Başbuğ biliyordu
26 Ekim 2009 13:47
Taraf’ın 12 haziranda haberleştirdiği planın aslını savcıya gönderen subay, belgenin Genelkurmay karargâhında emirle hazırlanışı ve imhasına ilişkin ayrıntıları ihbar mektubunda yazdı. Mektuba göre, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ndan Genelkurmay Başkanı haberdardı: Başbuğ, belge hakkındaki açıklamayı, aslının imha edildiğine kanaat getirince yaptı. İhbarcı subay: Belgeyi yalanlama çabası beni bu mektubu yazmaya sevk etti. Başbuğ’un belgenin aslını bulmak yerine alaycı bir üslupla ‘kağıt parçası’ demesi onur kırıcıdır
Belge TSK’yı zor durumda bıraktı
(...) Bu emirden de anlaşılıyor ki bu belgenin ortaya çıkması TSK’yı çok zor durumda bırakmış, bu tür olayların tekerrür etmemesi için gerekli önlemlerin alınması istenmiştir.
Sayın Savcım, beni bu çalışmaya sevk eden gerekçe Alb. ÇİÇEK ve ekibinin hazırladığı “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın ele geçirilmesi ile başlayan süreçte Genelkurmay’ın, “Belgenin TSK’yı yıpratmak adına hazırlanmış olduğu” ön kabulü ile belgenin sahteliğini ispatlama çabaları olmuştur.
Burada onur kırıcı olan şey Sayın Genelkurmay Başkanımızın medyanın karşısına çıkıp kamuoyunda kafaları karıştıran hususlara cevap vermekten ziyade, kendini savunma refleksiyle “Belgenin aslını bulabilecek” olmasına rağmen alaycı bir üslupla “Bu bir kâğıt parçasıdır” demesidir. Ayrıca yargıyı hiçe sayarak ve emir verici bir tavırla, “Bu belgenin gerçekliğini değil, kimin yaptığının bulunmasını istiyorum” ifadesidir.
Dursun Çiçek himaye gördü
Sayın Savcım, bir cunta ekibinin yapmış olduğu illegal bir çalışma nedeniyle yıllardır görevini layıkıyla yerine getiren personel edilerek suçlu muamelesine tabi tutulmuş ve çeşitli yerlere sürülmüştür. Ama asıl suçlu olan Dz. P. Kur. Alb. Dursun ÇİÇEK, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı’nda Daire Başkanlığı makamına atandırılarak himaye görmüştür. Aynı şekilde Tuğg. Mustafa BAKICI, Tümgeneralliğe terfi ettirilmiştir. Korg. Mehmet ERÖZ konumunu korurken, Org. Hasan IĞSIZ 1’nci Ordu Komutanlığı makamıyla ödüllendirilmiştir. Olayın failleri yerine yıllardır Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nın gerçek emekçileri olan subay, astsubay ve sivil memurlar suçlu muamelesi görerek karargâh dışında çeşitli yerlere sürülmüştür. Burada asıl konu Albay Dursun ÇİÇEK değildir. Dursun ÇİÇEK zavallı bir adamdır. Asıl önemli olan bu Albay’ın bulunduğu konumdur.
Tanıklık yapmaya hazırım
Sayın Savcım, cunta, şimdiye kadar “Kendi hukuku” dışında bir hukuk tanımadı. Şimdi sizin gibi adaleti tesis edecek ve gerçek hukukun üstünlüğünü ortaya koyacak “cesur” savcılarımızın nefesleri ensesinde hissedince yaptıkları kirli işlerin üzerini kapatmak için her türlü gayrı ahlaki yola başvuruyorlar. Gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar.
Sayın Savcım, bu ülkenin insanları gayretlerini takdirle karşılamaktadırlar. Her türlü fedakarlığı ortaya koyarak çalıştığınızı biliyorlar.
Sayın Savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda da gelmeye hazırım.
CUMHURİYETİN SAVCILARININ SÖZ KONUSU CUNTAYI ÇÖZMEYE BAŞLADIĞINI GÖRMEKTEN MUTLU VE UMUTLUYUM.
Saygılarımla arz ederim.
(NOT: Ara başlıklar Taraf’a aittir.)
O andıç da savcıda
Sayın Savcım, Albay Dursun ÇİÇEK tarafından hazırlanan ve çeşitli Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)’nin fişlenmesini içeren andıç, 7 Nisan 2008 tarihinde Taraf gazetesinde yayımlanmıştır. Taraf gazetesinin konuyu haber yapmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda hazırlanan bilgi notu EK-C’de sunulmuştur. Bu bilgi notunda andıç çalışmasının Genelkurmay Başkanlığı’nın emri ile 29 Temmuz 2004 tarihinde başlatıldığı, Nisan 2006’da ilgili makamlara arz edildiği ifade edilmektedir. Yani Genelkurmay Başkanlığı adı geçen andıçın varlığını kesin bir şekilde kabul etmektedir. Bu rapor neticesinde Alb. ÇİÇEK hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Taraf

