LAÝKLEÞEMEYEN TÜRK AYDINININ TÜRBAN KORKUSU - Rasim Ozan Kütahyalý

09 Aralýk 2007 10:05 / 2006 kez okundu!

 

Tarhan Erdem’in yaptýðý Konda anketiyle bitmeyen senfoni türban meselesi yine gündemde... Artýk türbanýn üniversitede serbest olup olmamasý noktasýnda tek söz bile edesi yok insanlarýn. Bu konuda zaten vicdan sahibi her insanýn kanaati belli,toplumu

Laik kesimin türban konusundaki tutumu gerçekten çok sorunlu.Bu sorun 4 Aralýk’ta Ahmet Altan’ýn Taraf’da çok güzel ifade ettiði mevzuyla birebir alakalý aslýnda.Bu ülkede laik ortasýnýf ve aydýnlarda din serinkanlýlýkla algýlanan ve yaklaþýlabilen bir mesele deðil.Her açýdan korku duyulan bir alan.Herkesin ailesi geriye vurulduðunda geleneksel bir dünya algýsýndan gelir.Bu bizde daha yakýn tarihlere kadar öyledir.Mesela Ýngiltere’de daha uzak tarihte kalmýþtýr,ama herkesin geldiði yer orasýdýr.Seküler/modern bir dünya tasavvuruna sahip olmak Batýlý entelektüellerde din ile adeta cebelleþerek olmuþtur,ve bu cebelleþme sürecinden son derece derin bir sanat ve düþünce çýkmýþtýr.Herþeyden evvel bir sahicilik çýkmýþtýr.Altan’ýn dediði gibi bütün doðallýyla dinle haþýr neþir olan,maneviyat alanýnda gelgitler yaþayan ve bunu entelektüel alana aksettiren bir literatürdür karþýmýzdaki.Tanrýya inanmayan katolik James Joyce,Tanrýya inanmayan yahudi Freud bu sahici sekülerleþme sürecinin iki dahiyane örneðidir.Sinemada Luis Bunuel,Ingmar Bergman öyledir.Daha sayýsýz örnek var.Elbette din tarafýný terketmeyen modern dönem Batýlý entelektüelleri de olmuþtur ve onlarýn sekülerleþmeme direnci ve bu seküler çaðda din müdafaasý da ayný derece doðal,kanlý canlý ve sahicidir.



Ýþte biz bunu yaþamadýk...Bizim Tanrýya inanmayan müslümanlarýmýz olmadý.Biz adeta bir pseudo-modernleþme yaþadýk,bunun en vahim sonuçlarýný da bugün (sözde)seküler Türk aydýnýnda görmek mümkün.Bu olgunun billurlaþtýðý nokta da türban meselesi...Türk aydýný;geleneðinden gelen Din olgusuyla cebelleþerek,gelgitler yaþayarak La-dini bir dünya görüþüne sahip olmadý.Var olan þeye yokmuþ gibi davrandý,ve böylece baðlarýný kestiðini,laik olduðunu sandý.Oysa din yani latince tabiriyle bað(religio) anlamýna gelen din/religion öyle ben koptum dediðinizde kopacaðýnýz birþey deðildir.Binyýllara dayanan sapasaðlam ipleriyle yerinde durur ve siz onu yoksaydýkça o artarak sizi sarar,etkisine alýr.Bu de facto sarmalanma hali saðlýklý bir benimseme yoluyla olmadýðý için çok daha sapkýnca ve baðnazca sonuçlar üretir.Ýþte Türk aydýnýnýn türban konusunda akýl almaz tavýrlarýný biraz da bu sapkýn yalancý sekülerleþme sürecinde aramak gerekir.Özetle Laik Türk aydýný aslen laik falan deðil...Hala din onun dünyasýný dolaylý belirleyen þey,hala o baðlarla sýký sýkýya baðlý durumda.Fakat bu gerçek yokmuþ gibi davrandýðý ve bir yandan da Din ile entelektüel bir alýþveriþe,bir anlama iliþkisine girse Afrika’nýn et yiyen çiçekleri gibi onu kapýp içine alacaðýndan korktuðu için ironik biçimde daha da baðlý hale geliyor,zihni daha dinselleþiyor.



Türban konusu geçtiðinde Türk laik orta sýnýfý tam bu bahsettiðim teorik çerçeveye uygun tablolar sergiliyor.Ben bunun küçük yaþlardan beri þahidiyim.Çoðu kendini laik gören Türk kadýný türban konusu geçti mi serinkanlýlýðýný kaybeder ve ilk söyledikleri standart söz de,”Ne demek yani onlar namuslu da biz deðil miyiz,türban takýnca mý namuslu olunuyor?” gibi bir cümledir.Bu aslýnda herþeyi özetliyor.Kemalist-Laik ortasýnýf kadýný da hala çoðunlukla namusu beden üzerinden tanýmlýyor.”Çaðdaþ” giyinse bile bunun iç ezikliðini taþýmakta ve bunun karþýsýnda bir konum olarak gördüðü türban olgusuna karþý da çok sinirleniyor.Çünkü o türban/tesettür ona koptuðunu düþündüðü ama kopamadýðý baðlarýný hatýrlatýyor.Mesela gerçek bir laik kadýn olan Gülay Göktürk gibi türban olgusuna dýþarýdan,baþka bir dünya görüþünün endiþesi olarak bakmýyor.Türban onun benliði,kadýnlýðý dýþýnda birþey deðil.O da o beden üzerinden tanýmlanmýþ anti-laik “namus” endiþelerini taþýyor.Laik erkek ve laik aydýn da ayný þekilde...Türban onda yoksayýlan ama kopulamayan baðlarý hatýrlatýyor .Yoksayýldýkça dinsellik onun bütün zihinsel yapýsýný kronik bir problem olarak sarýyor.Türban eðer laik kesimin gözünde nevrotik bir nefret simgesi haline geliyorsa laik kesimin bunu kendi sahte-modern yapýsýnda aramasý lazým.Sahici anlamda tüm doðallýyla haþýr neþir olunan bir seküler/laik kimlik böyle saplantýlar taþýmaz.Türk laik aydýný sürekli karikatürize ettiði,sürekli korktuðu obsesif baðnaz-dindar tipinin ta kendisi haline gelmiþ durumda.Türban meselesi bu durumu billurlaþtýrýyor ve açýða çýkartýyor.



Sanýrým türban meselesini çözmek,bir vuzuha kavuþturmak Türk laik ortasýnýfýnýn ve aydýnýnýn akýl ve ruh saðlýðý açýsýndan da zorunlu.Yoksa iþ geri döndürülemez,tedavi edilemez bir hastalýk noktasýna doðru gidiyor.



Rasim Ozan Kütahyalý

Taraf gazetesinden alýnmýþtýr.

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.