Kılıçdaroğlu'yla yeni bir CHP - Oral Çalışlar

19 Mayıs 2010 15:45  

 

Kılıçdaroğlu'yla yeni bir CHP - Oral Çalışlar

Deniz Baykal’ın siyaseten bittiği daha ilk günden belliydi. Kendisi bunu anlamak istemedi ve anlamsız bir şekilde eski usul yöntemlerini, oyunlarını ısrarla sürdürdü. Gemlenemez hırsı onu zor duruma düşürdü. Kendisine önerdiğimiz ‘izzeti ikbal ile gitme’ şansını da kaybetti.
Şimdi artık yeni bir CHP döneminin eşiğindeyiz. CHP’nin Deniz Baykal dışındaki önemli siyaset aktörlerinde büyük bir değişim söz konusu değil. Bildiğimiz isimlerin büyük bir kısmı, yeni dönemin de aktörleri olarak varlıklarını sürdürecekler. Ama CHP’nin buna rağmen büyük bir değişimin eşiğinde olduğu ortada.
Baykal önderliğindeki ana muhalefet partisi CHP’nin gerginlik siyasetlerinden Türkiye çok acı çekti. Baykal, 27 Nisan askeri muhtırasını kışkırtan, siyaseti Meclis dışına taşıyan, iktidar partisini seçim yoluyla yenemeyeceği ruh hali içinde Meclis’ten çıkan her kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götürerek siyasi hayatı kilitleyen bir profil çizdi. CHP’nin yeni başkanı olacak kişinin, Baykal’ın Türkiye’ye çektirdiği bu acıları dengeleyecek siyasetleri devreye sokup sokamayacağını hep birlikte göreceğiz.

***
CHP’de yaşanacağı öngörülen lider değişikliği, CHP’nin çok uzun bir dönemden beri gerçekleştirdiği belki de ilk ciddi imaj değişimi olacak...
Kılıçdaroğlu, sık sık Bülent Ecevit’le karşılaştırılan bir isim. Baykal’ı İsmet İnönü’ye, Kılıçdaroğlu’nu 1970’lerin başındaki Bülent Ecevit’e benzetmek herhalde abartılı bir benzetme olmaz. Bülent Ecevit, o yılların efsanevi genel başkanı İsmet İnönü’ye başkaldırırken, ‘devletçi’ geleneğe karşı ‘halkçı’ bir çıkış yapmıştı. Benzer bir değişim, Baykal-Kılıçdaroğlu ‘yer değiştirmesi’nde de söz konusu olabilir. Bununla birlikte, Kılıçdaroğlu’nun 1970’lerin değil 1990’ların sonunun ve 2000’lerin başının Ecevit’ine benzeyen davranış özellikleri göstermesi gibi bir riskin olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor.
Baykal ile Kılıçdaroğlu arasında hem kişilik açısından hem de siyaset yapma tarzı açısından ‘çıplak gözle’ bile görülebilen zıtlıklar var. Kılıçdaroğlu sakin, Baykal gergin, Kılıçdaroğlu toplumsal meselelerde daha duyarlı, Baykal daha mesafeli. Kılıçdaroğlu’nun kişiliği, adeta Baykal’ın kişiliğinin antitezi gibi.

***
Bugün Baykal’ın gitmesi için CHP’nin büyük kısmının ayağa kalkmış olması nın bir liderlik sorunundan çok daha fazlasına işaret ettiğini belirtmeye herhalde gerek yok. Baykal’a yalnızca kişisel zaafları nedeniyle değil, temsil ettiği siyasi misyon nedeniyle de ‘git’den diğini biliyoruz. Parti üst bürokrasisinden bazı isimlerin, hatta Baykal’ın en yakını olarak bilinen bazı kişilerin bile Baykal’ın gitmesini istedikleri gözden kaçmıyor. CHP’deki sorun Baykal’ın kişilik özelliklerinin çok ötesinde. O nedenle de Kılıçdaroğlu’nun Baykal’dan farklı kişiliği, CHP’deki değişim ihtiyacını karşılamak için tek başına yeterli değil. Kılıçdaroğlu’nun sadece kişiliğiyle değil her yönüyle farkını ortaya koyması gerekiyor.
Kılıçdaroğlu’nun barışçı ve sakin karakterinin siyasetini ne oranda belirleyeceğini kestirmek zor. Kılıçdaroğlu, gerginlikten değil, barışçılıktan ve uzlaşmacılıktan güç alan bir lider olmayı seçerse Baykal’a oranla büyük bir fark yaratabilir ve ‘öne çıkan’ bir lider profili çizebilir. Aşırı iyimserlik içine girerek ‘mutlaka böyle olacak’ diyemesek de, bu olasılığı önemsiyoruz. Kılıçdaroğlu’nun beklentilerimizi ne oranda karşılayacağını kesin olarak bilemesek de, onları karşılayabileceği olasılığını önemsemek zorundayız.
Kılıçdaroğlu’nun siyasi çizgisiyle Baykal’ın siyasi çizgisi arasında hem önemli benzerlikler hem önemli farklılıklar var. Biz ‘yapıcı’ yaklaşarak farklara odaklanalım: Örneğin, Kılıçdaroğlu, ‘Kürt sorunu’nda daha duyarlı olduğunu birkaç kez dile getirmiş ve bu açıklamaları, gerginlik yanlısı Baykal tarafından iyi karşılanmamış, eleştirilmişti. Kılıçdaroğlu, Batman’da, birkaç ay önce, “Toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa ‘evet’ deriz” demişti. Deniz Baykal, ona şöyle bir karşılık vermişti: “Af konusunu gündeme getirmek ve buradan bir arayışa girmek doğru değil, terörle mücadele ülkenin temel önceliği.”
Onur Öymen gibi, CHP’nin ‘geleneksel egemen kliği’ni oluşturan ‘devletçi’, muhafazakâr, içe kapanmacı siyasetçilerin bir bölümünün Baykal’ın yanında kalmalarıysa, yaşanan sürecin bir diğer incelemeye değer boyutu. Onur Öymen, Dersim katliamını meşru gören konuşmayı yaptığında ona tepki gösteren ve istifasını isteyen isim Kemal Kılıçdaroğlu olmuştu. Baykal, Öymen’e destek çıkarak kader ortaklığını göstermişti.

***
‘Artık CHP’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ demek için henüz erken olabilir. CHP’de bundan sonra neler gelişeceğini tam olarak öngörmek elbette zor, ama eskisinden farklı şeylerle karşılaşacağımız açık.
CHP, bu kurultayıyla yeni bir dönemeci geçecek ve yeni bir lidere kavuşacak. Bu değişim, CHP’de, şu an kafamızda canlandırdıklarımızın ötesine geçen değişimlere yol açabilir. Farklı bir yaklaşım ve üslup CHP’ye egemen olabilir. Tabii, lider değişikliği, CHP’de yeterince köklü bir değişim yaşanması için yeterli olmayabilir de. Ne olursa olsun, Baykal’ın gidişi ve Kılıçdaroğlu’nun (büyük ihtimalle gerçekleşecek olan) gelişi, başlı başına çok önemli bir olay olarak görülmeli.


Oral Çalışlar/Radikal

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0