GÜLER ZERE’YE VEDALAÞMA VE HUZUR HAKKI VERÝLMELÝDÝR!

27 Ekim 2009 11:36  

 

GÜLER ZERE’YE VEDALAÞMA VE HUZUR HAKKI VERÝLMELÝDÝR!

Güler Zere için Türk Tabipleri Birliði – Kanser Danýþma Kurulu'ndan Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Adalet Bakaný'na acil çaðrý

--------

BASIN AÇIKLAMASI

Türk Tabipleri Birliði – Kanser Danýþma Kurulu

26 Ekim 2009, Ýstanbul

SAYIN CUMHURBAÞKANI, BAÞBAKAN VE ADALET BAKANI’NA ACÝL ÇAÐRI

Týbben geriye dönülmez bir sürecin içinde bulunduðu artýk tartýþma götürmez bir hal alan Güler ZERE hakkýnda, infazýnýn iyileþinceye kadar tehirini saðlayarak ya da Cumhurbaþkanýna tanýnan ve toplum vicdanýný temsil eden salýverme yetkisini kullanarak, Güler Zere’ye “Vedalaþma ve Huzur Hakký” verebilir, toplumun vicdanýnda açýlan yarayý kapatabilirsiniz.

Ceza infaz kurumlarý, tutuklanan veya hürriyeti baðlayýcý cezaya mahkûm edilen kimselerin barýndýrýldýðý, iç ve dýþ güvenlik bakýmýndan özel tedbirlerin alýndýðý kamu binalarýdýr. Ýnfaz hukukunun kaynaklarýný oluþturan infaza iliþkin mevzuatýmýzýn yanýnda ayrýca ülkemizin kabul ettiði “Birleþmiþ Milletler Ýnsan Haklarý Bildirisi, Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi, Çocuk Haklarýna Dair Sözleþme, Siyasî ve Medenî Haklar Sözleþmesi, Avrupa Ýnsan Haklarý Bakanlar Komitesi Kararlarý” gibi uluslararasý kararlar da, özellikle hürriyeti baðlayýcý cezalarýn infazýna iliþkin hükümler ve ilkeler yer almaktadýr. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesince 12 Þubat 1987 tarihinde (No: R (87) 3) numarasý ile kabul edilmiþ bulunan “Avrupa Hapis Cezasý Kurallarý” ve yine Birleþmiþ Milletlerce kabul edilmiþ olan “Mahpuslarýn Islahý Ýçin Asgarî Standart Kurallarý ve Ýþkenceyi Önleme Sözleþmesi” infaz hukukun en önemli evrensel kaynaklarýdýr. 

“Ýþledikleri ileri sürülen ya da gerçekten iþlemiþ olduklarý suç ne kadar korkunç olursa olsun tutuklanan ya da hapsedilen kimseler insan olmaya devam ederler. Kendileriyle ilgilenen mahkeme ya da adlî makam bu kimselerin ellerinden insanlýklarýnýn deðil, yalnýzca özgürlüklerinin alýnmasýna karar vermiþtir.” Alýntýladýðýmýz bu ilke, hapsedilen insanlarýn özgürlüklerini kaybetmenin sonucu olarak kaybettikleri haklar dýþýnda bütün insan haklarýna sahip olmaya devam ettiðini güvence altýna alan temel insan haklarýndan birisidir.

Cezaevleri ve Saðlýk konusu son dönemde cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlü sayýsýndaki artýþla birlikte deðerlendirildiðinde önemli bir toplumsal sorun haline dönüþme potansiyeli taþýmaktadýr. Türk Tabipleri Birliði’ne iletilen þikâyet ve talep dilekçelerinin sayýsýndaki artýþ bu gözlemimizi doðrular niteliktedir.

Cezaevlerinde saðlýk sorunlarý yaþayan tutuklu ve hükümlüler devletin saðlýk güvencesi altýndadýrlar. Devlet onlarýn her türlü saðlýk ihtiyaçlarýný karþýlamakla sorumludur. Cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlülerin saðlýk sorunlarý zaman zaman kamuoyuna da yansýyor. Yakýn zamanda ölümüne beþ gün kala tahliye edilen kanser hastasý Kuddusi Okkýr hakkýnda yine kurulumuz tarafýndan bir rapor düzenlenmiþ ve konu kamuoyunun gündemine taþýnmýþtý. 

