'Gittiler Ýþte' Bulgar diliyle buluþurken

12 Mayýs 2012 15:19 / 1234 kez okundu!

 


Aras Yayýncýlýk'tan çýkan "Gittiler Ýþte" kitabým Bulgarcaya çevrildi. "Onlar Artýk Burada Yoklar" Türkçe karþýlýða denk gelecek "Eto Che Gi Niama Veche" ismini taþýyor kitap.

***

"Eþrafýný ve eþhasýný þehrin kimliðinden söküp atarsanýz, geriye sadece hüzün mekânlarý kalýr. Þeyhmus Diken, hüzünkâr mekânlarýn yitik sahiplerini arýyor" diye vurgu yapýlmýþ 2011'de yayýnlanan Gittiler Ýþte kitabýmýn tanýtým metninin girizgahýna...

Aras Yayýncýlýk'tan çýkan "Gittiler Ýþte" kitabým Bulgarcaya çevrildi. Ararat News-Publishing kitabý Bulgaristan'da Türkolog Emiliy Slavkova çevirisiyle yayýnladý. Eski ve yeni kýrk fotoðraf kullanýldý 258 sayfalýk Bulgarca basýmda. Anahit Khaçikyan ve Ronî Alasor'un editoryasýnda, Doçent Xaço Xaçikian'ýn redaksiyonuyla; "Onlar Artýk Burada Yoklar" Türkçe karþýlýða denk gelecek "Eto Che Gi Niama Veche" ismini taþýyor kitap. Kapak çok ironik oldu. Cümbüþüyle Aramê Dîkran, mikrofonu ve sesiyle Sami Hazinses, bir köþede de baþta Udi Yervant'ýn babasý puþici Kekê Yako olmak üzere Diyarbakýr Ermenilerinin toplu fotoðrafý var, sanki zulaya yatmýþlar terennüm edenleri dinliyorlar gibi.

Gittiler Ýþte'yi hazýrlarken farklý bir ruh hali içindeydim. Þehirde hayli etkili aktörler olan þahsiyetler bir þekilde þehrin sicilinden düþ(ürül)müþlerdi. Ama anýlarý, yaþadýklarý, izleri, sedalarý þehirde hâlâ kendini hissettiriyordu. Havsalamdaki Diyarbekir'i yeniden kurduðumda; Ermenisi, Kürdü, Süryanisiyle, insanlarý, sokaklarý ve sesleriyle kadim Amida, Dîyarbekr, Amed, Dikranagerd, DikranAmed yol gösteriyordu.

Gittiler Ýþte, okuyucusunu hüzünlü, sitemli, bir o kadar umut veren bir yolculuða çýkarmalýydý. Geçtiðimiz yüzyýlýn baþýnda kadim coðrafyada büyük bir yokoluþ yaþanmýþtý. Þehrin Ermeni, Süryani, Keldani sakinleri Ýstanbul'dan gelen "Fermana Filla" ile þehrin 1915'teki valisinin "iþini" hayli mahirce yapmasýnýn övüncüyle Ýstanbul'a yolladýðý þifreli telgrafla "meselenin halledildiði" bildiriliyordu. "Felaket"ten birkaç yýl sonra köyler ve ilçelerden parmakla sayýlacak kadar kurtulabilen "qefle" (sürgün kafilesi) kalýntýlarý; kadim Diyarbakýr'in sonradan namý diðer "Gavur Mahallesi"ni mesken tutacaklardý. Bütün çaresizlikleriyle birbirlerine tutunacaklardý Liceli, Silvanlý, Sasonlu, Pîranlý "Hay"lar.

