2023 Yýlýnda Eðitimde Nerede Olmalýyýz?

11 Eylül 2024 15:44 / 5589 kez okundu!

 


2023 baþlýðýna takýlmayýn! 18 yýl önce yazdýðým yazý bugün hala anlamlýysa ben ne yapayým? Sorumlular sorumlu deðilse kimdir sorumlu? Türkiye Yüzyýlý için hamle yapacaksak belki de yeni eðitim müfredatýný dikkate almakla iþe baþlamalýyýz!

"2023 yýlý Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yýldönümünü kutlayacaðýmýz tarih. 18 yýl sonra çocuklarýmýz, bizim þu an çizeceðimiz çerçeveler içinde dans edecekler. Doðru iþ yaparsak harika, yanlýþ yaparsak sonuçlarý acýtýcý olacak."

 

-------

 
2023 yýlý Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yýldönümünü kutlayacaðýmýz tarih. 18 yýl sonra çocuklarýmýz, bizim þu an çizeceðimiz çerçeveler içinde dans edecekler. Doðru iþ yaparsak harika, yanlýþ yaparsak sonuçlarý acýtýcý olacak. Eðitim konusunda Ý. Mýsýrlýoðlu cesur reformlar öneriyor. Önerdiði her adým, toplumda bir kesimi ayaða kaldýracak nitelikte. Deðiþim eþiðindeki eðitim sistemimiz ve AB yolundaki Türkiye, bu konuda böylesi cesur önerilere kapý açmamýzý, üstüne tartýþmamýzý gerektiriyor. Umarýz dipsiz kuyulardan bir ses gelir bu sefer...

Eðitim Ýþini Bana Býraksalar…

Bizim çoktan seçmeli sýnavlý eðitim sistemiyle yetiþmiþ ve diplomasýný Ýþletme Fakültesi'nden henüz almýþ gence babasý gururla bakýp sorar:
- Oðlum, söyle bakalým, bizim ülkenin ekonomik kalkýnmasý nasýl saðlanýr?
Çocuk bir an için duraklar ve babasýna döner:
- Babacýðým, seçenekleri söylersen, arasýndan seçebilirim!

Bu fýkra, eðitim alanýnda içinde bulunduðumuz durumu ve nasýl bir insan tipi yetiþtirdiðimizi güzel anlatýyor. Yýllardýr buna güldük geçtik ama acaba aðlanacak noktada mýyýz? Yoksa yakýn geçmiþte dibe vurmuþ eðitim sistemimiz bir dönüþümün eþiðinde mi? Bu noktaya geliþte hem yýllardýr ülkemizde saðlanan olumlu ve olumsuz birikimin, hem dünyada yaþanan zihinsel ve teknolojik devrimin hem de AB'ye giriþ sürecimizin etkisi nedir, bunu iyi irdelemeliyiz. Sorun olan ise, eþiði atlamak için iktidar ya da muhalefetten çýkacak cesur reformcularýn henüz ufukta görünmemesi…

 

Ben bu yazýmla o cesur reformcularýn ortaya çýkýþýný kolaylaþtýrmak amacýný güdüyorum. Yýllarca yurt içinde ve yurt dýþýnda eðitim konusuna kafa yormuþ, bir dönem bu alanda aktif çalýþmýþ, üstelik Köy Enstitüsü mezunu bir babanýn oðlu olarak notlarýmýn ve yenilikçi kimi görüþlerimin iþe yaramasýný diliyorum. Önerilerimin bir biçimde yaþama geçmesi durumunda, eðitim ortamýmýzýn ve böylece yetiþecek insan kalitesinin, 2023 yýlýnda, bu günkünden daha kötü olmayacaðýndan eminim.

