Kamuoyunda tartışılan BDP, DSİP, Has Parti, EDP seçim ittifakı mümkün mü?

26 Ocak 2011 13:12  

 

Kamuoyunda tartışılan BDP, DSİP, Has Parti, EDP seçim ittifakı mümkün mü?

Türkiye, şimdiden Haziran 2011'de gerçekleşecek Genel Seçim atmosferine girdi. Seçim öncesi, siyasi partiler bir yandan hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan da çeşitli işbirliği ve güçbirliği çalışmaları yürütüyor. Temsiliyetin önünde büyük bir engel olarak duran seçimlerde uygulanan 'yüzde 10 seçim barajı' yine 'bağımsız adaylık' ve güçbirliği girişimlerini gündeme getirdi.

Haftalık 'Sosyalist İşçi' gazetesi 25 Ocak 2011 tarihli 407. sayısında, kamuoyunda bazı aydın, yazar ve düşünürlerin tartışmaya başladığı 'demokratik güçbirliği' önerileri arasında yer alan BDP, DSİP, Has Parti ve EDP seçim ittifakı konusunu, kapak konusu yaptı. Gazetenin konu hakkında görüşüne başvurduğu Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Genel Başkanı Doğan Tarkan yaptığı değerlendirmede, "BDP, DSİP, Has Parti, EDP ve solun özgürlükçü kesimlerini kapsayacak 'güç birliği' düşüncesi bana da uygun geliyor. DSİP, bu konuyu, yetkili organlarında ele alacak ve tartışacak" dedi. "Haziran ayında yapılacak seçimlerde Kürt sorununda barışçı, demokratik bir çözümden yana olanları, Alevileri, kadınları, LGBTT bireyleri, sosyal demokratları, sosyalistleri, gençleri ve emeklileri, işçileri ve yoksulları birleştirecek bir demokratik güçbirliği son derece önemlidir" diyen Tarkan'ın konuya yaklaşımı şöyle:

Demokrasi ve özgürlük taleplerine karşı saldırganlaşan, asgari ücreti açlık sınırının altında bırakıp TÜSİAD'la anlaşan 8 yıllık hükümet partisi AKP, varlığıyla AKP'yi güçlendiren Ergenekon'un avukatlığını üstlenen devlet partisi CHP, Donanma'da ele geçirilen yeni belgelerin gösterdiği gibi bugün hâlâ darbe peşinde koşan Ergenekon. Sağcı seçim kampanyalarına çoktan başlayan bu güçler köhnemiş düzeni savunuyor.

Barış, demokrasi ve özgürlük isteyenler Haziran ayında gerçekleşecek genel seçimlerde ne yapacak? AKP'ye, CHP'ye, Ergenekon'a karşı hangi siyasal güçler ve dinamikler karşı koyabilir? Sokaktan başlayıp sandığa damgasına vuracak bir Demokratik Güçbirliği mümkün mü?

Haftalık Sosyalist İşçi gazetesine genel seçimler hakkında değerlendirmelerde bulunan Doğan Tarkan şunları söyledi:

"Haziran ayında yapılacak seçimlerde Kürt sorununda barışçı, demokratik bir çözümden yana olanları, Alevileri, kadınları, LGBTT bireyleri, sosyal demokratları, sosyalistleri, gençleri ve emeklileri, işçileri ve yoksulları birleştirecek bir demokratik güçbirliği son derece önemlidir.

Bugün bu hedef etrafında birleşebilecek güçler vardır. Kürt hareketinin örgütü BDP ve anayasa için yapılan halk oylamasında "Yetmez ama Evet" oyu veren kitle ve bu kampanyayı sürdüren siyasal güçler bu yeteneğe sahiptir.

Kürdistan'da "boykot", Batı'da ise "Yetmez ama Evet" tutumuyla, boykot tutumunu alan bazı kurumlar yeni bir özgürlükçü anayasa istediler. Bu güçler Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir çözüm istiyorlar, Kürt kimliğinin anayasada tanınmasını talep ediyorlar.

Bu güçlerin oluşturduğu 'Özgürlük İstiyoruz' kampanyası şimdiden mücadeleye başladı. Bu mücadeleyi çok daha yaygın bir biçimde örgütlemeliyiz.

Kemalizmin, darbecilerin atacak hiçbir 'barutu' kalmadı diye düşünmek yanlış olur. Balyoz darbe planıyla ilgili yeni belgeler bunu gösteriyor.

