Eski Genelkurmay Başkanı Özkök: 'Sonuçların caydırıcılık özelliği olur...'

23 Eylül 2012 21:55  

 

Eski Genelkurmay Başkanı Özkök: 'Sonuçların caydırıcılık özelliği olur...'

İSTANBUL- Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök , balyoz davasına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "verilen cezalar çoktu, azdı gibi bir yorum yapmam anlamlı değil. Ben rütbelere göre daha kademeli, daha yaygın bir dağılım olabilir diye düşünüyordum" dedi. Balyoz sanıklarına “darbeye eksik teşebbüs” suçundan verilen mahkûmiyet kararı, hukukçulara göre, süren 'Ergenekon Davası' için de emsal oluşturacak.

Balyoz kararını Taraf gazetesine değerlendiren emekli Başsavcı Reşat Petek ise, iki dosyadaki ortak suçlamalar nedeniyle Balyoz’da verilen kararın Ergenekon için örnek teşkil edebileceğini söyledi. [Balyoz Harekât Planı, Mart 2003’te hükümeti devirmek için Birinci Ordu Komutanlığı’nda hazırlandı. Dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan liderliğindeki cunta tarafından hazırlanan planda, darbeye zemin hazırlamak amacıyla 'Çarşaf', 'Sakal', 'Suga' ve 'Oraj' kod adlı eylem planları yapıldı. Beş bin sayfalık belgelerde Fatih ve Beyazıt camiilerinde bomba patlatılarak hükümetin sıkıyönetim ilan etmeye zorlanması, Yunanistan hava sahası üzerinde bir Türk jetinin düşürülerek halkın galeyana getirilmesi ve darbe sonrası demokrat görüşlü gazetecilerin tutuklanması gibi planlar yer aldı....

BALYOZ KARARI EMSAL

İstanbul 10, Ağır Ceza Mahkemesi’nin önceki gün açıkladığı Balyoz davası kararlarının ardından gözler dört yıldır süren ve sona yaklaşan Ergenekon davasına çevrildi. Balyoz kararını Taraf gazetesine değerlendiren emekli Başsavcı Reşat Petek, iki dosyadaki ortak suçlamalar nedeniyle Balyoz’da verilen kararın Ergenekon için örnek teşkil edebileceğini söyledi.

Petek şöyle konuştu: “Balyoz davası ile Ergenekon davasının ortak yanları var. Balyoz bir darbe planı, Ergenekon’da da silahlı terör örgütü kurup yönetmek suçlamaları var. Hükümete ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı suç isnatları var. Bunlar eski kanundaki 147’nin yerini tutan maddeler. Dolayısıyla sanıklar benzer isnatlarla yargılanıyorlar. Bu açıdan iddianamedeki sanıklara isnat edilen suçların bir kısmı müşterek maddeler. Biri eski kanunda, biri yeni 5237 sayılı kanunda. Bu yüzden hukuki bir benzerlik var. Belki de çıkacak karar açısından böyle bir yoruma gidilebilir. Balyoz’da çıkan karar diğer darbe girişimi davalarında örnek teşkil eder.”

DARBE HÜKÜMLÜSÜ ORG. DOĞAN'IN AVUKATI YARGITAY'DAN UMUTSUZ

Balyoz’un bir numaralı sanığı olan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen ise savunma hakkının yok edildiğini ve delillerin toplanmadığını savunarak kararı “hukuki bir kara delik” olarak nitelendirdi. Ülgen, “Yargı bağımsız olmadığı için Yargıtay’dan da herhangi bir olumlu sonuç beklemiyoruz” dedi. Ülgen, davanın Ergenekon için emsal teşkil edip etmeyeceğiyle ilgili de, “Yargılama biçimi ve karardaki antidemokratik öğelerin kullanılması açısından Balyoz davası, Ergenekon davasına emsal oluşturacaktır” diye konuştu.

