Türkiye’yi Türkiye yapan değerler - Roni Margulies

20 Şubat 2013 01:24  

 

Türkiye’yi Türkiye yapan değerler - Roni Margulies

Genellikle sevgi ve huzurun hüküm sürdüğü memleketimiz pazartesi günü hareketli saatler yaşadı.

Türk milleti ellerinde bayraklar, sopalar ve taşlarla direnişe geçti.

Bütünü değilse de, en azından bilinçli, uyanık, vatanperver kesimi hareketlendi.

Durum vahimdi; hareketlenilmeyecek gibi değildi.

Bir gazetenin belirttiği gibi, “Türkiye’yi Türkiye yapan değerler ayaklar altında” idi.

“Ne hâle geldik!” diye manşetten gözyaşı dökmekte haklıydı gazete.

“Bayrağımızdan niye bu kadar utanıyorsunuz?” diye sitem etmekte haklıydı.

Yürek mi dayanır?

Bir yanda “Türk bayrağı açana gaz, su, dayak”. Öte yanda “Apo posteri açana hoşgörü, alkış”.

Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. Ve istikbal göklerdedir. Doğru, ama müdafaa henüz göklere ve vatan sathının bütününe yayılmış değil, Silivri ve Sinop’ta yoğunlaşmış durumda.

“Ne barışı be”

Silivri’de 25 CHP milletvekilinin de katılımıyla bir kahramanlık destanı yazılmış. Milletvekillerinden biri polis barikatının üzerinden genç bir kısrak gibi atlarken düşüp yaralanmış. Tam düşerken, kalbine doğru gelen düşman kurşunu sol üst cebinde taşıdığı Nutuk cildine saplanmış ve Mahmut Tanal mutlak bir ölümden kurtulmuş.

İkinci Kurtuluş Savaşı’mızın aynı gün gerçekleşen ikinci muharebesinde kahraman Sinop halkı Yunan polisinin biber gazını “Vız gelir kalleş gazınız bize!” diye bağıra bağıra solumuş, ama kesin zafere ulaşamamış. Vatan savunucuları Öğretmen Evi’ne sığınmış olan düşman güçlerini püskürtmeyi becerememiş.

Sinop’taki başarısızlık belli ki Kuvayı Milliye güçlerinin önemli bir kısmının Silivri’de Şeriatçı Avrupa Birliği’nin (ŞAB) elinde esir olmasından kaynaklanıyor.

Seferberlik Tetkik Kurulu’nun, Özel Harp Dairesi’nin, Ergenekon’un kahraman subaylarının bir kısmı cezaevinde olmasa, kuşkusuz Sinop’taki direnişçileri daha iyi örgütleyebilirler, bir iki bombanın patlamasını, biraz kan akmasını sağlayabilirlerdi. Ve böylece yüce Türk ulusunun ne idüğü belirsiz Kürt milliyetine teslim olmasını engelleyebilir, “barış” kisvesi altında vatanı satmaya çalışanlara hadlerini bildirirlerdi.

“Barış” da neymiş?

Türk milleti Mu kıtasından Orta Asya’ya ve oradan da tüm dünyaya yayılırken barışa barışa mı yayıldı?

Hayır! Bin kere hayır!

Savaşçı bir ulus, her ferdi asker doğan bir ulus barış teraneleriyle uyutulamaz.

Silivri’de CHP, Sinop’ta MHP ve her yerde ADD bu gerçeğin bilincinde olarak direniyor, direnecek.

Hükümet de Sinop’taki millî kahramanları engellemeyerek direnişe katkıda bulundu, sağolsunlar.

Türkiye kimlerindir?

Pazartesi günkü şahlanmanın verdiği coşku daha dinmemişken, gazetelerin birinde biraz moral bozan bir haber çıktı.

Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması”na göre, katılımcıların yüzde 54,8’i kendini “Türk” olarak tanımlamış.

Ne güzel!

Ama bir düşünün, demek ki 26 ilde 1000 kişinin katıldığı araştırmada “Kendinizi etnik olarak nasıl tanımlarsanız” sorusuna yüzde 45.2 “Türk” dışında başka bir cevap vermiş.

“Yalan!” diyeceksiniz. “Bunu yazan gazete Türk olamaz!” diyeceksiniz.

Ama baş sayfanın tepesinde “Türkiye Türklerindir” yazıyor. Bölücü bir gazete değil yani.

Eyvah ki eyvah!

Etnik Türkler birkaç gece yorgun düşse, az çiftleşse, azınlığa düşecekler! Türkiye kimlerindir, bilemeyeceğiz.

Bir de kamuoyu araştırması yayımlandı. Anlaşıldığı kadarıyla, yüzde 69,5 barış sürecini destekliyormuş.

Silivri ve Sinop kahramanları ellerini çabuk tutmazsa, barış sürecini bir an önce engellemezlerse, durum kötü. Türkiye’yi Türkiye yapan değerler ayaklar altına alınmak üzere.


ronmargulies@btinternet.com

Taraf

Son Güncelleme Tarihi: 22 Şubat 2013 12:39

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0