Sevgisiz Çocukların Bayram Neyine?

02 Mayıs 2010 22:42 / 2106 kez okundu!

 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yine klasik törenlerle kutlandı.
Katılımcılığın olmadığı, demokratik olmayan siyasi partiler ve barajlı seçim sistemleriyle, aradan geçen 90 yılın sonunda egemenliğin kime ait olduğu çok tartışma götürür.

Bayramın çocuk boyutu daha vahim. Her 23 Nisan’da olduğu gibi bu sefer de çocuklar bir saatliğine başbakan, bakan, vali, belediye başkanı vs. yapıldı. Bu şekilde çocukların gerçekten bayramı oldu mu?

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulünün 21 yıldönümü nedeniyle bu yıl Kasım ayında ilk kez çocukların katılımıyla Çocuk Hakları Kongresi toplanacakmış. Olumlu bir gelişme. Kongre hazırlığı amacıyla 7 bin çocuğa sorunları için çözüm önerileri sorulmuş Verilen yanıtların içinde en dikkat çekici olanı, “sahip olmanız gereken üç hak hangileridir?” sorusuna verilen “sevilme hakkı” ve “hayallerinin kısıtlanmaması hakkı”. (bknz: Çocuklardan al çözümü/ Umay Aktaş Salman) Bu yanıtlar, ülkemizdeki çocukların durumunu çok güzel özetliyor; çocuklar sevilmiyor, hayal kurmalarına bile izin verilmiyor.

Çocuklar sevilmiyor, sevilmedikleri için korunmuyor da; son yirmi yıl içinde yaşanan silahlı çatışma ortamında kolluk güçlerince öldürülen çocuk sayısı 342. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre yaklaşık bin 700 çocuk kayıp ya da kaçırılmış. Can güvenliğini sağlayamadığınız, kayıp çocuklar ülkesinde çocukların bayramı olabilir mi?

Polise taş attıkları gerekçesiyle tutuklanan çocuklar kötü muamele görüyorlar, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında adil olmayan yargılamalar sonucunda yaşlarından büyük cezalara çarptırılıyorlar. Ne adalete ne de vicdana sığan bu uygulamaların kısmen önüne geçilmesi için TMK’nda yapılması düşünülen değişiklik, Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları’nın yoğun çabalarına karşın bir türlü yapılamadı. Kürt sorununun çözümünde “şahin” yaklaşımlara en başta çocuklar feda edildi. Şimdi de MHP’nin önerisiyle “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 90. yılı” şerefine çocuklara af getirilmesi gündemde. Gerçekten bu çocuklar affedilmelerini gerektirecek suçlar işlediler mi? Çocuklarını affı gerektirecek ölçüde cezalandıran bir ülkenin çocukları bayram yapabilir mi?

Geçtiğimiz günlerde, Siirt’te ilköğretim çağındaki yedi kız çocuğun iki yıl boyunca cinsel istismara uğradığı, bu vahim olayın bilinmesine karşın yetkililer tarafından önlem alınmadığı, gizlendiği ortaya çıktı. Bu çocuklar için 23 Nisan ne anlam ifade eder?

Bingöl’de yarıyıl karnelerini aldıktan sonra evden kitap almak için ayrılan 8 ve 13 yaşlarında iki kız çocuğu eve dönüş için 1.5 lira minibüs paraları kalmadığı için, suları yükselen dereden geçmeye çalışırken öldüler. Diğer yandan ucuz işgücü olmaları nedeniyle, çocuklar çok kötü koşullarda çalıştırılıyor, buna ilişkin önlem alınması yerine, kimi iş kolları tehlikeli işler kapsamı dışına çıkartılmak suretiyle çocuk işçiliği özendiriliyor. Yoksul ve aç çocuğun bayramı olur mu?

