YALANDAN DA OLSA

02 Şubat 2022 15:57 / 389 kez okundu!

 

 

Halkın zor zamanlarında onun yanında olduğunu göstermek, üzüntüsünü, sıkıntısını, çaresizliğini paylaşıyor görünmek politikacılık gereğidir. Bunu içten yapana halk saygı ve sevgi duyar. Yalandan yapıyorsa ya da yapıyor görünüyorsa buna popülizm denir, ona karşı da kuşku duyar, samimiyetini ölçer biçer. Bunları not defterine kaydeder. Peki bir politikacı böyle görünmeye dahi hiç gerek duymayacak rahatlıkta kendi günlük programını uygulamaya devam ediyorsa? O, sıra dışı davranıyor, davranışının ve rahatlığının halkta olumsuz etki yaratmayacağını düşünüyor ya da umursamıyor demektir.

 

****

 

YALANDAN DA OLSA

 

Halkın zor zamanlarında onun yanında olduğunu göstermek, üzüntüsünü, sıkıntısını, çaresizliğini paylaşıyor görünmek politikacılık gereğidir. Bunu içten yapana halk saygı ve sevgi duyar. Yalandan yapıyorsa ya da yapıyor görünüyorsa buna popülizm denir, ona karşı da kuşku duyar, samimiyetini ölçer biçer. Bunları not defterine kaydeder. Peki bir politikacı böyle görünmeye dahi hiç gerek duymayacak rahatlıkta kendi günlük programını uygulamaya devam ediyorsa? O, sıra dışı davranıyor, davranışının ve rahatlığının halkta olumsuz etki yaratmayacağını düşünüyor ya da umursamıyor demektir.

Ekrem İmamoğlu sıra dışı davranıyor. Bu tür davranmaya özen gösterme gereği hissetmiyor. İstanbul'u sel mi basmış, 'basmışsa basmış, suyu belediye başkanı mı tahliye edermiş' diye düşünüp tatildeyken gelip şöyle bir görünüp ailesinin yanına tatile geri dönüyor. Deprem bölgesini ziyarete gidiyorum deyip, ayaküstü uğrayıp oradan kayak yapmaya geçiyor. Son son da karla mücadele sürerken İngiliz büyükelçisi ile ailecek rakı-balık keyfinden geri durmuyor. Bunları yaptıkça eleştiri alıyor, CHP'lilerin bu durumu 'normalmiş' gibi izah edebilmek için göbekleri çatlıyor.

Bence normal değildir. Yalandan da olsa kendini tutsa, bu tür şeylerden uzak dursa bu kadar sorun yaşamaz. Ama o, halkın sıkıntısını, üzüntüsünü içinde yaşadığı izlenimi vermeyen davranışlardan uzak durma gereği hissetmiyor. 'Zaman akıp gidiyor, ben ailemle günümü yaşamaktan neden uzak duracakmışım, hayat devam ediyor' diye düşünüyor. Bunu da Palandöken'de yaptığı gibi gazetecilere açıklamakta bir sakınca görmüyor.

Bizim geleneğimizde komşusunda cenaze varsa saygı gereği bir kaç gün müzik sesi açmamak, üzüntülü bir duruma düşmüşün yanında keyfine bakıyormuş gibi davranmamak, cenazeyi defneder etmez akşamına lay lay lom eğlenceye koşmamak vardır. Böyle yapan olursa ayıplanır. Hele bu İmamoğlu gibi bir politikacıysa elbette eleştirilir. Sanırım dünyanın pek çok yerinde de böyle olur. Zaten CHP liler de bunu bildiklerinden zevahiri kurtarmak, yapılanın böyle olmadığını anlatabilmek için bin dereden su getirmektedirler.

Fakat yaşanan olay nerden baksan sorunludur. Sıradan bir belediye başkanı bir yabancı ülke büyükelçisi ile gözlerden uzak, ailecek neden yemek yeme gereği hisseder? Aile dostu mudurlar? Öyle ise bu neden daha önce kamuoyuna yansımamıştır? Öyle değilse o yemekte neler görüşülmüş, konuşulmuştur? Yoksa sayın büyükelçinin yolları mı tuzlanmamıştır da bunun için özür dileme yemeği mi düzenlenmiştir? Bunları kamuoyu merak eder; medyaysa, hele ki muhalif basın, özellikle kurcalar. Bir iş mi çevriliyor diye araştırır. Bu kaçınılmazdır. Bırakın kar yağmış, vatandaş yolda kalmış hallerini 'normal' bir zamanda bile olsa böyledir.

İmamoğlu'nun bu tür özenler göstermeye gerek duymaması onun, görevine pek fazla da değer vermediğinin, önemsemediğinin göstergesidir. 'Canım karları da ben mi küreyeceğim, ekiplerin işi ne' gibi düşünmektedir. Çünkü gözü yükseklerdedir. O, bu göreve bir proje çerçevesinde seçtirilmiştir. Onun misyonu kar yağıp vatandaş yolda kaldığında üzülüyormuş numarası yapmak değildir. Onun misyonu Biden'ın açıkladığı gibi İBB başkanlığını AK Partiden almakla sınırlıdır. Gerisine karışmaz. İşine gücüne bakar, kendi genel başkanını bile nasıl atlatıp da belediye başkanlığından cumhurbaşkanlığına sıçrayacak bunun yolunu hazırlamak için İngiliz büyükelçisi dahil her kim olsa onunla masaya oturup kadeh tokuşturur, yeni 'projeler' konuşur. Afetmiş, karmış, o da umurunda olmaz; İşin aslı budur.

Firuz TÜRKER 

27.01.2022

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.