Cezaevlerinin þu anki kapasitesi 70.000’dir. Cezaevlerinde yatan tutuklu (62.000) ve hükümlü sayýsý ise þu anda Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyi olan 114.000 sayýsýna ulaþmýþtýr. Bu da cezaevlerindeki infaz sorununu gündeme getirmiþtir. Ýnsan Haklarý Kuruluþlarýndan elde edilen bilgilere göre þu anda 30’u kronik saðlýk sorunlarý, 12’si kanser hastasý olan 41 mahkûm cezaevinde yatmaktadýr. 

Türk Tabipleri Birliði kronikleþmiþ olan cezaevlerindeki kanser hastalarýnýn saðlýk sorunlarýna ýþýk tutmak ve çözüm önerisi geliþtirmek amacýyla saygýn bilim insanlarýndan oluþan ve aralarýnda Medikal Onkolog, Radyasyon Onkoloðu, Kulak Burun Boðaz ve Baþ Boyun Cerrahisi Uzmaný, Adli Týp Uzmaný ve Ceza Hukukçularýnýn bulunduðu bir Kanser Danýþma Kurulu kurmuþtur. Kurulumuz raportörü tarafýndan ay sonunda tamamlanacak olan raporumuzda bir de “Mahkûm veya Tutuklu Kanser Hastalarýna Standart Yaklaþým Önerileri Rehberi” yer alacaktýr. Bu rehber, mahkûm ve tutuklularýn kanser taný ve tedavilerinde gecikme olmamasý ve iyileþmesi mümkün olmayan durumlarda infaz yasasýnýn kendilerine tanýdýðý haklardan gecikmeden yararlanmalarýný saðlayabilmek amacýyla hazýrlanmaktadýr.

Yukarýda deðindiðimiz Güler Zere (Çene), Erol Zavar-Taylan Çintay (Mesane), Avni Uçar (Böbrek), Nizamettin Akar, Latif Badur-Naci Akyol-Ýsmet Demir (Akciðer-Larinks), A. Samet Çelik (Kan), Gülezar Akýn (Beyin), Halil Güneþ- Divali Kaya (Kemik), Aynur Epli (Baðýrsak) adlý 12 kanser hastasýnýn en trajik durumda olaný Kahramanmaraþ Elbistan E Tipi Cezaevi’nde yatmakta iken kanser tanýsý konan Güler Zere’dir. Þu an da Çukurova Üniversitesi Balçalý Hastanesi Mahkûm Koðuþu’nda ölümle burun buruna yaþam savaþý veren Zere ile ilgili olarak 26 Aðustos 2009 tarihinde kurulumuz bir basýn açýklamasý ile ön raporunu açýklamýþtý.*

Ayrýca TTB Merkez Konseyi II. Baþkaný Dr. Feride Aksu Tanýk ve Kurul Baþkanýmýz Dr. Ali Çerkezoðlu 10.09.2009 tarihinde “Cezaevleri ve Saðlýk” gündemi ile Adalet Bakaný Sadullah Ergin’i ziyaret etmiþ ve konu yine gündeme getirilmiþti.

BM’in Mahpuslarýn Islahý Ýçin Asgarî Standart Kurallarý’nýn 57. Maddesine göre, “Hapsedilmek suretiyle özgürlüðün kýsýtlanmasý doðasý gereði sýkýntý verici olduðundan, daha da kötüleþtirilmemesi gerekir. Bu nedenle, mahpuslarýn yaþam hakký ve saðlýk standartlarýný güvenceye almak, etkili týbbî bakým ve tedavi koþullarýný saðlamak devletin sorumluluðu altýndadýr. Ýyileþtirme ihtimali olmayan, aðýr derecede hasta mahpuslar salýverilmek suretiyle dýþarýdaki bir kurumda ya da ailelerinin yanýnda bakýmlarý saðlanmalýdýr”. 

Ayrýca 5275 sayýlý Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ýnfazý Hakkýnda Kanunun 2’nci maddesinde “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazýna iliþkin kurallarýn, hükümlülerin ýrk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doðum, felsefî inanç, millî ve sosyal köken ve siyasî veya diðer fikir yahut düþünceleri ile ekonomik güçleri ve diðer toplumsal konumlarý yönünden ayýrým yapýlmaksýzýn ve hiçbir kimseye ayrýcalýk tanýnmaksýzýn uygulanacaðý “ belirtilmiþtir.

Anayasamýzda kýsaca “kanun önünde eþitlik” olarak da anýlan bu ilke dikkate alýnarak, infaz sýrasýnda ayný statüde yer alan hiçbir hükümlüye ýrk, renk, din, mezhep, milliyet, siyasal veya baþka fikir ve düþünceler, millî ve sosyal köken, bir azýnlýða mensup olma, doðum, ekonomik ve diðer top¬lumsal konumlar ve benzeri nedenlerle ayýrýmcýlýk tanýnmamasý, farklý bir uygulama yapýlmamasý amaçlanmýþtýr. 