 


***
 
“Þu öðretmenler olmasa eðitimi ne güzel idare ederdim…”
 
Bir Milli Eðitim bakanýna ait ünlü sözü anýmsarsýnýz. Her söyleyen kiþi, bu sözün öðretmen düþmanlýðýyla eþdeðerde olduðunu belirtmeyi unutmaz. Söz konusu bakanýn kafasýndaki gerçek düþünceyi bilmiyorum. Ancak ben bu sözü çoðunluðun tersine yorumluyorum ve diyorum ki “öðretmenler olmasa eðitim ne güzel idare edilirdi…”
Þimdi sakin olalým ve tümcenin anlamýna, bilinenin tersinde bir yorum arayalým… Öðretmenlerin olmayýþý olsa olsa bir ütopya olurdu. Demek ki öðretmenler olacak. “Eðitimi idare etmek” dendiðine göre ise, bir ülkenin eðitim bakanlýðýndan söz edilmekte. Bir an için öðretmenlerin, bakanlýðýn denetiminde olmadýðýný düþünelim. Onlarýn devlet memuru olmadýklarýný ve örneðin okulunu bitiren mimar, mühendis ve doktorlar gibi “iþ aradýklarýný” düþünelim. Herkes kendisine nasýl iþ buluyorsa öðretmen diplomasý olanlar da öyle bulmalýdýr diyelim. “Devlete kapaðý atýp”, ömür boyu maaþa baðlanmak kiþi için epeyi yararlý olsa da akýl alýr bir iþ deðil!
Bu durumda ne olurdu? Diplomasýný alan öðretmen, çeþitli iþ bulma kaynaklarýný taramaya baþlardý. Ardýndan gelsin görüþmeler, gelsin “biz sizi ararýz”lar… Kolay deðil, herkes nasýl iþ buluyorsa öðretmen de öyle bulacak elbette. Sonuçta kiþi, mezun olduðu okula, sahip olduðu niteliklere, kalifikasyonlara baðlý olarak öne çýkmayý baþardý ve bir okul ile para, pul, haklar, tatiller vs. üzerine anlaþtý diyelim. Bu öðretmen süreç içinde devletin açtýðý ya denetlediði kurslara katýlarak, yeni sertifikalar alarak, mesleki becerilerini geliþtirerek kendisini yenileyebilir ve “piyasa deðerini” arttýrabilir. Okulundan memnun kalmazsa, baþka bir okuldaki baþka bir iþ için görüþmeler yapabilir. Böyle bir ortamda iyi eðitimli, kendini geliþtirmeyi hiç aksatmayan öðretmenlerin yüksek ücretlerle iþe girecekleri kesindir. Þu sýralarda devletin kariyer geliþtirme sýnavlarýna katýlmamak için binbir gerekçe sýralayarak bundan kaçmaya çalýþan geleneksel öðretmenleri anlamak mümkündür. Ancak önerdiðim sisteme gidiþin henüz ip uçlarý niteliðindeki bu adýmlardan sonsuza dek uzak kalmak mümkün deðildir.
Özet olarak yeni sistemde, öðretmenler okullarýný, okullar elemanlarýný “serbest rekabet” kurallarý dahilinde çalýþan “eðitim piyasasý”ndan bulacaklardýr. Þu an özel okullarýn yaptýðý gibi…

***

Bir ülkede, öðretmenlerin, hakimlerin ve gümrükçülerin parasý en yükseklerden olmalý çünkü…

“…Öðretmenliðimin 8. yýlýndayým. Büyük bir arzuyla baþladýðým bu iþten nefret etmeye baþladým. Eðitimcisini bu kadar aþaðýlayan bir ülke yoktur sanýrým dünya üzerinde..”

