarını herkes de göremezmiş. Görenler olsa olsa kalbi temiz, içine “ fesat ve günah karışmamış sabiler” olabilirmiş. İşte böyle bir olaydı yaşadığım.” (bkz. İ nais’ten İnay’a, Arkeoloji ve Sanat yayınları) 

Ne zaman senin resmini ya da yontunu görsem, bu çocukluk anım gelir aklıma. Çünkü peri kızını gördüğüm günden sonra babam ve ailem bana hep olumlu davranmaya özen göstermiştir, adı konmamış bir paye bahşetmişlerdir. 

“İ Nais’ten İnay’a” çalışmamı yaparken gördüm ki Anadolu, bir açık hava müzesidir. Bütün insanlığın malı olan yığınla tarihsel ve kültürel değere ev sahipliği yapıyoruz. Ama iyi bir ev sahibi değiliz. Kırıp dökmüşüz. Vandallık sanki kültürel genimize işlemiş. 

Şimdi bu vandallık senin yurduna karşı yapılıyor. Allianoi yok sayılmak ve yok edilmek isteniyor. Yok etmek isteyenlerin bir kısmının bilinç altında sanıyorum, bu coğrafyanın tarihini Türklerin Anadolu’ya gelişi veya Türklerin islamı kabul edişiyle başlatmaları yatıyor. “Cahiliye” dedikleri antik çağı ve o çağın felsefesini, sanatını, kültürünü yok saymaları yatıyor. Heradot’un, Tales’in, Heraklit’in, Demokrit’in ve benzerlerinin hemşehrimiz olduğunu içlerine sindiremiyorlar. Bir de bunların işbirliği yaptığı emperyalist-kapitalist altın vb şirketler var. Bu şirketlerin ahlakı ise, “gölgesini satamadıkları ağacı kesmeyi” gerektiriyor. Yani senin yurdunun yok edilmek istenmesinin nedeni de görgüsüzlük, açgözlülük ve ahlaksızlıktır! 

Elbette yanılıyorlar. Senin bu halkın ve başka halkların inançlarında, masallarında yaşadığını göz ardı ettikleri için yanılıyorlar. Sen varsın, Sağlık yurdunda ilk psikiyatri hastalıkları tedavi edilmiş. Gövdenden akıttığın şifalı sularla çaresizlerin çaresi olduğunu insanlık biliyor. Seni sevenler, senin varlığını bütün cihana duyurdular. Çocuklarımızın bile gönlüne ve bilincine nakşolundun. 

Sevgili peri kızı, seni ve yurdunu yok edemeyecekler. Çünkü köklerin çok derinde. Sana bir de başka bir haber vereyim. Kışladağ’daki talanı mektuplar olarak sana hitaben yazıyoruz. Artık sen yazıda da varsın. Gün gelip devran dönünce, biz yapamazsak çocuklarımız, Allianoi mamur hale getirilecek. Şimdi olduğun yerde sıcak ve soğuk suyunla şifa dağıtan bir hastane kuracaklar. Adını da belki “Allianoi Psikiyatri Sağaltım Evi” koyacaklar. Sonsuza dek yaşatacaklar. 

Seni “yüreğinden öpüyorum”. 

Sağlıcakla. 

Hemşehrin
Muammer Sakaryalı
09.10.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.