Aliağa'nın kirliliği yetmedi mi?

16 Şubat 2015 00:33 / 1884 kez okundu!

 

 

Kimileri için 'kabak tadı' verse de Aliağa'yı yazmaya devam edeceğiz. Çünkü Aliağa çok kirletilmiş ve “ne pahasına olursa olsun kalkınma” hırsıyla halen kirletilmeye devam edilen bir yer.

Yazının başında söylemekte yarar var; Aliağa'nın kirletilmesi sadece Aliağalıların sorunu olarak görülemez. Çünkü Aliağa ile birlikte, Foça, Menemen, İzmir başta olmak üzere, deniziyle, havasıyla, toprağı ile suyuyla bölge zehirleniyor, Türkiye kirleniyor, dünya kirleniyor.

Aliağa ve yöresi, deniziyle, doğasıyla, verimli topraklarıyla, havasıyla yaşanılası bir yerken, Demir Çelik Fabrikaları, Haddehaneleri, Petro-kimya ve Gemi Söküm gibi kirletici tesisleriyle ağır kirlilik altında boğulan bir bölge haline getirilmiş durumda. Bir yanda kirleticisi endüstri tesisleri, diğer yanda dünyanın nükleer, tehlikeli atıklarının çöplüğünden söz ediyorum. Kuito vakıasını daha yeni yaşadık. Nükleer ve tehlikeli atık içerdiğine dair hakkında ciddi iddialar olan atık hiç bir denetime tabi tutulmadan Aliağa açıklarına kadar geldi 4 saat süren "inceleme oyunu" sonunda atığın temiz olduğu açıklandı ve söküm için yanaşmasına izin verildi. 335 metre boyunda, 54 metre eninde, 10 katlı bir bina yüksekliğinde, 113 bin tonluk bir yüzer ada niteliğindeki rafinerinin  yüzlerce bölümünü bu kadar kısa sürede inceleme performansını gösteren görevlilere madalya takmalı. Gaziemir'deki nükleer atıkların kaynağını halen açıkla(ya)mayanların bu süratli denetlemelerine nasıl güveneceğiz?

Bunlar yetmiyormuş gibi Aliağa'nın şimdi de termik santrallerle başı dertte. Doğalgazlıların yanına kömür yakıtlısı yapıldı, bunlar çoğaltılmak, petrokok yakıtlısı da yapılmak isteniyor.

 

Halkı da, Yargıyı da dinlemiyorlar;

Bu yazının konusunu, "Aliağalıların, Foçalıların, Menemenlilerin, İzmirlilerin, Türkiyelilerin kısaca yaşamın korunmasından yana olan herkesin karşı çıkmasına, açılan davalar henüz sonuçlanmadan Ankara'daki AKP'li merkezi iktidar ile İzmir'deki CHP'li yerel iktidarın izinleriyle çalışan İzdemir firmasına ait kömür yakıtlı termik santrale yeni ünite eklenmesi girişimi" oluşturuyor.

İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesinden yapılan duyuruya göre İkinci ünite ilavesine ilişkin proje için ÇED süreci başlatılmış, 12 Şubat'ta da 'halkın katılımı' toplantısı yapılacakmış.

http://www.csb.gov.tr/iller/izmir/index.php?Sayfa=duyurudetay&Id=31699

Halkın Katılımı Toplantısı “İzdemir Enerji Santrali-II (350MWe/920.5MWt) İkinci Ünite İlavesi Projesi”

28.01.2015 

İ L A N

İzmir İli, Aliağa İlçesi, Horozgediği Köyü, Nemrut Caddesi Mevkii'nde İzdemir Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan “İzdemir Enerji Santrali-II (350MWe/920.5MWt) İkinci Ünite İlavesi Projesi” ile ilgili olarak, ÇED Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince ÇED sürecine halkın katılımını sağlamak, proje hakkında halkı bilgilendirmek, halkın görüş ve önerilerini almak amacıyla 12.02.2015 tarihinde saat 10:30’da, İlimiz, Aliağa İlçesi, Çakmaklı Köyü, Köy Kahvesinde Halkın Katılımı Toplantısı yapılacaktır.

Buraya bir takım anımsatmalar ve notlar düşelim.

- Bundan 25 yıl önce İzmir'den Aliağa oluşturulan insan zinciri eylemi ve Danıştay'ın verdiği kararlarla ilk termik santral yapılmasının önüne geçildiğini, İzmir ve ilçe belediyelerinin başkanlarının bu eylemin ön sırasında yer aldığını anımsatalım.

