Seçim Demek Ýçin!

19 Mayýs 2018 11:18 / 1075 kez okundu!

 

 

Muktedir olarak Erdoðan ve partisi bu süreç içinde deneyebileceði / yapabileceði bütün þiddet yöntemlerini denediler. Ancak birbirleriyle büyük kavgalar edenler ancak yine birbirleriyle barýþmayý dener.

 

*****

 

Seçim Demek Ýçin!

 

Kimilerine göre adý “baskýn” olarak telaffuz edilse de en azýndan son bir yýldýr adeta baðýrarak “ben geliyorum” diyen bir erken seçim sürecine girdik.

Seçimin beklenen olmadýðýna hâla inanan / inanmak isteyenler varsa, dönüp “bir takým elbise”sine iddiaya tutuþan ve iddiasýnda ýsrar edip 24 Haziran tarihiyle kazanan Sýrrý Süreyya Önder’e baksýnlar derim. Belki “baskýn seçim” deme feveranýndan vazgeçerek siyasette “öngörüsüz” olmanýn nasýl hüsran yarattýðýný bir kez daha görmüþ olurlar kendi vicdanlarýnda derim.

Seçim sürecinin iki bileþeni var. Biri Cumhurbaþkanlýðý / Baþkanlýk seçimi. Diðeri ise yaygýn olarak eski jargona takýlýp milletvekilliði denilen, aslýnda seçimden sonra bir nevi “parlamento memurluðu”na dönüþecek olan vekillik sistemi.

Görünen o ki; cumhurbaþkanlýðý / baþkanlýk seçimi daha öne çýkan bir seçim süreci yaþanacak. Vekillik seçimi ise hayli gölgede kalacak.

Birileri sorabilir. Eh istenen bu deðil miydi? diye! Evet istenen tam da bu(ydu). Üstelik politikasýzlýðýn politik atmosferini yaþayan ülke sathý mailinde deðil salt, uluslararasý alanda da bu böyle.

Bir tarafta baþkanlýk moduna haylidir girmiþ olan Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan var. Diðer tarafta ise hâla “parlamanter sisteme” dönülme taahhütlerinde bulunan diðer Cumhurbaþkaný adaylarý.

Adaylardan biri içerde, Selahattin Demirtaþ, Abdullah Öcalan’ýn 2013 yýlýndaki mesajýnda “baþkanlýk sistemini tartýþabiliriz / tartýþmalýyýz” demesine raðmen, baþkanlýk sistemine karþýtlýk ya da destek üzerinden deðil! Baþkanlýðý ýsrarla isteyen ve o yolda önüne çýkaný tepeleyerek büyük gayretle yürüyen Recep Tayyip Erdoðan’ý “baþkan yaptýrtmama” üzerinden politika yaptý / yapýyor. Diðer adaylar da sanki bu kod üzerinden tarz-ý siyasetlerini belirlemiþler.

Sanýrým bu konuda geç de olsa o “baþkanlýk sistemini tartýþabiliriz” sözü üzerine bir kaç kelam etmekte yarar var.

Cumhuriyet reel politiðinin yüzüncü yýlýna beþ kalan demine baktýðýmýzda baþta Kürtler olmak üzere Türkiye Halklarý yürürlükte olan parlamenter sistemden pek bir hayýr görmediler. Ret ve inkâr politikalarý ile ülkede tekçi cumhuriyette her daim ýsrar edildi. Arada cumhuriyetin resmî ideolojisine raðmen yan yola sapan ve kimi “umut veren” cýlýz politik çýkýþlar zaman zaman yaþansa da sonuç alýnamadý, sonuç deðiþmedi...

Görünen o ki; uluslararasý güç iliþkileri açýsýndan baktýðýmýzda 2018 Haziran seçimleri yüz yýllýk parlamenter döneminin sancýlý kapanýþýna tanýklýk edecek gibi.

Ülke henüz hazýr olmasa da adýna baþkanlýk sistemi denen yapýya doðru hýzlý bir þekilde yürünüyor. Bugüne kadar tedavülde olan parlamenter sistem ise tarihin tozlu raflarýnda demokrasi kültürü konusunda pek de muteber olmayan ve dahi sicili de çok temiz olmayan yerini almýþ olacak / oluyor. Görünen bu...

