TERÖR HERKESİ YAKAR

21 Mart 2019 10:02 / 1963 kez okundu!

 

 

Irkçılık batıda İslam düşmanlığı üzerinden yürütülürken bizde de aynısı yapıldı. Göçmen düşmanlığı üzerinden yürütülürken de aynısı yapıldı. Ülkemizde bu tezleri savunanlar var. Bunların arasında siyaset düzeyinde insanlar var. Onlar, terörün İslam'dan kaynaklandığını; Suriyelilerin, ülke insanının imkanlarını elinden aldığını söylüyor, bu yönde siyaset yapıyor ve ırkçılığın yaygınlaşmasına hizmet ediyorlar. Halbuki o insanlar savaşın yıkımından kaçarak ülkemize sığındı. İşte bunlara düşmanlık yayanlar, Hz. Muhammed'in başa aldığım sözünü önemsemeyenlerdir. Irkçılık terörizmin arifesidir. Bunun arkasından tespit edilen suçlulara karşı eyleme geçmek gelecektir.

 

****

 

TERÖR HERKESİ YAKAR

 

Komşusu açken tok olarak geceleyen kişi mü'min değildir. (Hz. Muhammed)

 

Terörle bu sözün ne ilgisi var gibi gelebilir ama ben tam da bu ilgiye dikkat çekmek istiyorum. Çünkü terörü besleyen açlık tokluk meselesidir. Yanlış anlaşılmasın diye hemen belirteyim, terör eğilimi açın kin duymasından değil, tam tersine tokun, elindeki imkanlar aç tarafından alınacak korkusundan kaynaklanır.

 

Batı medeniyeti, medeniyetini sömürgelerden sağladığı artı değerle kurdu. Kendi kaynakları dışındaki kaynakları da kullandığı için kapitalizm hızla gelişti, tekelleşti, emperyalizm evresine vardı. Monopoller karlarına kar katarken devlet, sosyal devlet olma imkanını yakaladı. Böylece yurttaşlarına görece rahat yaşam koşulları sağlayabildi. Ama gün geldi devran döndü; doğası gereği 'müreffeh', 'hoşgörülü' ve 'demokrat' kapitalizm, kronik krizlerinden birini daha yaşadı. Yıkılmaz denilen kapitalist kaleler yıkıldı. Batmaz denilen devasa bankalar battı. Bazı ülkeler iflas etti. Öte yandan sömürge ülkeler de birer ikişer bağımsızlığını kazanmış olduğundan emperyalizmin kaynakları daraldı.

 

Kaynakların daralması kapitalizmin ekonomik krizi atlatma imkanını yok etti. Bu kez emperyalist devletler kamu harcamalarını kısmaya, ek vergiler koymaya, birbirlerinin imkanlarını çalmaya çalışmaya, zengin ama alt gelişmişlik düzeyinde olan ülkeleri yağmalamaya gözlerini çevirdiler. Sokaktaki (ordinary) batılı vatandaş yaşamından endişe duymaya başladı. Ama hükümetleri ona, durumu gerçek yönüyle yansıtmadı. Gözler, uzun yıllardır sömürge ülkelerden batılı insanın ayak işlerini görmek üzere gelen ve sıkıntı zamanına kadar pek kimsenin de dikkatini bile çekmeyen, hatta bir ölçüde batılı yaşama 'uşak' rolüyle entegre olmuş diğer medeniyetlerin bireylerine çevrildi. Ekonomik kötülüğün suçlusu bulunmuştu.

 

Böylece kendine verimli bir toprak bulan ırkçılık filiz vermeye başladı. Batılı hükümetler buna karşı tedbir almak yerine göz yumdular. Sorumluluğun kendilerinden ve kapitalizmden buraya kayması işlerine geldi. Irkçılık giderek pervasızlaştı. Kafasını kaldırmakla kalmayıp, saldırganlaştı. İkinci dünya savaşı öncesinin antisemitizmi yerine İslam düşmanlığı konuldu. Eskiden ayak işlerini gördürmek için gelmesine izin verilen, hatta gelmesi istenen modern kölelere bu kez sınırlar konuldu. Fakat geri bıraktırılmış ülkelerde yoksulluk ve açlığın pençesinde kıvranan bu insanlar her kısıtlamaya, her yasaklamaya karşı yaşam şansı olduğunu düşündüğü gelişmiş kapitalist ülkelere kapağı atabilmek için ölümü bile göze aldılar. Yeni bir 'düzensiz' göç dalgası başladı. Ve gücün savcısı suçluyu bir kez daha ve açıkça işaret etti; göçmenler, Müslümanlar, 'aşağı' tabaka ulusları.

 

Bu gelişim ve siyasi değişim yaşanırken krizden çıkmak için öteki dünyayı yağmalamaya karar vermiş emperyalist açgözlülüğün gizli servisleri, bu işaret edilen suçluları meşru suçlu konumuna getirmek için tezgahlar kurdular. Bu tezgahlarda İslami görünümlü terör örgütleri dokudular. Onlar aracılığıyla terörü meşrulaştırarak karşısına beyaz adamın Ku Klux Klan ırkçılığını çıkarmaya başladılar. Böylece dünyamız tehlikeli bir meçhule doğru yol almaya başladı.

 

Irkçılık batıda İslam düşmanlığı üzerinden yürütülürken bizde de aynısı yapıldı. Göçmen düşmanlığı üzerinden yürütülürken de aynısı yapıldı. Ülkemizde bu tezleri savunanlar var. Bunların arasında siyaset düzeyinde insanlar var. Onlar, terörün İslam'dan kaynaklandığını; Suriyelilerin, ülke insanının imkanlarını elinden aldığını söylüyor, bu yönde siyaset yapıyor ve ırkçılığın yaygınlaşmasına hizmet ediyorlar. Halbuki o insanlar savaşın yıkımından kaçarak ülkemize sığındı. İşte bunlara düşmanlık yayanlar, Hz. Muhammed'in başa aldığım sözünü önemsemeyenlerdir. Irkçılık terörizmin arifesidir. Bunun arkasından tespit edilen suçlulara karşı eyleme geçmek gelecektir.

 

Terör ateştir. Onunla oyun olmaz. O ateş, kendisini yakanı da yakar. Bazıları bunu ancak yanmaya başladıklarında fark eder. Bazıları ise hiç bir zaman fark etmez, yangına benzin dökmeye devam ederler.

 

Firuz TÜRKER

21.03.2019

 

Son Güncelleme Tarihi: 21 Mart 2019 11:39

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.