- Yirmibeş yıldan bu yana Aliağa'daki kirletici tesislerin katbekat arttığını not düşelim.

- Üç yıl önce "1 Milyon İzmirli Termik Santrali İstemiyor" kampanyası ile İzmirlilerin halen termik santral istemediğini vurgulayalım.

- Buna rağmen  İzdemir firmasının ithal kömürle çalışacak termik santrali projesi için verilen 17.06.2010 tarihli "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali için Kıyı Ege Belediyeler Birliği'nin de içinde yer aldığı pek çok kurum ve yurttaş tarafından davalar açıldığını, bu davalar devam ederken, "termik santrali ne pahasına olursa olsun engelleyeceğim" diyen dönemin CHP'li Aliağa Belediye Başkanın bir hafta geçmeden santral için inşaat ruhsatı verdiğini, inşaatın hızla bitirildiğini,davalar sonuçlanmadan İzmir'in CHP'li Büyükşehir Belediyesinin verdiği işyeri açma ruhsatı ile santralin çalışmaya başladığını not edelim.

- Yapılan yargılamada çevre mühendisliğinin temel ilkeleri göz ardı edilerek düzenlenen 'bilirkişi' raporuna dayanılarak İzmir İdare Mahkemesi'nin verdiği "davanın reddi" kararının Danıştay 14.Dairesi'nin 21.04.2014 tarihli kararıyla "ders veren" gerekçeyle bozulduğunu da özellikle ekleyelim.

Bu aşamadan sonra ne yapılmalıydı? Ankara'da  ya da İzmir'de hukukun üstünlüğünden yana, önceliğine çevre sağlığı ve canlı yaşamını almış yöneticiler olsaydı, hiç olmazsa Danıştay'ın kararından sonra  santralin faaliyetini durdurur, yargılama sonuna kadar hiç bir işleme izin vermezdi.

Ama nerdee!

Danıştay kararından sonra, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden "termik santrale verilen işyeri açma ruhsatı ya da deneme izninin geri alınması ve faaliyetinin durdurulmasını, başvuru üzerine yapılan işlemlerin bildirilmesini" istedi. 

Başvuru üzerinden beş ay geçti yanıt bile verilmedi. Yerel yönetimin bu duyarsızlığı yetmiyormuş gibi, sanki hiç itiraz ve dava yokmuşçasına, merkezi yönetim de ikinci ünite ilavesine yol vermiş.

İşte bu aşamada "12 Şubat 2015 Perşembe günü saat 10.30'da  Aliağa İlçesi, Çakmaklı Köyü, Köy Kahvesinde Halkın Katılımı Toplantısı" yapılacak. Merkezi ve yerel yönetimiyle elele  Aliağa'nın yaşamına kasteden bu girişime karşı bakalım halkımız ne diyecek?

Yirmibeş yıl önce "yeşile deh kirliliğe çüş" diyerek Aliağa'nın yaşamına sahip çıkanların çocuklarının bugün de iyi bir cevap vereceklerinden ben eminim.


NOT:

EGEÇEP'in yanıt alamadığı başvurusu:

19.09.2014

 

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINA

 

DİLEKÇİLER _    :  EGEÇEP Derneği, Arif Ali Cangı

VEKİLİ        : Av. Arif Ali Cangı  (kendi adına asaleten);

                858 sokak No:9 Paykoç İşhanı Kat: 7/705 Konak / İZMİR

 

KONUSU _        : İzmir ili, Aliağa ilçesi, Horozgediği Köyü, Haylatlıdere Mevkii yakınlarında İzmir Demirçelik Sanayi A.Ş.'nin mülkiyetinde olan alan üzerine ithal kömüre dayalı olarak kurulan Enerji Santrali'ne ilişkin 17.06.2010 tarihli "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali davasına verilen Danıştay bozma kararının sunulması, karar da dikkate alınarak söz konusu termik santrale verilen işyeri açma ruhsatı ya da deneme izninin geri alınması, faaliyetin durdurulması istemidir.

 

AÇIKLAMALAR    :

 

İzmir ili, Aliağa ilçesi, Horozgediği Köyü, Haylatlıdere Mevkii yakınlarında İzmir Demirçelik Sanayi A.Ş.'nin mülkiyetinde olan alan üzerine ithal kömüre dayalı olarak kurulmak istenen  Enerji Santrali'ne ilişkin 17.06.2010 tarihli "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali için İçinde Kıyı Ege Belediyeler Birliği'nin de yer aldığı pek çok kurum ve yurttaş tarafından davalar açılmıştır. Davalar devam ederken söz konusu termik santralin inşaatı tamamlanmış ve faaliyete geçmiştir.

