Nasıl bir muhalefet?

29 Nisan 2014 21:05 / 1237 kez okundu!

 

 

Şu sıralar ülkemizde en çok konuşulan konu; “iktidarı değiştirebilecek güçte ve kararlılıkta bir muhalefetin olmayışı”.

Bu tespite, muhalefet partileri yöneticileri dahil; hiç kimsenin karşı çıkamadığı, bu gerçeği kabullendiği de ayrıca çok hazin bir gerçek.

Bu gerçekten yola çıkarsak, şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?

İktidar alternatifi olacak bir muhalefet hareketinin oluşmamasının nedeni, toplumun iktidara karşı memnuniyetsizliğinin yeterince oluşmaması olabilir mi?

Ya da toplumun çoğunluğu bu iktidarın değişmesini istiyor da, toplumun bu ihtiyaç ve talebini anlayacak, doğru analiz edip, buna uygun politikalar geliştirecek, halkta karşılık bulacak proje ve söylemlerle halka öncülük edecek, bağlaşıklarını doğru seçen bir muhalefet partisi mi yok?

Her iki durumda da iktidarın giderek otoriterleşmemesi, kendi çoğunluk olsa da azınlığın haklarını da koruyacak, savunacak bir yönetim anlayışını sürdürebilmesinin yolu; kendi içinde demokrasiyi özümsemiş, toplumun beklentilerine uygun siyaset yapan, halka dokunan, samimi davranan bir güçlü muhalefetin varlığıdır.

Peki, bu tanıma uyan bir muhalefet partisinin varlığından söz edebilir miyiz?

İktidarı pervasız davranmaktan, muhalefeti yok sayan tutum ve uygulamalardan alıkoyacak parti;

Cemaatla işbirliği yapmayı, her ne pahasına olursa olsun iktidar olabilmek için, içine sindirebilen bir CHP mi?

Cumhuriyetle yaşıt, köklü bir parti olmasına karşın, örgütlerine, kendi iç dinamiklerine, kadrolarına güvenmeyip, dışarıdan ithal adaylarda çare ve çözüm arayan bir CHP mi?

Kendi gündemini oluşturmak yerine, iktidarın ve başbakanın belirlediği gündemin peşine takılan, o da olmazsa marjinal grupların sokak eylemlerinden medet uman, sandığa, halkın iradesine güvenmeyen bir CHP mi?

Kendi içinden bir cumhurbaşkanı adayı bile çıkaramayan, bunun yerine kimin aday olmaması üzerine polemik yaparak, kendi kitlesini bile inandıramayan bir CHP mi?

Kendi yetkili organlarınca yolsuzluk suçlamalarıyla partiden ihraç ettiği, dosyasını sürüncemede bıraktığı için savcı hakkında suç duyurusunda bulunduğu Sarıgül’ü; kurtarıcı gibi kitlelere lanse etmeye çalışan, bu projeyi de İstanbul sermayesiyle birlikte planlayıp, pazarlayan CHP mi?

Devlet Bahçeli’ye bayrak açıp,”MHP'yi CHP'lileştirdin” diyerek suçlayan, bu söylemiyle bile CHP'yi aşağılayan bir Mansur Yavaş’ı cilalayıp, “aslan sosyal demokrat “diye Ankara halkına yutturmaya çalışan, ona destek olmak için de Genel Başkanı kurt işaretiyle halkı selamlayan CHP mi?

Laikperestlere, sahte cumhuriyetçilere yaranmak için ulusalcılığı solculuk diye sunmaya çalışan, MHP'den daha çok milliyetçilik yapan CHP mi?

Yanı başımızda halkına zulmeden Baas yönetimine destek veren, Erdoğan’a diktatör derken, Esad’ı neredeyse demokrasi kahramanı gibi lanse eden, Mısır'da darbecilere alkış tutup, binlerce insanın idam kararına karşı hiçbir tepki vermeyen CHP mi?

AK Parti iktidarına karşı demokratik mücadele yerine, demokrasi dışı yöntemlere göz kırpan, mahcup ve ürkek tavırlarla da olsa bürokratik ve askeri vesayetin devamında yarar gören bir CHP mi?

Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.

Ancak amacımız CHP'yi karalamak, siyaseten mahkum etmek değil elbette.

Her fırsatta söylediğimiz gibi, bu kadar uzun süre bir partinin tek başına iktidarda kalıp, ülkeyi yönetmesine alışık değiliz.

Üstelik bu siyasetin doğasına da aykırı olduğu gibi, toplumsal barış ve kamusal çıkarlarımız açısından da doğru değil.

Ama ülkemizin ihtiyacı olan barış sürecinin devamlılığı, demokratik değişim ve dönüşümün yerleşmesi, anayasal güvenceye bağlanması; bu ülke insanları için, kimin iktidar olacağından çok daha önemli ve yaşamsaldır.

30 mart seçimlerinin ardından sonuçların hiç de başarı olmadığını, farklı kesimlerden gelen tepkiler üzerine kabul etmek zorunda kalan CHP genel merkezinin, en kısa sürede kurultay toplayarak yol haritasını çizmesi gerekir diye düşünüyorum.

Öncelikle siyasi kimlik bunalımını atlatmak, politik duruşunu netleştirmek, tarihi sorumluluğunu yerine getirmek durumundadır.

Aksi halde bu ülkede gerçek muhalefetin oluşmasındaki en büyük engel olarak, tarihin tozlu sayfalarında yerini almaya mahkum olacaktır.

Türkiye’de muhalefet yalnızca CHP değildir elbet, ancak bu kez köşemize ancak onu sığdırabildik. Nasıl bir muhalefet konusuna devam edeceğiz.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

29.04.2014/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.