Öte yandan AKP her geçen gün demokrasi ve özgürlük taleplerine daha fazla öfkeleniyor. BDP'li tutuklularla ilgili açıklamaları daha da şahin bir politika izleyeceklerinin işaretini veriyor.

CHP ise; bambaşka bir alem. Ergenekon sanıklarına, darbeseverlere selam yolluyor, işverenleri partinin önde gelen yetkilileri haline getiriyor.

Bu yüzden, bugünden ortaya serilecek özgürlükçü bir anayasa yönünde güçlü bir basınç oluşturmak çok önemli. Değiştirilemez maddeleri olmayan, Kürt halkının ulusal varlığının tanındığını göreceği bir anayasa. Tüm ezilenlerin çıkarlarının güvence altına alınacağı bir anayasa tartışması ve kampanyası ve bu taleplerin gelecek meclise yansıtılması çok önemli.

Bu anayasayı seçim sonrasına bile ertelenmeden şimdi gündeme gelmesi için mücadele edilebilir. Bugünlerde bir grup aydının açtığı tartışması olan BDP, DSİP, Has Parti, EDP ve solun özgürlükçü kesimlerini kapsayacak 'güç birliği' düşüncesi bana da uygun geliyor.
DSİP bu konuyu, yetkili organlarında ele alacak ve tartışacak..."

NE DEMİŞLERDİ?

BDP, DSİP, Has Parti, EDP güç birliği konusunda Taraf gazetesi Genel yayın Yönetmeni Ahmet Altan 23 Ocak 2011 günü yayınladığı 'Zavallı CHP ve başka bir parti' başlıklı değerlendirme yazısında şöyle demişti:

"Bugün Türkiye’de, bütün “ezilenlerin” haklarını savunan, Kemalist düzenin yarattığı acıları bitirmeyi öneren, devletin baskısı altında ezilen bütün “mazlumların” sözcülüğüne soyunan, bütün toplumu kucaklayacak bir “demokrasi ve özgürlüğü” vaat eden bir parti yok.

Hâlbuki siyasette bunun için büyük bir olanak var. Muhafazakârların, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların dertleri aynı, dertlerinin çaresi de aynı.

Herkesin eşit olduğu mutlak ve tavizsiz bir demokrasi.

Bunu nasıl bir partinin yapabileceğini, AKP ile CHP’yi bir yana bırakarak düşünürsek, somut bir örnekle görebiliriz neye ihtiyacımız olduğunu.

Has Parti’nin, BDP’nin, EDP’nin ve DSİP’in biraraya geldiğini farzedin.

Her biri bir başka kitleyi temsil eden bu partiler, sadece kendi kitleleri için değil, bütün toplum için “ortak” isteklerini ortaya koysunlar, muhafazakârları, Kürtleri, Alevileri, solcuları birlikte savunsunlar, bu “mağdurların” acılarını dindirmeye aday olsunlar, hakları “parça parça” değil bir “bütün” olarak istesinler, askerî vesayete karşı çıksınlar, barışın önünü açsınlar, Avrupa Birliği için reformları desteklesinler, yeni bir anayasayı topluma sunsunlar, “bana benzemeyen benim hayatıma müdahale edecek” endişesini bitirsinler..."

Taraf Gazetesi'ndeki köşesinde, 22 Ocak 2011 tarihli 'Kutuplaşma, fanatizm ve demokrasi' başlıklı yazısında Erol Katırcıoğlu da şu değerlendirmeleri yapmıştı:

"Bugün siyasette çok fazla yer almıyor olabilir bu yeni “demokrat” siyaset. Ama içinde her kesimden insanların varolduğu yeni bir siyasi talep olarak her geçen gün büyüyor. Bugün Ziya Halis’in Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP), Numan Kurtulmuş’un Halkın Sesi Partisi (HAS), Doğan Tarkan’ın Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) gibi partiler özlerinde farklılıklarla birlikte yaşama düşüncesi üzerinden örgütlenmiş partiler. Bence önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yükselen yeni demokrat siyasetinin de partileri onlar olacaklar.

Burada devletin baskısı azaldıkça böyle bir siyaset içinde yer alabilecek Selahattin Demirtaş’ın BDP’sini de doğrusu saymak gerek. Çünkü devlet baskısı azaldıkça özgürlükler geliştikçe BDP’nin de Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayan, kendini orada tanımlayan bir parti olacağı açık..."


FOTOĞRAF: KCK duruşması sırasında Diyarbakır'da gerçekleşen gösteriden... (13 Ocak 2011)



Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0