Kýsa bir 24 Haziran öngörüsü de yapmak gerekirse; muhalif adaylar içinde mahpus olmasý nedeniyle en mazlum ve maðdur konumda olan Selahattin Demirtaþ’ýn seçim çalýþmalarýný yapýyor olamamasý seçimin meþruiyetine kýsmen gölge düþürüyor. Tutsak adayýn durumu seçimin meþruiyetini gölgelese de sonuç deðiþmiyor. Selahattin Demirtaþ’ýn bir önceki 2014 Cumhurbaþkanlýðý seçiminde aldýðý oy oranýný 2018 Haziran seçiminde egale etmesi  (yüzde 9.76) hatta bir miktar üzerine çýkmasý kendisi açýsýndan iki sonuç doðurabilir. Ya buraya kadar denir ve bu tarz siyasete nokta konulmuþ olur. Ya da farklý bir tarzla yeniden siyaset arenasýna dönüþüne vesile olur.

Diðer adaylar Muharrem Ýnce, Meral Akþener ve Temel Karamollaoðlu amiyane tabiriyle tam da Recep Tayyip Erdoðan’ýn diþine göre. Sipariþ verilseydi ancak bu denli siyaset kapasitesi düþük ve rakibinin belirlediði alanýn dýþýna çýkma becerileri olmayan adaylar ortaya çýkardý diye düþünmeden edemiyorum...

Bu açýdan baktýðýmýzda sanki ilk turda mevcut Cumhurbaþkaný Erdoðan seçimi kýl payý alýr gibi görünüyor. Olur da alamaz ve ikinci tura Muharrem Ýnce veya zayýf ihtimal Meral Akþener ile karþý karþýya kalýrsa yüzde elliden daha yüksek bir oy oraný ile Recep Tayyip Erdoðan yeni dönemin Baþkaný olur.

Kýzmayýn ama olasý ikinci turda Kürtlerin büyük çoðunluðu Ýnce ya da Akþener’den hangisi 2. tura kalýrsa birinden biri lehine tercih hakkýný kullanmayýp sandýk baþýna gitmez. Az sayýda sandýk baþýna giden Kürt seçmen de Erdoðan’a oy verir diye düþünüyorum.

Neden mi? Þu açýdan. Muharrem Ýnce reel cumhuriyetin saðdan sola bütün bileþenlerinin resmî cumhuriyet politikasýnýn çözümsüzlükte ýsrarýnýn baþat aktörü gibi duruyor. Meral Akþener’e ise doksanlý yýllarýn faili meçhullü yýllarýnýn hesabýný henüz vermediði kalýyor geriye. Her ikisi de Kürdün hanesinde sýnýfý geçemiyorlar.

Bu baptan hareketle olasý 2. turda Halklarýn Demokrasi Partisi eþbaþkaný Pervin Buldan’ýn siyaseten çok iddialý ve karþýlýðý olmayan 2. tura dair Kürt seçmeninin tercihinin ne olacaðý sözü anlamsýz kalýyor. Kürtlerin olasý 2. tur tercih kararý ülkede 24 Haziran’dan sonraki gidiþatýn anahtarý ya da belirleyicisi olacak gibi...

Peki o halde þu soru sorulabilir (mi). Hâli hazýrdaki Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn seçimin kazanma ihtimali hayli yüksek aktörü olarak 2015’den bu yana yaklaþýk olarak üç yýldýr Kürt coðrafyasýnda yaþanan / yaþatýlan büyük felakete raðmen mi tercih edilebileceði öngörüsü tuhaf deðil mi, diye.

Evet tuhaf belki! Ama neylersiniz ki; muktedir olarak Erdoðan ve partisi bu süreç içinde deneyebileceði / yapabileceði bütün þiddet yöntemlerini denediler. O denli kötü durumlar yaþandý ki, ne kelimelerle anlatýlýr ne de yazýlýnca anlamý olur. Yaþandý ve tanýk olundu.

Bu sebeple deðil mi ki; ancak birbirleriyle büyük kavgalar edenler ancak yine birbirleriyle barýþmayý zorlar / dener. Tarih, bunun ziyadesiyle örnekleriyle dolu ve yazýldý...

Ýþte benim Kürt coðrafyamýzdan gördüklerim, okuduklarým bunlar...

Bu yazýya Diyarbakýr göðünde Ankara uçaðýnda baþladým. Ýndikten sonra Ankara’da bir kafede bitirdim. Kafenin giriþ kapýsýnda ve benim oraya girip oturmama adeta davetiye çýkaran Kafka’nýn sözü asýlýydý: “Beyinlerimiz savaþsýn isterdim. Ama görüyorum ki siz silahsýzsýnýz...”.

 

Þeyhmus DÝKEN

19.05.2018

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.