'KADININ ADI YOK' (MU)

07 Mart 2018 22:26 / 908 kez okundu!

 

 

Yasal evliliği olmayan eşinden ayrılan kadın nafaka davası açmış. Mahkeme kadını haksız bulmuş. Anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanmış, Anayasa mahkemesi de yerel mahkemeyi haklı bulmuş. Kadın ortada kalmış.

Evliliğin dini nikahla olup olmadığını bilmiyorum. Uzun yıllar, nikahsız yaşayıp da olmuş bir ayrılık da olabilir. Çocukları olmuş mu, o da belli değil. Bu ayrıntıları bilmediğim halde benim düşüncem kadın haklı. Çünkü, erkekten yana ağır basan zihniyetli bir toplum yapısında yaşıyoruz. Belli ki kadıncağız 'kapıya konulmuş'.

Adamın durumu iyiyse, kadın da kendini 'başarılı erkeğine' adamış, 'erkeğin arkasındaki' kadınsa tazminat ve nafaka hakkı olmalı. Eğer terk eden kadınsa o zaman başka türlü düşünmeli. O kadın da hakkını korusaymış, yasal evlilik yapsaymış diyemeyiz. Kadınların bu konuda 'bastırma' güçlerinin zayıf olduğunu biliyoruz.

Bence mahkemeler de haklı. Yasada ne varsa ona göre karar veriyorlar. Ama bu olay çok ilginç geldi bana. Evlilik kurumu temelde kadının ve çocukların haklarını güvence altına almak üzere düzenlenmiş yasal bir kurum. Demek ki yasalarda yeni düzenlemeler gerekiyor. Beni mazur görün ama kadınların böyle 'kullanılıp' atılması hiç de vicdani değil. Buna toplum vicdanı da ilgisiz kalmaz zaten. Adamı yerden yere çalar. Ama bu, yasal haklılık getirmiyor. O zaman yasalarda yeni bir takım düzenlemelere ihtiyaç var demek ki...

Sadece 'medeni' nikahın yasal güvencesi ile yetinilmemeli. Dini nikahlı evlilikler ile, nikahsız yaşayan çiftler de yasal güvenceye alınmalı. Yapılır mı? Zor. Şimdi böyle bir girişim olsa elli türlü itiraz gelir. Yok 'dini' nikah 'medeni' nikahın yerine konulmak isteniyordan tutun da, nikahsız evlilikler teşvik ediliyora varıncaya kadar. Halbuki var olan reel bir durumun yasallaştırılmasından söz ediyorum.

Bu arada; 'medeni' kelimesi de Medine'den gelen dini bir kavramdır.

Fakat ortada da bir mağduriyet var. Hiç bir kadın, yasal güvencesi olmayan bir beraberliği istemez. Ama mecburiyetten kabullenmek zorunda kalır. O da kadının yeterince dominant olamayışından ileri gelir. Böyle bir durumda ise kadını haksız bulmak, onu cezalandırmak anlamına geliyor. Eli kulağındadır. Bu işin önü açılmış, konu yargının ve siyasetin önüne konulmuştur artık. Bugün yarın bu konunun daha çok gündeme gelmeye başladığını görürsek şaşırmayalım.

 

Firuz TÜRKER

01.03.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.