Ýþte onlardan, adeta bir simgesel varoluþ figürü olarak kendini yeniden varedenlerin serencamý bir gidiþ seremonisi olarak anlatýlmalýydý. Diyarbekir'in dar küçelerini geride býrakmýþ ciranolarýný, kirivlerini, "komþularýný, kirvelerini" bir daha görmemecesine kentten göçüp gitmiþ þahsiyetler Mýgýrdiç Margosyan, Aram-Artin Ateþyan, Antranik Zor-Anto Dayý, Sahag Þiþmanyan, Tavit Ðazaryan, Dikran Mýgunt, Oþin Çilingir, Sarkis Çerkezyan, Lawê Mala Aðacan, Samuel Uluç- Sami Hazinses, Sobaci Antranik, Yemenici Þiþko Agop, Karabetê Xaço, Aramê Dîkran Melîkyan, William Saroyan-Aram Karaoðlanyan, Onnik ve Ara Dinkçiyan, Sarkis ve Bayzar Alato, Zavên-Maðak-Vartan Uzatmaciyan, Lawê Kekê Yako Udi Yervant Bostanci, Mustafa Cemilpaþazade ve aþký Elena, Mustafa Ýlhan-Miçê, Kemani Sarkis, Tatyos Ensertciyan, Bedri Ayseli, Kenan Sarraf, Sezar Avedikyan, Fethiye Çetin, Rafii Hermon Araks, Süryani Gavur Samo, Kasap Kalê, Kuyumcu Cemil ve Celil, Xalê Nijdo, Samuel Aktaþ, Peder Saliba, Gabriel Akyüz, Puþici Lutfi Usta, Naum Faik Palak, Süryani Bahê, Cercis Yüksel ve Hrant Dink ve diðerleri bir kalemkâr edasýyla ince ince anlatýlmalýydý.

Farklý zamanlarda yazýlmýþ þarkýlar, çekilmiþ fotoðraflar, çýkýlmýþ yolculuklar, günden geçmiþe uzanan bir köprünün taþlarý gibi, zanaat edasýyla yan yana dizilmeliydi, birbirlerini ötelemeden ve hak teslimiyetiyle. Belki de kimi yerleri yýkýlmýþ bir köprünün bekçiliðine soyunarak yýllar sonra çýkagelenlere, evinin yolunu arayanlara, kelam dinlemeye gönlü olanlara, gücü yetenlere yol gösterilmeliydi...

Ýþte saklý mekânlarýn varislerini yâd edip hafýza tazelemek galiba tam da bu duruma delalet ediyordu.

"Ýstanbul'a tedavi için gitmeden önce, kilisenin avlusundaki müþtemilat bölümünde bir baþýna ve yapayalnýz anýlarýyla yaþayan son Ermeni Anto Dayý ipten kuþaðýyla beline baðlý þalvarýnýn cebinde taþýrdý damý çökmüþ Surp Giragos Ermeni Kilisesinin kapýsýnýn Miteloðlu anahtarýndan kilidini. Bir ritüel gibiydi kapýnýn kilidini açýþý. Gidip gelen hafýzasýyla sürekli yinelerdi: 'Gittiler iþte, hepsi gitti, bir tek ben kaldým geriye. Sahibi de, bekçisi de benim bu kilisenin.'

Ya Yakub, Udi Yervant'ýn sevgili babasý Puþici Kekê Yako!

"Diyarbekirli Kekê Yako ayakkabýsýndaki kar'ý yere vurarak Boyaxçi Emoþ'un puþi tezgahhanesinden içeri girdi.

'Puþilar bitti mi Tümes!'

'Bitti usta.'

'Yaþa Tümes.'

'Usta. Gene çezme verecaxsan?'

'He Tümes, sen çalýþ, iþ hazýr.'

'Ya oni da bitýrsem, gine puþi var?'

'Var Tümes var. Sen bitýr. Arxasi bitmez.'

'Vay beným babam vay. Çezme de sahan, dezge de sahan. Para da sahan qurban olsun...'

Puþici Tümes böyle býraktý ipekli dokumayý, puþi tezgâhýný ve Diyarbekir'i, baþýndaki kendi dokuduðu ipekli puþisi ile...

Sizler bu satýrlarý okurken ben Bulgarcanýn Gittiler Ýþte okurlarý ile muhabbet edeceðim. Sonra da mayýsýn son haftasýnda hâlâ kitabýn Türkçesini okuyamamýþ olan okurlarla Diyarbakýr TÜYAP kitap fuarýnda...


Þeyhmus DÝKEN

12.05.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.