ORG. HİLMİ ÖZKÖK: "ÇIKAN SONUÇLARDAN HERKES DERS ÇIKARSIN"

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Balyoz davası kararlarını değerlendirdi. Özkök, "Balyoz davasında ben rütbelere göre daha kademeli karar olabilir diye düşünüyordum" dedi.

Askerin emir aldığında, sorgulamayıp yerine getirdiğini belirten eski Genelkurmay Başkanı Özkök, "Davada yüzbaşı, binbaşı, albay var. Bunların sorumluluğu ile emir verenlerinki aynı düşünülmemeli" ifadesini kullandı.

Özkök, ayrıca ortaya çıkan hukuki sonuçların caydırıcılığı olduğunu belirterek "Bu davalardan gerek Türkiye’deki gerek dünyadaki değişimi anlamak açısından, adil yargılama açısından dersler çıkarılacaktır" dedi.

Milliyet gazetesinden Fikret Bila'nın sorularını yanılayan emekli Org. Özkök; "Sanık avukatları, sık sık davanın hukuki değil, siyasi olduğunu, bir rövanş niteliği taşıdığını öne sürdüler. Bu tür yaklaşımları nasıl karşılıyorsunuz?" şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

"Benim hayat tecrübemle gördüğüm şudur ki, hukukta öç alma yoktur. İntikam yoktur. Hukuk böyle çalışmaz. Ancak ortaya çıkan hukuki sonuçların bir caydırıcılık özelliği olur, herkesin bu sonuçlardan alacağı dersler vardır. Türkiye’de de herkes bu davalardan bir ders çıkaracaktır. Gerek Türkiye’deki gerek dünyadaki değişimi anlamak açısından dersler çıkaracaklardır. Keza adil yargılama açısından dersler çıkarılacaktır."

» Balyoz sanıklarına verilen cezaları ağır bulanlar çok oldu. Karar için de, “balyoz gibi” tanımlamaları yapıldı. Siz nasıl buldunuz?

- ORG. ÖZKÖK: Keşke böyle bir durum yaşanmamış olsaydı. Ama yaşandı. Çok büyük üzüntü içindeyim. Hepsi birlikte yıllarca görev yaptığım silah arkadaşlarım. Tabii ben hukukçu değilim. Verilen cezalar çoktu, azdı gibi bir yorum yapmam anlamlı değil. Yargıtay aşaması da var. Hâkimler kanunun lafzıyla bağlılar. Ben rütbelere göre daha kademeli, daha yaygın bir dağılım olabilir diye düşünüyordum, hepsinin aynı aralığa, 15-20 yıl ceza aralığına sokulduğu anlaşılıyor. Tabii burada çok önemli bir husus, hâkimlerin vicdani kanaatlerine göre karar vermeleri, kanun böyle diyor. Bu vicdani kanaat çok önemli.

» Hâkimlerin, tüm sanıklar hakkında aynı kanaate vardıkları anlamında mı söylüyorsunuz?

- ORG. ÖZKÖK: Şöyle, askerlik mesleğinin diğer mesleklerde olmayan özellikleri vardır. Esas itibarıyla emir-komuta ile çalışan bir mantığı vardır. Askeri mantığa göre, siz ölmeye ve öldürmeye götürüyorsunuz, bunu öğretiyorsunuz, buna alıştırıyorsunuz. Bu askerlik mesleğinin ayırt edici bir özelliğidir. Bu nedenle de askerlik mesleği emre itaat etmeye dayanır. Emir aldığı zaman itaat etmeye alıştırıyoruz. Başka türlü nasıl ölmeye, öldürmeye götürebilirsiniz? Dolayısıyla emri aldığında onun kanuna uygun olup olmadığını sorgulamaz, sorgulamaya vakti de olmaz, emri yerine getirir. Böyle yetiştirilmiştir. Şimdi bu olayda da yüzbaşı var, binbaşı var, yarbay var, albay var, şimdi tuğgeneral olsa bile o tarihte bu alt rütbelerde subaylar var. Bunların sorumluluğu ile emir verenlerinki aynı düşünülmemeli. Alt rütbedekiler, emir altındakiler. Bu bakımdan ben daha kademeli bir değerlendirme olabilir diye düşünmüştüm.

