Ensestin ve sübyancýlýðýn diyarýnda

09 Ekim 2011 15:23 / 6861 kez okundu!

 


Çok uzun zamandýr düþünürüm, hukukun, küçük çocuklar olarak tanýmladýðý varlýklara, bizim bu coðrafyalarda farklý tanýmlar yakýþtýrýlýr. Yok çýtýr, yok lolita, vb. daha fazlasýný tanýmlamak dahi dimaðýmda bir istifra yaratýr ki, bu kadarý ile bile ne demek istediðimi anlayýn. Eþim Ayþegül Doðrucan þu anda bilimsel bir makale hazýrlayýp bitiriyor. Mesele 2010 yýlý itibarý ile basýnýmýzda vücut bulan çocuk istismarý…

Durum çok vahim, 6 aylýk süre zarfýnda 1104 gazete taranmýþ ve bunlarda 1020 tane çocuk haberi yapýlmýþ, 282 si çocuk istismarýna deðinmiþ, 176'sý ise net istismar haberi olmuþ, bu haberlerin 113 tanesi cinsel istismar niteliði taþýmýþ. Þimdi bu durum yüreðimizi karartabilir veya elim bir noktada duruyor olabiliriz. fakat benim asýl deðinmek istediðim konu ise kime, ne haberi yapýp hangi vicdanlarý harekete geçirmeye çalýþýyoruz???!!! Çünkü açýk söylemek gerekirse bu habere konu olan veya haber durumuna düþmesini saðlayan ise apaçýk bir RAHATSIZLIK konumudur ki, bu durumda suç ortaya çýkmýþ ve bir þekilde deþifre olmuþtur. Halbuki bu rakamlarýn ziyadesi ile yüzlerce fazlasý, deþifre edilememekte, bu sebep ile istismar olarak adlandýrýlan bu suç, baþka bir suça, yani zorbalýða, hürriyet kýsýtlamaya, toplum bireyi olacak küçüðün soyutlanmasýna yol açmaktadýr. Hatta bu durum çocukluk döneminde istismar edilmiþ bireyin yetiþkinliðinde bile devam etmekte ve bu topluma, ilerleyen zamanlarda kendisi de, yeni bireyler yetiþtirmektedir.

Þimdi bir haberde veya suç ortaya çýktýðýnda gidin meydan kahvesine bir bakýn, orada bu meseleyi yarým aðýzla kýnayacak veya "ne varmýþ bunda" diyecek, hatta size küçük yaþta evlenmenin veya evlendirmenin marifetlerinden dem vuracak birçok vatan evladý DANGALAK göreceksiniz. Çünkü bu toplum, cinsellik kavramsalý konusunda cüretkâr ama sapkýn bir durumda seyrediyor.

Þimdi arkadaþlar, her çaðýn kendine göre sosyolojik bir yapýsý ve buna göre örgütlenmiþ bir kültürü vardýr. Mesela SAVAÞLAR veya TARIMSAL ÜRETÝM çaðýnda, çocuðun toplum hayatýna erken katýlmasý, bunun için yuva kurup yeni bireyleri derhal toplum hayatýna kazandýrmasý çaðýn bir gerekliliði olarak görülebilir. Fakat hayat nominalleri ve sosyal dengeler açýsýndan düþünüldüðünde, günümüz standartlarý açýsýndan bu mesele yeteri kadar iptidai ve sýra dýþý durumdadýr.

Þimdi kesinlikle sosyolojik açýklamalara giriþmeyeceðim, çünkü EDEBÝYAT yapma veya FELSEFE yapma þeklinde, fikir üretiminin aþaðýlandýðý bir coðrafyada bu meseleyi izah etmek, yel deðirmenlerine saldýrmak anlamýna gelecektir. Bu sebep ile ben bu meselenin ana kaynaðýný izah etmek zorunda hissediyorum kendimi… Türkiye, çocuk dediðinizde 11 yaþýna kadar olan bir dönemi zihninde canlandýrýyor herhalde, Çünkü türkülerinden edebiyatýna kadar, hukukun, çocuk olarak tanýmladýðý kitleye þiirler, türküler yakmýþ ve bu sözlerin arkasýnda þehvani vurguyu saklama gereði dahi duymamýþtýr. Mesela "henüz girmiþ 13-14 yaþýna", veya "15'inde yar sevdim" de cümlelerini sýklýkla duyarýz. Elbetteki bu biraz daha masum olarak algýlanabilir veya bu duruma sahip çýkýlabilir. Fakat bu durum argo ortamlarda, sýklýkla þu þehvani açlýðýn bir argümaný olarak dile gelmektedir. "Ayaklarý sandalyeden yere deðsin yeter" veya "ondan artan bana XXXX" hatta bu iðrenç sözlerin vehametinde atýlan kahkahalar bile bu durumu yeteri kadar izah eder niteliktedir çoðu zaman.

