Orhan Pamuk ve ulusalcıların hezeyanları...

18 Aralık 2012 00:43 / 1430 kez okundu!

 


Bir kere daha Orhan Pamuk’a ve aslında onunla birlikte Hrant Dink’e karşı linç kampanyası başladı. Har zamanki tetikçiler bu linç kampanyasının başını çekiyorlar. Yeni linç kampanyasının nedeni Orhan Pamuk’un bir grup yazarla birlikte Suriye diktatörü Esad’a yazdığı mektup. Yazarlar Esad’a bırak diyorlar. “Ya git başka bir ülkeye yerleş ya da sonun kötü olacak, yani öldürülecek ya da Lahey’de yargılanacaksın” diyorlar.

Ulusalcı sosyalistler, Baas, Esad yandaşları bu mektuptan hırslanmışlar. İçlerinden en pespayesi Orhan pamuk’a “faşist” diyor...

Bir zamanlar aralarında Hrant Dink ve Orhan Pamuk’un da olduğu bir grup yazara, gazeteciye karşı bir ucu yargıda, diğer ucu gazete köşelerinde olan bir saldırı kampanyası vardı. Irkçı, milliyetçi bir kampanya.

Bu kampanyanın bir ayağı da mahkeme önlerine geliyor, 301’den yargılanan sanıklara fiziki olarak sataşıyordu. Veli Küçük, Kerinçsiz adlı günümüzün Ergenekon sanıkları bunların en önündeydi elbette. Türkiye’de soldaki ayrışmada bu mahkemelerin önemli bir rolü oldu. Bir kısım sol "ulusalcı" bir tepkiyle Orhan Pamuk’a karşı saldırıya geçti. Bu arada bir gün bir “sol” gazetede, anlı şanlı bir "solcu lider (Abi)" Hrant’ın “çok fazla Ermeni sorunu yazısı yazması” nedeniyle atılmasını istedi. Hrant’ın kurtuluş savaşında İzmir’in nasıl kurtarıldığını mı yazmasını bekliyordu acaba, yoksa Osmanlı’nın nasıl arkadan hançerlendiğini mi anlatmalıydı? Nitekim Hrant o gazeteden ayrıldı ve bir süre sonra da ensesinden kurşunlanarak öldürüldü...

Orhan Pamuk’a ise sağcılardan çok solcu olduklarını ileri süren ulusalcı sosyalistler saldırdı:

"Yazarımız (Orhan Pamuk) susmuyor ve devam ediyor: '...Burada 30 bin Kürdü öldürdüler. Ve bir milyon Ermeni. Ve neredeyse hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. O halde ben yapıyorum. Ve bu yüzden benden nefret ediyorlar.' "Orhan Pamuk'un sözleri daha çok konuşulacak ve beraberinde yazar ve aydın duruşunu da tartışmaya açacak gibi görünüyor. Ancak şu haliyle "ben insan hakları savunucusu bir yazarım" diyerek Nobel'e kendisini pazarlamaya çalıştığı anlaşılıyor.

"Türkiye insanına olan kinini kustuğu röportajında bu ifadelere yer veren Pamuk, halk düşmanlığı konusunda Belge ile yarışıyor. ... Pamuk, uygarlığın değil, yozlaşmanın, çürümenin, ufalmanın, zavallılığın yazarı olarak kendisine alan açıyor." Bunlar adı "SoL" olan ulusalcı sosyalist bir yayının ifadeleri.

“30 bir Kürt, bir milyon Ermeni öldürüldü” dediği için Orhan Pamuk ulusalcı sosyalist bir internet kanalı tarafından “yozlaşmanın, çürümenin, ufalmanın, zavallılığın yazarı” oluyor. Ve bu siteye göre Orhan Pamuk “halk düşmanı”...

2006 yılında Orhan Pamuk Nobel ödülünü alınca aynı gruplar demediğini bırakmıyor. Bir taraftan Nobel ödülü aşağılanıyor, diğer taraftan yeniden Orhan Pamuk’a hırsla, milliyetçi bir hırsla saldırılıyor: “Bu ödülde gölge var” başlığı ile verilen haberde “Ermeni soykırımını reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifinin Fransa Parlamentosu'nda kabul edildiği oylamadan bir saat sonra, İsveç'ten Orhan Pamuk’un Nobel Ödülü aldığı haberi geldi" deniyor ve haber; “Nobel Ödülü’nün daha önce "Türkiye'de 1 milyon Ermeni öldürüldü" diyen yazara verilmesi, kararın siyasi içeriği hakkında soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Pamuk’un AB projesi ve ülkedeki liberal dönüşüme katkıları ile ‘Ermeni soykırımı’ yönündeki siyasi açıklamaları nedeniyle ödüle layık görüldüğü iddia ediliyor" diye devam ediyor. ( Bu arada Nobel, edebiyat ve Orhan Pamuk üzerine herkese Yıldırım Türker’ın “Türk’ün Nobel’le İmtihanı” http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201701 yazısını okumasını öneririm.)

