Yeni Dönem Siyaset Toplantıları-II - 'Mağduriyet Siyasetinden Gücün İlişkilerine'

24 Temmuz 2012 15:38  

 

Yeni Dönem Siyaset Toplantıları-II - 'Mağduriyet Siyasetinden Gücün İlişkilerine'

EDP ve Yeşiller'in Yeni Dönem Siyaseti'ne yönelik toplantıları sürüyor. Daha önce "Yeni Dönem Siyaseti ve Emek Mücadelesi" konulu bir toplantı ile yeni dönemdeki siyaseti için görüşleri birbiriyle paylaşan İzmir İl Örgütleri, toplantıların 2. ayağı olarak "Mağduriyet Siyasetinden Gücün İlişkilerine" konulu bir toplantı gerçekleştirdi. Partililerin yanısıra parti dostlarının ve yeni dönem siyaseti konusunda sözü olanların katıldığı toplantının moderatörlüğünü Vezan Karabulut yaparken, Fatih Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Nil Mutluer, toplantının konuşmacısıydı. Aynı zamanda EDP MYK Üyesi de olan Dr. Nil Mutluer içten tavırları ve samimi konuşmasıyla katılımcılar tarafından dikkatle izlenirken, toplantının sonunda katılımcılar hem görüşlerini belirttiler hem de Mutluer'e yönelttikleri soruların yanıtlarını aldılar.

Toplantıdan kısa notlar:

YENİ DÖNEM SİYASETİ TOPLANTILARI (II) - “Mağduriyet Siyasetinden Gücün İlişkilerine”

> Mağduriyet ve mağdur çok sık kullandığımız kelimeler. Mağdur kimdir? Kime mağdur denir? Mağduriyetler ne zaman biter? Bunlar kolay sorular değildir ki, mağduriyetinden iktidar oluşturan tarihi örnekler vardır.

> Mağduriyet denilince akla ilk olarak kimlikle ilgili sorunlar geliyor. Mağdurlarla dayanışırken kimlik siyasetini o kadar öne alıyoruz ki, birbirimizi duyamıyoruz. Kimliğimize sarılıp mücadele ederken, toplumsal birçok olayı kaçırıyoruz.

> Tüm kimlik sorunlarında ataerkil bir durum söz konusu.

> Gücü nasıl oluşturacağımız çok önemli. Çünkü güçler dengesi kendi kendini, kendi içinde sürekli yapılandırıyor. Aynı anda hem güçlü hem güçsüz olabiliriz. Güç ikili ilişkiler içinde gitmeli.

> EDP ve Yeşiller olarak adaleti temsil etmek istiyorsak, tüm kimlik mağdurlarıyla yanyana olalım, ortak mücadele edelim ama burada, ortak kesişme noktasında ne yaptığımız çok önemli. Yani sadece kimliklere odaklanmayalım, kesişen noktadaki sıkıntılara odaklanalım. Kimlik siyasetini benimsiyorum ama, yıllarca sadece kimliğe odaklandığımız için birbirimize buzlu camın ardından baktık. Kimlik bizi kendi içimize kapalı hale getiriyorsa sıkıntı doğuyor.

> Topluma rağmen bir şey yapmak olmaz. Dini, Kemalistleri vb. fetişleştirirsek, tepkisel davranırız. Gündelik olan ideolojiktir. Mesele ve gündem konulu ortaklaşmamız lazım.

> Herkes farkında olmadan ayrımcılık yapabilir. Önemli olan kendimi değiştireceğim demek ve bu konuda adım atmak. EDP’nin büyük kongresinde LGBT bireyler için yüzde 10 kota koyması bunun bir örneğidir.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0