DÖVİZ İP CAMBAZI MI BİR ÇIKIP BİR İNİYOR?

24 Mayıs 2018 12:12 / 1035 kez okundu!

 

 

Döviz kurları birden bire hızlı hızlı neden yükselir ve de bir füze hızıyla gerisin geriye neden düşer? Bunun bir ekonomik izahı yoktur. Aslında akıl danelere göre vardır. Ama o izah, durumu ters yüz edip bu çalkantıdan mağdur olanları kandırmak, avutmak içindir. İşin aslı astarı başkadır.

 

*****

 

DÖVİZ İP CAMBAZI MI BİR ÇIKIP BİR İNİYOR

 

Döviz kurları birden bire hızlı hızlı neden yükselir ve de bir füze hızıyla gerisin geriye neden düşer? Bunun bir ekonomik izahı yoktur. Aslında akıl danelere göre vardır. Ama o izah, durumu ters yüz edip bu çalkantıdan mağdur olanları kandırmak, avutmak içindir. İşin aslı astarı başkadır.

 

2017 başında dolar 3,50 seviyelerinde. Yıl sonunda 3,70. Fakat bu arada önemli bir dalgalanma göstermiş. Ocak ve Şubat aylarında hızla yükselerek 4 TL'ye yaklaşmış, Marttan itibaren de düşerek 3,50'nin altına inmiş. Sonra rutin bir şekilde yükselip yeniden 3,70-3,80 seviyelerinde durağanlaşmış. Seneyi de 3,70'le kapatmış. Bu sene ise Mart sonundan itibaren hızlı bir hareketlenme başlamış. Son iki ayda da tırmanışa geçerek 5 TL sınırına dayanmış ve bu gün merkez bankasının aldığı önlemlerin etkisiyle 4,60'lara geriledi.

 

Bu kadar rutin dışı hareketlenmenin bir tek izahı vardır; spekülasyon. Bu spekülasyonun, biri ticari diğeri de siyasi olmak üzere iki önemli sebebi vardır. Ticari olan, halkımızı ve devletimizi soymak amacı taşır. Siyasi olan ise halk yararına ekonomik politikalar yürütmeye çalışan iktidarı zayıflatıp teslim almak, olmadı düşürmek amacı taşıyor. Ondan sonrası ise tufan; istediklerini almış olan küresel güç odakları, var güçleriyle pençelerini halkımızın kazanımlarına geçirecekler. 2001 Krizi'nden sonra neler olduysa aynen onlar olacak.

 

Madem yeri geldi 2001 krizinde neler olduğundan bahsedeyim biraz.Yaşayanlar biliyor ama, genç nesiller bilmez. Onlara hatırlatmakta yarar var. Bakarsınız merak eder gerçekten öyle mi olmuş diye araştırırlar. Bilmezden gelenler için ise yapacak bir şey yok. Onlar samimiyet taşımıyor. Kendi siyasi emellerinin peşindeler. Ülke için, bu ülkenin halkı için düşündükleri hayırlı bir şey yok. Sadece iktidar olabilmeyi istiyorlar. Bedeli ne olursa olsun ödemeye ve halka da ödetmeye razılar. O yüzden bu alicengiz oyunlarına def çalarak tempo tutuyorlar.

 

2001 Krizi, MGK Toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasında tartışma çıkması üzerine patladı. Türk lirası bir gecede % 40 değer kaybetti ve dolar 680.000 liradan 960.000 liraya çıktı. O gece merkez bankası başkanı, bütün parasal varlığını dolara çevirerek istifa etti. İlerleyen günlerde gecelik faiz % 7500'lere yükseldi. Dolar bir kaç ay içinde 2 milyon TL ye yaklaştı. Bir yükseltilip bir düşürülerek büyük vurgunlar vuruldu. Bankaların içinin boşaltıldığı ve bu yolla halkın soyulmuş olduğu ortaya çıktı. Bankaların bu çalınan paralarını 'görev zararı' gibi palavra bir gerekçeyle devlet üstlendi. Yani ödemek yine millete düştü. 57. Hükümet bir koalisyon hükümetiydi ve böylesi bir ekonomik saldırı ile baş edebilecek gücü yoktu. Arkasında kamuoyu desteği de bulunmuyordu. Bunlara ek olarak koalisyon içinde kendi menfaatlerini gözeten Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan gibi Truva atları mevcuttu.

 

Hükümet çaresiz bir şekilde Dünya Bankası tarafından Türkiye'de görevlendirilen bir sömürge valisi, Kemal Derviş'in ellerine teslim oldu. Derviş, gerçekten bir 'tek adam' idi. Dediği dedikti; ona karşı çıkan bakanlar azledildi. Soygun devam ediyordu. Kemal Derviş'in uygulamaya koydurttuğu kararlarla ekonominin yoluna gireceği propagandası yapıldı hep. Girdi de. Ama Türkiye'den alacaklı olan uluslararası ekonomik kurumların alacaklarının garanti altına alınması gözetildi. Halkın ise büyük ölçekte yoksullaşması sonucunu doğurdu bu.

 

Sonraki gelişmeler 2002 seçimlerine götürdü siyaset kurumunu. O seçimlerde halk, 57. hükümet partileriyle beraber bu krizde büyük paya sahip olan DYP'yi de sandığa gömdü. Hiç birisi barajı geçemedi.

 

Bugün durum çok farklı. Ama saldırı yine aynı saldırı. Fark ise bu saldırıya teslim olmak istemeyen, ona karşı mücadele etmeyi, yani halkın çıkarlarını savunmayı seçen bir iktidarın mevcut olması. Arkasında halk desteği de mevcut. Buna rağmen mücadele çok çetindir. Merkez bankası faiz oranını % 13,5'ten 16,5'e çıkarmak zorunda kaldı.

 

Emperyalist hegemonyadan kurtulmak öyle basit bir iş değildir. Onlar neden emperyalist? Çünkü ekonomik ve siyasi 'güç' ellerinde. İktidar bu saldırıya karşı önlem almaya çalıştıkça onlar da 'B', 'C' ... planlarını devreye sokacaklar. Bu boyunduruk altında Türkiye'nin boynunu kırmaya çalışacaklar. Bu iş şimdi oldu oldu. Eğer Türkiye başarılı olamaz ve yenilirse 2001'den daha büyük bedeller ödemek zorunda kalacaktır. 

 

Firuz TÜRKER

24.05.2018

 

Son Güncelleme Tarihi: 24 Mayıs 2018 22:33

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.