Türk Tabipleri Birliði Kanser Danýþma Kurulu olarak kanser hastasý mahkum Güler Zere hakkýnda hazýrlamýþ olduðumuz ön raporu 26 Aðustos 2009 tarihinde özet olarak verdiðimiz ekte de görülebileceði gibi bir basýn açýklamasý (www.ttb.org.tr) ile duyurmuþtuk.

Aradan 2 ay geçmesine karþýn mahkum Güler Zere’nin mevcut koþullarýnda bir geliþme olmadýðý, Çukurova Týp Fakültesi Balçalý Hastanesi Baþhekimliðince hazýrlanan 16.10.2009 tarihli son týbbi durum ve epikriz raporunun kurulumuzca incelenmesi sonucunda; hastalýðýn uygulanan tüm tedavilere karþýn herhangi bir gerileme göstermediði, bir kez daha tekrarladýðý ve geri dönülmez bir aþamaya girdiði anlaþýlmaktadýr. Hastalýðýn seyri bize beklenen yaþam süresinin çok kýsa olduðunu göstermektedir.

Konu artýk bürokratik süreçleri bekleyemeyecek kadar acil bir hal almýþtýr. Bu sürecin daha da uzamasý mahkûmun huzurlu ölüm hakký, ailesi ve diðer yakýnlarý ile vedalaþma hakkýný engelleyecektir. Bu nedenle Kuddusi Okkýr’da yaþanan insanlýk dýþý sürecin tekrarlanmamasý için Týbben geriye dönülmez bir sürecin içinde bulunduðu artýk tartýþma götürmez bir hal alan Güler ZERE hakkýnda infazýnýn iyileþinceye kadar tehirinin saðlanmasýný ya da Cumhurbaþkanýna tanýnan ve toplum vicdanýný temsil eden salýverme yetkisinin kullanýlarak toplumun vicdanýnda açýlan yaranýn Güler Zere’ye “Vedalaþma ve Huzur Hakký” verilerek kapatýlmasýnýn uygun olacaðýný, objektif bilimsel yorumumuz, insani deðerler ve toplum vicdaný adýna talep ediyoruz. 

Kamuoyuna saygýyla duyurulur.

Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Türk Tabipleri Birliði- Kanser Danýþma Kurulu

Uzm. Dr. Ali ÇERKEZOÐLU- Baþkan,TTB Merkez Konsey Üyesi,Adli Týp Uzmaný

Prof. Dr. Pýnar Mualla SADIKLAR SAÝP-Üye,Ý.Ü. Týp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Týbbi Onkoloji Anabilim Dalý Öðretim Üyesi

Prof. Dr. Musa Altun-Üye,Ý.Ü. Týp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü, Radyasyon Onkoloji Anabilim Dalý Öðretim Üyesi 

Doç. Dr. Abdullah Coþkun YORULMAZ- Raportör, Ý.Ü. Cerrahpaþa Týp Fakültesi,Adli Týp Adli Týp AD Öðretim Üyesi 

Uzm. Dr. Ali ÖZYURT- Sekreter, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmaný

Doç. Dr. Çetin VURAL- Üye, KBB ve Baþ Boyun Cerrahisi Uzmaný, Þiþli Etfal Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi

Prof. Dr. Tunçalp DEMÝR-Üye, Ý.Ü. Cerrahpaþa Týp Fakültesi, Göðüs Hastalýklarý AD Öðretim Üyesi

Prof. Dr. Fatih Selami MAHMUTOÐLU- Üye, Ý.Ü. Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku AD

 
*Ek: 26 Aðustos 2009 Tarihli Basýn Açýklamasýnýn Özeti

TTB-Kanser Danýþma Kurulu olarak yaptýðýmýz incelemeler sonucunda; Tekrarlayan “indiferansiye maksilla kanseri” nedeniyle þu anda Çukurova Üniversitesi Hastanesinde Radyoterapi (Iþýn tedavisi) gören Güler Zere’nin aþaðýdaki nedenlerden ötürü infazýnýn ertelenmesinin, tedavisinin ve yaþamýnýn bu evresinin tutuksuz olarak geçirilmesinin uygun olacaðý kanaatine varýlmýþtýr.