Ülkemiz, öðretmenlerine deðer verdiðini göstermek için önce onlarý deðerli kýlmalýdýr. Þöyle düþünelim… Yaþamda en kýymet verdiðimiz kiþiler kimlerdir? Elbette çocuklarýmýz çünkü onlar hem bizim hem ülkenin geleceðidir! Ancak sorun tam da burada baþlýyor. En kýymet verdiklerimizi yani çocuklarýmýzý, en kötü yapýlmýþ binalarda okumak üzere (depremleri ve kötü müteahhitleri düþünelim), en düþük puanlarla yüksek okullara girmiþ, çok kötü eðitilmiþ, en düþük ücretlerle yaþamaya mahkum edilmiþ kiþilere teslim ediyoruz. Kime? Öðretmenlere… Bir internet sitesinden aldýðým, çok da haksýz olmayan, belli ki gözü yaþlý yazýlmýþ yukarýdaki gibi satýrlarýn sahibi olan öðretmenlere…
Öðretmenlerimizin önemli bir bölümü, simge olmuþ bir anlatýmla söylersek, ikinci iþ olarak pazarda limon satmak ya da tanýnmadýðý bir semtte milli piyango satýcýlýðý yapmak durumunda býrakýlmýþ. Yaþamýnda bir kez baleye, operaya gidemeyen, bilgisayarý, interneti olmayan, herhangi bir edebiyat dergisine yýllýk aboneliði bulunmayan, günlük gazete almakta bile zorlanan bir öðretmenin; gözbebeðimiz olan çocuðumuza, ilköðretimden baþlayarak, ne verebileceðini düþünelim artýk!...
Uzun yýlar yaþadýðým Hollanda ve Almanya gibi ülkelerdeki sistem, acýklý biçimde bizdekinin tam tersidir. Öðretmenlik, bizdeki gibi sözde deðil, gerçekten “kutsal” kabul edilir ve bunun gereði yapýlýr. Yani öðretmen olmak, eðitimdeki en zor süreçlerden biridir… Eðitimci olmak için en istekli ve en baþarýlý gençler seçilir… Okullardaki eðitim süreçleri kendi sistemlerindeki sorunlarý taþýmakla birlikte, en geliþkin aþamadadýr… Okullarda gençler, sýradan “eðitmen” ya da “öðretmen” olarak deðil; “eðitim ortamlarý yaratan”, “yaratýlmýþ eðitim ortamlarýnda, öðrenmek isteyenlere, öðrencilere yol gösteren” kiþiler olarak yetiþtirilir. Böyle yetiþen eðitimciler için mesleki eðitim ve geliþtirme programlarý sunmak, sunulmasýný saðlamak ve baþarýlý olanlara sertifikalar vermek, verilmesini denetlemek eðitim bakanlýklarýnýn en baþta gelen görevleri arasýndadýr. Diploma sonrasýnda ise böyle yetiþmiþ öðretmenleri, belediyelere baðlý halk okullarý (dikkatinizi çekiyorum, devlet okullarý deðil, belediyelere baðlý halk okullarý çünkü devlet okul iþinden çekilmiþtir) ve özel okullar yüksek ücretlerle kapýþýrlar. Aldýklarý ücretler, kendilerine sunulan kiþisel geliþim olanaklarý ve nispeten uzun tatilleriyle, öðretmenlik genellikle buralarda baþ tacý mesleklerdendir. Böyle bir durumda da öðretmenler, internet çocuðu olarak yetiþmiþ öðrenciler karþýsýnda; þimdi bizde olduðu gibi hiçbir þeyden anlamayan, pýsýrýk, þamar oðlaný durumunda hiçbir zaman kalmýyorlar. Tersine kendine güvenli, öðrenciden hep en az bir adým önde, her konuda donanýmlý öðretmenler olarak onurlu bir görev yaptýklarýnýn bilincindeler. Týpký çok eskilerde ülkemizde de kýsa bir dönem olduðu gibi…

Hakimler ve gümrükçülerin neden yüksek ücret almalarý gerektiðini ise okuyucunun hayal gücüne býrakýyorum…
 
***
 
Eðitim alanýnda yeniden sýçrama saðlamaya çalýþýrken, Köy Enstitüleri konusundaki bilgisizliðimize son verebilirsek iyi olacak!
 