» Mahkemenin, emir verenle alanı aynı suça ve cezaya sokmuş olması sorunlu mu görünüyor?

- ORG. ÖZKÖK: Dediğim gibi ben hukukçu değilim. Hukuki bir değerlendirme yapamam. Benim söylediğim, askerlik mesleği ve mantığıyla ilgili. Bu nedenle zaten askeri yargıya ihtiyaç duyulmuş. Şimdi ifade ettiğim gibi aldığı emri yerine getiren alt rütbeli birinin bu tür bir yanlışı askeri suça girer. Askeri mahkeme bunun için öngörülmüş. Yargılayan askeri yargıç olsa bunu bilir. Bilir ki alt rütbede bir subay aldığı emri yerine getiriyor. İtaatle çalışıyor. Bunu yorumlayabilir. Bilir ki, sorumluluğu farklıdır. Aynı sorumluluğa sokarsa mesleğinden olur, sivil hayatta yeniden başlaması çok zordur, yeni meslek bulması çok zordur, kendisinin, çocuklarının yaşamını askerlik mesleği içinde planlamıştır. Çocuklarını ona göre okullara göndermiştir. Belki kurmay olmuştur. Belli bir hizmet süresi ve yaştan sonra sivil hayatta yeniden meslek sahibi olmak, düzen kurmak zordur. Çok ciddi sosyal sorunlar ortaya çıkar. Benim asıl büyük üzüntüm, alt rütbedekilerin kayıplarıdır. Bu durumdakilerin kayıpları ağırdır. Bu nedenle askeri yargıç, telafisi imkansız sonuçları bilir ona göre vicdani kanaat oluşturur. Tabii sivil yargıçlar da vicdani kanaatle sonuca varıyorlar, yasanın lafzıyla da bağlılar ama askeri yargı bu tür özellikleri daha iyi bilir. Deniliyor ki, fark yoktur, TSK da bir, meteoroloji de. Elbette her mesleğe saygımız sonsuz, her meslek kutsaldır, ancak aynı değildir. Askerlik mesleğinin diğerlerinde olmayan özellikleri vardır. Bu nedenle bir askeri yargı ihtiyacı doğmuştur.


BALYOZ DARBE PLANI NELERİ İÇERİYORDU?

Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010’da ortaya çıkardığı Balyoz Harekât Planı, Mart 2003’te hükümeti devirmek için Birinci Ordu Komutanlığı’nda hazırlandı. Dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan liderliğindeki cunta tarafından hazırlanan planda, darbeye zemin hazırlamak amacıyla 'Çarşaf', 'Sakal', 'Suga' ve 'Oraj' kod adlı eylem planları yapıldı. Beş bin sayfalık belgelerde Fatih ve Beyazıt camiilerinde bomba patlatılarak hükümetin sıkıyönetim ilan etmeye zorlanması, Yunanistan hava sahası üzerinde bir Türk jetinin düşürülerek halkın galeyana getirilmesi ve darbe sonrası demokrat görüşlü gazetecilerin tutuklanması gibi planlar yer aldı.

Balyoz iddianamesinde darbenin beş aşamada planlandığı belirtiliyor. Buna göre birinci aşamada, istihbarat faaliyetlerinin yer aldığı ve bu çalışmaların tamamlandığı ifade ediliyor. Askeri müdahale için zemin hazırlama sürecinin ikinci aşamada olduğu kaydedilen iddianamede, müdahalenin fiilen ilan edildiği üçüncü aşamadan sonra yürütme görevinin Milli Mutabakat Hükümeti’ne tarafından devralacağı belirtiliyor. Son aşamada ise yürütmenin tekrar sivil yönetime devredilmesi için seçime gidileceği kaydediliyor.

Sesonline.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0