1. Hastanýn þikâyetlerinin baþladýðý Kasým 2008 tarihinden tanýnýn konulduðu Þubat 2009 tarihine kadar tanýnýn gecikmesine cezaevi koþullarý neden olmuþ olabileceði, 

2. Þubat ayýnda yapýlan “maksillektomi” ameliyatý sonrasý Nisan 2009 tarihinde hastalýðýn çok kýsa sürede tekrarlamasýnýn; cezaevi koþullarýnýn neden olduðu takip yetersizliðinin yaný sýra psikolojik travmanýn etkilerine de baðlanabileceði, 

3. Hastalýðýn Nisan 2009’da tekrarlamasýna raðmen radikal cerrahisinin ancak Haziran ayýnda yapýlabilmesinin hastanýn hükümlü olma koþullarý nedeniyle oluþtuðu izlenimini verdiði. Bu tablonun da hastanýn halen saðlýk kuruluþu ile temasta tutulmasýna, yani tutuklu halde saðlýk kuruluþu iliþkisi kurulmuþ olmasýna raðmen gerçekleþmiþ olduðunun görüldüðü, 

4. Cerrahi sonrasý radyoterapi yapýlan hastanýn üst çenesinin çýkartýlmýþ olmasý ve radyoterapinin tükürük bezlerini kurutmasý nedeniyle beslenmesinin saðlanmasýnýn þu anda ve gelecekte cezaevi koþullarýnda çok ciddi yaþamsal sorunlara yol açabileceði, son kontrollerinde yeterli beslenememenin bir sonucu olarak hastanýn ileri derecede zayýflamýþ olmasýnýn bu konuda önemli bir iþaret olarak kabul edildiði, 

5. Hastanýn mevcut koþullarda tedaviye raðmen durumunun her geçen gün daha kötüye gittiðinin anlaþýldýðý, hükümlülüðünün devam etmesinin mevcut tablo itibariyle psikolojik yönden hastayý olumsuz yönde etkileyebileceði ve bu durumun þu anda yapýlan tedaviden beklenen yararý azaltacaðý,
6. Hastanýn þu anda palyatif ve destek tedaviye ihtiyacý olduðu, çok iyi koþullarda beslenmesi gerektiði, bunun mevcut hastanelerin mahkum koðuþunda ve hapishane koþullarýnda saðlanabilmesinin güç olduðu ve bu durumun yaþamýný ciddi þekilde etkileyebilecek mahiyette olduðu, 

7. Tekrarlayan “kötü diferansiye maksilla kanserinin” en iyi koþullarýn saðlandýðý durumlarda dahi iyileþme þansýnýn çok düþük olduðu verileri dikkate alýnarak yukarda ifade ettiðimiz sonuca varýlmýþtýr. 

Ayrýca Güler Zere olgusu Ceza Hukuku ve Ýnsan Haklarý yönünden de incelenmiþtir. Bu kapsamdaki görüþümüz ise aþaðýdaki þekildedir:
Türk Ceza Hukuku mevzuatýnda ‘Hapis Cezasýnýn Ertelenmesi’ kurumundan belirli þartlar dahilinde, hastalýk dolayýsýyla veya hükümlünün istemiyle yararlanýlabilmektedir.5275 sayýlý Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Ýnfazý Hakkýnda Kanun’un 16.maddesi ‘Hapis Cezasýnýn Ýnfazýnýn Hastalýk Nedeni ile Ertelenmesi’ baþlýðýný taþýmaktadýr.

Son günlerde medyada gündeme gelen ‘Hapis Cezasýnýn Ertelenmesi’ meselesi ‘Güler Zere’ olayýyla hayati bir önem taþýr hale gelmiþtir. Kanser hastasý olan Güler Zere’ye, tedavi edildiði Çukurova Üniversitesi Týp Fakültesi Adli Týp Anabilim Dalý tarafýndan, ‘Yaþamýnýn aðýr risk altýnda olduðu, hastanenin mahkûm koðuþunun bile yaþam riski oluþturduðu’ yönünde görüþ bildirilmiþtir. Buna karþýn, Ýstanbul Adli Týp Kurumu 3. Ýhtisas Dairesi, infazýn devam edilmesinin uygun görüldüðünü belirten bir rapor düzenlemiþtir. 