Köy Enstitüsü mezunu bir babanýn oðlu olarak, bu okulun bir köy çocuðu üstündeki kaldýraç etkisini yakýndan gördüðümü, yaþadýðýmý söyleyebilirim. Ancak toplumumuz bu okullar neden kuruldu, neden baþarýlý oldu, neden iniþe geçti ve neden kapatýldý sorularýna yeterli ve doðru yanýtlar aramamýþ, sürecin kör övgüsünü ya da gözü kapalý yergisini yapmak yeterli sayýlmýþtýr. Gerçekçi çözümlemeler zaten az yapýlmaktayken, yapýlabilenler de toplumun gözünden uzak tutulmuþtur. Bu bilgisizlik zinciri içinde eðitimde devrim yapmak isteyenin aklýna da, içi boþ bir slogan olarak “Köy Enstitüleri'ni yeniden açalým!” demekten baþka bir þey gelmiyor ne yazýk ki!
Doðrusuyla, yanlýþýyla artýk tarihin malý olan bu okullarýn kurulduðu sýrada hangi ihtiyacý karþýladýðýný ve süreçteki fonksiyonlarýný yeterince ve dürüstçe çözümlememiþ bir toplumun “eðitimde devrim”e kalkýþmamasý zaten doðru olur.

***

Yükümüz yumurta küfesi ve süt... Hýzlý gitsek yumurta kýrýlacak, yavaþ gitsek süt bozulacak. Alengirli bir açmazdayýz.

Eðitim alanýnda kaçýnýlmaz bir deðiþimin eþiðine geldiðimiz þu sýrada can alýcý soru þudur: Bu deðiþim nasýl yönetilebilir ve ne yapýlabilir? Çözüm yoluna iliþkin olarak aþaðýda sýraladýðým baþlýklarýn bir bölümü biliyorum ki daha da açýklanmaya muhtaç, bir bölümü de anlaþýlabilir korkular nedeniyle zaten fazladan tartýþýlacaktýr. Bu alanýn uzmaný olmadýðým için açýklamalarýmdaki olasý teknik yanlýþlara, bilgi eksikliklerine ve kimi kabalaþtýrmalara takýlýnmamasýný rica ediyorum. Burada önemli olan eðitim alanýnda yeni, uygulanabilir, akýlcý ve adil çözümler bulmaktýr. 50 yýllýk birikimim ve yurt içi, yurt dýþý gözlemlerim, kim bilir belki çözüm için kimi ip uçlarýný barýndýrýyordur. Þu an iflas etmiþ eðitim sistemimizin durumu, bu tartýþmayý sakin ama ivedi biçimde yapmamýzý zorunlu kýlmaktadýr. Yükümüz yumurta küfesi ve sütten ibarettir. Hýzlý gitsek yumurta kýrýlacak, yavaþ gitsek süt bozulacaktýr. Alengirli bir açmazdayýz.

Bu alana þimdiye dek katkýda bulunmuþ tüm eðitim emekçilerinin alýn terlerine, özverili çabalarýna saygýlarýmý sunuyorum. Onlarýn emeði ve birikimi olmasaydý ben böyle özgürce at koþturamazdým. Çabamýn, eðitimde çözüm arayýþlarýna bir katký sayýlmasý dileðiyle…

***

2023 Yýlýnda Eðitimde Avrupa Ülkelerinin Düzeyinde Olmak Ýçin Ne yapmalýyýz?

1. Eðitimde reform için ivedi kurultaylar toplayýp, TV'lerde açýk oturumlar düzenleyip, sonuçta katýlýmcý biçimde bir REFORM PLANI hazýrlanmalýdýr.

2. Eðitim sürecinde devletin rolü tartýþýlmalý ve yeniden tanýmlanmalýdýr.

3. Benim önerim bu rolün öðretmen yetiþtirme; öðretmen, müfredat, araç-gereç geliþtirme ve denetleme (müfettiþlik) ile sýnýrlý olmasýdýr. Devlet bu yeni ve çok önemli rolü üzerine tüm gücüyle yoðunlaþmalýdýr.

4. Okullar süratle belediyelere devredilmelidir. Devlet okul üretme, okul tamir etme ve okullara harcama yapma sürecinden çekilmeli, okullar bir çeþit döner sermayeler tarafýndan yönetilmelidir. Ana sahip belediyeler olmakla birlikte, gelire göre veli katkýsý alýnmalý, okullarýn baþarýsýna göre de kýsmý bakanlýk destekleri saðlanmalýdýr.

