İzmir Devlet Tiyatrosu 'Delil Yetersizliği'nden serbest…

09 Temmuz 2009 00:24 / 1803 kez okundu!

 


"İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sezon oyunlarından biri de, evlilikte güvenin sorgulandığı, aksiyon yönünden durağan, ama düşünsel açıdan güçlü bir metin olan “Delil Yetersizliği’ ydi…"

***

İçsel Yolculuktan Beslenen Başarılı Bir Hesaplaşma…

İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sezon oyunlarından biri de, evlilikte güvenin sorgulandığı, aksiyon yönünden durağan, ama düşünsel açıdan güçlü bir metin olan “Delil Yetersizliği’ ydi… G.G Del Torre’un yazdığı, Laçin Ceylan'ın yönettiği oyunda Devlet Tiyatrosu sanatçıları Tayfun Erarslan ve Hülya Savaş Akdoğan rol alıyorlar… Oyunun dekor ve kostüm tasarımı Savaş Çevirel'e, ışık tasarımı ise, Kemal Gürgün'e ait. 

Metin…

Dilimize Hale Kuntay tarafından çevrilen Delil Yetersizliği, bir cinayetin ardında kalan ipuçlarının ağırlığı altında ezilen bir çiftin ilişkisini sorguluyor… Roberto ve Manuela uzun yıllardır evli bir çifttir… Birbirlerini severek evlenmiş olsalar da, pek çok evlilikte olduğu gibi yıllar ve egolar onların ilişkisini de yıpratmıştır. Manuela, çok zengin bir ailenin kızıdır. Evlendiklerinde, maddi açıdan kendi seviyesinde olmayan kocası, ailesi tarafından sürekli dışlanmış, aşağılanmıştır. Manuela da çoğu zaman komplekslerine yenik düşerek kocasının üzerinde maddi üstünlük kurmaya çalışmış, bir türlü yenemediği gururuyla onu ezmiş, sevgisini hissettirmekte başarılı olamamıştır. Roberto, ailenin maddi seviyesine ulaşarak aşağılık kompleksinden sıyrılmak için hırsla çalışıp, yıllar içinde zenginleşmiştir. Eşinin sevgisini gösterememesi nedeniyle Roberto başka bir kadına yönelmiş, fakat onda da aradığı mutluluğu bulamamıştır, çünkü gerçekte karısını sevmektedir. Manuela bir gün, kendisine gönderilen imzasız mektup nedeniyle Roberto’nun sevgilisinin evine gider. Aynı gün Roberto da o eve uğramıştır ve ne tesadüftür ki, “sevgili” o gün öldürülür. Kızın ölümünün ardından karı-koca cinayet zanlısı olarak on ay boyunca tutuklu yargılanır, fakat delil yetersizliğinden serbest bırakılırlar… 

Oyun, çiftin serbest bırakıldıkları gün, otele yerleşmeleriyle başlar… Basın onların ilginç öyküsünün peşindedir. Üstelik birbirlerinin suçsuz olduğuna inandıklarını kanıtlamak için hala bir aradaymış gibi görünmek zorundadırlar. Bu yüzden aynı otel odasında kalırlar, fakat ikisi de cinayeti diğerinin işlediğinden şüphe etmektedir. Öyle ki, Roberto'ya göre eğer cinayeti Manuela işleyse, hayatında ilk kez kocasına sevgisini kanıtlamak için kanlı canlı bir girişimde bulunmuştur. Böylesi bıkkınlıkla tutku arasında gidip gelen, ertelenen duyguların yarattığı baskıyla zedelenen bir ilişkidir onlarınki. Oyun boyunca, korkularının ve kuşkularının arasına sıkışmış iki insan bir yandan kendi kişilikleriyle yüzleşirken, diğer yandan birbirleriyle hesaplaşırlar. 

Oyun, kişisel açmazların, kıskançlıkların ve şüphenin ilişkiyi ne kadar yıprattığını etkili bir şekilde anlatıyor. Delil Yetersizliği, akıcı diyalog düzeni ve ikili ilişkiden yaratılan çatışmayı başarılı biçimde aktaran dramatik kurgusu sağlam bir metin.

Delil Yetersizliği'nin Yanı Sıra Bir de Aksiyon Yetersizliği...

Oyunun "Dramatik olay" ının bir cinayetten kaynaklandığı düşünülürse, gerilimin daha yüksek olması beklenirdi. Ortada güçlü bir çatışma nedeni ve sonucu olduğu halde gerilimin dozu düşük tutulmuş... Bu noktada, metinden kaynaklanan bir kurgu eksikliği olduğunu düşünüyorum ki bu durum teknik bir yöntemle kolayca çözümlenebilirdi. Rejide eklenecek birkaç flashback (geriye dönüş) sahnesi ile gerilim arttırılabilir, böylece yükselecek olan tempo sayesinde çatışma da daha yoğun hissedilebilirdi... Manuela'nın, Roberto'nun sevgilisinin evine gittiği o sisli günü betimleyen bir sahne veya imzasız mektubun kimden gelmiş olabileceğine dair ipucunun bir an için anımsanması gibi... Yönetmen Laçin Ceylan, metnin akıcı diyalog düzenine ve güçlü psikanalitik kurgusuna müdahale etmek istememiş belli ki... Delil Yetersizliği, bu haliyle de psikolojik çözümlemeleri sevenler için biraz temposu düşük, ama ilişki bazında sorgulayıcı yönüyle ilgiyi uyanık tutan bir oyun... 

