Derin bir nefes alın, yeniden başlıyoruz - Murat Yetkin

01 Ocak 2010 02:32  

 

Derin bir nefes alın, yeniden başlıyoruz - Murat Yetkin

Büyük umutlarla başladığımız geçen yılı, ciğerlerimiz artık havasızlıktan patlamak üzereyken nefes nefese suyun üzerine çıkarak tamamlayabildik.

Derinden nadir inciler çıkartmayı, atacağımız güçlü kulaçlarla sakin sahillere ulaşmayı umuyorduk; rüzgârlı denizde, kıyıdan uzaktayız.

Yılın son günü olanlar bile tek başına ne kadar sıkıntılı bir yılı geride bıraktığımızı hatırlattı bize.

Kürt açılımı ile başladığımız, çözümü için fırsat saydığımız 2009’a, kapatılan DTP’nin milletvekilliği düşürülmüş başkanı ve belki de en ılımlı söyleme sahip üyelerinden birisinin Adliye’de ifadelerinin alınmasıyla son verdik.

Yılın başlarında hükümet-asker ilişkilerinin Ergenekon davasının getirdiği travmayı atlatıp yeni bir raya gireceğini umuyorduk. Yılın son saatlerinde Ankara’da uğraştığımız konu, Arınç soruşturmasında Özel Kuvvetlerin Seferberlik dairesindeki aramayı yapan hâkimi takip ettiği iddia edilen bir aracın, polis tarafından durdurulması ve içinden askeri personelin çıkması oldu.

Madalyonun diğer yüzünde, bilgi güvenliği açısından kevgire dönmüş görüntüsü düzelmeyen, ağırlaşan bir Genelkurmay, artık kurmay subaylarını başka subaylara izleterek kontrolü sağlamaya çalışıyor, onlar da yakalanıyor. Psikolojik taraf çok yönlü devam ediyor.

Hükümet, toplumsal barış diye yola çıkmıştı geçen yıl bu zamanlar. Kürt meselesini bırakalım bir yana, işlerini kaybeden eski Tekel işçilerinden eczacılara, devlet memurlarına kadar her gün toplumun bir başka kesimiyle daha karşı karşıya geliyor.

Yine dün, benzinden köprü ücretlerine bir dizi zammın ve vergi oranlarındaki artışın bugünden itibaren hayatımızı biraz daha zorlaştıracağı haberlerini yaptık gazeteciler olarak; bugün okuyasınız diye.

Bu sorunların ifade edildiği zemin olan medyadaki alan da zor günlerden geçiyor. Yıl boyu, uluslararası plana da taşan biçimde Doğan Grubu’na uygulanan vergi cezasının siyasi baskı yönü olup olmadığı tartışıldı bir yandan. Aydın Doğan, bir süredir söz ettiği emeklilik planını bu koşullar altında yürürlüğe koydu. Ertuğrul Özkök Hürriyet’teki 20 yıllık kaptanlığını bu koşullarda bıraktı ve yerini mesleğin çekirdeğinden yetişmiş, cefasını çekmiş arkadaşımız Eniz Berberoğlu’na yarın itibarıyla işte bu koşullarda bıraktı.

Ben Mustafa Balbay’ın bugün dışarıda olmamasına da, en az Şamil Tayyar’ın aldığı cezalar kadar üzülüyorum.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün verdiği yıl sonu bilânçosunda ‘Ankara ekseni’ vizyonunu biraz daha ayrıntıyla anlattı. Doğrusu, oraya bir gün gelirse ne yapacağı konusunda bu kadar kapsamlı çalışması olan bir Dışişleri Bakanımız hiç olmamıştı. Davutoğlu, Türkiye’yi yeniden doğusuyla ve güneyiyle barıştırdı. Ama Avrupa Birliği ile ilişkiler bütün halkla ilişkiler çabalarına karşı parlak değil. ABD ile ilişkilerimiz ise Irak’ın yüzü suyu hürmetine ayakta, ama Ermenistan protokolü nisana dek onaylanmazsa ne olacağı belli değil.
Uzatmayalım. 2009’da çuvalladık. Yapamadık. Şimdi derin bir nefes alın, yeniden başlıyoruz.

2010’da sağlık ve mutluluk dilekleriyle, sizi dün Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Korur Fincancı’dan aldığım yeni yıl mesajıyla, Nâzım Hikmet’in 1958’de Taşkent’te yazdığı şiirle baş başa bırakıyorum.

Büyük İnsanlık
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
trende üçüncü mevki, şosede yayan
büyük insanlık.

Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.

Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.

Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.


Radikal.com.tr

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0