5. Sýnýrlý sayýda kýsmý gerçekten meslek okulu düzeyinde tutularak, kalan Ýmam Hatip okullarýnýn normal liseye dönüþtürüleceði açýklanmalýdýr.

6. Kapatýlacaðý açýklanan Ýmam Hatip okullarýndan bir bölümü “özelleþtirilmeye” açýk olmalýdýr. Dileyen yurttaþlar, tek tek ya da birleþerek bu okullara talip olabilmelidirler. Böylelikle bu toplum, ihtiyacý ve gücü oranýnda, dini ve ahlaki açýdan kendini biraz daha rahat hissedebileceði (en azýndan eski Ýmam Hatip Liseleri düzeyinde) okullarda okuma fýrsatý elde edebilmelidir.

7. Bu okullar, týpký batýdaki gibi “Ýslam Lisesi” olabilmelidir. Bu okullarýn örneðin %85 müfredatý genele uygun olmalýdýr. Kalan %15 ise, eskiden Ýmam Hatip Liseleri'nde olduðu kadar din, din kültürü ve ahlak derslerine ayrýlabilmelidir. Bu kategori dýþýnda kalan diðer kimi özel ve halk okullarý da bu %15'i kimi yerel ihtiyaçlara ya da isterlerse Çince, Rusça vb. ek derslere ayýrabilmelidirler.

8. Ýslam Liselerine baþka dinden olanlar ya da din kültürü almak istemeyenler de gidebilmeli; istemeyenler bu derslerden muaf tutulabilmeli, belli sayýyý aþan katýlýmcýya sahip yerlerde ise (örneðin Alevi yoðunluklu bir yerde Alevi kültürü üstüne ders, Alanya gibi bir yerde örneðin Protestan bir grubun çocuklarýna da Hristiyan dini ve ahlaký ile ilgili) yeni dersler açýlabilmelidir. Týpký Avrupa'da kimi Katolik okullarýna Müslüman öðrencilerin gidiþinde uygulandýðý gibi…

9. Bu okullarda uygulanacak derslerin miktarýnda ya da içeriðinde, kurallarýn dýþýna taþýlýp taþýlmadýðýný kim denetleyecek? Elbette ki bu, Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn temel iþlerinden biridir. Okullardan, öðretmenlerden “kurtulmuþ” bakanlýðýn, yeterli sayýda ve eðitimli müfettiþ kadrosu; bu tür okullardaki köktenci, ideolojik, fraksiyonel yaklaþýmlarý, denetimleriyle rahatlýkla açýða çýkarabilir, engelleyebilir.

10. Bu tür okullarda öðretmenlik de yapabilecek, ayrýca din alanýnýn eðitimli kadro ihtiyacýný karþýlayacak her dinden kiþinin yetiþmesi için bir çeþit yüksek düzeyde ilahiyat okullarý (Hristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler için ayrý ayrý olmak üzere ruhban okullarý) açýlabilmesi ise iþin doðasý gereðidir. Ki eskiden bu okullar ülkemizde zaten vardý.

11. Tüm eðitim sistemi için öðretmen yetiþtiren her düzeydeki okul, özel olarak elden geçirilmeli, eðitim kalitesi katlamalý olarak iyileþtirilmeli, öðretmen olmak zorlaþtýrýlmalý, en nitelikli gençlerin öðretmen olmasý özendirilmeli, yenilerden baþlayarak öðretmenlerin maaþlarýnda sýçramalý bir artýþ saðlanmalý, öðretmenlere özel kart verilerek tiyatro, sinema, bale, opera, kütüphane, müze gibi yerlere giriþlerinden para alýnmamalý, her öðretmenin bilgisayarý, ücretsiz interneti olmalý ve öðretmenlerin her yýl belirli sayýda sertifika almasý özendirilmelidir.

12. Üniversite sýnavý en fazla 3 yýllýk hedef koyulup, kademeli olarak kaldýrýlmalýdýr.