 

Danıştay'dan bozmak kararı

Yargılamanın ilk aşamasında idare mahkemelerince davanın reddi kararı verilmişse de davacılar tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

 

Kıyı Ege Belediyeler Birliği tarafından açılan davada verilen Danıştay 14.Dairesi'nin 21.04.2014 tarih ve 2012/9024 Esas  2014/4951 Karar sayılı bozma kararını ekte sunuyoruz (EK-1)

 

Danıştay kararında özetle;

"Uyuşmazlık konusu olayda; ÇED Olumlu kararı verilen projenin sit alanı dışında kalsa da soğutma suyu deşarjı için kullanılacak Haylatlı deresinin Kyme Antik Kenti 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilen alan içinde kaldığı, dava konusu alanın plan kararlarına ilişkin olarak da itirazların bulunduğu, buna karsın bilirkişi heyetinde bu konular hakkında değerlendirmede bulunabilecek uzmanlara yer verilmediği, üstelik çevre mühendislerinden oluşan bilirkişi heyetince; uzmanlık alanları dışına çıkılarak, kültür varlığı olarak tescillenen taşınmazlarla ilgili olarak hazırlanan koruma planları ve alana ilişkin çevre düzeni planı, Koruma Amaçlı 1/5.000 ölçekli Nazım ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Plan kararları hakkında değerlendirmede bulunulduğu, ayrıca bilirkişi raporunun büyük bir bölümünün ÇED Raporunun özetlenmesinden ve verilen taahhütlerin belirtilmesinden oluştuğu görülmektedir.

 

Öte yandan; 1/100.000 Ölçekli İzmir-Kütahya-Manisa Çevre Düzeni Planının Danıştay Altıncı Dairesince iptal edildiği, davalı idarece temyiz dilekçesine cevaben sunulan dilekçede projenin kurulacağı alanla ilgili olarak 22.08.2011 onay tarihli planlardan bahsedildiği, buna ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin ise dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır.

 

Çevresel etki değerlendirmesi, gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda yapılacak bilirkişi seçiminin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Projenin yapılacağı sahanın özelliğine göre, uzmanlık alanları değişiklik gösterebilmekte, çok sayıda bilim dalının alanına giren özellikleri bünyesinde barındırabilmekte, nihai ÇED raporunda onlarca uzmanın imzası bulunabilmektedir.Bununla birlikte, çevre mühendisliğinin bu konudaki ana uzmanlık dalı olduğu söylenebilir.Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'ne göre çıkarılan Yeterlik Belgesi Tebliği'nde, Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ve Proje Tanıtım Dosyası hazırlayacak kurum/kuruluşlara yeterlik belgesi verilmesi için çevre mühendisi istihdamının zorunlu tutulması da bu sebepledir.

 

Bu açıklamalar ışığında, ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve nihai ÇED Raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık  alanları da dikkate alınmak suretiyle seçilmesi gerekmektedir. Nihai ÇED raporunda onlarca uzmanın imzası bulunabildiğinden, birebir aynı sayıda ve aynı uzmanlık alanında olmasa dahi, yargılama usulü kurallarının elverdiği ölçüde, usul ekonomisi de gözetilerek bir denge kurulması,seçilecek bilirkişilerin projenin bulunduğu alana ve projeye yapılan itirazlara göre değerlendirilmesi zorunlu olan ana konu baslıkları bakımından yeterli uzmanlığa sahip olması, tarafları tatmin edici ve adil bir yargılama yapılması açısından bir gerekliliktir"

denmektedir.

 

Bizce de Danıştayın bozma kararı son derece yerinde ve hukuka uygundur. Bu bozma kararı ile birlikte  Aliağa’nın ve bölgenin havasını, suyunu, toprağını, yaşamını savunma çabamızda  önemli bir aşama kaydettik.

Bilindiği gibi 2577 Sayılı İdari yargılama Usulü Yasasının 52/4.maddesine göre "Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur". Dolayısıyla İzdemir Termik Santrali'ne ilişkin ÇED iptali davasının reddi kararının bir geçerliliği kalmamıştır. Bozmadan sonra ÇED olumlu kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle termik santralin faaliyetinin durdurulması gerekir.

