Yeni Türkiye'ye yeni muhalefet

13 Ağustos 2014 21:58 / 1092 kez okundu!

 

 

10 Ağustos seçimleri sonunda Başbakan Erdoğan ilk turda, halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi.

Üstelik de geçmiş seçimlerde olduğu gibi ne elektrikler kesildi, ne trafoya kedi girdi.

Seçim sonuçlarını etkileyecek düzeyde bir olumsuzluk, muhalefet partileri tarafından bile dile getirilmedi.

Peki! Bu seçim sonuçlarını nasıl okumalıyız?

Kim kaybetti, kim kazandı?

Kayıp, ne beklediğinizle ilgili bir durumdur. Erdoğan, niye yüzde 55 olmadı diye hayıflanabilir, çatı adayını destekleyenler, tatilciler niye oy kullanmadı, seçime katılım az olmasaydı, seçimler ikinci tura kalabilirdi diye değerlendirmeler yaparken, en az oyu alan Selahattin Demirtaş; “halkın yeni bir muhalefet umudunu canlı tuttuk” diyerek kendisini başarılı sayabilir.

Bence bu seçimlerin en dikkat çeken ve başarılı olan adayı Demirtaş’tır.

Topluma sıcak gelen mesajları, insanları rahatlatıcı barış dili, sınıfsal bakış açısı ve samimiyetini halka yansıtmayı başarması, onu bu seçimin tartışmasız en başarılı adayı yapmıştır.

Öte yandan, şimdiye kadar sürekli pompalanmaya çalışılan “Kürtler ülkeyi bölecek” korkusunun yersiz olduğu, HDP’nin demokratik siyaset içerisinde Türkiye’nin her bölgesinde her sandıktan oy alan bir Türkiye partisi olma yolunda önemli bir eşiği aştığını, Demirtaş’ın deyimiyle, belki de gelecekte ülkenin ana muhalefet partisi  olacağı gerçeğini kabullenmek zorundayız.

Seçimler, kendilerinden gayrı herkesi küçümseyen, kendilerini devletin, cumhuriyetin tek sahibi gören kibirli modernistlerlerin; İhsanoğlu’nun şahsında muhafazakarları kabullenme, Demirtaş’ın kampanya süresince sergilediği uygar ve samimi davranışlarla Kürtlerle barışma, bir arada yaşama kültürüyle tanışma gibi bir süreci başlatmış oldu.

Şu andan itibaren, çatı adayı destekleyen 14 parti ve özellikle de CHP ve MHP; seçim başarısızlıklarına bir dolu yapay gerekçeler bulabilir, kendilerini diledikleri gibi aldatabilirler.

Ancak şu bir gerçek ki, artık Türkiye eski Türkiye değil. Kendinizi aldatabilirsiniz ama halkı öyle eskisi gibi kolay aldatamayacaksınız.

AK Parti iktidarı süresince 12 yılda, girdiği her seçimi kaybeden bir muhalefet partisinin artık bu halka vereceği hiçbir şey kalmamıştır.

Şehit cenazeleri ve terör üzerinden politika yaparak bu ülkede iktidar olunamayacağı anlamayanların muhalefet etme şansı da yoktur.

Yeni cumhurbaşkanının balkon konuşmasında altını ısrarla çizdiği “Türkiyelilik“vurgusuna karşı çıkarak, çözüm sürecinde işi yokuşa sürerek muhalefet yapılamayacağı gibi “Seçimler sonucunda demokrasi kaybetti” gibi halk iradesini yok sayan bir zihniyetin sahiplerine, bu ülkeyi kimse teslim etmez.

Her yenilginin sonucunda suçu, hakemde, yağan yağmurda, federasyonda, rakip takımın oyuncularında arayan çakma teknik direktörler gibi, muhalefet partilerinin yöneticileri de yine saçma sapan açıklamalarla kendi hatalarını örtmeye çalışıyorlar.

Bırakın kendi hataları, yanlışlarıyla yüzleşmeyi, son gün yapılan objektif seçim tahminlerine bile tahammül edemeyenler, şu andan itibaren ne söyleseler, hangi bahanelerin ardına sığınırlarsa sığınsınlar halkta karşılık bulamayacaklardır.

Aslında Türkiye belki de önemli bir tehlikenin eşiğinden dönmüştür.

Tayip Erdoğan’ın başbakan olduğu bir ülkede Ekmelettin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı, başlı başına bir istikrarsızlık, bir kaos ortamına neden olmaz mıydı?

Tüm analistlerin kabul ettiği bir gerçek var ki, eğer CHP ve MHP kendi partilerinden, kendi seçmenlerinin duygu ve beklentilerine hitap edebilecek adaylarla seçime girmiş olsalardı, Erdoğan birinci turda seçilemeyecekti.

Geçmişte Abdullah Gül seçildiğinde de “Bu adam benim cumhurbaşkanım olamaz” diyenler şimdi aynı sözleri Erdoğan için söylemeye başladılar.

Bu üstenci, kibirli, statükocu zihniyetlerden kurtulmadan, eski tarz politikalarla bu ülkede muhalefet yapılamayacağını anlamak istemeyenler, kuşkusuz bu yazdıklarıma yine kızacaklar, kendi küçük dünyalarında, kendi doğrularına tapınmaya devam edeceklerdir.

Ancak Atatürk’le ilgili yazılmış bir kitabı öpüp alnına götürerek Atatürkçü olunamayacağı gibi, “tehlikenin farkında mısınız” diyerek tehlikenin önlenemeyeceğini anlamamakta ısrar ederseniz siyaset çöplüğünde kaybolup gidersiniz.

Seçim sonuçlarıyla ilgili söylenecek, yazılacak çok şey var.

Ama artık zaman, söylenmek, sızlanmak zamanı değildir.

Yeni Türkiye’nin yeni koşullarına, evrensel değerlere uygun yeni bir muhalefet anlayışı ve kültürünün geliştirilmesi gerekir.

Elbette kolay olmayacaktır. Ancak kolaycılıkla bir yere varılmadığını da artık görmek gerekmez mi?

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

12.08.2014/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 14 Ağustos 2014 16:08

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.