Orhan Pamuk’a bu denli düşman olanların, Ermeni soykırımından bahsedenlere, 30 bin Kürdün öldürüldüğünü söyleyenlere bu kadar karşı olan bu ulusalcı sosyalist çizgi diğer taraftan da tabii ki darbeyi savunuyor.

Ergenekon’un, Balyoz’un arkasında duruyor. SoL sitesinin arkasındaki örgüt olarak (yeni) TKP, 27 Nisan muhtıra darbesinden sonra şunları söylüyor:

“Bu nedenle konu, TSK'nın seçimle işbaşına gelmiş bir hükümete ve parlamentoya müdahalesi ekseninde ele alınmamalıdır. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı, klişe kimi kavramlar kullanmak ve ortaya çıkan tehdidin kaynakları konusunda herhangi bir değerlendirme yapmamakla birlikte, hayali bir olguyla uğraşmamaktadır. Türkiye'de gericilik gerçek bir tehdittir. Amerikan gülü olarak adlandırdığımız bir gericinin cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması bu tehdidin boyutlarını göstermesi açısından önemsenmelidir.

Türkiye Komünist Partisi Türkiye'de dinci gericiliğin gerçek bir tehdit olduğunu vurgulamaya ve bu tehdide karşı mücadeleye devam edecektir." “Bu anlamda TKP, Türkiye Cumhuriyeti döneminde elde edilen toplumsal kazanımları reddeden ya da küçümseyen bir solculuk anlayışını tamamen dışlamaktadır." “Türkiye Komünist Partisi'nin "asker düşmanı" olmadığı, orduda küçümsenmeyecek bir yurtsever ve aydınlanmacı birikimin bulunduğunu düşündüğü açıktır.” (TKP, Merkez Komitesi, 28 Nisan 2007)

TKP’nin ulusalcı sosyalist çizgisi sadece 27 Nisan konusunda böyle düşünmüyor. Onlar her düzeyde darbecilerin yanında tutum alıyorlar. Bu nedenle Ergenekoncuların da yanındalar ve gene bu nedenle Veli Küçük, Kerinçsiz gibi Ergenekon sanıkları ile birlikte Hrant’ı ve Pamuk’u linç etmeye çalışıyorlar. Ermeni soykırımından bahsetmeyi “halkın ulusal duygularını zayıflatmak” olarak görüyorlar, Ahmet Türk’e yumruk atan ırkçı milliyetçiyi “emekçi” olarak gösterip aklamaya çalışıyorlar...

Bu ulusalcı sosyalist çizgi Suriye, söz konusu olunca aynı politik çizgiyi sürdürüyor. Türkiye’de Veli Küçük’ü, Ahmet Türk’e yumruk atan genci, Ergenekon’u, darbecileri savunan ve din düşmanlığı yaparak yurtseverlik temelinde gelişmeye çalışan bu çizgi Suriye’de de Baas’ın ve Esad’ın yanında yer alıyor.

Suriye konusunda hemen bütün haberleri resmi Suriye haber ajansından devşiren bu siyasi çizgi Suriye’de özgürlük için diktatörlüğe karşı çıkan halkın mücadelesini de Easad ile birlikte Amerikan emperyalizmin 11 Eylül sonrasında kullandığı dille eleştiriyor. Özgürlük isteyenler “yabancı kaynaklı çeteler” oluyor, Özgür Suriye Ordusu ise yobaz, dinci, cihadcı teröristler oluyor.

Emperyalistlerin (ABD ve diğer NATO ülkeleri) Irak ve Afganistan'da çarpıştığı güçlere karşı kullandığı dil Esad’ın ve Türk ulusalcı sosyalistlerinin söyleminin bel kemiği durumunda.

Bu siyasi çizginin anti emperyalizmi ise, anti kapitalist bir içerik taşımamakta, bu nedenle sadece bir söylem olmaktan ileri gitmemekte...

Ulusalcı sosyalistlerin Orhan Pamuk’a saldırıları Orhan Pamuk’u zedelemez, ama bu siyasi çizginin bir kere daha çıplak bir biçimde ortaya çıkmasına neden olur...


Doğan TARKAN

17.12.2012

Son Güncelleme Tarihi: 22 Aralık 2012 00:29

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.