KCK eylemsizlik sürecini 2011 Genel Seçimlerine dek uzattı

01 Kasım 2010 15:25  

 

KCK eylemsizlik sürecini 2011 Genel Seçimlerine dek uzattı

Koma Ciwaken Kurdistan (KCK) / 'Kürdistan Topluluklar Birliği' Yürütme Konseyi Başkanlığı, 31 Ekim’de sona eren eylemsizlik sürecini 2011 genel seçimlerine kadar uzattıklarını açıkladı.

KCK, “Sürecin kesin bir ateşkese dönüşmesi için Türk devletinin de ateşkese her bakımdan uyması bir zorunluluktur” dedi. KCK açıklamasında barış için 5 adımlık bir öneri paketi de sundu. Pakette, seçim barajının düşürülmesi ve Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması gibi talepler yer alıyor. Açıklamada ABD ve AB'ye de çağrıda bulunularak, süreci doğru anlamaları gerektiği vurgusu yapıldı. KCK Yürütme Konseyi'nin yaptığı bir diğer açıklamada ise, dün Taksim'de gerçekleşen intihar eylemine değinilerek, "bu süreçte böyle bir eylemi kendilerinin yapmalarının mümkünatı olmadığı belirtildi."Mücadelemiz önemli ve tarihi bir sürece girmiş bulunmaktadır. Önderliğimizin çağrısı üzerine geliştirilen eylemsizlik sürecinin zamanı dün 31 Ekim günü itibariyle bitmiştir. Hareketimizin yönetimi Önderliğimizin yeni çağrısı temelinde yoğun bir tartışma sürecini tamamlayarak bundan sonraki dönem için önemli ve tarihi bir adım atmanın hazırlığı içindeyken dün İstanbul Taksim'de bir intihar eylemi gerçekleşmiştir. Hareketimizin eylemsizlik sürecini uzatma kararını aldığı, barış ve demokratik çözüm için tarihi bir adıma hazırlandığı günde bizim böyle bir eylemi düzenlememizin mümkünatı yoktur... Kaldı ki, sivil insanların zarar görebileceği böylesi eylem biçimleri Hareketimizin tarzı olamaz" denildi. KCK'nın eylemsizlik kararını uzattığına ilişkin açıklaması şöyle:

KCK Yürütme Konseyi, eylemsizliğe ilişkin beklenen açıklamasını yaptı. KCK 13 Ağustos’ta başlayan ve 30 Eylül’de bir ay süreyle uzatılan eylemsizliği, yeniden uzatma kararı aldı. KCK açıklamasında eylemsizliğin kalıcı barışa evrilmesi için beş adım sıraladı.

KCK’nin açıklaması şöyle:

“Türkiye ‘de Kürt sorunun çözümü bugün çok önemli bir sürece girmiş bulunmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Türk devleti, Kürt sorununu şiddet ve bastırma yoluyla çözmeyi esas aldı. Son 30 yıldan bu yana Önder Apo’nun önderliğindeki çağdaş Kürt isyanını, Türk devleti uluslar arası ve bölgesel güçlerin desteğini de arkasına alarak şiddet yöntemiyle çözmek istedi. Bunun için tüm olanaklarını seferber etti.

"18 YILDIR CİDDİ BİR ÇABA SERGİLENMEDİ"

Ancak Kürt halkının zindanlarda ve dışarıda gelişen mücadelesi 15 Ağustos atılımıyla yeni bir düzey kazanarak büyük bir yükselişi yaşadı ve toplumsal bir harekete dönüştü. Buna karşı gerçekleşen uluslar arası komplo gerçeği ve direniş süreci boyutlandı. Özellikle son 2-3 yılda yüksek teknolojiye dayalı gelişen çok kapsamlı operasyonlara rağmen direniş hareketi askeri ve siyasi sahada önemli başarılar kazandı. Bütün bu gelişmeler Kürt sorunun çözümünde baskı ve şiddetin bir çözüm biçimi olamayacağını açıkça ortaya koydu ve ispatladı.

Sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümü için Kürt halk Önderliği 18 yıldan bu yana ciddi bir çaba sergiledi. İmralı sürecinde de bu çabalarını daha da derinleştirdi ve somutlaştırdı. Özellikle son aylarda hareketimizin önderliği Abdullah Öcalan’la devletin geliştirdiği diyalogların bir nitelik kazanması sonucu, Hareketimiz 13 Ağustos 2010 tarihi itibarıyla tek taraflı eylemsizlik kararını ilan etti. Belirlenen bu sürenin bitmesinin ardından Hareketimiz bir kez daha 31 Ekim’e kadar süreci uzattığını bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.