 

Yetkili idaresiniz;

Söz konusu tesisi birinci sınıf gayri sıhhi müessesedir. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmeliğe göre;  Gayrisıhhi müessese: Faaliyeti sırasında çevresinde bulunanlara biyolojik, kimyasal, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan ya da doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek müesseseleri" ifade eder.

5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası 7 maddesiyle, Büyükşehir Belediyelerine "...birinci sınıf gayrisıhhi müesseseleri ruhsatlandırmak ve denetlemek gayrisıhhi işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak,  sanayi ve tıbbi atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek..."  görevi yüklenmiştir.

Söz konusu tesisin çalışması karşısında idarenizden deneme izni yada açılma ruhsatı almış olması gerekmektedir.

Yirmidört yıl önce vazgeçilmişti, şimdi Aliağa ve yöresinin daha fazla kirlenmesine izin verilmemelidir;

Aliağa’da kurulu bulunan sanayi tesisleri nedeniyle Aliağa ve yöresinin, zaten kirliliğin yoğun yaşandığı ve sınır değerlerin fazlasıyla aşıldığı bir bölge halini aldığı ortadadır. Demir Çelik Fabrikaları, Petro-kimya tesisleri, Gemi Söküm Tesisleri, haddehaneler ve diğer tesislerin yarattıkları kirlenme nedeniyle, Aliağa yöresi zaten çevre sağlığı ve canlı yaşamının çok büyük risk altında olduğu bir bölge halini almıştır.

Var olan kirletici faaliyetlerin önüne geçilmesi gerekirken, yeni yeni kirletici tesislere izin verilmesi Aliağa ve yöresinin gözden çıkartıldığı duygusunu yaratmaktadır. Başvurumuza konu termik santral de bunlardan birisidir.

Aslında, Aliağa’da kömür yakıtlı termik santralle elektrik üretiminin sağlanacağı projeye ilişkin olarak, çevreye uyumlu olup olmadığının belirlenmesi için bir ön çalışma yapılmasına dahi ihtiyaç bulunmamaktadır. Çünkü aynı bölgede kurulacak bir termik santralin olumsuz etkilerinin olacağı yıllar önce Danıştay 10. Daire 1990/2278 E ve 1992/1672 K sayılı kararı ,Danıştay 6.Daire 1999/1498 E. 2000/6482 K. sayılı kararı, Danıştay İ.D.D.G.K. 1989/422 E. sayılı kararları ile sabittir.

Danıştay kararının  dayanağını oluşturan 13.12.1991 tarihli raporda özetle;  “…kirli hava içerisindeki kükürt dioksit, azot oksitleri, foto oksidanlar, flor, klor, hidrokarbonlar ve toz halindeki ağır metallerin bir kısımlarının ağaçlar ve öteki bitkiler üzerinde birikerek yağışlarla asitlere dönüştüğü, bir kısmının da havada yağış ve sisi etkisiyle asitli yağmurlar halinde bitkiler üzerine ulaştığı, (…) topaktaki besin maddelerinin bitkilere ulaşmadığı ve topraktaki ağır metallerin görülmesi suretiyle kök zehirlenmelerine sebebiyet verdiği (…)Aliağa Körfezinden 10 km. uzaklıktaki yerlerin de kirliliğin etkisi altında kaldığı (…)hava kirliliğinin en önemli kriteri olan kükürt dioksit ve askodoks partikül miktarı bakımından hava kalitesinin korunması yönetmeliğinde belirtilen satandart değerlerin civarında olduğu ve bazı anlarda bu değerleri geçtiği, özellikle kimya endüstrisinin ise atık sular yanında havayı kirleteceğinin kesin olduğu (…)yeraltı sularında organik artıkların kirliliğin standart değerlerinin üzerinde olduğu (…)mevcut kirlilik durumunun doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürünler üzerinde olumsuz etkiler yaptığı …” denilmektedir.

Başka bir bilirkişi raporunda da Aliağa’daki kirliliğin İzmir’in hava kalitesini nasıl etkilediği incelenmiştir. Stuttgart  Üniversitesi Araştırma-İnceleme Tekniği ve Buhar Tekniği Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ile Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nün işbirliği ile hazırlanan 1999 tarihli İzmir’de Hava Kalitesi Raporu’nda  “…Kentin kuzey kesimindeki emisyonların büyük bir miktarı İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları dışından taşındığı için, kent dışındaki bu kaynakların emisyonların  azaltılmasına yönelik tüm imkanlar araştırılmalıdır. Örneğin, Aliağa’da emisyonların azaltılması doğrultusunda önlemler alınmalıdır. (…) İzmir Kentinin  hava kalitesine bölgesel ve yerel rüzgarların da büyük etkisi vardır. Özellikle yaz aylarında kuzey-batıdan esen hakim rüzgar vasıtasıyla, kente Aliağa’dan taşınan emisyonlar hava kalitesini daha da kötüleştirmektedir…” vurgusu yapılmaktadır.

