ZEYTÝN DALINDAKÝ KUÞ'A AÐIT

30 Ocak 2018 22:58 / 3049 kez okundu!

 

 

Yeni zeytin yazýlarýma hazýrlanýrken, eski bir yazýmla giriþ yapayým önce dedim :) "Zamaný gelince uçurmazsanýz kanadý kesik olmayan kuþlarý, kanatlarýnýn farkýna varan ve öte dünyayý görmek için yanýp tutuþan özgürlük aþýklarý altýn uçuþ yaparlar." 

 

****

 

ZEYTÝN DALINDAKÝ KUÞ'A AÐIT

 

Zamaný gelince uçurmazsanýz kanadý kesik olmayan kuþlarý, kanatlarýnýn farkýna varan ve öte dünyayý görmek için yanýp tutuþan özgürlük aþýklarý altýn uçuþ yaparlar.

Yýllarca güvenmedin. Her þeyden ürktün.Yakýnlaþtýðýn çok anlar oldu ama hiç teslim olmadýn. Sýrtýný hiç yaslamadýn kimseye. Yayýlýp yatmadýn. Hep o güzel pençelerinin üzerinde yumdun gözlerini. Yumdun, açtýn. Bir kez bile deliksiz uyumadýn. Hiç güvende hissetmedin kendini. Ýstemediðin her þeyi reddettin. Ýstediklerinde ise direttin. Önceliklerini hep doðru zamanda ve uygun olanlarýndan seçtin. Asla tercihini deðiþtirmedin. Ve þimdi kafeste olma-ma-yý her þeyi göze alarak seçtin.

En sonuna doðruydu...

Sadece birisine o güzel kanatlarýný, bombeli göðsünü, boynunu, gaganý dayayýp, savunmasýz ve yumuþacýk oldun. Bakýþlarýn, kendine yeter halin, sahipleniþin farklýydý. Þefkate býraktýðýn kendini, sonunda ulaþýlýr kýlmýþtýn. Çözmüþtün buzlarýný, bir kereliðine de olsa suda yüzen nilüferlere dönmüþtün. Aþktý bu kendinden olmayan cinsine zahar. Belki de çözemedi bunu kuþ zekan. Hem caným öbür cins de ne zaman çözmüþ ki?Kaçýþ hastalýðý bunun adý. Adýný koymuþtum iþte. Fransa’lardan doktor getirtmeden...

Tam iki sene önce bu zamanlardý. Türkiye – Güney Kore maçýnýn yapýlacaðý günün sabahý. Kahvaltýya inmemiþtim daha... O aþkýnýn omuzlarýndan havalanmýþtý. Verandaya çýktýðýmda kafesin kapýsý açýk, ne Sultan ne de ev halký ortalýkta yoktu. Bahçeden fýrlayýp, zeytinliklere koþtum. Durum ortadaydý! Herkes hep bir aðýzdan koro halinde “sultan” diye sesleniyordu. Aðaçlarýn altýnda konu komþu kaçak kuþu arýyorlardý. Ben soðukkanlýlýðýmý koruyor gözüküyordum ama içimden yüzüme týrnaklarýmý geçirip, dizlerimi dövüyordum. En yumuþak sesimle “sultaným, caným, kýzým” diyordum. Çok emindim onu bulacaðýmdan. Birden çok tanýdýk bir sesle coþtuk. “uuuuu”. Bu Sultan’ýn þefkat mýrýltýsýydý. Tanrým onu zeytin dalýnda görmüþtüm. Gagasýnýn üstü zedelenmiþ, yer yer kanamýþtý. Týrmanamýyorum, uzanamýyorum onun tünediði dala kadar. Bilir bilmez herkesten bir öneri. Ben itfaiyemi çaðýrsak yoksa usulca onun yanýmýza gelmesini mi beklesek derken...

Sultan kanatlarýný açmýþtý kocaman. Þaþýrýyordu kendisine, hem bir kuþtu, hem de uçmasýný biliyordu. Beceriyordu iþte. Tam 11 artý 22 yýl beklemiþti bu aný. 1980’ li yýllardan önce baþlamýþtý insan iliþkilerine. Sultan on bir yaþýnda Afrika Jako türü papaðan bir kýzken o zamanki kocasýnýn adý Yavuz’dan ayrý satýldýðý için bana geldiðinde yalnýz bir duldu. Sabah saat beþte kalkar onun kalýn bir sesle “Yavuz Yavuz demesini dinlerdim. Almanya’daki karþý komþularý Makbule imiþ. Onu da “Makbuþ huu hu” diye yad ediþini... Yalnýzca iki sözcük bilirdi onu tanýdýðýmda... Ve þimdi þam fýstýðý, çikolata, makarna, omlet, sýcak bir yuva ve imkansýz insan aþkýný kanatlarýnýn tersi ile itti...

Özgürlüðün sýnýr-larýna, sýnýr-sýzlýðýna uçtu. Altýn uçuþtu bu.

Ölümüne bir uçuþ. Nasýl isyankar, kölelik karþýtý bir süzülüþ gökyüzünde. Bir annenin yetenekli çocuðuna dolu gözlerle baktýðý gibi ben de sonsuzluða uçan kuþun arkasýndan gizli bir gururla baktým. Ama bu beni teskin etmedi. Olsun uçmasýn, kanat çýrpmasýn, oturunca otursun, kalkýnca kalksýn, yürüyünce yürüsün...Onun köleliði benim mutluluk kaynaðým.

Þimdi ne yer, ne içer? rüzgarda nasýl durur aðaç dallarýnda, doðanýn lambasý ay ve güneþ, karanlýk, yaðmur onu çok üzer. Ya çok sevdiðim kediler, vahþi öbür kuþlar...

Zeytin dalýndaki kýrmýzý kuyruklu güzel kuþ eðer uzaða gittiysen, dünyayý küçük çok daha küçücük sandýn biliyorum.

Ve sen artýk kaçak bir kuþsun, nereye uçsan yakýþýrsýn. “Özgür kýzýn”, özgür kuþu.

Aylarca ve gecelerce, sabahlarca seni aradým. Senin için aðladým. Gazetelere ilanlar verdim. Ödüller koydum bulup, getirene. Afiþler yapýþtýrdým her yere. Ýncir aðacýnda çekilmiþ son fotoðraflarýndan birini büyütüp. Bastýrdým. Altýna “Sultan adlý kýrmýzý kuyruklu bir papaðan..."

Kapýsý açýk kafesine en iþtah açýcý Þam fýstýklarýný koydum...

Nafile seni eve getiremedim. Demek ki sen “ya istikbal ya ölüm” dedin. Sen uçtuktan sonra anladým kuþlarýn da siyasetçi olduðunu. Üzerinden zaman geçti de þimdi daha iyi anlýyorum. Bülbülün altýn kafese neden ters baktýðýný ve vataným diye tutturduðunu. Demek bir kuþlara yetmiþti gücüm, çünkü ben bu ölümlü dünyada genellikle uçmasý gerekenleri, hemen uçururum!



Pervin MISIRLIOÐLU

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.