13. Ýlkokuldan baþlayan, önceden saptanmýþ ve açýklanmýþ belirli kriterlere göre çocuklar liseye, meslek liselerine ve giderek üniversitedeki deðiþik bölümlere yönlendirilmelidir. Her aþamada velilerin de onayý alýnmalýdýr. Süreç ile ayný fikirde olmayan velilerin sürece katýlma, karþý çýkma, inceleme, gerekirse kararlarda deðiþiklik isteme haklarý olmalýdýr. Israr edilen bölüm için öðrencinin yýl içindeki puaný yetmezse, veli çocuðunun bir yýl daha okumasý ya da ek dersler almasý için giriþimde bulunabilmelidir. Bu durum, gerekirse yýl kaybý göze alýnarak “köprü sýnýf” diye nitelenen sýnýfýn okunmasýna da gidebilmelidir.

14. Her yýl dershaneler sektörüne yatýrýlan dev miktardaki paranýn sadece yarýsýyla, ülkenin meslek liseleri Avrupa'yla, dünyayla rekabete hazýrlanabilir. Dershane sistemi, giderek ortadan kalkacak biçimde, bu alandaki birikim özel meslek liseleri kurmaya ve/veya eðitim araç-gereçleri üretmeye yönlendirilmelidir. Proje bazlý çalýþmalarla bunlarýn giriþimleri desteklenmeli ve yararlý projeler %70-80 oranýnda satýn alma garantisi ve %20-30 oranýnda da finansman katkýsýyla desteklenmelidir.

15. Meslek liseleri alanýnda bazý temel kararlar verilmelidir. Bu toplumun gençlerini liselere doldurup sonra da iþsiz durumda bunalýmlara sokmak yerine, en kýsa yoldan meslek sahibi yapmanýn temelleri atýlmalýdýr. Çeþitli meslek liselerini bitiren, iyi yetiþmiþ insanlar kendi sektörlerinde iyi para kazanmaya baþladýklarý zaman üniversite kapýlarýndaki yýðýlma kendiliðinden gevþeyecektir.

16. Örneðin bilgisayar sektörü için her kademede nitelikli eleman için yapýlacak büyük yatýrýmlar ülkemizi 2023 yýlýnda Avrupa'da eþsiz kýlacaktýr.

17. Kaliteli eðitim pahalýdýr. Bu nedenle de kiþilerin gelirlerinin kayýt altýna alýnmýþ olduðu ülkelerde, çok kazanan çok, az kazanan az öder ama eðitim paralýdýr. Kayýt dýþýný azaltmýþ; vergiyi, az sayýda kiþiden insafsýzca deðil, sayý olarak çok kiþiden ama nispeten az alarak vergide adaleti saðlamaya paralel olarak bizde de, kazancýna göre çocuðunun eðitimi için okula katký payý vermesi gereken bir sisteme geçilmelidir. Az verebilenin eksik kýsmýný, okul idaresi zengin olandan daha fazla alarak, burs biçiminde devreye sokabilmelidir. Durumu uygun olmayan herkes tartýþmasýz burs alabilmeli; yaygýn yurt sisteminden, kazanca göre ödenmek üzere yararlanabilmelidir.

18. 83 yýl önce yaptýðýmýz hataya bir daha düþmeden gençlerimize ilkokuldan itibaren iyi öðretilen Türkçe'nin yaný sýra bir batý bir de doðu dilini iyi öðrenme olanaðý verilmelidir. Örneðin gençlere Osmanlýca alfabenin öðretilmesi, onlarý hem tüm Ortadoðu'da kendine güvenli ve etkin kýlacak hem de kendi geçmiþlerindeki hazinelere ulaþma imkaný verecektir. Dedesinin mektuplarýný, günlüklerini, mahallesindeki çeþmenin alýnlýðýný okuyamayan; Farabi'den, Ýbni Sina'dan, Ýbni Rüþd'den habersiz kuþaklar yetiþtirdiðimizi ve günümüzdeki kimlik bunalýmlarýnýn önemli bir kaynaðýnýn da bu olduðunu anýmsamakta yarar var. Bizim çocuklarýmýzýn tanýmadýðý bu kiþileri Avrupa çok uzun zamandýr Avicenna, Averros adýyla kendi bilim adamý saymaktadýr.