Çocuk bayramından üç gün önceydi, Anayasa'nın 41. maddesinin değiştirilmesiyle ilgili görüşmede Barış ve Demokrasi Partisi milletvekilleri "Çocuk hakları sözleşmeleri çekincesiz olarak uygulanır" cümlesinin eklenmesi önerisinde bulundular, önerge reddedildi. Türkiye, 1995'te yürürlüğe soktuğu Sözleşme'de, anadilinde eğitimin önünü kapatmak için üç maddeye çekince koymuştu. Anadilini özgürce konuşamayan, kültürel kimliğini ve dilini ve değerlerini yaşayamayan çocuk nasıl bayram yapacak?

Sevilmeyen, hayal bile kuramayan, horlanan, ezilen, sömürülen, kaybolan, öldürülen çocukların bayramı olur mu?

Bayram kutlamak için önce “çocuklara adalet" gerek.


Arif Ali Cangı
26.04.2010



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
27 Nisan 2010 22:53

ERTUĞRUL BARKA

Gençlerimiz için "asmayalım da besleyelim mi" anlayışından, çocuklarımıza "ister as, ister kes" yetkisine sıçradık.
12 Eylülcüler ile Onlar'ın iktidara gelme koşullarını sağladıkları bugünkü siyasal iktidarla, tüm yaşananlar kaçınılmazdı.
Ama bu kader değildir. Aydınlık, çağcıl, örgütlü, direşken, kararlı mücadelemizin utkusu sonucunda; değil çocuklarımız, tüm toplumumuz gerçek bayramlara sahip olacak ve kutlayacaktır.
Arif ali CANGI'yı bu yazısından ötürü kutluyorum. Yeni yazılarını da sabırsızlıkla bekliyorum.

27 Nisan 2010 22:32

msakaryalı

Bu şiiri kim yazmıştı?

Bu şiiri Çetin Altan parlamentoda okuyalı kaç yıl oldu? Şiirin özünde söylenenlerde ne ne kadar değişti? Bize okumak yasaktı bu şiiri, şimdi unutuldu mu? Güncelliği yitti mi? Okuyalım hadi yeniden:

"Bugün türkiye büyük millet meclisi'nin açılışının yıl dönümü. Bugün egemenlik ve çocuk bayramı.
Eğlenin yavrularım, eğlenin, gülün, oynaıyın koşun, bağırın, egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.

O kadar özür ve mutlusunuz ki, kazara aklınıza vatanımızda dalgalanan çok yıldızlı bir yabancı bayrağına bakarak kuşku girerse, savcı yapışabilir yakanıza, "niye düştünüz bu kuşkuya" diye. ve şayet küçücük çıplak ayaklarınızla, koskoca istanbul şehrinde yatacak bir yer bulamıyorda,
kapı diplerinde kıvrılıyorsanız, yüreğiniz hiç kabarmasın, 23 nisan egemenlik ve çocuk bayramı sizler içindir.

Eğlenin yavrularım, gülün, oynayın, bağırın, egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz. On yaşına kadar bin tanenizde 450'nizi mezarlıklara mı gömüyorlar? Büyük kentlerin gecelerinde, dar ve karanlık sokaklarda sizi on liraya satanlar mı var?

Köylerde okulsuz, bakımsız ve pabuçsuz; inekler mi biliyorsunuz? aman sakın savcı çok kızar bu sözlere. egemen ve özgür oldugunuzu inkar sayılır. bu sınıfı sınıfa düşürmek, hükümetin manevi kişiliği, milli çıkarlara aykırı hareket ve daha türlü türlü maddelerle bir gece yarısı celllatlara verilirsiniz.

Eğlenin yavrularım, eğlenin, gülün, oynayın, koşun, bağırın egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.

Savcılar, polisler, zindancılar, jandarmalar egemen ve özgür degiliz demeye çok kızarlar.
Hele küçücük boyunuz, daracık göğüsünüz, sıska vücudunuz ve yırtık pantolonunuzla araba vapur iskelelerinde araba camı silerken, gözünüz arabanın içindeki temiz giyimli, şık ayakkabılı, taranmış saçlı çocuklara kayarsa içinizi çekmeyin.