Yukarýda deðindiðimiz düzenleme, hükümlülerin yaþam haklarýný güvence altýna almak amacýný taþýmaktadýr. Tedavi için uygun olmayacak bir hapishane koðuþu yerine, her zaman müdahale edilebilme olanaðýnýn bulunduðu hastane ortamýnda tedavinin gerçekleþtirilmesinin daha uygun olacaðý aþikârdýr. Kaldý ki böyle bir tedavi sonucunda, istenilenin elde edilememesi ve hastalýðýn mahkûm için hayati tehlike oluþturmasý durumunda, mahkûmun iyileþmesine kadar infazýnýn ertelenebileceði, CGÝK’nun 16. maddesinde açýkça belirtilmiþtir. Ýncelediðimiz olaydaki hastanýn durumu bakýmýndan iyileþme ihtimalinin oldukça düþük olduðu gerek Çukurova Üniversitesi Týp Fakültesi Adli Týp Anabilim Dalý tarafýndan, gerekse Adana Tabip Odasý bakýmýndan çeþitli raporlarla vurgulanmýþ, kurulumuzda bulunan klinisyenler tarafýndan da bu durum teyit edilmiþ durumdadýr. Bu halde, mahkûmun durumunun bu düzenlemenin uygulanmasý bakýmýndan gereken þartlarý taþýdýðý kanaatindeyiz.

‘Sosyal Devlet Ýlkesi’ gereðince devlet, çeþitli sebeplerle ceza soruþturmasý ile karþý karþýya kalmýþ olan ve haklarýnda tutuklama önlemleri alýnan ya da mahkumiyet kararý neticesinde cezalarý infaz olunan kiþiler bakýmýndan saðlýk hizmetini, diðer vatandaþlara uygulandýðý þekilde gerçekleþtirmelidir. Bu ‘Eþitlik Ýlkesi’nin doðal bir sonucudur. Ayrýca, ceza infaz kurumlarýnda bulunan tutuklu ve hükümlülerin ‘Yaþam, vücut bütünlüklerini koruma, saðlýk ve mülkiyet haklarý devletin güvencesi altýndadýr.’ ilkesi de uluslararasý ceza infaz hukukunun en temel prensiplerindendir.

Ulusal mevzuatýmýzda yer alan ve yukarýda deðinmiþ olduðumuz düzenlemelerin bu ilkelerle paralel olduðunu açýk bir biçimde görmekteyiz. Ancak ele aldýðýmýz olay baðlamýnda, erteleme kurumunun layýkýyla iþleyebilmesi için bakýþ açýsýnýn önemli olduðunu vurgulamak gereðini hissediyoruz. Söz konusu mahkûmun kanser hastasý olmasý ve iyileþme ihtimalinin düþük olmasý sebebiyle dikkate almamýz gereken CGÝK md.16’nýn son cümlesinde belirtilen, ‘. Ancak bu durumda bile hapis cezasýnýn infazý, mahkûmun hayatý için kesin bir tehlike teþkil ediyorsa mahkûmun cezasýnýn infazý iyileþinceye kadar geri býrakýlýr.’düzenlemesi olmalýdýr. Çünkü artýk burada dikkat edilmesi gereken durum, meselenin bir kamu kurumunda çözümlenmesi deðil, tedavi ihtimali düþük olan bu kiþinin ‘Huzur Hakký – Yakýnlarý ile Vedalaþma Hakký’nýn saðlanmasýdýr. Amaç, tedavinin yaný sýra, o kiþinin huzurlu bir þekilde psikolojik olarak rahatlayabilmesi olmalýdýr.

Uluslararasý alanda aðýr hasta olan mahkûmlarýn durumlarý ile ilgili birçok AÝHM kararýna rastlanmaktadýr. Bunlarýn en baþýnda, konumuzla da oldukça örtüþmesi sebebiyle, Mouisel/Fransa kararý gelmektedir. Bu davada, 15 yýl hapse mahkûm olan Mouisel, 1999 yýlýnda cezaevinde kansere yakalanmýþtýr. Bu sebeple cezasýnýn ertelenmesini talep etmiþ ancak bu kabul edilmemiþtir. 2001 yýlýna gelindiðinde mahkeme, doktor raporlarýný dikkate alarak mahkûmun cezasýný 2005 yýlýna dek ertelemiþtir. Burada baþvurucu kansere yakalandýðý 1999 yýlýndan tahliye edildiði 2001 yýlýna kadar geçen döneme iliþkin olarak, bu süre içinde kanser tedavisi görürken cezaevinde kalmasýnýn iþkence ve kötü muameleye girdiðini ileri sürmüþ ve AÝHM bu savunmayý haklý bularak Fransa’yý tazminata mahkûm etmiþtir. AÝHM bu davada cezaevinde kanser tedavisinin güçlükleri, baþvurucunun ruhsal durumu, hastanýn durumunun giderek kötüleþtiði yolundaki doktor raporlarý, bütün bunlara karþýn hiçbir önlem alýnmamasý, hastaneye götürülürken kelepçe takýlmasý gibi kýstaslarý deðerlendirmeye almýþtýr.

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0