Oyunda aksiyonu durağan hale getiren diğer bir sıkıntı da; repliklerdeki tekrarlar... Örneğin, Manuela "bunu kimden öğrendin" türünde bir soru soruyor kocasına, Roberto "İstasyondaki otelin görevlisinden" diyor, Manuela bu kez "İstasyondaki otelin görevlisinden mi?" şeklinde, cevabı pekiştirircesine bir soru daha soruyor. Oyunun bazı yerlerinde rastladığımız bu tip diyaloglarla yaratılmaya çalışılan çatışma yapay oluyor malesef. Oyunun kendi içindeki gerilimini arttırmak yerine, Brezilya dizilerindeki sıkıcı tekrarlara benzer bir şekilde tempo düşmüş oluyor. Diyaloglarda göze batan ve metne yedirilmesi gereken bir yer daha var; Manuela tanıştıkları zamandan söz ederken, "Üniversite yıllarımızdı, Mimarlık Fakültesi'ndeydik" diyor, sanki o yılları ikisi birlikte yaşamamışlar da, başka birine anlatıyorlarmış gibi... Bu durumda baştan sona illüzyona sokulan seyirci bir anda yanlarındaki üçüncü kişiymiş gibi bilgilendiriliyor. Mimarlık Fakültesi'nde okuduklarını ikisi de biliyorken bunu söze dökmek son derece manasız. Çevrelerinde gördükleri binaları anlatırken eğitimini aldıkları meslek söze yedirilerek ima edilebilirdi. 

Eleştiri Sorumluluğu…

Rejideki küçük bir detay da, "chianti" şarabının "kianti" değil de, "çianti" şeklinde tellaffuz edilmiş olmasıydı. Öncelikle Sayın Hocam Prof. Dr. Hülya Nutku'nun gözünden kaçmayan bu küçük yanlışlık, oyunun yönetmeni Laçin Ceylan'ın uygun görmesiyle hemen düzeltilmiş. Delil Yetersizliği oyununun, farklı bakış açılarıyla yöneltilen eleştirilere karşı son derece saygılı ve hazımlı profesyonel bir ekibi olduğunu görmek sevindirici. Bir zamanlar eleştiriler doğrultusunda temsillere yön veren tiyatrocuların aksine, günümüz sahne sanatları camiasında eleştiriye karşı bir önyargı gözleniyor. Türk Tiyatrosu'nun ileriye gitmesi adına yapılan profesyonel eleştiriye karşı savunma geliştirmek ne yazık ki moda oldu. Bu "ben yaptım oldu" tavrını, son yıllardaki siyasi eğilimin bir uzantısı olarak görüyorum. Oysa ki kolektif bir sanat olan tiyatro, egolardan sıyrılıp sanatın bütününe hizmet etmenin, kişisel ve toplumsal değişimin çıkış noktasıdır. 

Oyunculuk ve Sahne Tasarımı...

Metinden kaynaklanan düşük tempo, güçlü oyunculuk sayesinde oyunu sıkıcı olmaktan kurtarıyor. Hülya Savaş Doğan ve Tayfun Erarslan, içsel yolculuğa dayalı başarılı oyunculuk performanslarının yanı sıra, düzgün fizikleri ve sahne duruşları yönünden göz dolduruyorlar. Oyuncular, hem estetik yönden, hem de vücut dili ve ses kontrolü açısından Devlet Tiyatrosu'nun kalitesini yansıtıyorlar. 

Oyunun dekor ve kostüm tasarımı Savaş Çevirel'e, ışık tasarımı ise Kemal Gürgün'e ait. Sıradan bir otel odası dekoru, iki kişinin basından kaçıyormuş gibi yaparken aynı zamanda da basının gözü önünde bir arada görünmek için sığındıkları bir mekan... Sahne, tek gecelik hesaplaşma için işlevsel bir mekan olarak kullanılmış, cinayetin can yakan gerçekliğini fazlasıyla vurgulayan somut bir dekor... 

Final...

Aşkın olduğu yerde kıskançlık, kıskançlığın olduğu yerde ise çatışma kaçınılmazdır. Savunma içgüdüsüyle ön plana çıkan egolar kişileri kıskıvrak yakalar ve ilişkiyi çıkmaza sürükler. Delil Yetersizliği'nde de düğümlenmiş bir ilişkinin çözümsüzlüğünü vurgulamak adına gelen sürpriz final, yani Manuela'nın balkondan gelen son çığlıkları biraz zayıf kalmış ne yazık ki... Temponun düşüklüğü ve birkaç küçük detay dışında oyun, özellikle sağlam dramatik kurgu ve güçlü oyunculuktan kaynaklanan bir başarıya sahip. 

İzmir Devlet Tiyatrosu'nu bu kez Delil Yetersizliği'nden serbest bırakıyoruz, çünkü başta Tiyatro Müdürü Hülya Savaş Doğan, Tayfun Erarslan ve Yönetmen Laçin Ceylan olmak üzere tüm ekip, titiz çalışma ürünü, başarılı bir oyun sergiliyorlar. 


Başak SAKIZLIOĞLU
Metin Yazarı - Dramaturg
 
09.07.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.