Hesap kesimine girizgâh!

09 Nisan 2012 13:49 / 3147 kez okundu!

 


Kimisi iþini, kimisi aile fertlerini, kimisi de bütün bir hayatýný iþkencehanelerde kaybetti. Bu acýlarýn bir daha bu topluma yaþatýlmamasý esas olmalý. Ders olacak bir yargýlamaya girizgâh olabilecek bir dava için talepkâr olunmalý.

Ýlerde bir gün 4 Nisan 2012'nin tarihini yazacak olanlar; eminim ki çok farklý perspektiflerden böylesine farklý maðduriyetler üzerinden bir okumaya ihtiyaç duyup, neresinden tutacaklarýna þaþýrýp kalacaklar.

Ýslamcý politik aktörler (ki kendileri 10 yýldýr iktidarlar), Türkçü, kafatasçý milliyetçiler (ki fikri boyutta mevcut iktidarý hayli etkiledikleri biliniyor) ve her çeþit sol siyasetten aktörler, ha bir de Kürt siyasetçiler. Bütün bu ayrý kulvarlarda siyaset yapan aktörleri ve kurumlarý bir adliye binasýnýn önünde buluþturan, ülkenin üzerine karabasan gibi çöken görünürde birkaç yýl hüküm sürdükleri varsayýlsa bile (1980 12 Eylül-1983 Kasým aylarý arasý) aslýnda etkileri hala süreduran bir "Milli felaket."

Sanýrým bu satýrlarý okuyanlarýn kimilerini kýzdýracak olsam da, Cumhurbaþkaný Abdullah Gül'ün 4 Nisan günü bir kameraya yansýyan sözleri anlamlýydý. Evet, bugün yargýlama baþlamýþtý ama unutulmamalýydý ki ülke hala 12 Eylül generallerinin hazýrladýðý ve bir türlü deðiþtirilemeyen Darbe Anayasasý ile yönetiliyordu. Darbe'nin ve darbecilerin sadece anayasalarý deðil Yüksek Öðretim Kurumu'nun (YÖK) dâhil diðer birçok kurumlarý da bütün azametleriyle uygulamalarýný sürdürüyorlardý.

Kimileri çok iddialý ifadelerle Bir dönemin yargýlanmasýnýn baþladýðýndan dem vuruyorlardý. Kimileri de kýrdýklarý onca pota raðmen 12 Eylül anayasa referandumuna Evet olmaz ise yetmez ama evet diyenler "Hangi yüzle müdahil olarak o yargýlamaya gidiyorsunuz. Hani biz yetmez ama evetçileri yargýlama olmaz diye eleþtirmiþtiniz. Bakýn iþte oldu" demeye getirip bütün bir dönemin yargýsal hesap kesiminin baþladýðý iþaret fiþeðini sallamaya yelteniyorlardý.

Ama bütün bunlar bence tevatürdü. Asýl vurguyu bir ambulans nezaretinde ve elinde hesap soran dövizi ve oðlunun fotoðrafýyla Berfo Nine yapýyor ve yaþatýyordu. Adeta ben 104 yaþýmda saðlýðým sizden daha kötü bir halde buraya, kaybettirdiðiniz oðlumun hesabýný sormak üzere gelebiliyorsam, sizler de hesap vermek üzere gelmeli/getirilmeliydiniz diyordu.

12 Eylül askeri darbesi büyük acýlarýn, yok oluþlarýn, trajedilerin yaþandýðý korkunç dönemsel bir tahribata sebep oldu. Toplumsal bir travma ve o travmanýn hâla sosyolojik tahlilleri yapýlamamýþ bu nedenle toplumsal iyileþtirmelerine de henüz baþlanýlamamýþ, izleri ayan beyan ortada bir felaket.

Bu sebeple aslýnda simgesel bir dava açýmý görüntüsünde cereyan eden, toplumsal muhalefet saðlanabilirse belki bir dönemin yargýlanma sürecinin girizgâhýna dönüþüp yaygýnlaþabilecek bir dava diyebileceðimiz yargýlama 12 Eylül'ün iki aktörünün yargýlanmasýnýn baþlangýcý.

Sonuçlarý ne olursa olsun; 12 Eylül 1980 askeri darbesi potansiyel olarak büyük bir güce sahip olan ama örgütlülüðü darmadaðýn olan Türkiye Sol muhalefeti ile Kürt siyasal muhalefetine karþý planlanýp programlanmýþ bir darbeydi. Ýslamcý siyasal aktörler ile Faþist düþüncenin siyasal aktörlerinin mahpusluk dâhil görünür dönemsel maðduriyetleri tümüyle bir örtüye delalet ediyordu.

Bu sebeple bugün geçmiþin hesap dökümü yapýlýr ve adliye önünde hem müdahillik hem de muhalif örgütlülüðün sesi yükseltilirken Ýslamcý ve saðcý zihniyetin avuç içi kadar azýnlýkta kalýp seslerinin cýlýz çýkmasý ve müdahillik için inandýrýcý olamamalarýný bu noktadan okumak gerek kanýsýndayým.

Çok aceleci olmamak kaydýyla ve büyük beklentiler içine girmeden somut yaþanmýþlýklar ve yaþatýlmýþlýklar üzerinden bir müdahillik perspektifiyle, giderek darbenin diðer tüm aktörlerini yargý önüne çýkartabilecek bir örgütlülüðe ihtiyaç olduðunu düþünüyorum.

Bu, ben daha çok ses çýkarmayý ve müdahil olmayý hak ediyorum söylemi ve muhalefeti deðildir. Kimisi iþini, kimisi eþini ve aile fertlerini, kimisi de bütün bir hayatýný, gençliðini, umutlarýný, ideallerini, bilincini iþkencehanelerde kaybetti. Elbette bunun acýsý çok büyüktür. O halde bu acýlarýn bir daha bu topluma, bu ülkeye yaþatýlmamasý esas olmalý. Ve buna yeltenecek olan kimilerine de ders olacak bir yargýlamaya girizgâh olabilecek bir dava için talepkâr olunmalý düþüncesindeyim.

Ve elbette en büyük talepkâr en yaþlý anadýr. Berfo Ana boþuna konuþmuyordu: "Ben buradayým katiller sürüsü, sizler neredesiniz, hesap vereceksiniz?"


Þeyhmus DÝKEN

07.04.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.