Kalıcı Barış Ancak 'Anayasal Vatandaşlık'la Mümkün

22 Ağustos 2010 00:25  

 

Kalıcı Barış Ancak 'Anayasal Vatandaşlık'la Mümkün

Prof. Dr. Ergil, PKK'nin eylemsizlik kararını değerlendirirken, "Müzakere ve uzlaşma zemini için bütün siyasi kesimlerin destekçilerini şuna ikna etmesi gerek: Kürtlerin talepleri şiddetle gerçekleşmeyecek. PKK de yok olmayacak, siyasal bir partiye dönüşecek ve herkes buna katlanmak zorunda" diyor.

Siyasetbilimci ve sosyolog Prof. Dr. Doğu Ergil, PKK'nin 20 Eylül'e kadar ateşkes ilan etmiş olmasını "Türkiye halklarının siyasi birliğini ispat edip demokratikleşmesi için önemli bir fırsat" olarak değerlendiriyor.

Kararı "zamanın ve zeminin gereği" olarak nitelendiren Ergil, "PKK, eylemi ve silahlı bir örgüt olarak zamana ve zemine uymayan bir örgüte dönüştü" diyor ve ekliyor:

"Terörizm bir siyaset yapma biçimidir. PKK'nin siyasal hedefi başta bağımsız Kürdistan'dı, yöntem ve amaç birbirini tutuyordu. Ama hedef demokratik cumhuriyet ve birlikte yaşamaksa yöntem değişikliği gerekiyor. PKK de, tabanı da bunun farkında."

"Sürecin iyi yönetilmesi gerek"
Türkiye'de geniş toplumsal kesimlerin iç barış istediğini vurgulayan Ergil, "Bundan sonrası ciddi bir liderlik işi, sürecin iyi yönetilmesi, müzakere ve uzlaşma zemininin yaratılması gerek" diyor.

"Siyasetin şiddetten arınması için olağan siyaset yollarına başvurulmalı. Bu da ancak demokratik uzlaşmaya bağlı yeni bir anayasa ve anayasal vatandaşlık ilkesi etrafında mümkün. Bunu yapmazsak ne ulus olabilir ne de demokratikleşebiliriz."

"Etnik temelli tanımlamanın ötesine geçecek bir yurttaşlık tanımına ihtiyaç var"
Çözüm için sorunun doğru teşhis edilmesi gerektiğini belirten Ergil, "Bu ülkede devletin kendilerine hizmet etmek için değil, tahakküm etmek ve kendilerini yok etmek için olduğuna inanan kesimler var" diyor. AKP iktidarıyla dinsel eğilimli kesimlerin sisteme entegre edildiğini, Kürtlerinse henüz sistem dışında bulunduğunu söylüyor.

Ergil'e göre, bu nedenle etnik temelli tanımlamanın ötesine geçecek bir yurttaşlık tanımına ihtiyaç duyuluyor. Ancak bundan sonra, Kürtlerin de kendilerini sistemin eşit üyeleri olarak hissetmeye başlayacaklarını, sorunların, beklentilerin ortaklaşacağını anlatıyor.

Türkleri de Kürtleri de "uzlaşma"ya ikna etmek gerek
Ergil, çözümü "Kürtlere baş eğdirmek, onları sessizleştirmek" olarak algılayan kesimlerin varlığına dikkat çekiyor. Çözüm için "liderlik" ve "iyi yönetim" bu noktada devreye giriyor.

"Müzakere ve uzlaşma zemininin yaratılması için bütün siyasi kesimlerin destekçilerini şuna ikna etmesi gerekiyor: Kürtlerin talepleri şiddetle gerçekleşmeyecek. PKK de yok olmayacak, siyasal bir partiye dönüşecek ve herkes buna katlanmak zorunda" diyor.

"Demokratik özerklik insanları ürkütür"
Ergil, "demokratik özerklik" önerilerini ise "Demokratik düzende çok olağan, ancak yapısal ve siyasal zemini hazırlanmadan demokratik özerklik talep etmek insanları ürkütüp çözüme sekte vurabilir. Kürtlerin, öncelikle tartışılması gereken başka haklı talepleri var" diyor ve ekliyor:

"Barajın düşmesi, Seçim ve Siyasal Partiler Yasalarının değişmesi, KCK operasyonlarıyla tutuklananların durumunun gözden geçirilmesi gibi... Bu düzeydeki bir sorun, ancak sorumlunun çözüme katılmasıyla çözülebilir. Siz o cenahtan olduğunu bildiğiniz herkesi, silah kullanmadığını ve kullanmayacağını bildiğiniz halde tutuklarsanız, çözümsüzlüğü hazırlıyorsunuz demektir."

Bianet

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0