Pekala problem nerede nasýl baþlýyor diye soru sorsam? Bunu cevaplamak elbette yetmez. Fakat mesele þu hukukun tanýmladýðý meseleyi biz kendimize ahlak meselesi yapamadýðýmýz için, ve hukuka hükmeden lordlar da, bu genel ahlak düzlemindeki kültürden yetiþtiði için, hukukun çocuk olarak gördüðü Mardinli N.Ç. yi herhalde genel ahlak düzleminde çocuk olarak görmüyorlar ve bu yüzden onu istismar eden 28 kiþiyi, "çocuk her þeyin farkýndaydý" diyerek, alt sýnýrdaki ceza ile kurtarmaya çalýþýyorlar.

Gerçi bu ülkedeki her sübyancýlýk vakasýný þöyle bir yoklasanýz, genç yaþta evlendirme ve evlendirilme tutkusuna sahip bir toplumun, bunu gerçekleþtirmek adýna psikolojik baþka bir sapkýnlýða düþtüðünü göreceksiniz ki, bu duruma biz açýkça ENSEST diyoruz. Fakat bizim toplumda nedense ensest, sadece çekirdek aile üyelerinin ve birinci dereceden ebeveynlerinin birbirleri ile iliþkisi olarak algýlanýyor. Halbuki doðal ve genetik kanunlarýn müsaade etmediði oranda kuzenlerin de birbiri ile iliþkisi açýk bir ensest durumudur ve Türkiye’de her türlü kampanyaya raðmen de engellenemeyen bir durumdur. Çoðu zaman ufak yaþtaki bireyleri evlendirmek için, yani halk arasýndaki hali ile bir haltmýþ gibi, BAÞGÖZ etmek için, tanýdýk bir damat-gelin ekseni aranýr, bu sebep ile kuzenler birbirine mecbur býrakýlýr, amca çocuklarý, teyze çocuklarý, dayý çocuklarý, hala çocuklarý evlendirilir. Böylece aile denilen zümrenin mallarý da miras sebebi ile dýþarý çýkmamýþ olur.

Kýz veya erkek olsun daha çocuklar ufacýkken bile, seni oðluma alacaðým, seni kýzýma alacaðým þakalaþmalarý vasýtasý ile çocuklarýmýzýn zihinlerini doldurup, onlarýn birinci önceliði haline getirmiyor muyuz zaten bu meseleyi? Aileler arasý muhabbetsizliði veya týkanmýþ sohbetleri, çocuklar üzerinden döndürülen bu geyik ile aþmaya çalýþmýyor muyuz?

Bir bakýn Allah aþkýna sünnet çocuðunun kýzkardeþine!!! O kýzý gelinlikmiþ veya niþanlýkmýþ gibi bir elbise ile bezeyip süslemiyor muyuz? Veya ergen çaðýna bile daha girmemiþ kýzlar, kýna gecelerinde oðlan annelerinin görüþüne çýkmýyor mu? Eh þimdi bir parça anlayabildiniz mi beni?

Mesele þu "bu toplumda sübyancý olayýnýn iþlenmesi mi, yoksa bir toplumsal algýnýn buna sebebiyet verdiðinin fark edilmesi mi?" Yani sivrisinek-bataklýk hadisesine döndü mesele.

Eh bu meseleyi daha fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü açýkçasý uygularýnda sübyancýlýðýn ve ensestin kol gezdiði bir yapýnýn ve bunu engellemeye yanaþmayan bir hukukun sýklýkla sübyancýlara maruz kalacaðý veya ensest yolu ile genetik bozukluðu kucaklayacaðý aþikardýr.

Bu arada öðrencilerimle bir televizyon kurup yayýna baþladým. IP tv kategorisinde deðerlendiriyorlar.
Linki: http://www.rtvmedya.com/


Mehmet Fatih DOÐRUCAN

Uþak- Ekim/2011

Son Güncelleme Tarihi: 17 Ekim 2011 14:33

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.