19. Ülkemizde farklý ana dile sahip kimi topluluklarýn yoðun yaþadýðý kentlerde bu dil de ilkokuldan baþlayarak, önce zorunlu ana dil eðitim saatleri, sonraki aþamalarda da seçmeli dil derslerinden biri olarak müfredatta bulundurulmalýdýr. Dileyen yurttaþlar bu dilin eðitimin yapýlabildiði ayrý okullar açabilmeli, bu dilin öðrenilebilmesi için üniversitelerde bölümler oluþturulabilmelidir. Bu dillerin öðrenilmesi, öðretilmesi ülkemiz için bir tehlike deðil bir zenginlik, bir kazanç kabul edilmelidir.

20. Toplumdaki þiddeti temel alan kültürle baþa çýkmak için kampanyalara baþlanmalý, uyuþturucuyla acýmasýz savaþýmda sýçrama saðlanmalý, her okulun kültür ve spor etkinliklerinin 2-3 katýna çýkarýlmasý baþarýlmalýdýr.

21. Rehber öðretmenlik sisteminin etkin kýlýnmasý, öðretmenlerin ailelerle, velilerle iç içe çalýþmasý saðlanmalýdýr.

22. Tüm bunlarýn yapýlabilmesi için kaynak gerekiyor elbette. Bu apayrý bir yazýnýn konusu olsa da, üç tarafýndaki denizleri kullanmayan, demiryollarýna yatýrým yapmak yerine dünyanýn en masraflý ve lüks “çözüm”ünü seçip karayollarýna yönelen bir toplumda küçük yön deðiþiklikleriyle kaynak çabuk yaratýlabilir. Dünyanýn gidiþini iyi görüp suya yatýrým yapan, nitelikli hayvancýlýða ve organik tarýma yoðunlaþýp, kadrolarýný ve topraðýný buna göre biçimlendiren, genç insan gücünün en büyük zenginliði olduðunu anlayýp ona yatýrým yapan, bacasýz sanayi turizmi altýn yumurtlayan tavuðu kesme inadýyla deðil daha zekice yollarla büyüten, komþularýyla sýfýr sorun, içerdeki “terör” sorununu akýlcý biçimde çözerek, her yýl topraða gömülen milyon dolarlarýn eðitime, yatýrýma dönmesini saðlayabilen, “Yurtta barýþ, dünyada barýþ!” politikasýný gerçekten yaþama geçiren, böylelikle de ordusunu modernleþtirip küçültebilen, savunma masraflarýný azaltabilen, AB yöneliminin ekonomiye katkýsýný unutmayýp bu çizgide tavizsiz ilerleyebilen bir toplumun inanýyorum ki kaynak sorunu zaten olmayacaktýr.

2023 yýlýnda, çocuklarýmýzýn, torunlarýmýzýn Türkiye'sinde; bunalýmsýz, yereli ve evrenseli birlikte algýlamayý becermiþ saðlam bir kimliðe sahip, “mýþ gibi” yapmayan, çifte standardý temel edinmemiþ, korkularla deðil, yüksek hedeflerle kendini baðlý gören, üst düzeyde kalifiye eleman konumu nedeniyle tüm ülkede ve dünyada aranan gençler yetiþtiren bir eðitim sistemimiz olmasýný istiyorsak, hepimizi geceli gündüzlü bir çalýþma bekliyor demektir. Yitirilecek 1 dakikamýz kalmamýþtýr. Yoksa o günün gençleri, en hafif deyimle bizi iyi anmayacaklar. Oysa tarihe karþý olduðu kadar çocuklarýmýza karþý da alný açýk olmak bizim için en büyük mutluluk olmaz mýydý?

Ýlhami Mýsýrlýoðlu

imisirlio@gmail.com

27/10/2006 Ýstanbul

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.