Heinrich Böll Derneği 'mobbing' davası ile karşı karşıya...

17 Nisan 2012 16:45  

 

Heinrich Böll Derneği 'mobbing' davası ile karşı karşıya...

İSTANBUL- Alman Yeşiller Partisi’ne yakınlığı ile bilinen ve pek çok sosyal, kültürel etkinliğe katkısı ile tanınan Heinrich Böll Stiftung Derneği 'mobbing' davası ile karşı karşıya...

İşverenlerin çalışanlar üzerinde kurduğu psikolojik baskı ve tacize varan yaptırımların uluslararası hukuktaki adı olan 'mobbing''den ötürü yargılanmakta olan Heinrich Böll derneği İstanbul Şubesi yönetimi ile ilgili ilk duruşma Ekim 2011'de yapılmıştı. Mahkemenin aldığı "eşitlik ilkesine aykırılık oluşturan fiillerin yerinde tespiti" kararı üzerine Mahkeme heyeti dermekte keşif yaptıktan sonra, 18 Nisan'da görülecek duruşmada da tanıkları dinleyecek. Davaya muhatap olan dernekle ilgili gelişme, kurumda proje koordinatörü olarak çalışan Erkin Erdoğan'ın, 2011 yılının Ocak ayında 'mobbing'i gerekçe göstererek; önce sözleşmesini feshedip, ardından da Beyoğlu 11. İş Mahkemesi’nde dava açması ile başladı.

Açılan davada talepler, "işverenin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenmiş olan eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil eden eylem ve işlemlerine; çalışma koşullarını ağırlaştırmak ve zorlaştırmak, bu şekilde tabiri caizse bıktırarak istifa etmesini sağlamak için planlı ve kararlı şekilde hareket edilmesine; Erdoğan’ın tespit ettiği ve düzeltilmesini istediği usulsüzlük olarak nitelenebilecek işlemlerin üstünün örtülmesine ve iş kanunun kendisine yüklediği işverene sadakat borcuna aykırı davranışlarda bulunmasının istenmesine" dayandırıldı. Davada kıdem tazminatı, ödenmeyen çalışma ücretleri, yoksun kalınan gelir nedeniyle ödenmesi gereken tazminat ve eşit davranma ilkesine aykırılık gereğince ödenmesi gereken tazminatlar için, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 1582 TL talep ediliyor.

Derneğin Avrupa Birliği destekli bir projesinde çalışmakta olan Erkin Erdoğan’ın, 19 Ocak 2011 tarihli ihtarnamesinde Mobbing işlemleri şöyle aktarıldı:

“Çalışma süresi boyunca fazla mesai, yıllık ücretli izinlerim gibi yasalarca belirlenmiş olan haklarımı kullanmam konusunda sürekli olarak tarafıma sorun yaratılmıştır. Tek talebim yasalar çerçevesinde hareket ederek haklarımı doğru ve tam şekilde kullanmak olmasına rağmen bu durum sürekli itirazlarla karşılanmıştır.

Taleplerimde açık ve net olmam nedeni ile işimde başarılı olmama rağmen sürekli olarak kusur bulunmaya çalışılmış ancak bulunamamıştır. Bu durum kişisel bir mesele haline getirilerek şahsıma yönelik zorluklar çıkarmak maksadıyla hareket edilmiştir. Bu çerçevede gerçekleştirilen işlemler ve fiiller üzerimde baskı yaratmaya, istifa etmeye zorlanmaya yöneliktir. İşverenin yasal olarak eşit işlem yapma borcu bulunmasına rağmen tarafıma açıkça ve yazılı olarak şahsıma yönelik olarak çalışan diğer herkesten farklı kuralların uygulanacağı bildirilmiş, herhangi bir çalışanın iş esnasında şahsıma yardımcı olması yasaklanmış işin niteliğinin gerektirdiği çalışma koşulları tarafıma sağlanmamıştır.

Bunlarla beraber görevim gereği sorumlu olduğum alanlarda gerçekleşen usulsüz işlemler tarafımca bildirilmesine ve uyarılmasına rağmen bu işlemlerin üzeri örtülmüş ve kanuna aykırı işlemler yapmaya zorlanmış durumdayım.

Yukarıda belirttiğim nedenler İş Kanununda yer alan emredici hükümlere aykırılık teşkil etmektedir.”

Davada, şikayetçi dernek çalışanının temsilcisi Avukat Arif Nihat Alpsoy’ hukuka aykırı işlemleri şöyle sıraladı:

“Davalı işveren müvekkilime elektronik posta ile yazılı olarak 'şahsına yönelik olarak çalışan diğer herkesten farklı kuralların uygulanacağını' bildirilmiş, herhangi bir çalışanın iş esnasında müvekkilime yardımcı olması yasakladığını söylemiş, müvekkilimin diğer çalışanlara yardımcı olmasını yasaklamış işin niteliğinin gerektirdiği çalışma koşulları müvekkilime sağlanmamıştır...”

Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0