"KALICI BARIŞ İÇİN BEŞ ADIM"

Sürecin kalıcılaşması ve gerçek anlamda demokratik çözüm ve barışa dönüşmesi için yaptığımız açıklamalarda devletin atması gereken adımları da belirtmiştik. Bu adımlar;

» 1- Askeri ve siyasi alanlara dönük operasyonların durdurulması,

» 2- Haksız yere tutuklanana Kürt siyasetçilerinin serbest bırakılması,

» 3- Önder Apo’nun sürece aktif olarak katılmasının önünün açılması ve yürütülen diyalogun müzakere düzeyine çıkarılması,

» 4- Sürecin ilerlemesi için anayasa ve hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulması,

» 5- Dünyanın hiçbir yerinde olmayan yüzde 10 seçim barajının kaldırılması..

"GÜVEN VERİCİ HİÇBİR ADIM ATILMADI"

Üzerinden iki buçuk aya yakın bir zaman geçmesine rağmen AKP hükümeti ileri sürdürdüğümüz bu hususlarda ciddi ve güven verici herhangi bir adım atmış değildir. Askeri operasyonlarda eskiye oranla bir azalma olsa da esasta devam etmiş, siyasi alana dönük baskı ve tutuklamalar ise durdurulmamış, tutuklananlar da serbest bırakılmamıştır. İleri sürdüğümüz diğer hususlar da yerine getirilmezken bu dönemde kayda değer tek gelişme Önderliğimizle diyalogların sürdürülmesi olmuştur. Buna karşılık eylemsizlik ortamı, referandumun olumlu koşullarda yapılmasını sağlarken, devlet ve hükümet buna doğru yaklaşmayıp daha çok siyasi çıkar sağlamayı esas almıştır.

Eylemsizlik süresi boyunca yaşanan tüm gelişmeleri değerlendiren Önderliğimiz ve Hareketimiz, -her ne kadar AKP hükümeti ciddi ve olumlu bir karşılık vermemiş olsa da- sorunun giderek gündeme oturması, kamuoyunda tartışılması ve bazı çevreler ile devlet içindeki bir kesimin diyalog ve çözüm eğiliminde olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiştir. Önderliğimiz bu eğilimi cesaretlendirmek, güç vermek, hükümette ve parlamentoda çözüm zihniyetini geliştirmek için eylemsizlik sürecini uzatmaya dönük Hareketimize kapsamlı bir mesaj iletmiştir.

2011 GENEL SEÇİMLERİNE KADAR EYLEMSİZLİK

Yönetimimiz bunu değerlendirerek Önderliğimizin görüş ve perspektiflerini yerinde bulmuştur. Hareketimizin yönetimi, AKP hükümetinin gerçek demokratik bir çözüme açık olmayan zihniyet ve üslubuna rağmen, demokratik çözüm sürecini dayatmak ve Türkiye’nin önündeki parlamento seçimlerinin sağlıklı geçmesi için, halklarımıza karşı duyduğumuz sorumluluğun bir gereği olarak bu tarihten itibaren 2011 genel seçimlerine kadar eylemsizliğin sürdürülmesine karar vermiştir.

Bu süreç boyunca gerilla güçlerimiz herhangi bir askeri eylem yapmayacaktır. Tüm güçlerimiz buna kesin bir biçimde tam uyacaktır. Ancak güçlerimiz imha saldırıları karşısında savunması için gerekli pozisyonu alacak ve misilleme hakkını kullanacaktır.

"KESİN BİR ATEŞKES İÇİN TÜRK DEVLETİ DE ATEŞKESE HER BAKIMDAN UYMALI"

Şurası çok açık ki, bundan sonra çatışmaların olmaması, karşılıklı can kayıplarının yaşanmaması için devlet güçlerinin de siyasi ve askeri alanlara dönük operasyon yapmaması ve gerginliği arttıracak baskıcı uygulamalara son vermesi gerekmektedir. Sürecin kesin bir ateşkese dönüşmesi için Türk devletinin de ateşkese her bakımdan uyması bir zorunluluktur. Eylemsizlik durumunu zorlayan koşulların dayatılması halinde yönetimimiz toplanarak sürecin gidişatı hakkında yeniden durum değerlendirmesi yapacaktır.

Bu kararımızla, Önderlik ve Hareket olarak Kürt sorununda barışçıl çözümün gelişmesi, demokratik Türkiye- özerk Kürdistan perspektifi temelinde sürecin derinleşmesi için üzerimize düşeni yapmış bulunuyoruz. Bunun karşılığında devlet ve AKP hükümetinin de sorumluluklarına sahip çıkması ve yukarıda ifade ettiğimiz çerçevede yapıcı, güven verici çözümleyici adımları atması kesinlikle gereklidir.