Belirtilen bu raporların idarenizde olduğunu sanıyoruz, Şayet yoksa birer örneğini gönderebiliriz.

Bu raporlara göre 22-23 yıl öncesinde çevre kirlenmesi tehlikeli boyuta ulaşmış olan Aliağa ve yöresinde, bu süre için iyileşme olmadığı gibi, kirletici tesislerin sayısı her geçen gün artmıştır.

Sayın idarenizin (İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı) 04.10.2007 tarihli yazsına göre; 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası’nın yürürlüğe girdiği  23.07.2004 tarihinden itibaren Aliağa ve Foça İlçe sınırları içinde toplam 27 tane 1.sınıf Gayrisıhhi Müesseseye Açılma Ruhsatı, 3 tane 1.Sınıf Gayri Sıhhi Müesseseye de  Deneme İzni verilmiştir. Bunların dışında ruhsatsız çalışan gayri sıhhi müesseselerin varlığı ve bilinmektedir.

Özet olarak, bu gün itibariyle mevcut kirlilik, zaten Aliağa ile birlikte tüm bölgenin doğal bitki örtüsünü, tarım alanlarını olumsuz etkilemekte, çevre sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk oluşturmaktadır. Bunun üstüne faaliyete geçen Termik Santraller, yalnızca Aliağa için değil, İzmir Kenti ve Kuzey Ege kıyıları ve hatta bölgenin tamamı için büyük çevresel felaketler yaratacaktır.  

 

Bölgede, yaklaşık 24 yıl önce de termik santral kurulmasına yönelik girişimler olmuştur. Ancak, İzmir’den Aliağa’ya elele insan zinciri oluşturulmak gibi etkili toplumsal tepki, mahkeme kararları sonucu bu bölgede kurulması düşünülen termik santraller gerçekleştirilememiştir.

 

24 sene önce Danıştay kararının gerekçesini oluşturan bilirkişi raporundaki riskler  bugün itibariyle azalmamış, çoğalmıştır.

 

SONUÇ VE İSTEM        : Yukarıda açıklanan  nedenlerle, özellikle ekli Danıştay bozma kararı göz önüne alınarak "İzmir ili, Aliağa ilçesi, Horozgediği Köyü, Haylatlıdere Mevkii yakınlarında İzmir Demirçelik Sanayi A.Ş.'nin mülkiyetinde olan alan üzerine ithal kömüre dayalı olarak kurulan Enerji Santrali'ne verilen işyeri açma ruhsatı ya da deneme izninin geri alınmasını, faaliyetin durdurulmasını, dilekçemiz üzerine yapılan işlemlerin tarafımıza bildirilmesini diliyoruz. Saygılarımızla.

 

Kendi adına asaleten EGEÇEP Derneği'ne Vekaleten

Av.Arif Ali Cangı

 

EKLERİ:

  1. Danıştay kararı

  2. Vekaletname

 

Alçep'in afişi: 

change.org'daki imza kampanyası linki aşağıda;

https://www.change.org/p/%C3%A7evre-ve-%C5%9Fehircilik-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-izmir-b%C3%BCy%C3%BCk%C5%9Fehir-belediyesi-sa%C4%9Fl%C4%B1k-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-alia%C4%9Fam%C4%B1zda-b%C3%B6lgemizde-yurdumuzda-d%C3%BCnyam%C4%B1zda-k%C3%B6m%C3%BCrl%C3%BC-termik-santraller-istemiyoruz-izmir-b%C3%BCy%C3%BCk%C5%9Fehir-belediyesi-nin-verdi%C4%9Fi-i%C5%9Fyeri-a%C3%A7ma-ya-da-deneme-yapma-izninin-geri-al%C4%B1nmas%C4%B1?recruiter=32775732&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_facebook_responsive&utm_term=des-lg-share_petition-no_msg&fb_ref=Default

 

Arif Ali CANGI

10.02.2015

 

Son Güncelleme Tarihi: 17 Şubat 2015 00:28

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.