Politikada vefasızlık

25 Aralık 2011 11:58 / 2102 kez okundu!

 


İnsan, bir başkasından fayda gördü mü, bu faydaya dayalı olarak, bir minnet duygusu içersine girer. Eline imkan geçtiğinde de, fayda gördüğü kişiye daha çok iyilik yapmak ister. İşte vefa denilen şey, bu iyilik yapma isteğidir. Bu minnet duygusudur, bunun tersi ise vefasızlık ve nankörlüktür.

Dostluk kavramının da mihenk taşı vefadır. Vefa, karşılık beklemeden bir dosta yapılan yardımdır. Yardım yapılan insan, eğer yapılan bu iyiliği unutmazsa, zamanı geldiğinde de karşılık beklemeden yapılan iyiliğin fazlasını ya da azını, iyilik gördüğü tarafa yaparsa bu insana vefalı dost denir. Çünkü, kendisine yapılan iyiliği unutmamıştır!...

Politikada ise vefa yoktur derler, fırsatı yakalayan kendisinden güçlü olanı, çeşitli entrikalarla yok etmeğe çalışır. Politikada birinin önünü aç ve yükselt, toparlandıktan sonra ilk işi, seni ortadan kaldırmaktır ve yerine geçmektir.

Bizim gibi yarı köylü yarı şehirli, yarı doğulu yarı batılı kozmopolit toplumlarda, politika nedir diye sorduğumuzda, alacağımız ilk cevap “Politika yalandır” olur! Oysa ki, politikanın gerçek tanımı bu değildir.

Politika, köken olarak Yunanca bir kelimedir. Yunanca şehir anlamına gelen “Polis” kelimesinden türemiştir. Bilindiği gibi antik çağ Yunanistan’ı şehirlerden oluşan site devletlerden ibaretti; Atina, Isparta, Efes vb…

Politika, "Polis"in yani sitenin yönetimi anlamına gelir. Eski Yunanlı bilgeler "Polis"i yani siteyi yönetenlerde bilgelik, doğruluk, cesaret, onur gibi erdem ve meziyetler ararlardı. Ancak bu meziyetleri taşıyanlar siteyi yönetebilirlerdi!

Eski Yunanistan’da polisi yani siteyi yönetenlerde ve politika yapanlarda doğruluk ve dürüstlük gibi meziyetler aranırken, bu meziyetler politikanın temel kriterlerini oluştururken, bizde niye politika denildi mi; hemen akla yalan ve dolan gibi gayri ahlâki bir çağrışım geliyor?

Elli yaşını aşkın biri olarak, kalktım kalkmadım genellikle hep aynı politikacıları gördüm. Sanki, bu mübareklerin üzerinden, değişim denilen olgu hiç geçmemiş gibi!...

Bizdeki fosil politikacıları askeri darbeler ve muhtıralar bile politikadan ayıramadı, ancak ölüm ayırabildi. Horoz ölür gözü çöplükte kalır misali, seksenli yaşın üzerinde ahı gitmiş vahı kalmış halde bile politika yapıyorlardı!

Bu fosil politikacılar ayak üstü elli yalan atarlardı. Bir tanesi yalanları hatırlatıldığında, dün dündür, bugün bugündür derdi. 1978 Maraş’taki kanlı olaylar sırasında “Bana hiçbir milliyetçi suç işledi dedirtemezsiniz” diye demeç vererek, çatışan taraflardan birini savunmuştur! Daha sonra bu sözleri hatırlatıldığında ise “Katilin sağcısı, solcusu ve milliyetçisi olmaz. Sözlerim yanlış anlaşılmıştır” diye hemen yan çizmiştir.

Bu fosil politikacılarımız, seçim öncesi çok vaatlerde bulunurlar. Seçimden sonra iktidar olduklarında ise verdikleri sözleri nedense unutma hastalıkları vardır. Bu fosil politikacılardan birisi, herkese iki anahtar biri ev, diğeri de araba vaadinde bulunmuştu. Seçimden sonra koalisyon hükümeti kurunca, hemen bakın ben sözümü tutuyorum diyerek cazip tekliflerle, dövize endeksli banka kredileri verdirdi. Sonuç ise 5 Nisan 1994 ekonomik kriziyle birlikte vatandaşın kendi tasarrufu olan parasıyla birlikte, almış olduğu evini de ellerinden aldılar. Zamanın kadın başbakanı bu konuyla da hiç ilgilenmedi. Kamu oyunda dövizzedeler olarak bilinen yüz binlerce mağdur oluştu. Bunlardan yirmi bir kişi intihar etmiştir! Yargı yoluna gidildi, adil yargımız her ne hikmetse bankalardan yana tavır koyarak, zavallı dövizzedeleri haksız çıkarttı. Konutla ilgilenen bir kamu bankamız da, yargının bankalar lehine vermiş olduğu karara karşı vefa örneği göstererek, Ankara Eryaman’da birkaç blok bina Adalet Bakanlığı'na hediye etmiştir. Bugün Eryaman’daki Adalet Bakanlığı'na ait lojmanların, dövizzedeler aleyhine verilen karardan sonra Emlak Bankası tarafından Adalet Bakanlığı'na verilmesi olayı manidardır! Devlet, devlete hediye veriyor! Ezilen yine fakir fukara, dar gelirli vatandaşlar oldu, evleri de gitti, paraları da gitti.