"İMRALI’DAKİ DİYALOG MÜZAKERE DÜZEYİNDE GELİŞMELİ"

Sürecin ilerlemesi için biz Hareket olarak devletin, İmralı’da sürdürdüğü diyaloğun müzakere düzeyinde gelişmesini önemli görüyoruz. Bununla birlikte KCK davası adı altında aslı olmayan iddialara dayalı hazırlanan bir senaryoyla Kürt demokratik örgütlenmesinin ve siyasi temsilcilerinin tasfiyesini hedefleyen bu siyasi davanın sonuçları da bizim için önem taşıyacaktır.

Bu çerçevede Kürt sorununda kalıcı çözümün gerçekleşmesi ve silahların tümden devre dışı bırakılması, gönüllü birlik ve toplumsal uzlaşının hayata geçmesi için tüm ilgili çevrelerin bu tarihi süreçte üzerine düşen sorumlulukların gereğini yerine getirmesi önemli bir görev durumundadır.

Bu temelde AKP hükümetinin Türkiye açısından hayati bir sorun olan Kürt sorununun çözümüne taktik ve seçim hesaplarıyla yaklaşmaması gerekmektedir. Hareketimizin barışa büyük bir şans tanıdığına inandığımız bu sorumlu ve iyi niyetli yaklaşımımızı istismar etmemesi Türkiye’nin geleceği açısından önem taşımaktadır.

"BU EYLEMSİZLİK SÜRECİNİ EN GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ DÖNEMDE BAŞLATTIK"

Unutulmamalı ki, tek taraflı olarak fedakarlık temelinde geliştirdiğimiz bu eylemsizlik ve barış sürec i hareketimizin en güçlü olduğu bir dönemde yapılmaktadır. Bu açıdan hiç kimse, bu sorumlu tutumumuzu bazı dış ve iç koşullara yorumlayarak bir zayıflık ve zafiyet durumu gibi görmemelidir. Bu hesap çerçevesinde yaklaşanlar kesinlikle yanılacak ve tarih karşısında mahcup ve mahkum olacaklardır. Hareketimizin dayandığı mevziler, Kürdistan’ın dört parçasında ulaştığı toplumsallaşma düzeyi, kazandığı moralizasyon, sahip olduğu tecrübe ve yetenek kapsamlı bir direnişi yıllarca geliştirebilecek güçtedir.

"ABD VE AB BARIŞÇIL SÜRECİ DOĞRU ANLAMALI"

Barışçıl bir süreç, Türkiye’ye her bakımdan kazandıracağı gibi Ortadoğu demokrasisine ve istikrarına büyük bir hizmet sunacaktır. Bu açıdan başta ABD ve AB olmak üzere uluslar arası ve bölgesel tüm güçleri sorumlu yaklaşarak Hareketimizin geliştirdiği barışçıl süreci doğru anlamaya,barış bir sürecin gelişmesi için çaba göstermeye ve Kürt halkına karşı inkar ve şiddet politikalarını desteklememeye çağırıyoruz.

Türkiye’de barıştan ve demokrasiden yana olan tüm kesimleri aydın, yazar çevreleri, sol-sosyalist kesimleri, sivil toplum örgütlerini, samimi İslami çevreleri, tüm Alevi halkımızı, halkların birliğinden yana olan bütün kesimleri barışçıl demokratik bir sürecin gelişmesi için çaba harcamaya çağırıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana geliştirilen ve büyük trajedilere neden olan inkar ve imha siyasetine karşı durmaya ve Kürt halkının doğal haklarını elde etmesi temelinde birlik ve kardeşliği savunmaya çağırıyoruz.

KCK'DAN ÇAĞRI

Kürdistan’ın tüm parçalarındaki yurtsever-demokratik siyasi güçleri, kurum, kuruluşları ve şahsiyetleri bu sürecin arkasında durmaya, egemen devletlerin tasfiyeci politikalarına umut vermeden ulusal demokratik birliği geliştiren bir tutum almaya çağırıyoruz.

Yurtsever yiğit halkımız, onurlu barış ve demokratik çözümün mücadele ve emekle yaratılacağını unutmadan dönemin gereklerine göre katılım sağlaması gerekmektedir. Bu önemli dönemde yurtsever Kürdistan halkını, tüm demokratik kurum, kuruluşları ve siyasi partileri birlik ruhuyla dayanışma içerisinde demokratik siyasal mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. Dönem, demokratik özerkliğin inşa ve çözümü yaratma dönemidir.

Halkımız, büyük bir emek ve can pahasına kazanılan mevzi ve değerlerine sahip çıkma temelinde iradeli duruşunu sürdürerek toplumsal mücadelesini yükseltmeli, haksızlıklara karşı demokratik tepkilerini ortaya koyarak sürece sahip çıkmalıdır.

Bu temelde tüm mücadele güçlerini ve değerli halkımızı özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha fazla sahiplenmeye, kahraman şehitlerimizin ve Önderliğimizin çizgisinde daha kararlı durmaya çağırıyoruz...” (ANF NEWS AGENCY)


Sesonline.net


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0