İzmir - Yılmaz Özdil/Hürriyet

15 Mart 2009 18:17  

 

İzmir - Yılmaz Özdil/Hürriyet

Türkiye'den sıkıldığım zaman izmir'e giderim ben.

Simİte gevrek deriz biz. . .

Çekirdeğe çiğdem.

Kordon elektrik aleti değildir.

Kumru da kuş değildir bizim için. . .

Yengen'i yeriz.

Sen sigorta dersin. . . Biz asfalya deriz.

Uzatmayız. . . Gidiyom geliyom deriz.

Domates dediğin, domat işte.

Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. Bi oturuşta 60'ar 80'er midye yeriz, istifno severiz, cibez'e bayılırız; gece 3-4gibi boyoz'a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! Boş lafa karnımız toktur bu arada, tınşkadan teyyare gibi atasözlerimiz vardır.

Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı da tavlayamazsın ha. . . Canı çekerse, o seni tavlar! Liseye giden kızının erkek arkadaşının olması kasmaz babalan; kendilerinin de kız arkadaşı vardı lisede. . . Bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, İzmirli kadınlar alır kupayı. . . Erkekleriyle kahveye giderler çünkü. . . Şaşırdın di mi? Al buna da sasır, nargile içerler. . . Askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi çakar, bide duvardan yersin. . . Gönül Yazar'ız, Sezen Aksu'yuz; bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı deprem sanırdın kantosuna, Karantinalı Despina'yız. . . Sensin Varoş! Biz tenekeli mahallede bile el ele gezeriz.

"Erkeklerimiz de fena değildir hani. . . Detaya girmeyeyim, Ayhan Işık, Metin Oktay, Mustafa Denizli mesela, bi fikir verir sana. . . Ertuğrul Ozkök'ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütü atmış. . . Ayıptır söylemesi, Mahsun Kırmızıgül'le Alisan'ı ayırt edemeyiz biz.

Gülümseriz.

Enginarın başkentidir; İzmirlidir incir. Kazandibi hemşeri. . . 78 çeşit köftemiz olduğu için, McDonald's'ın bunalıma girdiği tek şehirdir. . . Zeytinyağı severiz, dünyanın en boktan durumuna bile düşsek, zeytinyağı gibi üste çıkmayı daha çok severiz. . . Sana ne birader, keyfimizin kâhyasıyız, yazlıklara gitmek için 8 şeritli otoyol yaptık; Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Karaburun, Çeşme, Öbür tarafta Dikili, Foça, çipurayız. . . Pak Bahadur'u özleriz. . . Durup dururken faytona bineriz, bi yere gitmeyiz aslında, öööle turlarız. . . Hava güzel, daralırız, okulu ekeriz. Mezun olduktan sonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zor bulursun İzmir'de.

Siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye Saat Kulesi'ne bakanı bulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasını kaldırmaz, birbirine sorar saati! Rahatızdır. . . Çocuklan Kemeraltı'da kaybederiz, alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta Kemeraltı Karakolu'ndan alırız. :. Ağlayıp zırlamak bi yana, çoğu dondurmayı bitirmediği için ayrılmak istemez karakoldan, iyi mi. . . Aceleye gelemeyiz! Bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 Ağustos saat 20'de tiyatro başlıyor. . . 20. 30'da geliriz. . . Sanatçılar da İzmirliyse, tiyatro zaten 21'de filan başlar. . . Uçak 6 saat rötar yapsın, istifimizi bozmayız, bizim için ekstra bira içme vesilesidir bu. . . Kuyruk olmaz, çünkü kuyruk varsa, İzmirli sıkılır, gider. Pratiktir. . . 201 sokağı bulduysan, yanındaki 202'dir. Tek tek isim vermeye üşeniriz.

35'imİz var.

35 buçuğumuz da var.

34 plaka gördük mü, kapışırız. . . Arkadan sirenleriyle isterse Cumhurbaşkanı gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz. 


Yılmaz Özdil'in yazısının devamı için lütfen tıklayınız:

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11212777&yazarid=249&tarih=2009-03-15

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0