Eğer bu ülke gerçek anlamda ve batı standartlarında bir hukuk devleti olsaydı, sebep oldukları bu trajik sorundan ve intihar eden yirmi bir vatandaştan dolayı, zamanın başbakanı Tansu Çiller, ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ufuk Söylemez (Eski Dev-Solcu), Emlak Bankası genel müdürü ve her partide milletvekilliği yapan bulunmaz Hint kumaşı, Aydın Ayaydın gibi kişiler yargı önünde hesap verirlerdi!

Sayın Ayaydın’ın bilgi ve birikiminden Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz çok faydalandılar. Şimdi de, sosyal demokrat ve halkçı liderimiz, Tuncelili Kemal bey faydalanıyor! Hayırlı olsun ve güle güle faydalan demekten başka elimizden ne gelir?

Bir zamanların Dev-Solcusu ve Dev-Sol’un Ankara Anıttepe sorumlusu, Tansu Çillerin bürokratı ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ufuk Söylemez de, titreyip kendisine gelip ulusal duyguları depreşerek, Doğu Perinçek’in politikaları doğrultusunda yayın yapan “Ulusal Kanal”da, programcılık yapıyor!

Soğuk savaş döneminde, sağcı politikacılar ve yazarlar sola karşı hep M. Akif Ersoy’un şiirlerinden alıntı yaparak, hamasi nutuklar çekerler ve hamasi yazılar yazarlardı! Sağcı politikacılar, yazarlar ve iş adamları, M. Akif Ersoy’un şiirlerini sola karşı hamasi bir şekilde kullandıkları zaman, M. Akif’in oğlu Emin Ersoy da, yoksul ve sefil bir hayat yaşıyordu! Çöp bidonlarından ekmek topluyordu ve 1966’da kalacak yeri olmadığından, dışarıda kalıp soğuktan donarak ölmüştür!

M. Akif’in şiirlerini hamasi bir şekilde sola karşı kullanan yazarlar, siyasetçiler ve de iş adamları, Akif gibi saygın dürüst bir insanın, yine dürüst ama işi rast gitmeyen oğluna niye sahip çıkmadılar? Bir fon oluşturup, her biri beş kuruş yardımda bulunsaydı, Emin Ersoy’un sonu böyle elim bir şekilde, dışarıdaki çöp bidonlarından ekmek toplamak ve soğuktan donarak ölmek olmazdı!

Emin Ersoy’un bu trajik yaşamı, Türkiye’deki sağcı politikacıların, yazarların ve iş adamlarının M. Akif Ersoy’a karşı yaptıkları bir vefasızlıktır!

Böyle bir toplumda, vatandaşın politikaya yalan dolandır diyen tanımını gayet iyi anlamağa başladım. Çünkü politikacılarımız kendilerine ve yakınlarına hizmet etmekten vatandaşa hizmet etmeğe ya zaman bulamıyorlar ya da vatandaşı unutuyorlar!

Ah! Nerede o güzel günler, vatandaş da sandıkta bu tür politikacılara gereken dersleri verse!

Yeni bir yıla giriyoruz, yeni yılın tüm insanlığa ve tüm canlılara hayırlı, uğurlu bir yıl olmasını, insanlar, hayvanlar ve yeşil bir çevreyle uyumlu bir şekilde, güzel bir dünyada yaşamayı; yüce yaratıcı Allah’tan diliyorum…

Hırıstiyan alemine de hayırlı Noeller diliyorum. Yeni yılın tüm okuyucularımıza ve sitemizin tüm yazar ve çalışanlarına da hayırlı olmasını diliyorum. Yeni yıl barış ve sevgi yılı olsun…



Erkan ARSLAN

25.12.2011

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.