HAKÝKAT, ALGI VE ÝSTANBUL SÖZLEÞMESÝ
26 Mart 2021 15:36 / 3070 kez okundu!
"Dil doðru bir þey söylemediði halde söylemiþ gibi yapar. Çünkü hayat hep dramatiktir. Yarýn da öyle olacaktýr. Sen iktidara gelince cennete filan kavuþmayacaðýz. Bunun nedeni henüz iyi bir rejimin bulunmamasý deðil insani yapýnýn kaosundan olsa gerek. Yani, devrim de aslýnda metafizikçinin sadece bir düþüdür. Devrimcilik yýllarýmýzda Hegel'e saygý duyarken asýl önderimiz "Her þey güzel olacak" deyip bir hayal kurgulayan Marx’tý."
***
HAKÝKAT, ALGI VE ÝSTANBUL SÖZLEÞMESÝ
Eski Ýzmir fotoðraflarýna bakýyorum ve duygu yoðunluðum artýyor, hüzünleniyorum. Altýndaki yorumlara bakýnca nostaljiden bile kötü bir siyaset yorumu çýkaran yaþýný baþýný almýþ Beyaz Türklerle hüznüm daha da artýyor. Her fotoðrafýn altýnda giyimleri modern kadýnlarý gösterip "50 yýl geri gitsek 100 yýl ileri gidilmiþ gibi olur", "O günlerde hayat ne kadar güzeldi. Þimdi batýyoruz." "Bunlar gidecek, her þey eskisi gibi güzel olacak" gibi yorumlarý sýralýyorlar.
Ýnsanlar çocukluk ve gençlik yýllarýný genellikle iyi ve güzel hatýrlarlar. Çünkü bu dönemlerimizde hayatýn trajik durumu hakkýnda bilgimiz yoktur. Yani gerçeklikten kopuðuzdur. Yaþlandýkça tecrübelenir ve hayatý, dolayýsýyla insaný daha iyi kavrarýz ve ölümle mesafemiz de kýsalýr. Bu bizde bir hayal kýrýklýðý yaratýr ve gençlik yýllarýmýzýn geçtiði sosyal, siyasal ortamý bir illüzyon gibi güzel olarak yorumlarýz. Oysa hayat hep dramatiktir. Bununla ilgili birçok roman ve ciddi makaleler vardýr. Mesela, benim gençlik yýllarým da Venüs ve Divan sinemalarýnýn olduðu 1971’lerde Küçükyalý civarýnda harika bir rüya gibi geçti. Oysa biz çocukluk halimizle dünyayý öyle görüyorduk. Ama o yýllarda Deniz Gezmiþler idam ediliyordu. Darbe sonrasý binlerce kiþi hapishanelerde iþkence görüyordu. Çocukluðumda ise baþbakanlar asýlýyordu. Kürtler ve tüm azýnlýklar üzerinde aðýr baskýlar vardý. Eþcinseller hayvan muamelesi görüyorlardý. Vietnam Savaþý ve ambargolarla dünya ateþ topu gibiydi. Ondan 15 sene önce de 50 milyon kiþi 2. Dünya Savaþý’nda katledilmiþti. 6 milyon Yahudi fýrýnlarda yakýlmýþtý ve hayatýn trajedisi hükmünü sürdürüyordu her zamanki gibi.
Mealen yazýyorum; Spinoza insanýn anlama kapasitesinin azaldýkça algý kapasitesinin artacaðýna vurgu yapar. Ve bugün artýk siyaset algýlar üzerinden yapýlýyor ve böyle bir dünyada yaþýyoruz. Artýk düþüncenin düþüncesi olan ve bir anlama kipi olan felsefe çok az etkili bir öðretidir. Mesela, Ýstanbul Sözleþmesi’nden mi çýktýn? Artýk sanki iktidar kadýnlarýn öldürülmesinden sorumlu tek kurumdur. Peki bu sözleþmeyi imzalayan Ýspanya’da da Türkiye kadar kadýn öldürülüyor desek, ya da Britanya, Çekya, Slovakya, Litvanya, Letonya, Bulgaristan, Macaristan, Rusya ve Ukrayna da bu sözleþmeyi imzalamadý desek ne denir? O zaman Wittgenstein’ýn dilin sýnýrlarý dünyanýn sýnýrlarý kadardýr sözü aklýmýza gelir. Elbette bizlerin bu sözleþmenin iptal edilmesini eleþtirme özgürlüðümüz vardýr. Muhafazakar bir partinin de bu sözleþmeyi eleþtirme ve iptal etme hakký vardýr. Çünkü muhafazakar kiþi ve kurumlarýn aile, devlet ve din ve ahlak üzerinden endiþeleri vardýr. Muhafazakar parti bu sözleþmede var olan klasik kadýn erkek rollerinin deðiþtirilmesi gerektiðine dair maddeyi eþcinsel evlilikler açýsýndan da deðerlendirip uygun bir madde olarak görmeyebilir ve bu da onun özgürlüðüdür. Dolayýsýyla, kadýn cinayetleri ile bu iptal meselesini eþitleyenler tarafýndan ahlak çiðnenmiþ olur. Nitekim öyle oluyor.
Hakikati arýyorsak, hakikat bu. Aristoteles "Partizanlar yurtseverlerden daha derinlikli görülür ama tek bir partizan türü yurtseverlerden daha derinliklidir ve o da erdem partizanlarýdýr" der.
Þuna artýk eminim ki T. Eagleton’ýn söylediði gibi kötülüðe yol açan düþmanlýk kendisini varoluþun karýþýk yapýsýndan kliþe dogmalar ve "her þey güzel olacak" gibi ucuz sloganlarla korur. Dil doðru bir þey söylemediði halde söylemiþ gibi yapar. Çünkü hayat hep dramatiktir. Yarýn da öyle olacaktýr. Sen iktidara gelince cennete filan kavuþmayacaðýz. Bunun nedeni henüz iyi bir rejimin bulunmamasý deðil insani yapýnýn kaosundan olsa gerek. Yani, devrim de aslýnda metafizikçinin sadece bir düþüdür. Devrimcilik yýllarýmýzda Hegel'e saygý duyarken asýl önderimiz "Her þey güzel olacak" deyip bir hayal kurgulayan Marx’tý. Marx bize göre ters duran Hegel’in felsefesini düzelterek ayaklarý üzerine oturtmuþtu. Ama þimdi anlýyoruz ki gerçekte ayaklarý üzerinde durma gayretindeki Hegel'in düþünce sistematiðini bir algýyla Marx baþ aþaðý çevirmiþ ve Sol bu hayalle yol alýr olmuþ.
Aslýnda ne iyimser olmanýn ne de kötümser olmanýn kendinde bir gerçekliði yoktur. Bu konuda Hegel ve Aristoteles’ten esinlenmiþ bir paragrafla yazýmý bitireyim.
Hayatýn pratik olgusunu ve zorunluluklarýný dikkate almayan bir hayal gücü, düþünce kudretinin gereklerini de yerine getiremez. Ýyimserliði ve kötümserliði, umutlu olmayý, ifrat ve tefrit, ve ölçülü olmak ve ihtiyatlýlýk dolayýmýnda bir ortak erdem olarak kabul ettiðimizde mevcut þartlarý dikkate alan bir amacýn iyisine doðru yönelmemiz mümkün hale gelebilir.
23 Mart 2021
Nihat ÜSTÜN
Son Güncelleme Tarihi: 26 Mart 2021 16:35