Burada tarım yapmak büyük risk demek

29 Mayıs 2009 01:13  

 

Burada tarım yapmak büyük risk demek

Türkiye, günlerdir Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi ve bu bölgenin 44 yıllığına mayını temizleyen şirkete devredilmesini konuşuyor. 

En büyük tartışma da, mayınlı arazilerin temizleme işinin İsrailli firmalara verilecek olması ve bu arazilerin tarıma elverişli bölümlerinde bu firmaların tarım yapacak olmasından kopuyor.

216 bin metrekare olduğu belirlenen arazilerin Ziraat Mühendisleri Odası'nın yaptığı bir çalışmaya göre, yüzde 80'e yakını tarıma elverişli, yüzde 70'i ise sulanabilir özellikler taşıyor.

Coğrafi olarak kısıtlı tarım arazileri, kötü iklim ve kıt su kaynaklarına sahip olmasına karşın tarım ve tarım teknolojilerinde ileri olan İsrail'in öteden beri Türkiye'de tarımla ilgili faaliyetleri mevcut.

Tarımda Türkiye-İsrail işbirliğinin temelleri 1980'lerin ortalarında başlıyor. Önemli dönüm noktası olan Turgut Özal'ın pirinç ithalatının önünü açmasıyla, 1985'ten itibaren İsrailli firmalar Türkiye'ye sebze tohumuyla girmeye başladı.

Bu yıllar aynı zamanda tarımın sanayileşme atılımların nedeniyle geri plana atılması dönemine denk geliyor. Türkiye'nin bugün AB karşısında en büyük çıkmazlarından biri tarım ve hayvancılığın geliştirilememesi.

İkinci büyük atılım, İsrail’i kıt kaynakları en iyi şekilde kullanmaya iten damla sulama ile ortaya çıktı.

Bu tekniğin mucidi İsrailli Netafim, dünyada 14'üncü, Türkiye'de ilk tesisinin temellerini geçen yıl Adana'da attı.

Damla sulama yüzde 30 ila 70 su tasarrufu sağlarken, verimliliği yüzde 90'a kadar çıkarabiliyor.

Bu firmaların Türkiye'ye girişinin ardından gübre üreticileri, kimyasal malzeme, ilaç ve sera malzemeleri üreticileri de faaliyete başladı.

Türkiye'de 20 yıldır İsrailli ortağıyla ve Serex markasıyla üretim yaparak Avrupa'ya ihraç eden Sera Tarım'ın ortaklarından Hamit Abbasoğlu, İsrailli firmaların sebze tohumuyla Türkiye'ye girişinin ardından tarımda pek çok alanda faaliyette bulunduklarını belirtti.

Abbasoğlu, "İsrailliler, bu alanda çok gelişmiş teknolojiye sahip. Enstitülerde ve üniversitelerde farklı tohumlar yaratıyorlar ama bunlar sadece İsrailli firmalar için üretiliyor. Türkiye'de daha çok sebze tohumuyla faaliyetteler. 1980'den bu yana Türkiye'ye tarım için gelen İsrailli firma sayısının 100 civarında" dedi.

Organik tarım için alan çok büyük
Büyük tartışma yaratan mayınlı arazilerde İsrailli firmaların tarım yapabilecek olmasıyla ilgili, Abbasoğlu şöyle konuştu:

"İsraillinin Türkiye'de ürettiğini ülkesine götürecek hali yok. İsrail teknolojik olarak çok gelişmiş ülke olduğu için 'dometese, salatalığa harcayacağım parayı su sıkıntısını çözmek için harcarım, bunları da dışardan alırım' diyor.

Burada organik tarım yapılabilmesi de pek mümkün değil. Çok tüketilen bir şey değil, maliyeti çok ağır ve çok ciddi kontrolleri var. Bu kadar geniş alanda yapacağı organik tarım ürününü kime satacak? 30-40 dönüm olsa neyse...

ABD'ye, Avusturya'ya satsa, navlunu yüksek. Avrupa'ya belki. Bu işe cazibe katmak için söylenen birşey. Bana göre, buraya gelen normal tarım yapacaktır.

Bu firmalar da para kazanacaksa, kazanacaktır. Tarımda çok ileri bir ülke ve Türkiye için gerçekten çok iyi birşey yapabilir. Eğer bir firma burayı tek başına işletmeyi göze alıyorsa, gerçekten çok büyük bir risk alıyor demektir."

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0