Bir iç çekiş sosyalistlik, iki iç çekiş komunistlik, üç iç çekiş anarşistlik, dört iç çekiş ihtilal, özgürlüğe ve egemenliğe karşı çıkmak, Rus casusu olmak Pekine satılmaktır.

Sonra size fakirlkte eşitlik arıyorlar derler, demokrasi düşmanı derler, milli değilsiniz derler.
İçinizi çekmeden silin arabanın camlarını. Ellerinin tersiyle sinek kovar gibi kovanlara, özgürlük ve egemenlik aşkına, neşeli gülücükler yapınız. ezilip, horlanıp, sürünmek şanıdır demokrasimizde yaşayan fukara çocuklarının.

Bu şandan sizi tutanaksız bırakanları mahrum etmeyiniz...

Özgürlük ve egemenlikte eşitsiniz onlarla hele şehitlik payesi en çok sizler içindir."

27 Nisan 2010 12:06

kizilcam

Ben bir küçük çocuk olsam.
Başbakanın makamına çıksam.
Başbakan koltuğuna otursam.
Bir kaç saatliğine başbakan olsam.
Başbakan bana;
Yetki sende "ister asar ister kesersin" dese.
Çocuklar için adalet desem ne dersin.
Cezaevlerindeki çocuklara af değil,
özgürlük desem ne dersin?
sonra da onlardan özür dilesem ister misin?
Asmasaydık kesmeseydik
şimdi burada benim gibi;
Kürt, Ermeni, Rum, Asuri, Arap, Laz, Çerkez
çocuklar da oturabilsin ister misin?
Çocuklar okul yollarında telef olmasınlar,
Sokaklarda kaybolup yitmesinler...
küçük yaşta işçi olmasınlar...

Çocuklarımızı korumak ve onlara güvenilir bir gelecek sözü versek

Ne dersin?
Otur şimdi koltuğuna desem...
ben bir başbakanın bana söylediklerinden utanıyorum.
Şimdi sen;
bir çocuğun söylediklerinden ne anladın hadi göster bize
desem...

çocuk hakları ile ilgili altına imza attığımız uluslararası sözleşmelere işlerlik kazandıracağız. Çocuklar için gerçek bir adaleti sağlayacak gereken bütün yasal değişiklikleri yapacağız. Bütün çocuklarımızın hayatı devletimizin güvencesindedir. Onları korumak için yapılması gerekenleri araştıracak parlamentoda bir komisyon kuracağız. Sokaklarda sahipsiz çocuk kalmayacak. Her çocuk ana dilinde eğitim yapabilecek. Kaybolan çocuklarımız neredeler bileceğiz ve hiç bir çocuğun nedeni ne olursa olsun kaybolmasını engelleyecek gerekli güvenli ortamı sağlayacağız....
der misin?
Ben asıp kesmekten anlamam da...

27 Nisan 2010 10:22

yapukay

"Çocuk hakları sözleşmeleri çekincesiz olarak uygulanır" cümlesine karşı çıkacaksın, sonrasında her 23 Nisan günü çocukları göstermelik 1'er saatliğine koltuklarınıza oturtup çocukları ne kadar çok sevdiğinizi, ne çok değer verdiğinizi söyleyeceksiniz. Bu sözlere ilk önce kendiniz inanıyor musunuz.
Eğitim, barınma, sağlık haklarından, ana dilini konuşmaktan, çocukluğunu yaşamasından mahrum bırakılan, büyükler gibi yargılanan, küçücük yaşlarında çalışmak zorunda bırakılan, zorla evlendirilen çocuklar adına ne yapıldı bu ülkede. Kocaman bir hiç... Sevgiyi tok istiyor çocuklar...
Aslında her şeyin yanıtını çocuklar vermiş; sevilme hakkı” ve “hayallerinin kısıtlanmaması hakkı”. İSTİYORUZ.
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.